Sorularla kafa dağıtalım.. :)

Lords Of The Shadows

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2016
Mesajlar
608
Tepkime puanı
1,100
İş
Teacher
Evet, özgür iradenin mühendisi olsan sen napardın?

Tüm mühendislerin yaptığını yapardın:
Yarattığın android nasıl çalışıyor diye test etmeden onu doğal ortamına almazdın.

Seytan denen bir zararlı yazılım tasarılardın onun ile o Androidi denemeye alırdın.

Bakalım özgür irade ile yaratılış amacına sadık mi kalacak, yoksa onu aradığı bilgiden uzaklaştıracak tuzaklara mi düşecek diye.

Hodri meydan demek bu. Deneyerek gör demek. Hata yapa yapa öğren demek.



Beynin çalışma prensibi inanmak üzere tasarlamış.

İnanmıyorum diyen insan "inanmama" konseptine iman etmiştir ama farkında değildir.
Ateistler bile sözde objektif bakış açısı ile inanmayı reddetseler de aslında kendi inanç türevleri üzerinden yorum yaparlar.

Beyin inanmadan canlı kalamaz. İnanmak demek herzaman birseyin işlevsel potansiyelini özümsemektir.

Bilmek demek inanmanın testten geçirilmiş halidir.

Beyin için 2x2 =4 kalıbı bile inançtan ibarettir. Hatta dogmadır. Eğer daha üst idrak çemberinden bakabilirsen.

Şimdi öncelikle şunu belirtmeliyim Tanrı gibi mutlak bir olgunun, Andorid vb insani ve basit düşünce sistemleriyle açıklanması mümkün değildir. Yanlış bildiğiniz bir diğer nokta da şudur; beynin çalışma prensibinin inanmak üzerine değil, "merak ve sorgulama" üzerine olduğu İslam alimleri ve profesörleri tarafından da kabul edilmiştir. İnanmak bir güdüdür ve ruh ile doğrudan bağlantılıdır, merak ve sorgulama ise eylem gerektirir. Merak ettiğiniz bilgiyi kendi sisteminizde ki süzgeçten geçirdiğinizde var olan diğerlerine nazaran daha mantıklı ise kabul eder, değilse reddedersiniz. Önemli olan kabul edebilmenin ve reddedebilmenin de mantıklı yolları olup olmadığını biliyor olmanız. 2x2=4 kalıbının inançtan ibaret olduğunu söylüyorsunuz ancak, kullanmış olduğumuz telefonların, televizyonların ve birçok elektrikli aletlerin bu kalıbı oluşturan "Matematik" bilimine bağlı oluşturulduğunu unutuyorsunuz. O zaman bizim soyut diye adlandırdığımız ancak evrende ki yeni oluşumların kodlamaları olan bu "inanç" kalıbının dışına çıkacaktır. Aslında aklımız en büyük madenimizdir. Fakat bu madeni hangi kazmayla ve ne amaçla kazdığınız önemlidir. Tüm soruları meydana getiren eylem budur. Eğer yokluğa dair kanıt bulayım diye sallarsanız bu kazmayı "bulursunuz". Çünkü bu tek taraflıdır. Olmayana doğru ilerliyorsunuz demektir. Eğer varlığa dair kanıt bulayım diye sallarsanız onu da bulursunuz çünkü evren ikisini de size verecektir. İdeal olanı ise ikisinin ortasını kabul etmektir. Önemli olan her düşünceden, kesimden pay alabilmektir. İslam alimlerinden olan Harezmi dergahında yapmış olduğu bir konuşmada "tek bildiğim hiçbirşey bilmediğimdir." demiş. İnsanın en çok inandığı şey aslında en az bildiği şeydir. Ahlak anlayışını, yaşamanın temel kurallarını, doğruya ulaşabilmenin yollarını din kitaplarından öğrenemeyiz. Ki aslında ahlak anlayışını dinlerden alan bir insanın ahlakı da kırılgandır. Eğer kötülük yapmamamız için ille de yukarıda birinin bizi gözetliyor ve uyarması gerekiyor ise bu zaten bizim kötü olduğumuzu ancak orataya koyamadığımızı gösterir.

