Kitaplardan Alıntılar

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
''Sevgiye görünürlük sağlamak için, en ünlü denklemimde basit bir düzeltme yaptım.

Eğer E = mc2 yerine, dünyayı iyileştiren enerjinin ışık hızının karesi ile çarpılan sevgi vasıtasıyla elde edilebildiğini kabul edersek, sevginin var olan en güçlü kuvvet olduğu sonucuna ulaşırız, çünkü sevginin sınırları yoktur.

Sevgili Lieserl, bu evrensel enerjiyi almayı ve vermeyi öğrendiğimiz zaman, sevginin her şeyi fethettiğini, her şeyi aşabildiğini onaylamak zorunda olacağız, çünkü sevgi yaşamın özüdür.

Senin için tüm yaşamım boyunca kalbimde sessizce çarpan şeyi ifade edemediğim için derinden pişmanlık duyuyorum. Belki özür dilemek için çok geç, ama zaman göreli olduğundan, seni sevdiğimi söylemeliyim, nihai yanıta ulaştığım için sana teşekkür ederim.”

* A. Einstein
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
” Sesinizle çalışın, böyle bir ses üretebildiğinize hayret edinceye kadar sesle çalışın. Kendinizi uzayın ötesinde saf bir titreşim haline getirin. Vokal akorların , evrenin titreşimli ağına ulaştığı sesin gücü, aynı tonda titreşen kozmik senfoni ile bağlantı kurmasından dolayıdır. Fiziksel bir sesin tekrarı ; bir ses akımını, titreşimsel bir gelgit dalgasını başlatır. Eterde enerji üreterek saf titreşim haline gelmeli ve diğer tarafa geçmelisiniz. “
 

Mr. Şeytan

Banlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2018
Mesajlar
220
Tepkime puanı
915
Konum
Zamanın dışında boşluğun içinde
Tempi savaşçı bir ırktan geliyor ve daha öncesinde seksi adam öldürmek olarak öğrendi

21728774_1923113521341383_8671950933612162207_o.jpg
 

star53

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ara 2012
Mesajlar
474
Tepkime puanı
1,311
Önce kanına girecekler. Hayali zorluklar yaratıp, olmadık ödüller vaat edecekler. Sırf güvenini kazanmak için. Güvenme. Sonra yanına tanımadığın insanlar katacak; en derin, en mahrem korkularınla yüzleştirecekler. Seni oyuna getirip vazgeçirmek için. Vazgeçme. En son rüyalarına göz dikecek, sınırlarını zorlayacak, ışığını çalacaklar. Ama sen, konu ne olursa olsun, içindeki sese inan. Karanlığa teslim olma. Aleksandra OLIVA - Son
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Algı ve idrak derecesi yükseldikçe : Dairenin üçgen içindeki boşluk, üçgenin ise küp içerisindeki denge olduğunu görürsünüz.
Kutsal Geometri, üç boyutlu düşünenler için karmaşık çizimlerden ibarettir.
 

Mr. Şeytan

Banlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2018
Mesajlar
220
Tepkime puanı
915
Konum
Zamanın dışında boşluğun içinde
Oğuzhan Canım - Müjgân

babam haylaz ve bazen biraz kaba denebilecek kadar soğuk bir adamdır.
pek sohbetimiz olmamıştır. dün geceye kadar. 30 yıllık büyüyü bozdu.
hala heyecanlanıyorum söylediklerini düşündükçe.
zeki müren dinliyordu, bir duble de rakı koymuş hafiften demleniyor. oo dedim üstadım bir tek de ben atayım. güldü gel dedi ki hayatta demez, tek içer hep nedense. neyse oturdum karşısına.
naber dedim, iyi dedi düşünüyorum. ne oldu be dedim, anlatayım mı cidden dedi.
anlat dedim, başladı:

