Kitapkurdu Bölümü

Berinha

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Haz 2010
Mesajlar
26
Tepkime puanı
4
Yeni bitirdim kitabı ve bence başarılı bir kitap. Ritüeller hakkında daha detaylı bilgi verilmesi tehlikeli olabilirdi ve çok ustaca sadece bilinmesi gereken noktalardan bahsetmiş. Ayrıca cadılığın aslında kötülüğe hizmet etmediğini ve aslında özünün sevgiden ve mutluluktan geçtiğini çok başarılı bir dille anlatmış.
Son olarak verdiği ritüellerin ve çalışmaların büyük kısmı, özünde varolupda sadece yüzeysel olarak anlatılmış; geçmişteki araştırmalarımada bakılırsa hiçbiri uydurma çalışmalar değil.
 

Aureole

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Kas 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Eğer Portobello Cadısı gibiyse okunmaya değmeyecek bir kitap, giriş bölümünden gelişmeye geçtik mi yahu diye düşünürken kitap bitti, başarısızdı bence...
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
269
buyukinisiyeler.jpg



Edouard Schure

Ruh ve Madde Yayınları


Mutlaka Okumalısınız !



Dinlerin Gizli Tarihi: Rama, Krişna, Hermes, Musa, Orfe, Fisagor,
Eflatun, İsa
Ek Bölüm: Zerdüşt, Muhammed



Evrenin Tanrı'sal gerçeği ve her bilinmezin anahtarı, ruh ve ruha bağlı tekamüldür. Tekamülün zaman ve mekan içindeki maddesel ve ruhsal görünümünü iki sistem üstlenmiştir: din ve bilim. Aklın ve ruhun
ihtiyaçlarına, sorunlarına, arayış ve tatminlerine cevap bulmaya
çalışan ve insanın gelişmesine uygun olarak gelişen din ve bilim,
temelde BİR ve TEK olan hakikati iki ayrı yönden
ele almaktadırlar.

Din ruhtan maddeye, bilim maddeden ruha doğru gitmekte olduklarını iddia etmektedir.
Hangi görüş ve anlayışta olursa olsunlar, bilimsel ve dinsel bilgiler birer gerçektirler.
Bu kitap Ruh'tan maddeye doğru inişi, evrenin tanrısal ışığı ile ruhsal alemin kudret
ve bilgisini taşıyan, büyük yol göstericileri, insanları aydınlatanları,
büyük VAZİFELİLERİ, büyük organizatörleri anlatmaktadır.

Hakikat uğruna her türlü eziyet ve acıya katlanan vazifeli mürşitlerin insanlığa taşıdığı
ışığın nuru ile, kurduğumuz uygarlığın anlam ve amacını bize ifade ettiklerini çoktan
unutmuş durumdayız. İnsanlığın uykudan uyanmaları için ışık ve bilgi getiren bu
ilahi misyonerlerin gerçek vazifelerini öğrenmek görevimizdir.

Kitap ruhsal alemin kudret ve bilgisini taşıyan şu büyük yol göstericileri tanıtmakta:
Rama, Krişna, Hermes, Musa, Orfe, Fisagor, Eflatun, İsa, Muhammed ve Zerdüşt.
 

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Herman Hesse - Siddhartha

zBK980118EE136_250.jpg


Hermann Hesse'nin, Buddha'nın yani Siddhartha Gautama hayatını nobelize hâle getirme suretiyle, Budizm felsefesiyle içiçe geçmiş, yazarın en meşhur eserlerindendir. İnsani ilişkilerin doğu harslarında nasıl vücut bulduğunu ve ne hâle gelebildiği noktasında da önemli veriler sunar bu eser.

Şimdiye kadar hissetmiş olduğum ve kelimelere dökemediğim "Neden Ben?" sorusunun ilk defa iyice hatta çok iyice irdelendiğini gördüm. Tabii ki kitap bundan ibaret değil.

