.Demeter.
Kayıtlı Üye
Kur’an’da Reenkarnasyonun reddedildiği iddia edilen ayetler
Bazı hacı-hoca takımının dediklerine göre Kur’an’da reenkarnasyonu reddeden ayetler varmış. Bakalım:
“Keşke bir dönüşümüz daha olsaydı da müminlerden olabilseydik.”(Şuara 102, Yaşar Nuri Öztürk Meali)
Buradaki dönüşden kasdedilen nedir, bunu dileyenler kimlerdir? Bunu anlamak için Surenin başına gitmek gerekir. Sure inanmayanlara gönderme yaparak başlar. İnanmayanlara örnek olarak Firavun’un Hz. Musa ile konuşmaları, Musa kavminin Mısır’dan kaçışı, Firavunun takibi yer alır surede. Sonra Hz. İbrahim ve kavmi konu edilir. İbrahim der ki:
“Beni öldürecek, sonra diriltecek O’dur.” (Şuara 81)
Sure bunu takiben iman etmeyenlere döner ve onların ağızlarından başlarına neler geleceklerini anlatır. İman etmeyenler akılları başlarına geldikleri zaman örneğin derler ki keşke geriye dönüşümüz olsa da daha akıllı işler yapabilsek. Yani zaman dursa, zaman içerisinde seyahat edebilsek de hata yaptığımız zamana dönebilsek, başka türlü davransak da o hataları yapmamış olsak. Bu dileğin reenkarnasyonla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Reenkarnasyonda eski zamana geri dönüş yoktur, aynı bedenle, aynı kimlikle de dönüş yoktur. Yepyeni bir sayfa açılır, yepyeni bir hayata başlanır, bambaşka bir beden ve kimlikle. Ama bazı meallerde Allah’ın kitabı içerisine parantez konularak bakın ayet ne hale getirilmiş:
“Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!” (Diyanet Vakfı Meali)
Yahu dünyayı nereden çıkarttın? Aslında ayette “dönüş” dahi yokken. Bakalım Arapçası ne diyor:
“Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minîn(mu’minîne)” (Şuara 102)
ve hiç Arapça bilmeyenler için kelime kelime karşılıklarını yazalım:
fe lev enne: keşke olsaydı,
lenâ: bize, bizim için,
kerraten: bir kere daha,
fe: o zaman,
nekûne: biz oluruz,
min: den,
el mu’minîne: mü’minler
Yani düz (literal)çeviri ile:
“keşke olsaydı bizim için bir kere daha, o zaman biz oluruz müminlerden.”
Akıl var, mantık var, iman etmeyenler pişman “keşke bir kere daha olsaydı” diyorlar. Ne olsaydı? Orası açık değil, bir şans mı, bir düzeltme mi, bir imkan mı, bir dönüş mü?
Peki diyelim ki adamlar dönmek istemişler. Sure’de bunlara “yoo olmaz” diye bir cevap var mı? YOK. Diyelim ki Allah’ın kelamına parantez ekleyenler haklı, adamlar keşke reenkarne olsak diyorlar. Eee, “hayır öyle şey olmaz” mı diyor Surenin devamında?
______________________________________________________
“Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.” (Bakara 167 Diyanet İşleri meali)
Şuara 102 için anlattıklarımız burada da aynen geçerli. Neden mi? Yine Arapça’sına bakalım:
“Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerreten fe neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri).”
ve kâle: ve dedi
ellezîne: o kimseler, onlar
ittebeû: tâbî oldular
lev: olsa, ise, keşke
enne: olduğu
lenâ: bize, bizim için
kerreten: bir kere daha, tekrar
fe: o zaman
neteberree: biz uzaklaşalım, berî olalım
min-hum: onlardan
kemâ: gibi
teberreû: berî oldular, uzaklaştılar
min-nâ: bizden
kezâlike: böylece
yurî-him(u): onlara gösterecek
allâhu: Allah
a’mâle-hum: onların amelleri
haserâtin: hasara uğrayan
aleyhim: onlara
ve mâ: ve değil
hum: onlar
bi hâricîne: ile çıkacak olanlar
min en nâri: ateşten
Yani düz (literal) çeviri ile:
“olsa, ise, keşke, olduğu bize, bizim için bir kere daha, tekrar o zaman biz uzaklaşalım, berî olalım onlardan gibi berî oldular, uzaklaştılar bizden, böylece onlara gösterecek Allah, onların amelleri hasara uğrayan onlara ve değil onlar ile çıkacak olanlar ateşten.”
Hani nerede burada “dünyaya dönüş”?
Nitekim Yaşar Nuri Öztürk meali aynen bu yönde:
“İzleyenler şöyle demiştir: “Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak.” Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar.” (Bakara 167)
Bu paralelde başka mealler de var. Yukarıda Şuara 102 için olan yorumlarımız burada da aynen geçerli. Ateşle azap çekecekler. Kimler? Sure’nin içinde var, müşrikler, inkarcılar, lanetliler vb. Yine bir özel durum söz konusu. Onların dışında kalanlar için Sure’de “bir daha imkan verilmez” diye bir şey var mı? YOK.
___________________________________________
“Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: “Rabbim, beni geri döndürün; Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım.” Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.” (Müminun 99-100).
Alıntıdır.
