Kitaplardan Alıntılar

Ü

Üye silindi 56746

başlığı sulandırmayalım dennise haklı, özür diliyorum kendi adıma. ayeti unutmuşum @KarBahçesi unutturan da Allah hatırlatan da, napalım... teşekkür ederim. o zaman bir alıntıyla hatamı hemen telafi edeyim;

"negatif duygu ve düşünce insanı sadece hasta etmez, aynı zamanda aynı düşünce ilişkilerde de istenmeyen sonuçlara yol açarken iş yaşamında da kötü etkiler oluşturur.

örneğin istenmeyen bir çocuk olduğunu düşünen biri komple hasta olabilir. bununla birlikte sürekli parasızlık çeken ve sürekli terk edilen biri de olabilir.
bu kitapta diğerlerinden farklı olarak bir "olumsuzlama" kavramı oluşturduk.
olumsuzlama cümlesi ya da sözcüğü bedende yer etmiş negatif enerjiyi söker. bu bakımdan çok etkilidir.
kitaptan fayda sağlamak istiyorsak uygulamaları muntazam yapmalıyız. çünkü zihniniz, "nasıl yani? bir cümle söyleyeceğim, ilişkilerim mi düzelecek, başımın ağrısı mı geçecek?" diye konuşur durur. o zihindir ve onun işi budur. ama siz sadece bir zihin değilsiniz. siz aynı zamanda ruhsal bir varlıksınız.
...
babası alzheimer hastası olan bir danışanımla bu konuda çalışma yaparken çok ilginç bir gerçekle karşı karşıya geldik. babası bir başka kadınla birlikte olmuş. ondan da çocuğu olunca o kadından ve çocuğundan bir şekilde kurtulmuş. ya uzaklara bir yerlere göndermiş ya da başka bir şey.
babası toplum içinde saygın yeri olan bir adam, bu durumun ortaya çıkmasını istememiş, gizlemiş.

yaşlanıp da vicdanıyla baş başa kaldığında kendince yapabileceği en uygun şey bütün bunları unutmak olmuştu. ama ilkel beyin toptancı bir mantığa sahip olduğu için her bilgiyi "reset"le komutunu vermişti.
oysa bu konuda farkındalığı oluşmuş biri gerçeğe saygı duymanın ve gerçeği korkmadan ifade etmenin, insanları memnun etmekten, onlardan aferin almaktan daha değerli olacağını bilirdi. çünkü ancak o zaman mutluluğu ve esenliği "sürdürülebilir" olacaktı. ama olsundu zaten, insan da böyle öğrenmiyor, tekamül etmiyor muydu? hata yapıp bunun acısını çekiyor, sonra bir daha aynı hatayı yapmıyor muydu? tekamül dediğimiz şey, hata yaparak öğrenme üzerine kurulmamış mıydı?
...
örneğin hep başkalarını memnun etme adına koşuşturup duruyor ve kendini memnun etmek için sahip olduğun yetenekleri kullanmıyorsan, "ben bu şekilde kullanılmak için yaratılmadım!" dercesine ayakların sana sorun çıkartıyor. ne yapıyor? ya ayakta dolaşım bozukluğu başlıyor ya da düşüp ayağını kırıyorsun.
peki, bu sana Tanrı'nın verdiği bir ceza mı?
O mu sana zulmediyor? yoksa sen kendine mi?
hayır! belki de seni mutluluk diyarına doğru sürmeye çalışıyordur. esenlik, barış ve iyilik diyarına."

R. Şanal - Kuantum İyileşme
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
LÂ: Olumsuzluk eki.Baş kaldırı serbestisi.
Ama değil mi ki Tevhid kelimesi de LÂ ile başlar: LÂ ilahe.
Bilinçli kabul kelimesi onun ardından gelir: İllallah.
Öyleyse Âdem ,İLLÂ'ya giden yolda bir LÂ hecesidir.İsyan tecrübesi onun ilk halidir.