Bilginize Saygılarımla.
 
Ü

Üye silindi 58480

Tanrı gibi mutlak bir olgunun, Andorid vb insani ve basit düşünce sistemleriyle açıklanması mümkün değildir.

Basit örnekler, basit temsillikler her zaman mekanizma prensibini verir ve düşünmeye sevkeder.

Tüme varım için basit temsillikler gerekir.

Allah kendisi için için bile basit örnek veriyor :

Tek sahibi olan bir köpek mi daha mutludur yoksa birbirleri ile geçimsiz birden çok sahibi olan köpek mi?

Demek ki bir köpek aynı anda iki zıt komut alırsa aklı çöker. Putperestlik ve çok tanrililik örneği böyle anlatılmış. Örnek basit ama hikmetli. Çünkü temsil kabiliyeti yüksek





Yanlış bildiğiniz bir diğer nokta da şudur; beynin çalışma prensibinin inanmak üzerine değil, "merak ve sorgulama" üzerine olduğu İslam alimleri ve profesörleri tarafından da kabul edilmiştir.

Beynin çalışma prensibi 3 ana akım iledir bunu yazmıştım:

1 hayatta kalmak için çalışması survivor modu
2 oyun oynayarak çalışması
3 kesvederek çalışması. Bu șıkkın içine merak, gizem, sır perdesi aralama güdüsü VS vs hepsi giriyor.

Ama kalıcı hafızandaki hiçbir bilgin yoktur ki o bilgi, ona inanıyor olduğun dolayısı ile sana ilisikligini koruyor olmasın.

Şimdi beynine, inanç süzgecinden gecirmedigin hiçbir bilgiyi alamazsın. Beyin son düzlükte ona inanıp inanmamaya bakar. Yani güvenip güvenmemeye.
 
Ü

Üye silindi 58480

Ahlak anlayışını, yaşamanın temel kurallarını, doğruya ulaşabilmenin yollarını din kitaplarından öğrenemeyiz

Peki öğrenilen tecrübeleri yazılı forma da mı dokemeyiz?

Sizin bir kitabınız var sanıyorum ki? Benim de kısmetse olacak.

Simdi belli temsil kabiliyeti yüksek metaforları ve özlü birikimleri yazılı forma dökmek boşuna mıdır?

Yoksa herkesin kendi deneyimi dolayısı ile o kitaptan bişeyler bulması mi hedeflenir?

Ben şahsen kendi kitabım çıktığı zaman kerkesin kendinden birsey bularak okumasını temenni ederim.

O halde ahlak anlayışı da, yaşamın temel kuralları da, doğruya ulaşabilmenin yolları da yazılı formda anahtarlanabilir. Bu sadece sizin kaleminize ve hitap kitlenize göre değişir.

Kendi kitabınızın insanları aydınlatıyor olmasından pay biçin, fikir sizden deneyim onlardan
 
Ü

Üye silindi 58480

İnsanın en çok inandığı şey aslında en az bildiği şeydir

Doğru,
Ama en çok inandığı şey, aynı zamanda dikkatini de en çok yogunlastirdigi şeydir. Ve dolayısı ile ona sadece focus olduğu yerden parlak fikirler ve açılımlar gelir.

Parçaları o yönde birleştirir.

Din bu yönü ile sana yön tarif eder. Ölüm var, ölüm ötesi filmin devamı var der. Ruhun sonsuz olduğu algısı bile din ile gelmiştir. İnsanlar kendilerinin bile ne olduklarını bilmiyorlardı.


Ayet :

İnsan anılmaya bile layık bir varlık değil iken üzerinden epey bir süre geçti. (kuran)

İnsan ne olduğunu bile bilmiyordu. Maymunla dip dibeydi.
 

Lords Of The Shadows

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2016
Mesajlar
608
Tepkime puanı
1,100
İş
Teacher
Basit örnekler, basit temsillikler her zaman mekanizma prensibini verir ve düşünmeye sevkeder.

