Sorularla kafa dağıtalım.. :)

Ü

Üye silindi 58480

Sizce akıl mutlak bir kaynak olarak kabul edilmeli mi ? Aklın sınırları var mı size göre ?

Aklın sınırı yok. Ama insanın kavrayış kapasitesinin sınırı var. Sonsuz Aklın kendisini kavrayamaz asla. Çünkü kavradigi kadarından kendi evrenini oluşturmuştur ve ötesinin de olabileceği ihtimali üzerinde durmaz bile. Yani beynini yora yora geldiği yere kazığı diker. Çünkü akıl her güncellemede bir önceki aklın belli kriterlerinin çökmesi ve yeni akla uyum süreci gerektirir. Bu da yaşlandıkça zorlaşır. Sonuçta kök hücreler yavaşlar. Bölünme azalır yani yeni hafızaya geçiş zorlaşır. Yani yeni akıl için kaynak yetmez. O yüzden iman denen deneyim o sonsuz akla bir nebze de sahip olunmasının yerini tutar. Ama hayat boyu onu iyi beslemek gerekir. Ezberci bir hal üzre olunursa akıl önce imanı terketmek zorunda kalır çünkü.

İnsanlar kendilerini çok akıllı zannederler. Belli bir politik görüşe sahipler diye ya da belli köşe yazarlarını hergun okuyorlar diye çok akıllı geçinirler.

Aklın ne olduğunu tanımlayan en iyi kaynak yine Kurandır.

Akil, mantık ve sezgiyi birleştiren bir melaikedir. Mantık iç alemi sezgi dış alemi temsil eder ve akıl alemleri bir araya getirir. Yani ilhama açıktır, sezgisel bilgiye ulaşmaya meyillidir. Bu da şeytani ve rahmani iki kaynaktan beslenir.

Akil,emir ve yasaklara göre artan ve azalan canlı bir deneyimdir. Berraklaștığı gibi bir anda bulanadabilir. Onu berrak hale hale yeniden getirmek ise yine hal ve hareketlere çeki düzen vermekle olur. Çünkü akıl amellere endexlenmiștir. Bu pek bilinmez mesela.
 
Ü

Üye silindi 70925

Merhaba bir şey öğrendim eskiden Türklerde mektuplaşmalar ya da hediyeleşmeler 1,3,5 gibi tekli rakamlarla olurmuş. Çift hakaret olarak algılanırmış. Misal bir hükümdar başka bir hükümdara hediye olarak 1 adet kumaş gönderiyor. 2 olursa hakaret oluyormuş. Tarattım ama bulamadım. Bilgisi olan var mı bu konuda?
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Merhaba bir şey öğrendim eskiden Türklerde mektuplaşmalar ya da hediyeleşmeler 1,3,5 gibi tekli rakamlarla olurmuş. Çift hakaret olarak algılanırmış. Misal bir hükümdar başka bir hükümdara hediye olarak 1 adet kumaş gönderiyor. 2 olursa hakaret oluyormuş. Tarattım ama bulamadım. Bilgisi olan var mı bu konuda?
İslam öncesi durumu bilmiyorum ama islam ile birlikte Türklerin içine girmiş olabilir çünkü hz peygamber tekil sayıların eyleme dökülmesine çok özen gösterir ve bunu tavsiye ederdi.Bazı hadislerde hurmayı çift olarak yiyip bitirmeyin ya tek yiyin ya üç ya beş diye bir hadis te vardı.
 

makssenberg

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Ocak 2018
Mesajlar
384
Tepkime puanı
396
Merhaba bir şey öğrendim eskiden Türklerde mektuplaşmalar ya da hediyeleşmeler 1,3,5 gibi tekli rakamlarla olurmuş. Çift hakaret olarak algılanırmış. Misal bir hükümdar başka bir hükümdara hediye olarak 1 adet kumaş gönderiyor. 2 olursa hakaret oluyormuş. Tarattım ama bulamadım. Bilgisi olan var mı bu konuda?
Şamanizm dönemlerinden kalan bir adet. Mesela bizde cenazede 1,3,5,7 ve 40larda yemek dağıtılır. Yanılmıyorsam urum şahmeran majisi için çift sayılarda okumayın veya tavsiye etmiyorum gibi bir şey demişti.
 