Bir zamanların hippi akımı takipçilerince kutsal sayılırmış. Bu iltifatı hak etmiş mi? Bence fazlasını hak ediyor.


(İlk paragraf genel tanıtım yazısı, son iki paragraf benim cümlelerimdir.)
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
269
Alacaklarım listesine eklendi bile :) teşekkürler..
 

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
97
"Bizi Kutsal Ruh'la buluşturan, kutsal metinlerin yüzlerce, binlerce kez okunması değil, bu coşkunun ta kendisi. Bu coçku, hayatın bir mucize olduğuna ve mucizelerin gerçekleştiğine inanma isteğiyle aynı şey; 'gizli ayinler' ya da 'kutsama törenleri' değil. Sonuçta, insanı insan kılan, varoluşun gizemi konusunda durmadan geliştirdiği kuramlar değil, yazgısını yerine getirmeye karar vermesi."

"Bir dağın yüksek olup olmadığını anlaman için o dağa tırmanman gerekmez."

"Bir hedefe doğru ilerlerken yola dikkat etmek çok önemlidir. Hedefe nasıl varılacağını bize en iyi yol öğretir, yol yüründükçe bizi zenginleştirir. Cinsel ilişkiye benzetebilirsin bunu: Orgazmın şiddetini ön sevişmedeki okşayışlar belirler. Bunu bilmeyen yoktur."

"Zaman, hep aynı hızda ilerlemez. Zamanın hızı bize bağlıdır."

"Tanrı intikam değildir, Tanrı sevgidir. Tanrı'nın tek cezalandırma biçimi, sevgiyi yarım bırakan kişiyi onu sürdürmeye zorlamaktır."

"Yürekten savaş, yüreğimiz istediği için verdiğimiz savaştır. Kahramanlık çağlarında, şövalyelik çağında kolaydı bu. fethedilecek ülkeler ve yapılacak çok şey vardı. Oysa bugün dünya çok değişti, yürekten savaş artık savaş meydanlarında değil, içimizdeki meydanlarda veriliyor.

Yürekten savaş, hayallerimiz uğruna verilen savaştır. Gençken ve hayallerimiz yüreğimizde ilk kez tüm güçleriyle patladığında çok cesuruzdur, ama henüz nasıl savaşılacağını öğrenmemişizdir. Büyük bir çaba göstererek nasıl savaşılacağını öğreniriz, ama o zaman da artık savaşa girecek cesareti kendimizde bulamayız. O yüzden, kendimize yönelir ve içimizde savaşırız. Kendimizin en kötü düşmanı olup çıkarız. Hayallerimizin çocukça olduğunu, gerçekleştirilemeyecek kadar zor olduğunu ya da hayatı yeterince tanımamamızdan kaynaklandığını söyleriz. Yürekten savaş vermekten korktuğumuz için hayallerimizi öldürürüz.

Hayallerimizi öldürdüğümüzün ilk belirtisi vakitsizliktir. Hayatımda tanıdığım en işi başından aşkın insanlar, her zaman her şeyi yapmaya vakit bulmuşlardır. Hiçbir şey yapmayanlar ise her zaman yorgundurlar ve yapmaları istenen azıcık işle bile hiç ilgilenmezler. Durmadan günün çok kısa olduğundan yakınırlar. Aslında, yürekten savaş vermekten korkarlar.

Hayallerimizin ölmesinin ikinci belirtisi sınırlılıklarımızda yatar. hayatı büyük bir serüven olarak görmek istemediğimiz için, hayattan pek az şey beklemekle bilgece, hakça ve doğru davrandığımızı düşünmeye başlarız. Günlük yaşayışımızı kuşatan duvarların ötesine baktığımızda, kırılan mızrakların sesini işitir, toz ve terin kokusunu duyar, büyük yenilgileri ve savaşçıların gözlerindeki yangını görürüz. Ama savaşa girenlerin yüreklerindeki sevinci, büyük hazzı asla görmeyiz. Onların gözünda, zafer de, yenilgi de önemli değildir; önemli olan, yalnızca yürekten savaşıyor olmalarıdır.