Tüme varım için basit temsillikler gerekir.

Allah kendisi için için bile basit örnek veriyor :

Tek sahibi olan bir köpek mi daha mutludur yoksa birbirleri ile geçimsiz birden çok sahibi olan köpek mi?

Demek ki bir köpek aynı anda iki zıt komut alırsa aklı çöker. Putperestlik ve çok tanrililik örneği böyle anlatılmış. Örnek basit ama hikmetli. Çünkü temsil kabiliyeti yüksek







Beynin çalışma prensibi 3 ana akım iledir bunu yazmıştım:

1 hayatta kalmak için çalışması survivor modu
2 oyun oynayarak çalışması
3 kesvederek çalışması. Bu șıkkın içine merak, gizem, sır perdesi aralama güdüsü VS vs hepsi giriyor.

Ama kalıcı hafızandaki hiçbir bilgin yoktur ki o bilgi, ona inanıyor olduğun dolayısı ile sana ilisikligini koruyor olmasın.

Şimdi beynine, inanç süzgecinden gecirmedigin hiçbir bilgiyi alamazsın. Beyin son düzlükte ona inanıp inanmamaya bakar. Yani güvenip güvenmemeye.

Vermiş olduğunuz örnekler ile konumuzun hiçbir ilgisi bulunmamakta. Bir köpeğin sahiplik anlayışı ile bir insanın tanrı algısı, anlayışı kıyaslanamaz. Tümevarım algılanabilen ve deneyimlenebilen olgular için felsefe biliminin kullanmış olduğu bir yöntemdir. Ancak Tanrı adını verdiğimiz varlık hiçbir kalıba, tanıma sığamaz. Sığıyorsa o varlık Tanrı olamaz. Şöyle düşünelim;

Hz.Muhammed'e 23 yılda inen bu kitap bizzat kendisi tarafından Arap Yarımadasında ki halka anlatılmış, hafızlara ezberletilmeye başlanmıştır. Peki Hz. Muhammed zamanında inen bu kitap bizzat peygamber tarafınfan halka, hafızlara anlatıldı, öğretildi ise neden hala tefsirler tarafından yorumlanmaya çalışılıyor? Allah son peygamber olan Hz.Muhammed'e bu kitabın manasını tam olarak öğretmedi mi? Ya da öğretti de Hz. Muhammed mi yanlış anlattı? Ya da Hz. Muhammed'in ölümünden sonra 634 yılında başlayan ve Hz. Osman döneminde kitap haline getirilen ardından dağıtılmaya başlanan bu kitap hazırlayanlar yada hafızlar tarafından mı yanlış yorumlandı? Ya da öğrenilen bu bilgiler zamanla toplumların çıkarları doğrultusunda mı değiştirildi? Kur-an-ı Kerim en mantıklı "Dindir." Ancak mutlak din değildir. Nedeni ise şudur; Tefsir alimleri, müfessirler ayetlerin anlamlarının her döneme göre farklı şekilde yorumlanabildiği konusunda ortak bir fikre ulaşmışlardır. Ardından 1939 yılından sonra Kur-an-ı Kerim'in ayetlerinin ve bildirilerinin insanlığı etkileyen önemli olaylardan öncesinde ki ve sonrasında ki yorumlamaları incelenmiştir. Bu inceleme sonuçları 1945 yılında derlenmiş ve gizli bir toplantıda sunulmuştur.