Rabbim, benim Rabbim.Yani kulu olduğum.
Ey gelmişin ve geleceğin Rabbi,
Ey isimlerin sahibi,
Ben ayağımın nerede sürçtüğünü,ben hatamı,ben yanılgımı adımı bilir gibi biliyorum.
Ben bir kere kabul ettim kabahatimi. Sen bir kere affet.
Tevbe bir bilinç hali. Bir ilgi eki. Ben hatamla da Senin dairendeyim. Hala Sana ait hala Seninim.
Tevbemi kabul et. Af duama icabet et.
Ey Alim Rabbim, bilinenin bilinmeyenin,bilenin bilmeyenin yaratıcısı.
Sen her şeyi bilensin. her şeyi gören ve işitensin. Benim niyetimi benden daha iyi bilirsin.
Sen ki kaderleri yazan , yazgısı içine düşmüş kalpleri okuyansın, ben ki en fazla ve sadece Sana malumum.
Mizacıma, hamuruma neler kattığını. Nedenimi nasılımı.Çamurdan bir bedenle ilahi nefes arasında durduğumu. Yaşanmış evvelim gibi yaşanmamış sonumu da Sen bilirsin.
Sen. Beni bana emanet etmiştin.
Ama ben. Emaneti koruyamadım.
Beni affet.
Ey Kelim, ey Kelimelerin Sahibi,
Yaratan'ın ismi en büyük isim.
Yaratılanda Yaratan'ın ismi.
Senin isminin hatırına.
Bana verdiğin isim aşkına . Benim adıma. Senin adına.
Sen Kendi hatırına.
Rabbim hoş gör beni,yarattığını.''Yaratanımdan ötürü'' beni bağışla
Ey alimlerin Alimi. Zamanın Sahibi.
Ey tevbekarların Tevvabı.
Sen affı seversin. Rahman ve Rahim olan adınla, gaflete merhamet edersin.
Bana verdiğin kelimelerden okuyorum ki Sen, Sen'den dönenlere bile geri dönerlerse gel, diyeceksin.
Kıyas değl ümit. Beni de affet.
Ben kendimi affetmesem bile Sen beni affet.
Düştüm, düşmüşlüğüm kimsenin değil benim yanılgımın eseri
Düştüm.Düşenin dostu ALLAH.Tut elimden kaldır beni.

Nazan Bekiroğlu-La sonsuzluk hecesi
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
"Saç sefadan, tırnak cefadan uzar." evliya sözü aslında çok önemli bir sırrı açıklar. Tırnak vücudun içerisinde bir şekilde vücuda girmiş olan en tehlikeli en zararlı mikropların vücudun gözyaşı, ter ve idrar yoluyla bile atamadığı en tehlikeli virüsleri ve mikropları barındıran atık maddedir. Evet tırnak vücudun en zehirli atığıdır. Vücudumuz tüm hücrelerinden bu zararlı maddeleri adeta Su ile süzerek, bütün damarlarımızdan Su ile geçirerek, bunu parmak uçlarımıza kadar getirip oradan milim milim tırnak maddesi olarak uzatıp atmaktadır.
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
“Saçınız auranızın hafızasıdır. Yaşanmışlıkların tüm manyetik izleri statik elektriğe duyarlı bu kök uzantısında birikir. Kadınlar geçmiş yaşanılanları bu yüzden unutmakta, silmekte zorlanır. Kalplerinin yaralandığı dönemde doğal refleks olarak saçlarına bu yüzden yönelirler. "
 

cathrine

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Eki 2012
Mesajlar
1,046
Tepkime puanı
1,463
Bazı alıntıların altında hangi yazarın ve kitabın olduğu yazıyor,bazılarında yazmıyor...Nereden alıntı yaptığınızı yazarsanız daha faydalı olur arkadaşlar,şimdiden teşekkürler:)
 

MeHDiX

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Eki 2013
Mesajlar
696
Tepkime puanı
789
Konum
İstanbul
İş
Fitness egitmeni, Sosyolog, ilahiyat
Herşeyin arkasında muhteşem bir incelik var.
Böceği uçmuş kesik ipek, sadakor ismini alır bu haram değildir. Kesik olmasın diye böceği haşlanarak elde edilen ipekten yapılan elbiseler haramdır. Sebebi ise böceğin uçmasına izin vermeyip haşlamaktır. İpek elbiseler içinde dolaşmak haramdır söz ve emri budur. Yani İslamiyet, ipeği; böceğin uçup gitmesine izin verilmeden haşlayarak öldürülüyor diye haram etmiştir. Oysa sadakor denilen ipekte, böcek haşlanmamış, uçup gitmesine müsaade edilmiştir. Ondan dolayı ipek haramdır ama kesik ipek denilen sadakor haram değildir.

Size bir sır vereceğim.
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
'' Bir kitap okumuştum. Adını hatırlamıyorum. İçinde bir domino teorisi vardı. Domino taşlarını bilirsin. Önce özenle dizilirler sonra tek bir fiskeyle teker teker yıkılırlar. Ancak romandaki hikayede domino taşlarından oluşmuş zincirin iki tarafına da aynı anda dokunuluyor. Ve zincir aynı anda iki taraftan yıkılmaya başlıyor. Zincirdeki domino taşı sayısı tek. İki uçtan birbirini yıkarak gelen taşlar, tam ortadaki taşın iki yanına da aynı anda çarpıyor. Ortadaki taş aynı anda, aynı güçte iki darbeyi, iki tarafından da aldığı için ayakta kalıyor.

