"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sohbet Muhabbet

İnsanlar alay ettikleri şeylerle bir gün sinanirlar...😉
Mezmur
1Ne mutlu o insana ki, kötülerin öğüdüyle yürümez,
Günahkârların yolunda durmaz,
Alaycıların arasında oturmaz.
2Ancak zevkini RAB'bin Yasası'ndan alır
Ve gece gündüz onun üzerinde derin derin düşünür.
3 Böylesi akarsu kıyılarına dikilmiş ağaca benzer,
Meyvesini mevsiminde verir,
Yaprağı hiç solmaz.
Yaptığı her işi başarır.
 
Gösterişini yaptığımız her şeyin fakiriyiz. Bizim ülke bu yüzden fakir bir ülke. Son model telefonu olan o tezgahtar fakir. Son dönemde sosyal medyada ahkam kesen bağzı tutuşmuş hocalar iman fakiri. Bazı bilim adamı diye ortada dolaşan bilimi artık magazine vuran kişiler Irfan fakiri. Kendini pazarlayacak yer arayan, insan ilgi ve alakasını sömürmekten kazanan, algoritmaya oynayan o fenomenler ne fakiri düşünün artık. Herkesi içine katmıyorum tabi ki. Ama Ileriki yıllarda çok ağır sosyal kişilik bozuklukları yaşayacakları konusunda öngörüleri var uzmanların.
 
onda var bende niye yok meselesi (

Onda var bende niye yok meselesi.

Bu meselenin de dibine indiğimizde daha farklı boyutları çıkıyor işin. Mesela materyalizme indirgenmiş bir hayat görüşü. Kapıyı içeriden kilitlemek gibi bir şey bu.
Çünkü madde alemi tüm göz alıcılığına rağmen, spektrumda alt boyut olarak kabul ediliyor. Yani 3B. Alt boyut ise ancak bir üst boyut tarafından şekillendirilebilir. Alt boyutumuza asla alt boyutun içinden müdahale edemeyiz, etmemeliyiz. Bu en büyük hata olur, işleri daha da kilitleyen bir hal aldırır. Alt boyutu anlamak lazım; alt boyut hızla fatura kesen ve bakiye icraatı yapan bir boyuttur. Yani işlerin ve oluşların kabasıdır. Bir anda terfi alırsın, eline çok fazla para geçebilir, beklemediğin bir yerden miras hakkı doğar, işini veya malını kaybedebilirsin. Bir kapı kapanır bir başka kapı açılır, her an bir oldurma ve tevafuklar karmaşasıdır. Yani 3B dünyamızdaki tüm bu tezahürata karar veren aslında üst boyuttur. 4B'dir. Nasibin ve rızkın üst boyuttaki ahvaline göre hesaplanır. Alt boyut sadece amelelik yapar. Üst boyut ise payları dağıtır. Alt boyutu, alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışırsan da ne yazık ki kilitlenebilirsin. Onda var bende yok olur, Ben ondan daha çok çırpınıyorum, o benden daha çok kazanıyor olur. Hayır ! Onun üst boyutlarındaki ferahlık ve bolluk haritası seninkinden daha berrak sadece. Seninki onunkinden daha bulanık. Ama alt boyutta (3B'de) sen daha fazla fizik yasası ve efor yüketiyorsun diye daha çok hak sahibi olduğunu sanıyorsun. Halbuki patinaj çekiyorsun. Eforun var evet. Tork gücün var ama randıman alamıyorsan o halde vitese geçememişsindir. Bilinç viteslerini keşvetmek ve işletmeye başlamak zorundasın. Bunu yapamazsan da bir noktada 3B bilinçte hapsolmuş istancılara katılırsın ülkemizde de oldugu gibi.


Kıtlık şükürsüzlükten doğar. Bunun matematiği de çok basit, zihninde en çok çevirip durduğun otomatik duygu hangisi ise hayatındaki kırılmalar da ona göre olacak. Bende yok, hayat kötü, dünya boktan diye düşünürsen eline fırsatlar geçince bile anlamazsın. Herşeyim var, akli dengem yerinde, ilahi yasaları idrak edebiliyorum diye şükredersen de ilmin ve rızkın artar.