Hz Osman zamanında yaşamış olan X bir hafız, Hz Muhammed'in bizzat Allah'tan öğrenmiş olduğu Kur-an-ı Kerim'i ve anlamlarını insanlara en doğru şekilde aktarmakla mükelleftir. Hz. Ömer 'in halifeliğinin son dönemlerinde Kur'an hafızlar tarafından bizzat öğrenilmiş ve Hz Osman zamanında ise kopyalarıyla birlikte dağıtılmıştır. Kur-an-ı Kerim' de ki her ayet bizzat Hz. Muhammed tarafından anlatılmış ve öğretilmiştir. Yani her ayetin anlamı yüzyıllar öncesinde ki alfabe ile günümüz insanına Hz. Muhammed tarafından bildirilmiştir. Peki anlamı bizzat Allah tarafından bildirilen her ayet neden günümüzde neden hala yorumlanıyor? Bir ayetten nasıl 10 tane anlam çıkar? Kur-an-ı Kerim bizim yorumlamamıza açıksa nasıl net ve keskin bilgiler içeren en mantıklı din olabilir? Kur-an-ı Kerim Allah katında koruma altında olduğu bildirilmiştir. Ancak hala yorumlanıyor ve çoğu ayette net bir sonuca ulaşılamıyorsa bunun neresinde netlik? Kur-an-ı Kerim'in evrensel mesajlarının tahrif olduğu tartışmasız bir gerçektir.

Kur-an-ı Kerim net ve keskin bilgiler içeren, içinde şüpheye yer olmayan bir kitaptır. (Bildirilene göre) Ancak yazınızda okuyucunun okuduğundan farklı anlamlar çıkarabilmesinin doğal ve öyle olması gerektiği bilgisini paylaşmışsınız. Peki herkesin yaşanmışlığına, hayatının akışına göre anlamca kodlanabilen bir kitap nasıl mutlak ve en doğrudur?
 

Lords Of The Shadows

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2016
Mesajlar
608
Tepkime puanı
1,100
İş
Teacher
Doğru,
Ama en çok inandığı şey, aynı zamanda dikkatini de en çok yogunlastirdigi şeydir. Ve dolayısı ile ona sadece focus olduğu yerden parlak fikirler ve açılımlar gelir.

Parçaları o yönde birleştirir.

Din bu yönü ile sana yön tarif eder. Ölüm var, ölüm ötesi filmin devamı var der. Ruhun sonsuz olduğu algısı bile din ile gelmiştir. İnsanlar kendilerinin bile ne olduklarını bilmiyorlardı.


Ayet :

İnsan anılmaya bile layık bir varlık değil iken üzerinden epey bir süre geçti. (kuran)

İnsan ne olduğunu bile bilmiyordu. Maymunla dip dibeydi.

Ruhun sonsuz bir varlık olduğu bilgisi bizlere "Din" kavramı ile değil, medeniyetlerin insan üzerinde ki psikolojik ve sosyolojik incelemeleri sonucunda ortaya çıkmıştır. Sümerler de ki "Gig-Anu" inanışı, Babillerde ki "Tirum" inanışı, Hititlerde ki "Anal yazıcılığı", Mısırlılarda ki mumyalama yöntemi ve ahiret inancı. MÖ 4000 lerde yaşamış olan Sümerler Zigguratlarının bir katını da İbadethane olarak kullanmıştır. Bu ibadethane, rasathanede ki(gözlem evi) veriler ile doğrudan bağlantılı oluşturulmuştur. Gezegenleri, yıldızları, ışık kümelerini inceleyen Sümerler insanın ötesinde ancak içinde yer alan bir gücün gökyüzü kadar sonsuz olduğunu tespit etmişlerdir. Aztek, Maya, Hitit, Mısır gibi medeniyetleri incelediğinizde şuan da Ruh kavramı ile ilgili bildiğimiz bilgilerin kat be katına sahip olduklarını görebilirsiniz. İnsanı insan yapan ve insanın bir organizma olduğunu kavramasını sağlayan şey "Din" değil, İnsanın ta kendisidir. Anılmaya bile layık varlıklar olmadığımız için mi Tanrı büyük bir zahmete girip koca evreni, gezegenleri, cenneti, cehennemi, insan dışı varlıkları ve insanı yaratmıştır. Anılmaya bile layık olmadığımız için mi peygamberler gönderilmiş, kitaplar indirilmiş?
 
Ü

Üye silindi 58480

Vermiş olduğunuz örnekler ile konumuzun hiçbir ilgisi bulunmamakta. Bir köpeğin sahiplik anlayışı ile bir insanın tanrı algısı, anlayışı kıyaslanamaz

Kıyaslanamaz tabi ki kim kıyaslıyor ?
Elma ile armut kiyaslanir mi yahu.?