Ve son olarak, hayallerimizin yok olup gitmesinin üçüncü belirtisi huzurdur. Hayat bir pazar günü öğleden sonrasına döner; büyük şeyler istemez oluruz, vermeye razı olduğumuzdan daha fazlasını istememeye başlarız. Bu durumda, kendimizin olgunlaşmış olduğunu düşünürüz; gençlik düşlemlerimizi bir yana bırakır, kişisel ve profesyonel başarının peşine düşeriz. Yaşıtlarımızın hala hayattan bekledikleri bir şeyler olduğunu söylemeleri karşısında şaşkınlığa uğrarız. Ama aslında, yüreğimizin derinlerinde biliriz ki, hayallerimiz uğruna savaşmaktan vazgeçmiş, yürekten savaş vermekten kaçmışızdır.

Hayallerimizden vazgeçip huzura kavuştuğumuzda, kısa bir dinginlik dönemi yaşarız. Ama ölü hayaller içimizde çürümeye ve tüm varlığımızı körletmeye başlar. Çevremizdekilere karşı zalimleşir, sonra da bu zalimliği kendimize yöneltmeye başlarız. İşte o zaman hastalıklar ve ruhsal bozukluklar başgösterir. Savaşta kaçınmaya çalıştığımız düş kırıklığı ve yenilgi, korkaklığımız yüzünden tepemize çöker. Ve bir gün, ölüm gitmiş hayaller soluk almamızı güçleştirir ve ölümü arar oluruz. Bizi sınırlılıklarımızdan, işimizden ve pazar öğleden sonralarının o korkunç huzurundan kurtaran, ölüm olur."

"Canımızı yakmanın bir sürü yolunu bulmuşuz ama en çok sevgi yoluyla yakıyoruz canımızı. Bazen bizi sevmeyen biri yüzünden, bazen bizi terk eden biri yüzünden, bazen de bizi bir türlü bırakmayan biri yüzünden hep acı çekiyoruz. Yalnızsak, kimse bizi istemediği için yalnızız; evliysek, evliliği köleliğe dönüştürüyoruz. Ne kadar korkunç!"

"Öğretmek, olanaklı olanı göstermektir yalnızca. Öğrenmekse onu kendin için olanaklı kılmaktır."

"Ancak öğreterek öğrenebilirsin."[FONT=verdana,geneva]
[/FONT]Kitabın arka kapağından alıntı[FONT=verdana,geneva]
[/FONT]
 

Berinha

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Haz 2010
Mesajlar
26
Tepkime puanı
4
Karısını Şapka Sanan Adam

Beyinle ilgili bir nöroloğun yazdığı bence çok başarılı bir kitap diyebiliriz. Beynin, düşüncenin ve inanışların insanlar üzerindeki etkileri hakkında çok başarılı bir bilgi kaynağı. Birçok bölümden oluşan ve hastalarını öncelikle nörolojik bakımdan daha sonra psikolojik açıdan inceleyen Dr. Oliver Sacks gerçekten başarılı bir çalışma çıkartmış.

Sınırsız Beyin Gücü

Okuduğu kitaplardan, makalelerden ve öğrendiği herşeyden yola çıkarak başarılı bir kitap yazmış olduğunu düşündüğüm Nejat Sezik'in beyne dair bilinmesi gereken birçok şeyi anlattığı kitapta beynin, hafızanın, EQ, SQ ve IQ'nun derin açılımlarını bulabilirsiniz. Ayrıca kalıcı hafızanın nasıl oluşturulabileceğinden, beynin kayıt sistemine kadar detaulı bir bilgi kaynağı.

