Sorularla kafa dağıtalım.. :)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Şuraya çıkıyor iş : İnsan tanrıyı gaza getirebilir mi ?

Tanrı kendinden daha güçlüsünü yaratabilir mi ? Ya da tanrı kendi zekası ile alay edebilecek kadar zeki bir varlık yaratabilecek kadar zeki mi ? Hak veriyorum bu sorgulamalara.

Kuranda bir ayet var : Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir ? (ayet) işte bütün meseleyi çözen bir anahtar.

Arapçasına dalacak olursak, şunu söylüyor : Tanrının kendi yarattığı bir kavram veya argüman ile tanrıyı taspit etmeye çalışmak mantık hatası olur. Bir radyo kendi mucidini kuşatamaz. Mucid, icadı kuşatır ama.

Çünkü mantık, sadece kendi bütünlüğü içinde tutarlı olan alanı kapsar. O alanın memurudur. Alan dışına çıkılınca mantık ta çöker. Eski mantık aranmaz. Yani bilinen bütün mantıklı çıkarımları tanrıya karşı kullansak ta, bu sadece sınırları çizilmiş bir bütünlüğü kuşatır. Sınır dışına çıkılabilirse o mantık ta denklemin yeni degiskenlerini karsilayamaz olur. Ve coker.

Tanrı aşkın bir varlıktır. Aklı sonsuzdur. Zaman ve mekanı orantı sabiti ile yaratmış olması ilim yapabilmek ve tutarlı sonuclar çıkararak aslında evrenin bir enerji rüyası olduğu gerçeği ile yüzleşebilmemiz içindir. Hepsi bu. Allah, ancak Allahın kendisinden bir tanrı parçacığına sahipsek geregi gibi bilinir. Başka türlü bilinmez. Zan olarak kalir,
Dennise'cim kurandaki yaratıcı dede modelli değil mi? Ben mi farklı gördüm. Sen kaynak modelli bir yaratıcıdan bahsediyorsun sanki? Aydınlatır mısın beni?
 
Soru soran kisiyi cok seviyorum. Kardesim seni de cok sevdim ne guzel bir soru bu.
Teşekkür ederim ben de seni çok sevdim. Düşüncelerin ve soruların çok iyi temellendirilmiş. Bilgili ve sağlam bir zihnin var.

Dediklerinin hepsine katiliyorum "if then else" algoritmasiyla yani tanri varsa.

Ya tanri yoksa?

Tum algoritmalar cokmuyor mu?
Buraya bir şey eklemek istiyorum. Acaba var ve yoktan başka bir cevabı olabilir mi? - veya + değilde 0 gibi. Saçma mı olur?
 
Teşekkür ederim ben de seni çok sevdim. Düşüncelerin ve soruların çok iyi temellendirilmiş. Bilgili ve sağlam bir zihnin var.


Buraya bir şey eklemek istiyorum. Acaba var ve yoktan başka bir cevabı olabilir mi? - veya + değilde 0 gibi. Saçma mı olur?
Rica ederim ben de tum foruma seven sevmeyen tesekkur ederim birseyler ogreniyorsam. Ben de birazcik katkim oluyorsa ne mutlu.

0 olabilir mi? Hmmmm notr yani. Bizler tanrinin parcasiysak tanri toprak yani notr olabilir. Evet olabilir
 
Şuraya çıkıyor iş : İnsan tanrıyı gaza getirebilir mi ?

Tanrı kendinden daha güçlüsünü yaratabilir mi ? Ya da tanrı kendi zekası ile alay edebilecek kadar zeki bir varlık yaratabilecek kadar zeki mi ? Hak veriyorum bu sorgulamalara.

Kuranda bir ayet var : Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir ? (ayet) işte bütün meseleyi çözen bir anahtar.

Arapçasına dalacak olursak, şunu söylüyor : Tanrının kendi yarattığı bir kavram veya argüman ile tanrıyı taspit etmeye çalışmak mantık hatası olur. Bir radyo kendi mucidini kuşatamaz. Mucid, icadı kuşatır ama.

Çünkü mantık, sadece kendi bütünlüğü içinde tutarlı olan alanı kapsar. O alanın memurudur. Alan dışına çıkılınca mantık ta çöker. Eski mantık aranmaz. Yani bilinen bütün mantıklı çıkarımları tanrıya karşı kullansak ta, bu sadece sınırları çizilmiş bir bütünlüğü kuşatır. Sınır dışına çıkılabilirse o mantık ta denklemin yeni degiskenlerini karsilayamaz olur. Ve coker.