annenle tanışmamıştık o dönemler, ben sabahları işe gidiyorum akşamları da üniversiteye gidiyorum. beş kuruş para yok, kiraydı oydu buydu derken çulsuzuz hep. ama gururlu çocuklarız, kimseye eyvallahımız yoktu. sigaramız birinci, muhabbetimiz zamanın gerçek alimleriyle medresede dönerdi, çemberlitaş'ta.
gururluyuz dedim ama bazen o kadar da gururlu değildik aslında, ya da ben değildim.
ismi müjgân'dı. bak tekrar söylüyorum, bir kadına koyulabilecek en güzel isim budur. müjgân. müjgân'la tanıştıktan sonra babaannene yani anama sordum ismini değiştirmek ister misin senin ismin müjgân olsun dedim. çünkü dünyadaki en güzel varlık anamdır bu nedenle onun da ismi müjgân olmalıdır. kabul etmedi. keşke sen kız olsaydın oğlum. hayatımda kimsenin ismini müjgân koyamadım. müjgân'ı nasıl anlatsam bilmiyorum, hala dört kadehe kadar başka şeyler düşünebiliyorum ama dört kadehten sonra her şey müjgân oluveriyor.
hanımeli çiçeğini bilir misin? eğer bir sokakta hanımeli çiçeği varsa ta sokağın en başından alırsın kokusunu. içindeki balının kokusu sarar sokağı. yanına gidersin ki bir de güzel bir de narin. azcık kopartsan evine götürsen ne var korsun bir kavanozun içine, azcık da su koysan belki kök salar ama kök salmasa bile kokusu evi sarar.
kıyamazsın, çünkü bahçedeyken balından arılar nasiplenir, kokusundan konu konu komşu, güzelliğinden de taze çiftler nasiplenir, izledikçe aşkları kabarır. ben yıllardır müjgân'ı başka türlü tanımlamayı beceremedim. hanımeli çiçeği gibiydi o, ne kopartıp alabildim ne de kokusundan vazgeçebildim.
annen bu söylediklerimi duysa ne der bilmiyorum. 36 yıldır evliyiz dile kolay, ilk defa anlatıyorum bu hikayeyi birine, hiç anlatamam sanırdım. müjgân bizim emirgan'daki komşumuzun kızıydı. babası despot bir adamdı, ülkücü geçinirdi, biz de tatlı su solcusuyuz ama yine de laf söyletmiyoruz. velhasıl görüşmemizi yasakladı.
mektuplaştık az biraz, son mektubunda veda etti bana. tekrar yazarsam babasıyla sorun yaşayacağını ama beni hiç unutmayacağını söyledi. genciz, ateşliyiz dinlemedim müjgân'ı. daha ertesi gün kapısında beklemeye başladım, ama yarabbi hatunum salınıyor merdivenlerden, bir de öğlen güneşi vurmuş tam kapısının önüne, cildi bir parlıyor, gözleri hele, gözleri kahverengiydi ama yemin ederim masmavi.
koştum, tuttum elinden. göz göze geldik, tek kelime etmedi. korunun oralarda bir kenara gittik, çöktük yere, dedim ki: hayatta seninle birlikte olmaktan daha fazla dilediğim hiçbir şey yok, seni varlığımın her bir zerresiyle ayrı ayrı seviyorum, ne olur beni seninle olma, seninle yaşlanma saadetinden alıkoyma, yanında olmak dünyada kalan diğer tüm lezzetlerden yeğdir.
ayağa kalktı, nazım'ım olmaz dedi. hakikaten olmaz, elimden gelmez, hiçbir şey daha söyleme. gözümün nuru, hoşçakal dedi. saçımdan öptü.
saçımdan öpmeseydi belki daha iyiydi. çünkü insan sadece gerçek sevdiğini saçından öper, içine çeke çeke öper. nefesini bile unutmadım. oğlum, ondan sonraki hayatım, hayatımda kalan diğer her şeyi bu yaraya basmakla geçti, özür dilerim. sen oğlumsun, canımın yarısısın, bunları anlatmak içimde bir hüzün doğuruyor, suçlu hissediyorum kendimi. ama böyle oldu işte. belki şaşıracaksın, neymiş bu nazım'ın kalbi diyeceksin ama hala özlüyorum biliyor musun? koskoca okyanuslarda kaptanlık yaptım, 7 iklim 4 kıta gördüm, o görkemli kocaman denizlerde boğulmuyor da bir kaşık müjgân'da boğuluyor işte insan. üzülme, gel içelim, bu kadehi de müjgân'ın kirpiklerine içelim, ki o kirpikler asla rastgele dizilmiş olamazlar.