Elmastıraş/ Kusursuz Bilgeliğin Kitabı

İş dünyasında nasıl başarılı olunur? Bu sorunun cevabını vermeye çalışan Geshe Michael Roach; Priceton Üniversitesini dereceyle bitirdikten sonra Dalai Lama'nın kutsal mekanında Tibetli Lamalardan eğitim alıp bu eğitimi kullanarak aslında sıfırdan başlanmış olan bir elmas şirketini nasıl zirveye taşıdığını anlatıyor. Her insanın etrafını saran, elmas kadar şeffaf potansiyel enerjisini nasıl iyi yönde kullanabileceğini ve nasıl başarıya adım atılabileceğini anlatıyor.

Tibet'in Gençlik Pınarı

Çok ince gördüğüm için pekte okumaya yanaşmadığım bu kitabı tekrar tekrar okumayı sevdiğimi söyleyebilirim. Genç kalmanın aslında hiçte zor olmadığını sadece herşeye harcadığımız zamanın kısacık bir bölümünü kendimize ayırmamız gerektiğini söyleyen kitapta hergün yapılması gerek bir dizi harekette mevcut...

Herşey Seninle Başlar

Öğrenilmiş çaresizlikle başa çıkmanın kolay yollarını anlatan kitap benim içinde devrim niteliği taşıyor... Kendimize inanmakla başlıyor herşey; bize diretilen kadercilikle, vazgeçmişlikle değil... Bize sadece düşünerek birşeyleri değiştiremeyeceğimizi, eylem halinin gerekliliğini anlatıyor diyebilirim. Fakat inançlı bir eylem halini. Ayrıca örneklemelerini çok sevdim. Mümin Sekman başarılı bir iş çıkartmış ve tebrikleri sonuna kadar haketmiş.

Portobello Cadısı

Kitabı ilk elime aldığımda beklentilerimin çok daha yüksek olduğunu başta belirtmem gerekiyor, fakat elimdeki kitabın sadece bir roman olduğunu algıladığım anda sürükleyiciliğinide algılamaya başladım. Paulo Coelho yine başarılı bir roman yazmış fakat fazlasını beklemediğiniz sürece...
 

daniel

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ağu 2010
Mesajlar
128
Tepkime puanı
28
Tesekkurler Berinha. Ozellikle ilk kitabi merak ettim. En kisa surede edinecegim.
 

morjinal

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
24
Tepkime puanı
0
"Portobello Cadısı" , çok farklı bir anlatımla yazılmış en azından Paulo Coelho'nun şu ana kadar okuduğum kitaplarından başka bir anlatımla.. Bu kitabı büyük bi merakla almışım iyi ki almışım şimdi ait olduğu yerde;)
5. Dağ 'ı da okumanızı tavsiye ederim...
 

Karanfil

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2010
Mesajlar
22
Tepkime puanı
0
İş
öğrenci
Sonlara doğru acayip sıkıcıydı. Hatta komikti. Ateşin etrafında milletin soyunması dans etmesi bilmemne acayip komik geldi bana.. Onun haricinde akıcı bir dille yazdığı için ve konu ilgi alanım olduğu için severek okudum. Tavsiye ederim.
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
wicca konusunda temel bilgiler veren kitaplar olsa okumak isterim.
Ama arkadaşların yorumlarına güvenerek bu kitabı okumayacağım.

Bu yola adanmış kişilere eski bir wiccan olarak birkaç tasiye vermek istiyorum:

- Öncelikle wicca prensibinin temel bilgilerini edinin.
Sonra bu bilgilerin doğruluğunu anlayacak yardımcı araçlar edinin.

- Zahmetsiz edinilen bilgide bir kurnazlık vardır.
Ya eksiktir ya yanlıştır. O yüzden araştırmacı ve kurnaz olun.

- Wicca alfabesini öğrenerek kendi karanlık kitabınızı oluşturun.