Biz ülke olarak ne yazık ki biraz nankör olduk.
 
Son düzenleme:
Onda var bende niye yok meselesi.

Bu meselenin de dibine indiğimizde daha farklı boyutları çıkıyor işin. Mesela materyalizme indirgenmiş bir hayat görüşü. Kapıyı içeriden kilitlemek gibi bir şey bu.
Çünkü madde alemi tüm göz alıcılığına rağmen, spektrumda alt boyut olarak kabul ediliyor. Yani 3B. Alt boyut ise ancak bir üst boyut tarafından şekillendirilebilir. Alt boyutumuza asla alt boyutun içinden müdahale edemeyiz, etmemeliyiz. Bu en büyük hata olur, işleri daha da kilitleyen bir hal aldırır. Alt boyutu anlamak lazım; alt boyut hızla fatura kesen ve bakiye icraatı yapan bir boyuttur. Yani işlerin ve oluşların kabasıdır. Bir anda terfi alırsın, eline çok fazla para geçebilir, beklemediğin bir yerden miras hakkı doğar, işini veya malını kaybedebilirsin. Bir kapı kapanır bir başka kapı açılır, her an bir oldurma ve tevafuklar karmaşasıdır. Yani 3B dünyamızdaki tüm bu tezahürata karar veren aslında üst boyuttur. 4B'dir. Nasibin ve rızkın üst boyuttaki ahvaline göre hesaplanır. Alt boyut sadece amelelik yapar. Üst boyut ise payları dağıtır. Alt boyutu, alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışırsan da ne yazık ki kilitlenebilirsin. Onda var bende yok olur, Ben ondan daha çok çırpınıyorum, o benden daha çok kazanıyor olur. Hayır ! Onun üst boyutlarındaki ferahlık ve bolluk haritası seninkinden daha berrak sadece. Seninki onunkinden daha bulanık. Ama alt boyutta (3B'de) sen daha fazla fizik yasası ve efor yüketiyorsun diye daha çok hak sahibi olduğunu sanıyorsun. Halbuki patinaj çekiyorsun. Eforun var evet. Tork gücün var ama randıman alamıyorsan o halde vitese geçememişsindir. Bilinç viteslerini keşvetmek ve işletmeye başlamak zorundasın. Bunu yapamazsan da bir noktada 3B bilinçte hapsolmuş istancılara katılırsın ülkemizde de oldugu gibi.


Kıtlık şükürsüzlükten doğar. Bunun matematiği de çok basit, zihninde en çok çevirip durduğun otomatik duygu hangisi ise hayatındaki kırılmalar da ona göre olacak. Bende yok, hayat kötü, dünya boktan diye düşünürsen eline fırsatlar geçince bile anlamazsın. Herşeyim var, akli dengem yerinde, ilahi yasaları idrak edebiliyorum diye şükredersen de ilmin ve rızkın artar.

Biz ülke olarak ne yazık ki biraz nankör olduk.
Alt boyutu alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışmıyorlar zaten, direk büyü yapıyorlar 🤩
Şükürsüzlük yaygın olsa da halkın çoğunun dibe battığı gerçeğini değiştirmiyor. Sürekli şükredip bizi asi kafir gibi gören makarnacılar var tabi bi de.
O telefonlarını, arabalarını, mobilyalarını yenileyenler nüfusun yüzde kaçı.. insanlar çayın şekerin hesabını yapıyorlar. Marketten termel ihtiyaç maddelerini alıyorlar sadece. Halk çok fakirlesti, insanlar kiraya faturaya çalışıyor. Bu ortadogu coğrafyasında yaşayan sabit gelirliler sürekli şükrederek milli gelirin adil paylaşılmasını sağlayabilirmi.. öyle bir dünya yok tabiki.
 