Ü

Üye silindi 56746

Merhaba bir şey öğrendim eskiden Türklerde mektuplaşmalar ya da hediyeleşmeler 1,3,5 gibi tekli rakamlarla olurmuş. Çift hakaret olarak algılanırmış. Misal bir hükümdar başka bir hükümdara hediye olarak 1 adet kumaş gönderiyor. 2 olursa hakaret oluyormuş. Tarattım ama bulamadım. Bilgisi olan var mı bu konuda?
Hükümdar açısından düşünecek olursak, o hükümdarın biricikliğini ifade etmek adına hediyeler tek adet gönderiliyor olabilir.

İnanç açısından baktığımdaysa, Yaratıcının tekliğine, tevhide işaret edildiğini düşünüyorum,t ek sayılarda o nedenle bir hikmet olabilir. Mesela 19 sayısı... Ya da namaz sonrası 33lü zikirler gibi.
 
Ü

Üye silindi 56746

Yaşam enerjisini kısa sürede geri kazanmanın "sihirli" bir formülü var mı?
 
Ü

Üye silindi 56746

İnanmayan birinden duyduğum cümleyi aktarıyorum; "Ateist olmanın ilk şartı Kuran'ı okumaktır, onu baştan sona bir kez okuyanın iman etmesi zorlaşır". Bu düşüncenin temeli ne olabilir sizce?
 
Ü

Üye silindi 58480

İnanmayan birinden duyduğum cümleyi aktarıyorum; "Ateist olmanın ilk şartı Kuran'ı okumaktır, onu baştan sona bir kez okuyanın iman etmesi zorlaşır". Bu düşüncenin temeli ne olabilir sizce?

Kuran, ne amaçla indiğini kendisi söylüyor zaten :

Kalplerinde hastalık olanların hastalığını arttırmak, ve içinde Allahın kendinden bir tanrı parçası olanların da şifasını arttırmak için indi. Yani taraflar ortaya çıksın diye.


Kuran'a göre tek bir hastalık türü vardır. O da kalplerdeki hastalıktır. Arapcası ile vesvese yani düşünce bozukluğudur. İleri vakalarda düşünce bozukluğu dürtüleri de bozar. Dürtüler bozulunca içgüdüler bulanır. O da hormonları bozar ve bildiğimiz bütün maddi manevi hastalıklara karşı savunmasız oluruz.



Şimdi hepinizden özür dileyerek :

Rukye ayetleri genelde kimi kasar? Tabi ki şeytanı. İçinde şeytan olan kişi, ya da şeytani sistemden beslenen kişi, Kurana karşı zaten kasım kasım kasılır. Bu da enerjinin tabiatının gereği olarak olur. Şeytan kovulana kadar sıkıntı veren Kuran, şeytan kovulduktan sonra güven verici olur.

Ani hal değişimlerini bütün Müslümanlarının deneyimlemiș olması gerekir. Sonradan dine sarılanlar da genelde metafizik saldırılara karşı koyamayanlar oluyor ne hikmetse.
 
Ü

Üye silindi 58480

İnanmayan birinden duyduğum cümleyi aktarıyorum; "Ateist olmanın ilk şartı Kuran'ı okumaktır, onu baştan sona bir kez okuyanın iman etmesi zorlaşır". Bu düşüncenin temeli ne olabilir sizce?

Asıl olağanüstü üstün bir yaratıcıyı farkedebilmenin ilk şartı ateist olmaktır.

Tüm sartlanmalardan sıyrılarak olduğu gibi müșahade edebilmek için ateist olmak gerekir.

Anne babadan öğrenilen din bile sorgulanmalıdır. Yoksa yarı yolda bırakma ihtimali doğar.

Evreni tarafsız olarak sorgularken zaten hepimiz ateistiz. İkna olduktan sonra ateizmin tarafsız bölgesinden çıkıyoruz anca.

Yani ateistlere benim hiçbir lafım yok. Ateist kalmak isteyen arafta kalır ama. Uzun süre ateist kalan kişi dünyadaki deneyim süresinin sonuna doğru ruhen yıkılıp çözülmeye başlayabilir çünkü. Merak etmiyorsa, herşeye uzak kalmayı ısrarla tercih ediyorsa kendine küsme teslikesi doğar.
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
İnanmayan birinden duyduğum cümleyi aktarıyorum; "Ateist olmanın ilk şartı Kuran'ı okumaktır, onu baştan sona bir kez okuyanın iman etmesi zorlaşır". Bu düşüncenin temeli ne olabilir sizce?
Okumak var okumak var.
Yargılayıcı bir göz ile okursan tabi ki ateistliğe doğru gidersin
çünkü o bakış ile okuduğun zaman yargılamak için malzeme arıyorsun.
O aşamadan sonra tanrının çok normal olarak kullandığı bir kelamını bile problem olarak görüyorsun.
Mesela örnek olarak kötülük işleyenlerin cezalandırılacağını söyler
ceza kısmına takılır zalim tanrı olur.
Cennetten bahseder ben sonsuza kadar orada ne yapayım der.