- Eksik,eski,çok kolay ritüellerden, hele de sezgisel olarak hatalı gördüğünüz uygulamalardan kaçınınız.
(Ayrıca eksik ritüeller kısmen tamamlanıp,başarılı sonuçlar alınabilir.)

- Bence en güzeli kişisel ritüellerinizi, büyülerinizi oluşturun.

- Eğer mümkünse bir familiar edinin.

- En önemlisi de bu işe duygularınızı,zamanınızı ve emeğinizi verin.

Bir kitapla kimse alim olmaz ve hiçbir yolda kolayca üst seviyelere ulaşılmaz.
Heryerden az az bilgi edinecek,zamanla gelişeceksiniz.
En sonunda geldiğiniz noktada da gerçeği,doğruyu,eksik-doğru uygulamayı
bilecek olacaksınız.

Hepinizi bu güzel yolda olduğunuz için takdir ediyorum.
Evrene zararsız ritüellerinizde başarılar diliyorum.
 

Denis

Kayıtlı Üye
Katılım
5 Kas 2008
Mesajlar
34
Tepkime puanı
1
Sabun köpüğü gibi bir kitap...
Ancak uzun zamandır kendime sorduğum bir soruyu, yazar kendince cevaplamış: Hep merak ederdim madem enkarne ruhlarız, ve her seferinde tek bir ruh olarak geliyoruz buraya, nasıl oluyorda nüfus çoğalıyor? Öyle ya ben eğer ''ölmüş'' birinin yerine geldiysem, veya şöyle söyleyeyim, Tekamülü tamamlamak için tekrar doğduysam, 1 giden 1 gelen var..matematiksel olarak toplam sayı sabit olmalı...

Yazarın Mevlana'nın Mesnevisinden ( ç) aldığını itiraf ettiği, Simyacı daha sürükleyiciydi.Ünlendikçe ticari kaymağı yemek uğruna sığlaştığını düşünüyorum.
 

azra-

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
3
Konum
ankara
Bu kitabı okumuştum beni çok etkiledi. Bir daha okumayı düşündüğüm bir kitap.
 

azra-

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
3
Konum
ankara
Okumadım bu kitabı ama listeme ekledim. En kısa zamanda okumayı düşünüyorum.
 

azra-

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
3
Konum
ankara
Burak Özdemir'in birkaç kitabını okudum. Bunu da merak ettim.
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
269
Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu
77166.jpg



JEAN Bottéro’nun Kırmızı Yayınları tarafından yayınlanan “Tarihte Tanrı Fikrinin Doğuşu” (Naissance de Dieu, La Bible et l’historien; Editions Gallimard) adlı kitabı şu çarpıcı cümle ile başlar:

“3 Aralık 1872’de Kutsal Kitap, ‘bilinen en eski kitap’, ‘ötekilerden farklı bir kitap’, ‘bizzat Tanrı’nın yazdığı ya da dikte ettiği kitap’ olma gibi çok eski dönemlerden gelen niteliğini yitirmiştir.” (s. 23)


SEÇMELER KİTABI TEVRAT

O gün Londra’nın Society of Biblical Archelogy’sinin önünde ilk Asur bilimcilerden biri olan G. Smith olağanüstü bir keşif yaptığını açıklıyordu; bu Asur bilimciler çivi yazısını sökmek için elli yıl çaba ve gayret göstermişlerdi ve artık antik Mezopotamya toprağından çıkan tabletler hazinesinin dökümünü yapmaya başlamışlardı.

Smith orada Kutsal Kitap’ta geçen tufan öyküsüne çok yakın bir öykü ve bu konuyla ilgili ayrıntılar bulmuştu. “Gılgamış Destanı” idi söz konusu olan. Tevrat’ta anlatılan tufan öyküsü ile yaratılış sürecinin kaynağı Asur-Sümer mitolojisi ise şimdi ne olacaktı? O zaman Tevrat’ın yapısal varlığı da değişmeyecek miydi? Bu durumda Tevrat, İsrail anonim (sözlü) edebiyatından bir seçmeler kitabı olmuyor muydu? Doğrusunu söylemek gerekirse Tevrat bir seçmeler kitabı oluyor. Zaten öyle olduğu 1872’den sonra iyice kanıtlandı.