Bazı hacı-hoca takımının dediklerine göre Kur’an’da reenkarnasyonu reddeden ayetler varmış. Bakalım:
“Keşke bir dönüşümüz daha olsaydı da müminlerden olabilseydik.”(Şuara 102, Yaşar Nuri Öztürk Meali)
Buradaki dönüşden kasdedilen nedir, bunu dileyenler kimlerdir? Bunu anlamak için Surenin başına gitmek gerekir. Sure inanmayanlara gönderme yaparak başlar. İnanmayanlara örnek olarak Firavun’un Hz. Musa ile konuşmaları, Musa kavminin Mısır’dan kaçışı, Firavunun takibi yer alır surede. Sonra Hz. İbrahim ve kavmi konu edilir. İbrahim der ki:
“Beni öldürecek, sonra diriltecek O’dur.” (Şuara 81)
Sure bunu takiben iman etmeyenlere döner ve onların ağızlarından başlarına neler geleceklerini anlatır. İman etmeyenler akılları başlarına geldikleri zaman örneğin derler ki keşke geriye dönüşümüz olsa da daha akıllı işler yapabilsek. Yani zaman dursa, zaman içerisinde seyahat edebilsek de hata yaptığımız zamana dönebilsek, başka türlü davransak da o hataları yapmamış olsak. Bu dileğin reenkarnasyonla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Reenkarnasyonda eski zamana geri dönüş yoktur, aynı bedenle, aynı kimlikle de dönüş yoktur. Yepyeni bir sayfa açılır, yepyeni bir hayata başlanır, bambaşka bir beden ve kimlikle. Ama bazı meallerde Allah’ın kitabı içerisine parantez konularak bakın ayet ne hale getirilmiş:
“Ah keşke bizim için (dünyaya) bir dönüş daha olsa da, müminlerden olsak!” (Diyanet Vakfı Meali)
Yahu dünyayı nereden çıkarttın? Aslında ayette “dönüş” dahi yokken. Bakalım Arapçası ne diyor:
“Fe lev enne lenâ kerraten fe nekûne minel mu’minîn(mu’minîne)” (Şuara 102)
ve hiç Arapça bilmeyenler için kelime kelime karşılıklarını yazalım:
fe lev enne: keşke olsaydı,
lenâ: bize, bizim için,
kerraten: bir kere daha,
fe: o zaman,
nekûne: biz oluruz,
min: den,
el mu’minîne: mü’minler
Yani düz (literal)çeviri ile:
“keşke olsaydı bizim için bir kere daha, o zaman biz oluruz müminlerden.”
Akıl var, mantık var, iman etmeyenler pişman “keşke bir kere daha olsaydı” diyorlar. Ne olsaydı? Orası açık değil, bir şans mı, bir düzeltme mi, bir imkan mı, bir dönüş mü?
Peki diyelim ki adamlar dönmek istemişler. Sure’de bunlara “yoo olmaz” diye bir cevap var mı? YOK. Diyelim ki Allah’ın kelamına parantez ekleyenler haklı, adamlar keşke reenkarne olsak diyorlar. Eee, “hayır öyle şey olmaz” mı diyor Surenin devamında?
______________________________________________________
“Uyanlar şöyle derler: “Keşke dünyaya bir dönüşümüz olsaydı da onların şimdi bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardan uzaklaşsaydık.” Böylece Allah, onlara işledikleri fiilleri pişmanlık kaynağı olarak gösterir. Onlar ateşten çıkacak da değillerdir.” (Bakara 167 Diyanet İşleri meali)
Şuara 102 için anlattıklarımız burada da aynen geçerli. Neden mi? Yine Arapça’sına bakalım:
“Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerreten fe neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri).”
ve kâle: ve dedi
ellezîne: o kimseler, onlar
ittebeû: tâbî oldular
lev: olsa, ise, keşke
enne: olduğu
lenâ: bize, bizim için
kerreten: bir kere daha, tekrar
fe: o zaman
neteberree: biz uzaklaşalım, berî olalım
min-hum: onlardan
kemâ: gibi
teberreû: berî oldular, uzaklaştılar
min-nâ: bizden
kezâlike: böylece
yurî-him(u): onlara gösterecek
allâhu: Allah
a’mâle-hum: onların amelleri
haserâtin: hasara uğrayan
aleyhim: onlara
ve mâ: ve değil
hum: onlar
bi hâricîne: ile çıkacak olanlar
min en nâri: ateşten
Yani düz (literal) çeviri ile:
“olsa, ise, keşke, olduğu bize, bizim için bir kere daha, tekrar o zaman biz uzaklaşalım, berî olalım onlardan gibi berî oldular, uzaklaştılar bizden, böylece onlara gösterecek Allah, onların amelleri hasara uğrayan onlara ve değil onlar ile çıkacak olanlar ateşten.”
Hani nerede burada “dünyaya dönüş”?
Nitekim Yaşar Nuri Öztürk meali aynen bu yönde:
“İzleyenler şöyle demiştir: “Ne olurdu bir kez daha imkân verilse de şunların bizden uzaklaştıkları gibi biz de onlardan uzaklaşsak.” Böylece Allah onlara, yapıp ettiklerini, kendilerine yönelmiş özleyişler olarak gösterir. Ama artık ateşten çıkamazlar.” (Bakara 167)
Bu paralelde başka mealler de var. Yukarıda Şuara 102 için olan yorumlarımız burada da aynen geçerli. Ateşle azap çekecekler. Kimler? Sure’nin içinde var, müşrikler, inkarcılar, lanetliler vb. Yine bir özel durum söz konusu. Onların dışında kalanlar için Sure’de “bir daha imkan verilmez” diye bir şey var mı? YOK.
___________________________________________
“Sonunda onlardan birine ölüm geldiğinde şöyle der: “Rabbim, beni geri döndürün; Döndürün ki, o arkada bıraktığım yerde iyi bir iş yapayım.” Hayır, bir kelime ki bu, o söyler onu. Ötelerinde, dirilecekleri güne kadar bir berzah vardır.” (Müminun 99-100).
Alıntıdır.