Siz temsil ettiği algoritmik denklemin matematiğine bakacaktınız orda.


Bir köpeğin 3 sahibi olsa, üçü de birgun o köpeği dolaștırmaya çıkarsa köpek mutlu olur.

Ama üç sahibi de köpeği 3 farklı yerden kendilerine çağırsa? Köpek bir kişiyi dinlediğinde mi sevinsin? 2 kişinin kesin komutunu dinlemediğine mi yansın?

İşte Allah zihinsel bir istetim sistemi metaforu veriyor burda.

Daha da basit anlatmaya çalışmak artık benim devremi yakar yahu. ?

Ama sizi sevdim. Kalın sağlıcakla.
 

Lords Of The Shadows

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2016
Mesajlar
608
Tepkime puanı
1,100
İş
Teacher
Kıyaslanamaz tabi ki kim kıyaslıyor ?
Elma ile armut kiyaslanir mi yahu.?


Siz temsil ettiği algoritmik denklemin matematiğine bakacaktınız orda.


Bir köpeğin 3 sahibi olsa, üçü de birgun o köpeği dolaștırmaya çıkarsa köpek mutlu olur.

Ama üç sahibi de köpeği 3 farklı yerden kendilerine çağırsa? Köpek bir kişiyi dinlediğinde mi sevinsin? 2 kişinin kesin komutunu dinlemediğine mi yansın?

İşte Allah zihinsel bir istetim sistemi metaforu veriyor burda.

Daha da basit anlatmaya çalışmak artık benim devremi yakar yahu. ?

Ama sizi sevdim. Kalın sağlıcakla.

Sizde kalın sağlıcakla.
 
Ü

Üye silindi 58480

İnsanı insan yapan ve insanın bir organizma olduğunu kavramasını sağlayan şey "Din" değil, İnsanın ta kendisidir.

İnsanın ta kendisini bir tüpe kapatın doğar doğmaz. Anne bana olmasın. Sadece yemek verin.

Şimdi o insanın aynı rutinde 20 yıl sonrasını hayal edin.

Çok ta zor olmasa gerek ?
 
Ü

Üye silindi 58480

Din ; sadece bir haritadir.

Yürüdüğün yoldur der peygamber dinin salt tanımı için.

Topla ikisini ne çıktı?

Din bir yolculuktur.



Önemli olan yolun kendisi değildir. Yol tuzaktır.
Önemli olan yolcunun da kendisi de değildir. Bu diğer bir tuzaktır.

Önemli olan yol+yolcu = yolculuğun deneyimidir.

İman = deneyim
 

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Aklın ölçülendirerek yarattığı maddenin, sonsuz sayıdaki fonksiyonları kader midir ?

'' Muhakkak ki biz her şeyi bir kader ile yarattık '' derken, kaderin matematiksel bir ölçü olduğunu mu vurgular ?

Üst aklın icadı ; hedef ve amacın ölçüsü müdür ?
 

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
968
Konum
Güzel İzmir
Merkür Retrosu

17 şubat- 04 mart 2020’den itibaren balık burcunda başlayıp,
04-10 mart tarihlerinde de kova burcunda geri hareketine devam edecek olan merkür retrosu için, kendinize sığınacak bir yer bulmanızı tavsiye ediyorum.
çünkü, bu retro oldukça sert geçecek.
merkür işte, yine dengeleri bozacak, sinirleri altüst edecek.


.........

Bu ne demek şimdi. Hiç anlamam bu işlerden... Bilale anlatır gibi anlatır mısınız?
 

ihtiyar76

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2017
Mesajlar
111
Tepkime puanı
285
Aklın ölçülendirerek yarattığı maddenin, sonsuz sayıdaki fonksiyonları kader midir ?

'' Muhakkak ki biz her şeyi bir kader ile yarattık '' derken, kaderin matematiksel bir ölçü olduğunu mu vurgular ?