Savaş ayetlerine bakar hani islam barış diniydi der
ama "sizi dininizden dolayı evlerinizde yurtlarınızdan sürmek istemeyenlere Allah iyilik etmenizi yasaklamaz"
gibi nelerin savaş sebebi olabileceğine dair olan ayetleri görmez duymaz üç maymunu oynar.

Kısacası tanrı nedese bunlara yaranamaz çünkü baştan red etmeye programlanmıştır.


Bizde okuduk kuranı baştan sona
önce meali
sonra tefsirleri
oda yetmedi kuran ayetleri ile ilgili münazaraları dinledik
ama ateist olmadık.
Nasıl baktığın önemli.
 
Ü

Üye silindi 70925

İstidraç olayı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Hikmeti nedir? Kimi insanlar başlarına kötü bir hâl gelmeden yanlıştan dönmezler ya da kendilerini sorgulamazlar. İstidraç olayını yaşayan bir insan "doğruyum ki mükafatlandırılıyorum/ nimetlere mazhar oluyorum" gibi bir yanılsamaya kapılmaz mı? Herkesin ışığa ulaşılması isteniyorsa bunun yaşatılmasındaki maksat nedir?
 
Ü

Üye silindi 58480

İstidraç olayı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Hikmeti nedir? Kimi insanlar başlarına kötü bir hâl gelmeden yanlıştan dönmezler ya da kendilerini sorgulamazlar. İstidraç olayını yaşayan bir insan "doğruyum ki mükafatlandırılıyorum/ nimetlere mazhar oluyorum" gibi bir yanılsamaya kapılmaz mı? Herkesin ışığa ulaşılması isteniyorsa bunun yaşatılmasındaki maksat nedir?


Istidraç bir yönü ile tuzağa çekilmedir aslında.


Rahmani enerjiler kadar şeytani enerjiler de var faal bir şekilde devam eden.
 

Dracolia

Moderator
Katılım
16 May 2015
Mesajlar
114
Tepkime puanı
127
İstidraç olayı ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Hikmeti nedir? Kimi insanlar başlarına kötü bir hâl gelmeden yanlıştan dönmezler ya da kendilerini sorgulamazlar. İstidraç olayını yaşayan bir insan "doğruyum ki mükafatlandırılıyorum/ nimetlere mazhar oluyorum" gibi bir yanılsamaya kapılmaz mı? Herkesin ışığa ulaşılması isteniyorsa bunun yaşatılmasındaki maksat nedir?
Zaten ne yapsan da doğru yola hiçbir ihtimal dahilinde ulaşamayacaklar için gerçekleşiyor olabilir diye düşünüyorum, ki azgınlıkları ve cezaları daha da artsın.
 
Ü

Üye silindi 58480

Aynen, katılıyorum.
İlahi bir avans verme olarak ele alınabilir.


Bazı insanlar vardır belli bir dereceye kadar kötülük yapabilirler mesela. Bir noktada kendini frenlerler. Mesela adam öldüremezler vs.

Ama bazı insanlara ne kadar imkan verilirse o kadar ileri gidebilirler. Ellerindeki imkanın onları emin kılacağına güvenirler. İşte onlara verilen imkan, ya da istizdac diyelim ancak azınlıklarını arttırmak içindir. Yani ne kadar ileri gidebileceklerini ölçmek için.

Melese bir büyücü kolaylıkla suikast yapabilir. Ortada delil olmadığını, yakalanmayacağını düşünür. Herturlu pis işi yaptırabilir. İmkanları ne kadar müsaade ederse o kadar ileri gidebilir. Bir noktada kendini öyle önemli görür ve önemser ki bunu insanlara da kabul ettirmeye de çalışabilir.