müjgân'a...

konuşamadım. öyle babama baktım. gözleri hafif nemli, gülmeye çalıştı ama ağlamaya hazırlanan bir yüzün gülmeye çalışmasının yarattığı o kambur gülümseme ne ona ne de bana yetti. ikimizin de canı ağzımıza geldi. öptüm saçından odama gittim, hala odamdayım. adam annesinin ismini müjgân koymaya çalışmış. benim hayata dair söyleyeceklerim o an bitti zaten.

saçınızdan öptüm.
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Manisa Tımarhanesi // Sami'den Raci'ye mektup

Azizim Raci,
Sarhoşluk devresinden sonra hastalık devresine gireceğini tahmin ediyordum. Tahminim esasen değil, şeklen yanlış çıktı. Seni kansızlık, verem ve bunlar gibi bir hastalığa yakalanmış sanırken, bu defa henüz isim veremediğim .. yok yok, veremediğim değil, zarif bir isim bulamadığım bir hastalığa tutulduğunu haber aldım. Hastalığa '' Hebetman / Avanaklaşma '' isminden daha münasibini bulamadım.

Azizim ! .. Bu ne hal ? Gerçeklik anlayışında rehberim olduğunu düşündükçe çıldırasım geliyor. Geçmiş günleri hatırlıyorum. Deniz kenarında otururken, eşsiz ve tarife sığmaz bir tatlılıkla.. Bize pozitif bilimler, gerçeklik felsefesi hakkında verdiğin dersleri bir türlü unutamıyorum.

Ve kestiremiyorum ki bugün olan Raci , o zarif Raci midir ?
Yoksa ; insani ahmaklığın yüz milyonlarca örneklerinden biri mi ?
Ne arıyorsun ? Amacın nedir ?
Sana, cinnetin son derecesi demekten başka çare var mıdır ?
Ne arıyorsun ? Sonsuz hayatı mı ?
Ah zavallı ! Bu geçici hayatta ne buldun ki onun ebedisini arıyorsun ? Sana bunu sorarım, hayatta ne var ?

Hippolyte Adolphe Taine'i haklı buluyorum. Diyor ki :

'' İnsanlar fıtraten ve terbiyeten delidirler. Kazara akıl buldukları anlar pek kısadır ! '' Ne kadar doğru ..

Bir kaza ve tesadüften ibaret olan hayatta, hafif delileri eğlendirecek kadar zevk bulunduğu inkar değildir. İnsanların bilgisizlik dönemlerinde uydurdukları kelimelere ruh vererek oluşturdukları ve bu kelimeleri hayallerinin renkleri ile süsledikleri doğrudur. Bunlar binlerce asırdır tekamül ederek, kalıtım yoluyla bize kadar gelmişlerdir. Biz de asılları, 'vücuden hiç' , 'marifeten hayal' den ibaret olan bu silsile ile hiçbir meziyeti, hiçbir marifeti olmayan bu nesnelere, bin türlü gönül aldatıcı renk veriyor ve kendimizi tatlı tatlı aldatarak hayatta mana görüyoruz. İşte bütün iğrençliği ile hayatın gerçekliği..

Ya zavallı kardeş, sen ne arıyorsun ?

****

Manisa Tımarhanesi // Raci'den Sami'ye mektup

Sevgili Sami,
Mektubunu aldım. Hatırın için, beş-on dakika hayalimin derinliklerini terk ederek, karanlık bir çukura benzeyen şu aleme çıktım.
A çocuk ! Madem ki alemin bir tımarhane, insanların bir sürü deli olduğuna iknasın, şu halde benim deliliğime niye itiraz ediyorsun ? Galiba, genel cinnete benzemeyen bir takım cinnete müptela olduğum için ..!

Evet Azizim, ben bu hayatın arkasında gizlenmiş olan hayaletleri arıyorum. Ne yazık ki bulamıyorum. Bulamıyorum da değil, nasıl anlatayım..

Bilimsel gerçeklere hiçbir şey denilemez. Lakin bir gerçeğin vücudu, diğer birinin vücuduna mani olamaz. Bazı gerçekler var ki, bilimsel gerçekler ile arasında bir hat.. Son ile başlangıç.