Tanrı aşkın bir varlıktır. Aklı sonsuzdur. Zaman ve mekanı orantı sabiti ile yaratmış olması ilim yapabilmek ve tutarlı sonuclar çıkararak aslında evrenin bir enerji rüyası olduğu gerçeği ile yüzleşebilmemiz içindir. Hepsi bu. Allah, ancak Allahın kendisinden bir tanrı parçacığına sahipsek geregi gibi bilinir. Başka türlü bilinmez. Zan olarak kalir,
Haklısın ve bu durumun sorgulamaktan her hangi bir yöntemle çözülebileceğini düşünmüyorum.
 
Eski Helen kültüründe soylu, bilge hatta ilahi güçlerle donatılmış kişilere daimon denirdi.
Hatta pek çok Yunan düşünür bu konuda açıklamalar yapmıştır.
Sonradan ortaya çıkıp gelen dinler ve dolayısıyla kültürler yerine geçtiği dini kötüleyerek iyi kötü ne varsa alıp deforme etmiş ve kendi şeytanına yamamıştır.
Böylece ilahi ve kudretli daimon olmuş şeytanın ta kendisi demon. Eski tanrılar da birer şeytana dönüşmüş.
Eskiden iyi ve kudretli daimonlar şimdi gerçekten kötü demonlara dönüşmüş müdür ?
Eski tanrılar birer şeytana dönüştüyse yeni gelecek her tanrı kendisinden önceki tanrıyı kötülükle cezalandırıyor demektir bu.
Helen kültüründe yaşayan birisine asla ne cin ne de bir şeytan, demon zarar vermiştir. Çünkü yoktular ve insan bilincinde yer almıyordular.
Bunun yerine cycloplar, satirler, sirenler, mantikorlar ve minotor gibi varlıklar bugünün şeytanı idiler, insanlara bunlar zarar verirdi ve insanlar bunları gördüklerini iddia ederlerdi. Hiç siren sayesinde kendinden geçen bir insana rastlamadığımıza ama cin çarptığını iddia eden insanlara rastladığımıza göre bu varlıkları biz kendimiz içimizdeki korku sebebiyle kafamızdan yaratıyor olabilir miyiz ?
İnsan bilinci bu kadar güçlüyse belki tanrıyı da insan yaratmıştır.
Yeni dinlerin eski dinlere benzemesi de ayrı bir meseledir.
Örneğin olimpostan ateşi çalıp insanlara götüren tanrı Prometheus tutsak alınıp zincirlere vurulmuştur ve işkenceyle azab içinde bırakılmıştır.
Bu hikaye biraz Lucifer ve tanrı hikayesine benzemektedir mesela. Prometheus, Zeus'a karşı çıktı ve bedeli ağır oldu. Lucifer'ın da hikayesi buna benzer ancak Prometheus gibi iyi niyetli olup insanlara yardım etmek istemez kendisi.
Böyle örnekleri buldukça buluruz. Hatta bu örnekten daha sağlam birebir kopyasını dahi buluruz.
Allah pagan Arap kültüründe ay tanrısı idi. Babacan, sevgi dolu, bağışlayıcı, iyi niyetli ve gerçekten ulu bir karakteri vardı.
İslamda ayın önemini de herkes biliyordur zaten. Aslında buradan da nefis bir yazı yazılır müthiş bir konu çünkü. Umarım bu motivasyonu daha sonra kendimde bulurum. Takıntılarım yüzünden 2 saatte -ciddiyim- yazıyorum çünkü. Her cümle de gelen yeni fikirler defalarca yazdığımı silmeme sebep oluyor ve çok sinir bozucu hale geliyor.
Neyse devam edersek, tanrılar, melekler, şeytanlar, semboller, cennet ve cehennem aynı temelde farklı isimler almışlar, görünüş değiştirmişler ve hatta birbirlerinden rol dahi çalmışlar.
Temelde gerçek bir din ve yaratıcı ile başlayan inanç sürekli deforme olarak değişmiş, aslından uzaklaşmış olabilir mi ?
Belki de farklı rotaları ortak bir hedefe varmak için kullanıyoruz.
 
Çok detaylı soru. Evlat olarak mı aile ? Birey olarak mı ?

İşte ben de orada takılıyorum. Hangisi ailedir? Bizi doğuran anne baba mı? Yoksa evlendiğimiz insan mı?
Bizi doğuran anne baba aileyse bazı ailelerde evlilik sonrası değerlerinin azalması neden?
Evlendiğimiz insan ve çocuklarımızsa anne baba düşkünlüğü neden kalıyor?
Peki ya arkadaşlarımıza ailemize bile anlatamadığımız sırların üzerine kurulan dostluk asıl aile değil midir?

