Kahretmeyin sakın, onunda ödenecek bir bedeli oluyor. Bunu sonucuyla anlatan bir kitaptan alıntı vereceğim size. Çünkü kahretmek kötü enerji üretmektir ve iki ucu keskin bir kılıç gibidir. Ya size dönerse...
İlahi adalet her daim devrede her zerrede.
Elçin yaşamım üzerinde yıkıcı oyunlar oynamış, amacından vazgeçmeyerek uzun süre kâbusum olarak kalmıştı. Üzüntü ve kaygı dolu günler geçirmemin yegâne nedeni olmuştu. Elçin’le aramızda geçenlerin beni ruhsal olarak ne kadar yıprattığının farkına ise ancak sıkıntılı süreci geride bıraktığımda varabilmiştim. Elçin’i yenilgiye uğratmıştım ama yaşadığım kâbusun derin izlerini üzerimden kolay kolay atamayacağımı da anlamıştım. Nefretin bünyeme uymayan bir duygu olduğunu biliyordum ancak duygularıma gem vuramıyor, duyduğum öfkeyi bir türlü yenemiyordum. Ona, çektiğim eziyetin bedelini ödetmek istiyor, kendimce buna hakkım olduğunu düşünüyordum. Büyük bir yanılgı içinde olduğumu çok geçmeden öğrenmiştim.
Hayatımda belki de ilk defa bir insana kötü niyet beslemiş, düşünmeden eyleme geçmiştim. İçgüdüsel olarak yöneldiğim bir fikirle düşünce gücümü kullanmaya başlamıştım. İçimde öyle güçlü bir intikam hissi vardı ki! İşte! Bu enerjiyi amacıma odaklanarak Elçin’e yönlendirmiştim.
Düşünsel eylemimin üçüncü gününe geldiğimde, beni allak bullak eden bir olayla eylemi derhal sonlandırmıştım. O gün sabaha karşı gördüğüm bir rüya ile irkilerek uykudan uyanmıştım. Öyle etkilenmiştim ki! Bu rüya beni, değil insana, ağaca, çiçeğe, böceğe, herhangi bir canlıya bilmeden zarar verebilme ihtimalinden sonsuza kadar uzaklaştırmaya yetmişti. Ve en önemli hayat derslerimden biri olmuştu.
Uykudan şoka girmiş gibi uyandığımda, kendimi şaşkınlık içinde gördüğüm rüyayı anlamaya ve anlamlandırmaya çalışırken bulmuştum. Evet. Bu sadece bir rüyaydı ama hafife alınacak yanı yoktu. Rüyamda bir şey, bir iç ses Elçin’e vereceğim zararın karşılığında ne yaşayacağımı söyleyerek beni uyarmıştı. Bir insana vermek istediğim zararın bedeli o kadar ağırdı ki… İnsanın yaşarken ölmesi gibiydi. Hiç kuşkusuz şu hayatta yaşayabileceğim en ağır bedellerden biriydi. İlahi bir güç bu rüya ile beni büyük bir hatadan döndürmüştü.
Bir insana zarar vermeme çabasının, bu kişiye geri dönüşümünün mucizevi etkilerine şahit olmuştum(Mucizeler Nasıl Gerçekleşir
). İnsana zarar vermeye kalkışmanın bedelinin ne denli ağır olabileceğinin farkındalığına ise bu rüyayla varmıştım. Şükürler olsun ki, kötülüğe kötülükle karşılık vermemem gerektiğini bir bedel ödemeden öğrenmiştim.
Anladım ki: Ne kadar haklı, ne kadar kızgın ve ne kadar öfkeli olsam dahi bir başkasına bedel ödetmeye hakkım yoktu. Bedel ödetmenin de bir bedeli vardı. Demek ki.. Allah’a havale etmek sözü bunun içindi.