Alt boyutu alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışmıyorlar zaten, direk büyü yapıyorlar 🤩

hahah evettt...
:D şahsen bir dereceye kadar büyücülere ve majisyenlere hak ta veriyorum. çünkü fizik dünyalarındaki çabalamalarından artık hiç bir bir netice alamamaya başlıyorlar ve kasti bir kilitlenme olduğunu çok geçmeden anlıyorlar. ve bunun bir enerji ipoteği olduğunu, onu da karşıt enerjilerle dengelemeleri gerektiğini idrak ediyorlar. Mekanizmayı kafalarında daha komplex bir şekilde oturtabiliyorlar yani. Materyalistler neyapsın :D Adamların durumu daha kötü. Büyülenip büyülenip karımı artık tanıyamıyorum, kaynanam kafayı yeni diyorlar.
 
Son düzenleme:
Yaş ilerledikçe zamanın daha hızlı geçtiği hissi, birçok insanın ortak deneyimlerinden biridir ve bu durum hem psikolojik hem de nörolojik temellere dayanır. Çocukluk döneminde zaman sonsuzmuş gibi gelir; bir yaz tatili bile bitmek bilmeyen bir serüven gibi algılanır. Ancak yaşlandıkça aynı zaman dilimleri çok daha kısa ve çabuk geçiyor gibi hissedilir. Bunun en önemli sebeplerinden biri, yaş ilerledikçe yaşanan yılların toplam hayat süresine oranla daha küçük bir parça haline gelmesidir. Örneğin, beş yaşındaki bir çocuk için bir yıl, tüm hayatının beşte biridir; bu nedenle çok uzun ve anlamlı gelir. Ancak elli yaşındaki bir birey için bir yıl, hayatının sadece ellide biridir ve dolayısıyla daha kısa ve sıradan algılanabilir.

Bunun dışında, rutinleşen yaşam da zaman algısını etkiler. Genç yaşlarda yeni deneyimler, keşifler ve öğrenmeler yoğun olarak yaşanırken, ilerleyen yaşlarda hayat daha fazla tekrar eden bir düzene oturur. Beyin yeni ve dikkat çekici olayları daha çok kaydeder ve zamanın "uzun" geçtiği hissini yaratır. Oysa alışkanlık haline gelmiş, sıradanlaşmış günler daha az iz bırakır ve zamanın hızlı akıp gittiği hissine neden olur. Ayrıca nörobilimsel olarak, yaşla birlikte beynin bilgi işleme ve dikkat mekanizmalarında da değişiklikler olur. Bu da zamanın geçişini değerlendirme şeklimizi etkiler. Tüm bu faktörler bir araya geldiğinde, yaşlandıkça zamanın neden daha hızlı aktığına dair hem duygusal hem bilimsel bir açıklama sunar.
 
Günaydınlar, hemen şimdi uyanıp yazmak istedim. Az önce rüyamda kendimden iki tane vardı ayajta olan ben oturan ben'e cevap veriyor hatta çıkışıyordu. Çocuklarım da aynı odadaydı sessiz olmaları için duvara elimle vuruyordum. Şaşırdım, tabir edebilir misiniz?
 
Günaydınlar, hemen şimdi uyanıp yazmak istedim. Az önce rüyamda kendimden iki tane vardı ayajta olan ben oturan ben'e cevap veriyor hatta çıkışıyordu. Çocuklarım da aynı odadaydı sessiz olmaları için duvara elimle vuruyordum. Şaşırdım, tabir edebilir misiniz?

Bu rüyayı ben görsem,

Çevremdeki koşullara uyum sağlamak için İki farklı kişilik yapısı, yaşam kimliği veya motivasyonel tutum geliştirmiş olabiliririm diye düşünürdüm, veya birbiri ile tezat olan kararları beraberce alarak hayatımda bir çıkmaz duruma doğru gittiğime hükmederdim.