Ben niyet ettim ki ; bu dünyaya neden geldiğimizi, ne olacağımızı, bizi gönderini anlamadan terk etmeyeyim. Ah ne olurdu ki bu suallere ben, ispat ya da inkar bir cevap verebilsem.. Benim vicdanımı tahriş eden soruların, alelade cevapları yok ve olamaz.

Metafizik gerçekleri inkar etmek için hayvansal bir zekaya, hissiz bir kalbe ya da bilimsel keşiflerden uzak bir akla ihtiyaç var. Derdime bilim dünyasında deva aradım bulamadım. Sonra .. bir garip aleme düştüm ki şimdiye kadar bu alemde bulduklarım nice kaygılı vicdanları ikna ederdi. Lakin ben ? Teleskopların göremediği uzak alemleri, benim ma'na gözlerim görüyor. Henüz müttefiklerimizin, gerçekliğini tayin edemediği parlak gök çizimleriyle temasta bulunuyorum. Sizin araştırmalarınızdan gizlenen sönük gök cisimleri, benim görmek için nura ihtiyacı olmayan gözlerime vakıf oluyor.

Ben öyle bir ruh oldum ki, benim için ; uzak, yakın, yoğun, ince ve saydam kalmadı. Maddiyat, emrimin mahkumu ; Maneviyat, irademin zebunu oldu. Böyle iken, ben yine, açım ! Ruhum kendisini doyuracak kanaat verici besini henüz bulamadı. Ne diye sorma.. Hiç !
Arıyorum.. Arıyorum..

Bu tımarhaneye bir deliyi neden çok görüyorsun ? Rica ederim, beni işgal etme.

***
* A'mak-ı Hayal Raci'nin Hatıraları / Filibeli Ahmed Hilmi

Bu kitabı ilk okuduğumda üniversite öğrencisiydim. Üstünden uzun yıllar geçse de zaman zaman tekrar elime alıyorum.
Bir fırsatını bulun ve lütfen kitabı okuyun. Okurken Vas adlı grubun müziklerini dinlemeye gayret edin. Raci'nin düşlerine girmeniz kolaylaşıyor :) Özellikle de Refuge adlı şarkısı..
 
Ü

Üye silindi 69724

Herkes yüzümde kötülük belirtileri okuyordu. yoktu böyle bir şey aslında ama, onlar okuyordu. sonunda dilekleri gerçekleşti. alçak gönüllüydüm. beni hesaplı olmakla suçluyorlardı; sustum. iyilik ve kötülüğü derinden duyuyordum. beni anlamıyorlardı. hep kırıyorlardı: kinci oldum. neşesizdim, öteki çocuklar gibi gibi şen ve geveze değildim; kendimi onlardan üstün görüyordum ama herkes beni onlardan aşağı görmede sözbirliği etmişti; kıskanç oldum. bütün dünyayı sevebilirdim; beni kimse değerlendirmedi. ben de bu dünyadan nefret etmeyi öğrendim. renksiz gençliğim kendimle ve çevremle savaşmakla geçti. en güzel duygularımı, alay ederler diye, kalbimin derinliklerine gömdüm. onlar da orada öldüler. hep gerçeği söyledim, inandıramadım; ben de aldatmaya başladım. dünyayı, toplumların alışkanlık ve düşüncelerini öğrenince de yaşam okulunda usta oldum. benim bir çok zorluklarla kazandığım bu ustalığı kazanmadan her şeyi kolaylıkla elde etmiş insanların mutluluğunu gördüm. o zaman kalbimi bir çaresizlik kapladı. bir içki ile giderilecek bir çaresizlik değildi bu, ince, temiz bir gülümseyişle dağılabilecek güçsüz bir çaresizlikti. duygu yönünden sakat kaldım. ruhumun yarısı yaşamıyordu, kurumuş ölmüştü; onu kesip attım. oysa sağ yanı kımıldanıyor, herkesin emrinde yaşıyordu. ama kimsenin gözüne çarpmadı bu, çünkü onun tükenen yarısını da kimse bilmiyordu.