Galiba bunu insanlara bağlamak yanlış olacak. Sanırsam aile ait olduğumuzu hissettiğimiz yerdir. Peki bunu en net nerede anlarız?
 
Aile nedir? Birkaç gündür bu soruyu derinlemesine düşünmeye çalışıyorum. Kesin bir cevap bulamadım...
Aile kavram olarak bellidir. Annen baban ve çocukların
1.derece aileyi oluştururlar. Dikkat et kardeşin yok içinde. Hemen ardından

2.derece yakınların içerisinde dede, nine, torun, kardeş bulunur.

3.derece yakınların amca, hala teyze, dayı, yeğen gelir.

4.derece yakınların ise kuzenler vs devam eder gider.

Evlendiğinde eşinin akrabaları da aynen bu dereceye göre sıralanır. Hısım akraba, kayın akraba olursun onlarla da.

Yani çok zorlamaya gerek yok aslında aile belli, sülale daha geniş aileye verilen ad. Yakınlık derecesine göre kan bağı bulunan kişiler bu şekilde hukukta yer bulmuş.
Maksat bizi leylekler getirmedi :) birde mahrem namahrem durumu söz konusu oluyor. Evlilikler vs yapılamıyor. Ben müslümanım evlilik 3.dereceye kadar haram yani katiyetle dünya ahiret cezası var demek. Haşa evleneceğimizden değil biz insanız sözlü bir hudut da şart. Yukarı çıkıldıkça usul,aşagı inildikçe furu deniyor ve tamamını kapsamı alanına alıyor. Mesela torununun torunuyla da bu bağa göre evlenemezsin. Ya da dedenin dedesiyle gibi. Ama kuzen aynı minvalde değil namahrem sayılıyor ve evlilik düşüyor, başın örtülüyse yanında saçlarını ya da kapatman gereken yerlerini açamazsın gibi gibi...
Kuzenler içinse örf adetlere göre kardeş gibi büyütüldük nasıl olur demeyin o konu başka karıştırmayalım. Ben var olan durumu söylüyorum. Siz nasıl büyüdüyseniz tabiki evlenmeyin. Milyarlarca insanla evlenebiliyoruz diye de hepsiyle evlenmiyoruz zira:)

Ama dostum canımdan öte ahretliğim dersin, ailenden daha çok seversin o da başka bir şey ama azdır. Dunya döndüğünden beridir bir insana en çok fayda ya doğurduğu anasından ya babasından ya çocugundan gelmiştir. İstisnalar kaideyi bozmaz. Bu da demek oluyor ki kan bağı haybeye bir bağ değil. Anlamsız bir bağ değil. Sen hayatı belki farklı deneyimledin ve sorguluyorsun dostum ama hal vaziyet bu. Seninki de bir imtihan... İlla karısından çocugundan çekmez bir insan yeri gelir ana da baba da el olur ama yarası da büyük olur.
 
İşte ben de orada takılıyorum. Hangisi ailedir? Bizi doğuran anne baba mı? Yoksa evlendiğimiz insan mı?
Bizi doğuran anne baba aileyse bazı ailelerde evlilik sonrası değerlerinin azalması neden?
Evlendiğimiz insan ve çocuklarımızsa anne baba düşkünlüğü neden kalıyor?
Peki ya arkadaşlarımıza ailemize bile anlatamadığımız sırların üzerine kurulan dostluk asıl aile değil midir?

Galiba bunu insanlara bağlamak yanlış olacak. Sanırsam aile ait olduğumuzu hissettiğimiz yerdir. Peki bunu en net nerede anlarız?

'' Var olan en iyi zırh insan vücududur. İçindekileri en iyi saklayan kasa odur. '' Aileniz kendi vücudunuz. Geri kalan herkes, yol arkadaşınız.

Anne ve babanın asli görevi, yetişkinliğe kadar yol arkadaşlığı etmektir.
Aşık olduğumuzu düşündüğümüz, sevdiğimiz, değer verdiğimiz insanlar ise.. Bu hislerin tek amacı var. Birarada tutmak. Nesil devamlılığı ve yol arkadaşlığı.

Maalesef ülke olarak aile kavramını öyle büyütüyoruz ki, çocuk yetiştiremiyoruz. Sorumluluk veremiyoruz. Sözünü dinlemiyoruz. Bizler, sevgi ve itaat için köleler yetiştiriyoruz.
 