Rüya bir özelleştri rüyası olduğu için Vakitlice nefsime hakim olup durumu düzelteceğimi hisseder ve aileme sahip çıkmam gerektiğini düşünürdüm. Çocukların sesini bastırmak zorunda kalmamak için.
 
Onda var bende niye yok meselesi.

Bu meselenin de dibine indiğimizde daha farklı boyutları çıkıyor işin. Mesela materyalizme indirgenmiş bir hayat görüşü. Kapıyı içeriden kilitlemek gibi bir şey bu.
Çünkü madde alemi tüm göz alıcılığına rağmen, spektrumda alt boyut olarak kabul ediliyor. Yani 3B. Alt boyut ise ancak bir üst boyut tarafından şekillendirilebilir. Alt boyutumuza asla alt boyutun içinden müdahale edemeyiz, etmemeliyiz. Bu en büyük hata olur, işleri daha da kilitleyen bir hal aldırır. Alt boyutu anlamak lazım; alt boyut hızla fatura kesen ve bakiye icraatı yapan bir boyuttur. Yani işlerin ve oluşların kabasıdır. Bir anda terfi alırsın, eline çok fazla para geçebilir, beklemediğin bir yerden miras hakkı doğar, işini veya malını kaybedebilirsin. Bir kapı kapanır bir başka kapı açılır, her an bir oldurma ve tevafuklar karmaşasıdır. Yani 3B dünyamızdaki tüm bu tezahürata karar veren aslında üst boyuttur. 4B'dir. Nasibin ve rızkın üst boyuttaki ahvaline göre hesaplanır. Alt boyut sadece amelelik yapar. Üst boyut ise payları dağıtır. Alt boyutu, alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışırsan da ne yazık ki kilitlenebilirsin. Onda var bende yok olur, Ben ondan daha çok çırpınıyorum, o benden daha çok kazanıyor olur. Hayır ! Onun üst boyutlarındaki ferahlık ve bolluk haritası seninkinden daha berrak sadece. Seninki onunkinden daha bulanık. Ama alt boyutta (3B'de) sen daha fazla fizik yasası ve efor yüketiyorsun diye daha çok hak sahibi olduğunu sanıyorsun. Halbuki patinaj çekiyorsun. Eforun var evet. Tork gücün var ama randıman alamıyorsan o halde vitese geçememişsindir. Bilinç viteslerini keşvetmek ve işletmeye başlamak zorundasın. Bunu yapamazsan da bir noktada 3B bilinçte hapsolmuş istancılara katılırsın ülkemizde de oldugu gibi.


Kıtlık şükürsüzlükten doğar. Bunun matematiği de çok basit, zihninde en çok çevirip durduğun otomatik duygu hangisi ise hayatındaki kırılmalar da ona göre olacak. Bende yok, hayat kötü, dünya boktan diye düşünürsen eline fırsatlar geçince bile anlamazsın. Herşeyim var, akli dengem yerinde, ilahi yasaları idrak edebiliyorum diye şükredersen de ilmin ve rızkın artar.

Biz ülke olarak ne yazık ki biraz nankör olduk.
kompleksten arınmış ru
Onda var bende niye yok meselesi.

