Bir süredir panik atak ile mücadele ediyorum. Nasıl başladı ne oldu bilmiyorum ama hastalığımın ortaya çıkmasında ülkede son yıllarda yaşanan olayların büyük bir etkisi var buna eminim. Bundan beş yıl önceyi düşünüyorum; gece tek başıma evime yürüyebilirdim, markete gidebilirdim, evimdeyken kendimi güvende hissederdim. Artık bunların hiçbirini yapamıyorum. Akşam vakti tek başıma dolaşmayı geçtim gündüz vakti marketten eve dönerken dahi sürekli arkamı kolluyorum. Yalnız yaşayan bir insanım ve sadece dış kapımı değil uyuduğum odanın kapısını da kilitliyorum. Kendi evim bile hapishane bana. Sürekli diken üzerinde olmak, böyle yaşamak çok yorucu. Erkek arkadaşlarımı çok kıskanıyorum. Sokakta rahatça yürüyebildikleri, diledikleri vakitte diledikleri yerde olabildikleri için. Artık şiddet öyle bir boyuta ulaştı ki, kadını erkeği yok farkındayım fakat biz kadınlar şiddete meyilli insanlar tarafından bariz güçsüz hedefleriz.
Beni tetikleyen bir diğer nokta da şiddet görüntülerinin sosyal medya tarafından sürekli servis edilmesi. Bu görüntüler ders çıkarılacak, ibret alınacak araçlar değil. Aksine hastalıklı beyinleri tetikleyip yol gösterirken, hassas insanların travmalarına travma ekliyor.
Bir kitap okumuştum; dünyanın en mutlu kabilesine sürekli olumsuz içerikli haberler vererek onları mutsuz etmeyi başarıyorlardı. Gerçekten olumsuz haberler görmekten, okumaktan benim de ruhum ölmeye başladı artık.