Öncelikle merhabalar arkadaşlar ben uzun zamandır bir boşluk içindeyim müslüman olarak dogdum ailem çevrem yaşadıklarım beni sorgulamaya itti hep etrafım da hep farklı oldum görüşlerimle düşüncelerimle olsun sonunda müslümanlıktan uzaklaştım deist oldum bi yaratıcı var diye düşündüm hep ama bu yaratıcı kavramını bi türlü kendimde oturtamadım bu konu da bana rehberlik edecek bazı şeylerin farkına varmam için yardımcı olacak dostlardan yorumlar bekliyorum şimdiden degerli yorumlarınız için teşekkürler.
Konuyu yanlış yere açtıysam yöneticilerden özür dilerim ilgili yere taşımalarını rica ediyorum.
Herkesin inancına saygı duymak gerektiğini ve bizden sonra gelecek olan nesilede bu düşünceleri aşılamak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Böylece Toplumun inanç konusunda sert kalıplarını yıkarak bizlerinde sorgulama sürecini sağlıkla atlatacağımıza inanıyorum.
Genellikle ergen çağında olan insanlar inanç ve sistemleri sorgulamaya başlarlar. Bazıları kendini tatmin ederken , bazılarıda büyük bir öfke ile besler zihinlerini. Belki yaşınız gereği belkide sosyal yaşamdaki insanların davranış ve inançları sizi sorgulamaya itiyor olabilir. Ben evrenin yegane yaratıcısı allah olduğu kanaatindeyim. Kendimde sorgulama sürecini ağır yaralar alarak atlattım. Ergen bir genç iken çok muhafazakar olan çevremin saçma davranış şekilleri ve inançlarının birbirini tutmadığını görünce asi bir tutum içerisinde savaştım. Ve sonra zaman geçtikte savaşımın sadece kendimle olduğunu fark ettim. Araştırdıkça , deneyimledikçe kabullenmeyi, alçak gönüllü olmayı ve sevmeyi öğrendim. Önemli olan insanın kendisini ve çevresindekileri kabul ederek nazikçe ve saygıyla sorgulaması gerektiğidir. Ben bunu kudreti büyük olan yaratıcının yardımıyla başardım. Ama nasıl? Kendime sorular sordum. Dinlere sorular sordum. Ve bilime sorular sordum. Hepsininde ortak bir paydada buluştuğunu gördüm. O da MUCİZE idi.
Dinlerin soyut delilleri varken, bilimin somut delilleri vardı. Benim ise cevaplayamadığım bir sürü sorum çıktı ortaya. Ama payda hep aynıydı. Mucizelerin bir anlamı olmayıdı. Onlar bir işaretti. Hiç bir şey tesadüf olamazdı. Ama efsaneleşmiş olan mucizelerden bahsetmiyorum. Günlük yaşantımızda olan kendimizinde bazen hayretler içinde kaldığı ama üzerine çok düşünmediğimiz mucizeler.
Uyanmak ölmek, duygularımız, beynimiz, makina gibi çalışan organizmalar ve organlar, maddeler, fizik, madde ötesi kuantum gibi bir çok olgu bence mucizedir. Bunlar bizi ortak paydaya götüren anahtarlardır. Bir yaratıcının olduğudur. Sonsuz güce sahip olduğu, bu karmaşık sistemi yöneten ve yaratanın tek olduğunun birer kanıtıdır.
Milyonlarca yıl öncesine kadar da insanlığa rehber aracılığı ile mesaj göndermek istemeside olası bir durumdur. Ama evrile devrile günümüzde farklı boyutlar almasıda çok normaldir. Sorgulanmaya muhtaç ama kanıtlanamaz şeylerdir. Fakat kişiyi inanmaya iten yoğun huzurlu hisleridir (Dayatma olmadan özgür hislerimiz zihinde baskın karakterdir).
Evrenin sırlarını dinlerle, dinlerin belli kalıplarıyla anlayamadığımız aşikar. "Ya dinlerde birer efsaneyse!" Diyor yazar. Nerden tutarsak elimizde kalıyor. Bizi bu düşüncelere iten sebepler ise insanların kalıplaşmış idealarının olmasıdır. Normaldir. Çünkü aynı gezegeni paylaşıyoruz milyarlarca insanla. Teknoloji geliştikçe içsel sorular çoğalıyor maalesef ki körleşiyoruz.
Vel hasıl kelam dostum. İnsan kendi iç huzurunu nerede ve nasıl yakalıyorsa insan ona inanmalıdır. Saygıyla kalmalıdır. Gün geçtikçe saygı duyduğun her data da güzellikler ve mucizeler görmeye başlayacağına eminim. kendini bir sınıfa ait hissetmenin gereksiz olduğunu göreceksin. Evrende sırlar çok ve ömrümüz bu sırları çözmeye yetmeyecek. Herkes konuşacak çoğalacak ve doğrular artacak. Doğru zannedileler değişecek. Kalan vaktimize huzur bırakalım. Kirli düşüncelerin beynimizi kemirmesine izin vermeden huzuru arayalım. O iç huzur seni bulduğunda çok şey değişecek.
Huzurun ve mantığın buluşması dileği ile...