Bu meselenin de dibine indiğimizde daha farklı boyutları çıkıyor işin. Mesela materyalizme indirgenmiş bir hayat görüşü. Kapıyı içeriden kilitlemek gibi bir şey bu.
Çünkü madde alemi tüm göz alıcılığına rağmen, spektrumda alt boyut olarak kabul ediliyor. Yani 3B. Alt boyut ise ancak bir üst boyut tarafından şekillendirilebilir. Alt boyutumuza asla alt boyutun içinden müdahale edemeyiz, etmemeliyiz. Bu en büyük hata olur, işleri daha da kilitleyen bir hal aldırır. Alt boyutu anlamak lazım; alt boyut hızla fatura kesen ve bakiye icraatı yapan bir boyuttur. Yani işlerin ve oluşların kabasıdır. Bir anda terfi alırsın, eline çok fazla para geçebilir, beklemediğin bir yerden miras hakkı doğar, işini veya malını kaybedebilirsin. Bir kapı kapanır bir başka kapı açılır, her an bir oldurma ve tevafuklar karmaşasıdır. Yani 3B dünyamızdaki tüm bu tezahürata karar veren aslında üst boyuttur. 4B'dir. Nasibin ve rızkın üst boyuttaki ahvaline göre hesaplanır. Alt boyut sadece amelelik yapar. Üst boyut ise payları dağıtır. Alt boyutu, alt boyutun dinamikleri ile yenmeye çalışırsan da ne yazık ki kilitlenebilirsin. Onda var bende yok olur, Ben ondan daha çok çırpınıyorum, o benden daha çok kazanıyor olur. Hayır ! Onun üst boyutlarındaki ferahlık ve bolluk haritası seninkinden daha berrak sadece. Seninki onunkinden daha bulanık. Ama alt boyutta (3B'de) sen daha fazla fizik yasası ve efor yüketiyorsun diye daha çok hak sahibi olduğunu sanıyorsun. Halbuki patinaj çekiyorsun. Eforun var evet. Tork gücün var ama randıman alamıyorsan o halde vitese geçememişsindir. Bilinç viteslerini keşvetmek ve işletmeye başlamak zorundasın. Bunu yapamazsan da bir noktada 3B bilinçte hapsolmuş istancılara katılırsın ülkemizde de oldugu gibi.


Kıtlık şükürsüzlükten doğar. Bunun matematiği de çok basit, zihninde en çok çevirip durduğun otomatik duygu hangisi ise hayatındaki kırılmalar da ona göre olacak. Bende yok, hayat kötü, dünya boktan diye düşünürsen eline fırsatlar geçince bile anlamazsın. Herşeyim var, akli dengem yerinde, ilahi yasaları idrak edebiliyorum diye şükredersen de ilmin ve rızkın artar.

Biz ülke olarak ne yazık ki biraz nankör olduk.
kompleksten arınmış ruhlar huzur bulur bizi yöneten dengeler dünyada para trafiğini yatırımları kendilerine göre legalize ediyorlar geçen okudum yeniden yapılanan suriye devleti için ABD anlaşma yaptı ilerleyen haftalarda oraya trump tower yapılacağı söyleniyor ekonomik kartel ve güç yönetimi var üst akıllar paraya coğrafi siyasi oluşumları karar veriyorlar askeri parasal güçleri iş bitiricilik yenilikçilik karar verici mekanizma oluyorlar ama bir yakınım oda başka ülkede o ülke eşitci refahıyla bilinen bir ülke şey dedi orda tarlada çalışan işcide yöneticide bir araba almak güzel bir et yemek herkes için aynı dedi ayrıştırmadan denge kurmuşlaar sosyolojik uçurum yok mesleklere insanlara saygı var ikisinde amacı hayatta kalmak değilmi devlet bunu planlamış ülkede ütopik değil insanlar uç siyasi akımlara kapılmadan sadece hayatta kalmak yaşamak ülkeleri yöneten yöneticiler ego güç odaklı değilde insan odaklı olsa çözülür africa yıllardır aç hiç birine ekonomik siyasi yapılanma olmadı gelen madenlerini sömürdü gitti iç savaş ama mesela suriye şimdi niyet koydu arabistan borç ödedi amerikayla anlaştı türkiye işbirliği niyet akıbet meselesi siyasi dengelere kafam yetmiyor ama çok büyük güç karar verici mekanizma destekleyen camia topluluklar var gücümüz aklımız yetmez güç dengeleri var yani siyasi merkezi değilde insan odaklı düşünce sağlıklı geliyor cahil kafam insanlar kaos kaotik adaletsizlik korku fakirlik güvensizlik doğurur rabbimiz dünyaya adalet huzur hakkaniyet versin dürtüsel fanatik yaklaşmak kaos getirir barış denge olsun.
 
Geri
Üst