Üst aklın icadı ; hedef ve amacın ölçüsü müdür ?
Muhyiddin Arabi , "Herbirimizin içinde bir kavunun çekirdekleri kadar kader yazgisi saklıdır " der. Kelimelerinle, davranislarinla ve ruyalarinla kader basamaklarina atlanacagini söyler.
 

ihtiyar76

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Mar 2017
Mesajlar
111
Tepkime puanı
285
Merkür Retrosu

17 şubat- 04 mart 2020’den itibaren balık burcunda başlayıp,
04-10 mart tarihlerinde de kova burcunda geri hareketine devam edecek olan merkür retrosu için, kendinize sığınacak bir yer bulmanızı tavsiye ediyorum.
çünkü, bu retro oldukça sert geçecek.
merkür işte, yine dengeleri bozacak, sinirleri altüst edecek.


.........

Bu ne demek şimdi. Hiç anlamam bu işlerden... Bilale anlatır gibi anlatır mısınız?
Astroloji'ye saygim sonsuz fakat her atarli giderli halleri ve olacak olanlari Retro'ya baglamalari da sıktı sanki biraz.
 
Ü

Üye silindi 56746

Merkür Retrosu

17 şubat- 04 mart 2020’den itibaren balık burcunda başlayıp,
04-10 mart tarihlerinde de kova burcunda geri hareketine devam edecek olan merkür retrosu için, kendinize sığınacak bir yer bulmanızı tavsiye ediyorum.
çünkü, bu retro oldukça sert geçecek.
merkür işte, yine dengeleri bozacak, sinirleri altüst edecek.


.........

Bu ne demek şimdi. Hiç anlamam bu işlerden... Bilale anlatır gibi anlatır mısınız?
Merkür retrosunu hep çok abartıyorlar, mesele bu
 

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
968
Konum
Güzel İzmir
benim youtube kanalı olan kankim... şu 10 yaşındaki felsefeci atakan'ı tutmuş getirmiş babasıyla kendi evinde reportaj yapmış... akşama linki paylaşacak...

merak ediyorum bakalım... ne çıkıcak Entellektüel düzeydeki Z kuşağından...

ben 10 yaşındayken evlerin camına taş atıp, çamura bulanana kadar top oynuyordum... :p

inşallah bilinçli bir çevrede yetişir. biz ve bizimki cahil nesiller Bu pırlantaların omuzlarında yükseliriz...
 
Ü

Üye silindi 58480

Z kuşağı çok yaman geliyor hakkaten.
Biz, sobaya dokunmayalım, tüpten uzak duralım, trafik kazası haberleri izlensin diye çizgi filmlerden alıkonarak büyütüldük.

Onların eline tablet veriliyor, bizim bilișsel zekamız manuel alanda gelişim gösterdiği gibi onlarınki dijital platformda gelişiyor.

Bizim için sanal olan ortam onların gerçek ortamı olacak, onlar bizim gerçek dediğimiz ortamı sanal gibi algilayacaklar. Z1 kuşağının kodlarını artık yakalamak hiç zor değil.

Transhumanizm hepimize hayırlı olsun ☺️
 

dünyalı

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Nis 2010
Mesajlar
455
Tepkime puanı
772
Z kuşağı çok yaman geliyor hakkaten.
Biz, sobaya dokunmayalım, tüpten uzak duralım, trafik kazası haberleri izlensin diye çizgi filmlerden alıkonarak büyütüldük.

Onların eline tablet veriliyor, bizim bilișsel zekamız manuel alanda gelişim gösterdiği gibi onlarınki dijital platformda gelişiyor.

Bizim için sanal olan ortam onların gerçek ortamı olacak, onlar bizim gerçek dediğimiz ortamı sanal gibi algilayacaklar. Z1 kuşağının kodlarını artık yakalamak hiç zor değil.

Transhumanizm hepimize hayırlı olsun ☺


senin dediğin çok doğru bazen ayrı bir dünyadayız hissine kapılıyorum
 

[XTR] Similar Threads

Üst