KAYNAK MEZOPOTAMYA’DAN

Tevrat (Eski Ahit) insan elinden çıkma ise, İncil (Yeni Ahit)’in de insan elinden ve ağzından çıkması gerekmiyor muydu? Bizim için buraya kadar iyi de, bundan sonrası zor: İncil ve Tevrat’ın, Kuran gibi vahiy yoluyla oluştuğuna (indiğine) inanan Müslümanların da dünyası yıkılmayacak mıydı? Kuran’ın Tevrat ve İncil’den yaptığı alıntılar ne olacaktı? Tevrat ve İncil insan imgeleminin ürünü ise Kuran da insan imgeleminin ürünü olmayacak mıydı?

Müslümanları bir yana bırakalım. Yahudiler ile Hıristiyanların büyük bir bölümü kutsal kitaplarının Mezopotamya mitolojisinden kaynaklandığını ve İsrail halkının tarihini anlattığını kabul ediyorlar ama dinlerine inanmaktan vazgeçmiyorlar. Bu, sağaltıcı, iyileştirici ilişkiyi çok iyi anlamak ve değerlendirmek gerekir. Yahudi ve Hıristiyan inancına sahip insanlar dünyanın 5770-5771 yaşında olduğuna inanç kültürü olarak inanıyorlar ama bilimsel olarak dünyanın gerçek yaşının milyarlarca yıla dayandığını da kabul ediyorlar.
İki bin yıl İsa’dan sonra, 3 bin 770 yıl İsa’dan önce! Bu sayı tarihe de uygun!

OKUYUN, AKLINIZ AÇILSIN

Jean Bottéro’nun kitabının Türkçeye çevrilip yayımlandığı 2010 yılı, tıpkı 3 Aralık 1872 gibi bir dönemin başlangıcı. Bu kitabı önce dindarlar okumalı: Kitabı içlerine sindire sindire okurlarsa, dinden çıkmak yerine daha iyi, daha bilinçli mümin olacaklarına inanıyorum. İnsan imgeleminin, insan dehasının ürünü olmak, insan imgeleminden, insan elinden çıkmak hiçbir din kitabını değersizleştirmez.

Jean Bottéro’nun kitabı, (okurlarsa), bütün yazarların ve yazıcıların, yazar ve yazıcı adaylarının gözünü ve aklını açacak bir kitap. Ancak o zaman, soldan sağa yazılan bir yazıyı sağdan başlayarak okuma alışkanlıklarından kurtulabilirler.

 

BeLiaL

Banlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2010
Mesajlar
443
Tepkime puanı
78
Konum
Eskişehir
İş
öğrenci
Herşey ihtimal dahilinde değil mi zaten?Yaratılan zeki varlık olan biz insanlar her zaman doğal olarak öncemizi soyumuzu yada yaratanımızı aramadık mı?Bu yolda yalanlar hurafelerde olmadı mı?Dediğim gibi herşey ihtimal dahilinde bende olabilitesi yüksek bi ihtimalden bahsetmek istiyorum.Belkide evrende zeki varlığın başlangıcı biz değiliz.Belki bizden önceki zeki bi varlık tarafından tasarlandık neden bu seçenekleri söylediğim zaman insanlar bana "Hocam bi git işine" diyorlar.Neden kabullenmek istemiyorlar.Yada ihtimal olarak bakmıyorlar tarafsız olamıyorlar.Her neyse konuyla alakasız yorumlar yazdım sadece düşüncelerimi yazmak istedim.Kusurumuz varsa affola...
 
Üst