Bütün yıkılmış taşların arasında tek başına duruyor. İşte roman böyle bir şeyi anlatıyordu..

Domino taşlarından oluşmuş zincirin bir ucu geçmiş bir ucu gelecek. Yıkılıyorlar teker teker ve şimdiki zaman kalıyor ayakta. Geçmiş ve gelecek sıkıştırdığı için, ayakta kalan sadece şu an. Şimdiki zamana mahkum olmuş insanlar. Hareket edemeyen o domino taşı gibi felç geçirmiş insanlar.

Geçmiş, anılarla zihnimde, gelecekse tahminlerimle zihnimde.

Hepsinde kırılan hayaller var. Her saniye içimde hissettiğim geçmiş, şimdiki zaman ve gelecekle dolu aklımla donup kaldığımı görüyorum. Nefes alıp veren bir heykele dönüştüğümü görüyorum. Bütün heykeller gibi ben de sadece zaman içinde hareket ediyorum. Yani yaşlanıyorum !
Tabi her anın içinde üç zamanı da yaşayarak yaşlanıyorum ve bu beni delirtiyor.

İnsanın üç zamanlı bir canlı olmasından nefret ediyorum.
Aynı anda geri, park ve ileriye takılmış otomatik vitesli bir arabanın motoru ne kadar gürültü çıkarabilirse..
Bin katını ben, her saniye aklımda duyuyorum. ''
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
'Rafine bir mucize' kategorisine sokulabilir mi acaba yalnızlığımız ?

Buna infilak demeli; patlama karşılamıyor. Yaşama becerisi elinden alınmış ve yalnızca bir siluet olarak hatırlanması kararlaştırılmış, hatta ürkek lekeler topluluğu diye adlandırılabilecek kadar üstüne gidilen insanların gelip dayandığı, haklarının iadesini istediği renkler ve o renklerin renk
skalasının hiyerarşisini reddi esnasındaki muazzam sessizlik; işte buna infilak demeli.

Renklerin eşitliğini iddia edebilmek, büyük akıldır çünkü. Hepimizin bilinç altında bambaşka dünya haritaları vardır; bambaşkayı başkadan ayıran bir yetki arifesidir belleğin yorucu koridorları ve karışık cümlelerin ardından sıralanan duru, sakin cümleler.

Yahut, ağır bir ithamı yarım bir mimik, belli belirsiz bir jest ile tamamlamak: Siyanür mü, arsenik mi daha keskindir; ikisine de zehir deyip kestirip atmak mı daha keskin?

K. İskender
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
'' Kainat dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. O, matematik dilinde yazılmış; harfleri üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfler olmaksızın kitabın bir tek sözcüğünü anlamaya olanak yoktur. ''
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
“Açıkçası bir Cumhuriyet tipi yaratamadık; yani Cumhuriyet kendi adamını yetiştirememiştir. Atatürk bazı örnekler ortaya koydu ama arkadan gelenler bunu sürdüremedi. Kendine Cumhuriyetçi diyenler de dahil olmak üzere Cumhuriyet tipi inşa edilemedi ve elbette bu maarifleşmeyle ilgili bir meseleydi.”

Tarih sohbetleri-İlber ortaylı
 

Mrs.Şeytan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 May 2014
Mesajlar
415
Tepkime puanı
66
Konum
Cehennem
İş
İngilizce Öğretmeni
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin." Sabahattin Ali(Kürk Mantolu Madonna) Okunması gereken harika bir kitap
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Ve voltalarıma başlıyorum. Uyuyamadığı için atom bombasını icat etmiştir diyorum içimden, resmini yıllar önce bir ansiklopedi de gördüğüm adam için. Ben de uyuyamadığım için yürüyorum odanın içinde.

Pencereden kapıya beş adım. Pencerenin orada dönüşümü yaparken rüzgarımdan perde havalanıyor. Kapının beyazı gözümü alıyor. Yürüyorum. Kilometreler gibi geliyor bana attığım her adım. Sanki dünyayı yürüyorum ufacık odada.

Ben uyurgezerim, diyorum. Sayiri filmenam. Hem hayal ederim, hem yürürüm. Ufacık bir odada volta atarken Meksika'dan Çin'e giderim. Oradan da cennete. Sonra Kanada'ya. Oradan da cehenneme.

Bavula gerek yok. Kendimi götürmem yeter. Tanımam yeter, gittiğim yerlerden ve insanlardan iğrenmem için. Benim ilacım böyle küçük odalar. Böylesine atılan voltalar. Beş adımda aşılan denizler, beş adımda tırmanılan dağlar.

Perdenin havalanışı okyanustaki kasırga, kapının beyazı Alaska'nın karı, sarı duvarlar Sahra Çölü..

Kendimi yanımda götürdükten sonra, her yer aynı.
 
Üst