Mesela firavun öyleydi. Karun da öyleydi.
Bu insanlar istidraç ile güç sahibi oldular. Ama istidraç Allahın onlara yarım ömürlük kurduğu bir tuzaktı. Fazla önemsediler.
 

doacan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Mar 2018
Mesajlar
61
Tepkime puanı
123
Sizce çocuklara dini eğitim vermek doğru mudur? Çocuğu olan ya da bilgisi olan varsa, müslümanlık haricinde çocuklara dini açıdan araştırıp seçme hakkı verilmeli midir? Küçük yaşlarda duyduğu dini şeyler nasıl açıklanmalıdır?
 
Ü

Üye silindi 58480

Sizce çocuklara dini eğitim vermek doğru mudur? Çocuğu olan ya da bilgisi olan varsa, müslümanlık haricinde çocuklara dini açıdan araştırıp seçme hakkı verilmeli midir? Küçük yaşlarda duyduğu dini şeyler nasıl açıklanmalıdır?


Dini eğitim Tabiki verilmelidir.

1- usul üzerinden
2- iyi örnek olarak

Dini eğitim anne babanın maneviyatının kuvvetli olması ile başlar. Gerisi sadece usul öğretmektir.

Başka dinleri bilmem ama Kuranda Allah defalarca kez soruyor ayetleri vermesinin ardından : yine de aklınızı kullanmayacak misiniz? Diye. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? Yine mi bir olaganustuluk farketmediniz? Yine mi parçaları birlestoremiyorsunuz? Allah adeta üslubu ile serzeniyor.

Yani Islam dini aklı bütüncül kullanma metodolojisi üzerinden idrak edilir. Parçaları birleştirme becerisi gerekir bunun için. Zeka, akıl ve sağduyu kombinasyonu gerekir. Bunlar en doğal melekelerimizdir. Ama hamdır.

O halde çocuklara sadece iyi örnek olunmalı, akli meleklerinin gelişimi iyi takip edilmelidir. Çocuklara dua edilmelidir ayrıca.


Anne baba maneviyatı gerçekten kuvvetli kimselerse zaten dini eğitim çocuğa enerji gibi akar. 2 öğretirsen o sende 20 alır anlayamadan çocuğunla gurur duyarsın üstüne.)))
 

doacan

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Mar 2018
Mesajlar
61
Tepkime puanı
123
Dini eğitim Tabiki verilmelidir.

1- usul üzerinden
2- iyi örnek olarak

Dini eğitim anne babanın maneviyatının kuvvetli olması ile başlar. Gerisi sadece usul öğretmektir.

Başka dinleri bilmem ama Kuranda Allah defalarca kez soruyor ayetleri vermesinin ardından : yine de aklınızı kullanmayacak misiniz? Diye. Yine de aklınızı kullanmayacak mısınız? Yine mi bir olaganustuluk farketmediniz? Yine mi parçaları birlestoremiyorsunuz? Allah adeta üslubu ile serzeniyor.

Yani Islam dini aklı bütüncül kullanma metodolojisi üzerinden idrak edilir. Parçaları birleştirme becerisi gerekir bunun için. Zeka, akıl ve sağduyu kombinasyonu gerekir. Bunlar en doğal melekelerimizdir. Ama hamdır.

O halde çocuklara sadece iyi örnek olunmalı, akli meleklerinin gelişimi iyi takip edilmelidir. Çocuklara dua edilmelidir ayrıca.


Anne baba maneviyatı gerçekten kuvvetli kimselerse zaten dini eğitim çocuğa enerji gibi akar. 2 öğretirsen o sende 20 alır anlayamadan çocuğunla gurur duyarsın üstüne.)))
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Bir soru daha sorsam? Duyduğu dini amaçlı korkutmaları açıklayınca dinden soğuyorsa çocuk nasıl yapabiliriz? Hem korkuyor inanıyor, yanlış olduğunu kanıtlayınca Allah yalancı diyor... Nasıl düzeltebiliriz bu durumu sizce?
 

İbisu

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Eyl 2019
Mesajlar
352
Tepkime puanı
382
Güzel yorumunuz için teşekkür ederim. Bir soru daha sorsam? Duyduğu dini amaçlı korkutmaları açıklayınca dinden soğuyorsa çocuk nasıl yapabiliriz? Hem korkuyor inanıyor, yanlış olduğunu kanıtlayınca Allah yalancı diyor... Nasıl düzeltebiliriz bu durumu sizce?
Sorunuzu tam anlamadım ama nasıl hem korkuyor hem Allah yalancı diyor?
 

[XTR] Similar Threads

Üst