Arkadaşlar kızkardeşime bir arkadaşı yantra kolyeden bahsetmiş.Abla yaptırsammı vs dedi nette araştırdım ama çok uzak bir konu gibi geldi.
aranızda bu konuda bilgi sahibi olan yada böyle birşey yaptıran oldumu.:)
 
Arkadaşlar kızkardeşime bir arkadaşı yantra kolyeden bahsetmiş.Abla yaptırsammı vs dedi nette araştırdım ama çok uzak bir konu gibi geldi.
aranızda bu konuda bilgi sahibi olan yada böyle birşey yaptıran oldumu.:)

Para kazanmak amaçlı uydurulan kocaman bir balon :)
Kız kardeşin boşuna parasını, en önemlisi duygularını harcamasın.
 
Yakınınızdan bir arkadaş seçin ve yaşamadığınız bir olayı yaşamış gibi konuşun.

İkinizde bu konuştuğunuz konuyu unutmamak için birbirinizi tembihleyin.

Aradan 3 sene geçtikten sonra sanki o olayı yaşamışsınız gibi tekrar konuşun.

Bildiğin, zamanında konuştuğunuzu değil de, o anı yaşamışsınız gibi hatırlayacaksınız.

Peki asıl soru şu: 3 sene önce konuştuğunuz için mi böyle hissettiniz. Yoksa iyice yaşamış gibi konuştuğunuz için mi?

Böyle bir olayı deneyimleyen var mı? :)
 
Arkadaşlar kızkardeşime bir arkadaşı yantra kolyeden bahsetmiş.Abla yaptırsammı vs dedi nette araştırdım ama çok uzak bir konu gibi geldi.
aranızda bu konuda bilgi sahibi olan yada böyle birşey yaptıran oldumu.:)

Ben kullanıyorum ve öneririm. Yantralar kutsal geometri ile biçimlenmiş mandalalardır.
Tabi dini açıdan düşünüp Müslüman birinin ne işi var vedik ile derseniz eğer.. Yantra ile yapacağınız Mantra çalışmalarının etkisi ile, inanarak ve düzenli yapılan Allah'ın isimlerinin zikri aynı etkiyi verir. Yollar farklı olsa da, ulaşmaya çalıştığımız birdir.

Hinduizm de çok tanrılı inançtan bahsetsek bile, aslında tek tanrılı dindir. Diğer tanrı figürleri arketip niteliğinde oluşturulmuştur.
Örn. Ganesha Mantrasını yaparken ona tapınmazsınız. Ruhunuzda var olan ilahi bilgelikten yardım istersiniz.

OM sesinin insan beyninde ki etkisini daha önce paylaşmıştım. Buradan inceleyebilirsiniz :
https://www.gizlimabet.com/threads/mantra-ve-yantra-tonoskop.32920/

Not. Eğer Yantra sahibi olmak istiyorsanız iyi araştırma yapmanızı öneririm. Yaptırmadan önce, lisansını talep etmeyi unutmayın. Sahtekarlara dikkat.
 
Yakınınızdan bir arkadaş seçin ve yaşamadığınız bir olayı yaşamış gibi konuşun.

İkinizde bu konuştuğunuz konuyu unutmamak için birbirinizi tembihleyin.

Aradan 3 sene geçtikten sonra sanki o olayı yaşamışsınız gibi tekrar konuşun.

Bildiğin, zamanında konuştuğunuzu değil de, o anı yaşamışsınız gibi hatırlayacaksınız.

Peki asıl soru şu: 3 sene önce konuştuğunuz için mi böyle hissettiniz. Yoksa iyice yaşamış gibi konuştuğunuz için mi?

Böyle bir olayı deneyimleyen var mı? :)
Yıllar önce 80'lerin lise edebiyat kitabında; Sürekli annesine mistik yalanlar söyleyip sonra kendisi bu yalanlarına inanan bir gencin hikayesini okumuştum.
O anı yaşamış gibi uydurmak pratikte yaşamış gibi olacağından kalıcı olur. Bu yüzden pratikte bilmek teoride bilmekten daha makbüldür kanımca.
Sorunuzun cevabı da burda. O anı yaşamış gibi anlattıklarından unutmaları daha zor olur.
 
Herkese Merhaba,
Uzun süredir üyeyim, forumu zevkle takip ediyorum ama ilk kez yazma fırsatım oldu.
Aşağıdaki fotoğrafların ne olduğunu ne işe yaradığını bilen var mı acaba?
 

Ekli dosyalar

  • IMG_7968.jpg
    IMG_7968.jpg
    34.7 KB · Görüntüleme: 8
  • IMG_7969.jpg
    IMG_7969.jpg
    34.8 KB · Görüntüleme: 8
  • IMG_7970.jpg
    IMG_7970.jpg
    2.3 MB · Görüntüleme: 7
  • IMG_7971.jpg
    IMG_7971.jpg
    32.3 KB · Görüntüleme: 6
Geri
Üst