M.Y. Lermontov

...kendimi duyumsuyorum. ama sadece içine kirpik kaçan göz, şişmiş parmak veya çürük diş kendini duyumsar, bireysel varlığının bilincine varır. sağlıklı göz veya parmak ya da diş varlarmış gibi görünmezler. yani gayet açık, değil mi? kendi kendinin bilincine varmak hastalıktır.
YEVGENY ZAMYATIN

Ben ' deyince bir boşluk duygusuna kapılıyorum. Öyle unutulmuşum ki, kendimi iyice hissetmek elimden gelmiyor.

J.P.Sartre

Yalnızlığın büyülü çemberini kırmayacaksın. Ötekilerin birbirine yapıştığını, birbirine sokulduğunu, birbirine sarıldığını görüyorsun. Oysa sen, ölü bakışlı, saydam bir hayaletten, külrengi bir cüzzamlıdan, çoktan toza dönüşmüş bir siluetten, kimsenin yaklaşmadığı tutulmuş bir yerden başka bir şey değilsin. Olasılık dışı karşılaşmaların umuduyla kendini zorluyorsun. Ama deri, bakır, ağaç senin için ışıldamaya başlamıyorlar ki, ışıklar yoğunluklarını senin için azaltmıyorlar ki, sesler senin için duyulmaz hale gelmiyorlar ki...

Georges Perec
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
- Mükemmel Sağlık İçin 20 Yaklaşım -

1. Bilinç: TM, ileri teknikler ve Sadha programıyla sağlanır.
2. Temel Ses: Veda'lara göre dengesizliği gidermek için seçilen temel sesler.
3. Entelekt: Pragyaparat'ın (entelekt hatası) giderilmesi için entelekte en basit yaratılışın temel bilgisini vermek ve entelekt hatasını gidermek.
4. Duygular: Duygular düzeyinde dengesizliği gidermek.
5. Dil: Dilin bazı özelliklerini kullanarak, zihne ve bedene olumlu etkiler vermek.
6. Gandharva Veda: Dengesizlikleri, seslerin harmonisi ve doğanın sesiyle gidermek.
7. Yoga Hareketleri: Asana Yoga'lar, Suryanamaskara vb.
8. Marma Terapi: Akupunktur noktalarına benzer noktalara hafifçe, uyarılarla yapılan tedavi.
9. Nöro Respiratuvar (Sinir ve Kas) Bütünleşme Programları: Pranayama, nefes teknikleri.
10. Fizyolojik Arınma: Panchakarma, diyet, doğru beslenmeyi öğrenmek.
11. Bitkiler ve Mineraller: Her ülkenin kendi kaynaklarına göre herbal ve mineral preparatlarla tedaviler.
12. Rasayanalar: Yenileyici, gençleştirici ve daha uzun yaşamayı sağlayıcı preparatlar.
13. Davranış (Achar Rasayana): Olumlu her düşünce ve davranış sinir sistemimizi olumlu etkiler, doğru beslenmek kadar önemlidir.
14. Nabızdan Teşhis: Gelmekte olan veya halen var olan rahatsızlıkların nabızdan teşhis edilmesi.
15. Jyotish: Veda astrolojisi. Sağlık üzerindeki astrolojik ve çevresel etkilerin, matematik hesaplarla saptanması.
16. Yagya: Jiyotish'te saptanan olumsuz etkileri dengeleyici yaklaşımlar.
17. Günlük ve mevsimsel rutinler: Günlük ve mevsimlik değişimlere fizyolojinin uyumunun sağlanması.
18. Taşlar: Astrolojik açıdan Jiyotish' saptanan etkilere göre kullanılan değerli taşlar.
19. Sthapatya Ved: Mimari açıdan mekanların Veda'ya uygun düzenlenmesi.
20. Ayurvedik Programlar:
Zihin; TM, ileri teknik, Sidha programları.
Beden; Diyet, gıda destekleyiciler, Panchakarma tedavileri Pranayama ve Asana Yoga, Gandharva Veda müzikleri.
Davranış; Achar Rasayana, günlük rutinler, mevsimsel rutinler.
Çevre; Grup bilinci, Hint astrolojisi ''Jiyotish'' ve Yagya.
 

thinkerbell

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Kas 2009
Mesajlar
25
Tepkime puanı
36
-Düşündüklerimi ifade etmek için yaşlanmayı mı beklemem gerek?
-Her düşündüğünü ifade edebileceğin gün, senin torunlarının torunları bile ihtiyarlamış olacak. Şimdi sır ve korku devrindeyiz, İki yüzün olmalı, birini kalabalığa göstermeli, ötekini kendine ve yaratıcı'na saklamalısın. Gözlerini, kulaklarını ve dilini korumak istiyorsan, gözlerin, kulakların ve bir dilin olduğunu unut.

Semerkant/Amin Maalouf
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
Zeka ve Stres
Birçok konuda olduğu gibi zekâ ve stres arasında da iki yönlü bir ilişki vardır. “İnsanın düşünme yeteneğinin bütünü” onun zekâsı olarak ele alınırsa, stresten etkilenmek veya strese karşı koyabilmenin, önemli ölçüde yüksek bir zekâ ile doğru orantılı olduğu düşünülebilir. Öte yandan yüksek stres ortamı insanların rahat ve doğru karar vermelerini, zihinsel potansiyellerini en üst düzeyde gerçekleştirmelerini engeller. 1970’li yıllarda S. Begab ve arkadaşları bedensel, psikolojik veya sosyal streslerin kişinin zihinsel kapasitesini ve buna bağlı olarak da çevresinin isteklerini başarılı bir şekilde karşılayabilme yeteneğini etkilediğini ortaya koymuşlardır. Yüksek ve sürekli stres ortamı, zihinsel etkinlikleri üst düzeyde ve verimli bir biçimdesürdürmeye hem doğrudan, hem de duygu ve davranışlarda meydana gelen aksamalar sebebiyle dolaylı olarak engeller. Keirn, duygusal bozukluğu olan ve zihnen geri çocukların aile ortamlarını ele almış ve bu açılardan normal çocuklara sahip olan aileler ile kıyaslamıştır. Hasta çocukların ebeveynlerinin kişilik faktörlerindeki patolojik puanları, hasta olmayan ebeveynlerinkine kıyasla anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur. Bu aileler problemleri çözümlemek, pratik çözümler bulmak açısından da başarısız olmuşlardır. Organizmanın stres tepkisi, daha önceki pek çok tanımlamada da belirtildiği gibi, bir uyum belirtisidir. Öte yandan zekânın çok çeşitli tanımları arasında “yeni durumlara ve uyaranlara uyabilme yeteneği” vardır. Bir başka ifadeyle zekâ, yaşanan olaylarda, akılcı davranış sürecini organize eden bir sistemdir.
 

ihtiyar76

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2017
Mesajlar
111
Tepkime puanı
285
Böceği uçmuş kesik ipek, sadakor ismini alır bu haram değildir. Kesik olmasın diye böceği haşlanarak elde edilen ipekten yapılan elbiseler haramdır. Sebebi ise böceğin uçmasına izin vermeyip haşlamaktır. İpek elbiseler içinde dolaşmak haramdır söz ve emri budur. Yani İslamiyet, ipeği; böceğin uçup gitmesine izin verilmeden haşlayarak öldürülüyor diye haram etmiştir. Oysa sadakor denilen ipekte, böcek haşlanmamış, uçup gitmesine müsaade edilmiştir. Ondan dolayı ipek haramdır ama kesik ipek denilen sadakor haram değildir.

Size bir sır vereceğim.
Nasil guzel bir kitaptir....
Sizin de okumuş olmaniza çok sevindim..
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Her türlü sosyal ve kişisel sorunların altında ezileceğime, beni ezebilecekleri ortadan kaldırıp, açılan bu yeni sayfalarda hakikati özümsemiş sanat dalları kurmalıyım.

Bir kahraman için ölmek çözüm mü, çözümsüzlük mü ? Çözüm bulmak için değil, kendimi de bulabileceğim çözümleri fonksiyone etmeye çalışacağım bundan sonraki hayatımda.

Ben bir gladyatörüm Re !
Zırhın içinde bir sen varsın, bir de lanetli ruh !
Dışarıdaki metal, benim !

Ömrüm böylece, yokolmaya yüz tutmuş bir kimliğin tezahürü ya da kaosun geçmişe açılan mor deliklerinden dışarı çıkmak için yüklenen kehanetlerin toplamı olacak !

K. İskender
 
Üst