"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sorularla kafa dağıtalım.. :)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Dediğim gibi, korku beni "an"a çekiyor; ellerim titriyor, kalp atışlarım hızlanıyor, kanım çekiliyor ve üşüyorum.

O an tüm zaman duruyor, sadece bedenimde olup bitenleri hissediyorum, etraf sessizleşiyor korktuğumda.

Meditasyondaki bedene ve nefese odaklanma halini ben korktuğumda yapıyorum, daha doğrusu yapıyormuşum, şu an fark ettim.

belki de bünyem sırf bu nedenden korkuyu iyi bir şey zannediyor ve beni korkuda tutmaya çalışıyor; o sessizliği, korkudaki tuhaf huzuru yakalayayım diye. bilmiyorum ne demek istediğimi anlatabildim mi? anlatılmaz yaşanır gibi çünkü bu. @dennise
 
An dediğiniz sizin gözünüzde zaman birimi değilse, nedir ? Zamanda sabit kalmanın olasılıksız olduğunu hatta 'an' kelimesinin telaffuz aralığının bile, geçmiş zamana kaymış olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bir film ızlersiniz ve o filmi oynatan player'da geri ve ileri sarma butonları vardır ek olarak durdurup devam ettirme butonu bulunur.Kendinizi bir medya oynatıcı olarak görebilir ve bu yöndeki acilimlarinizi tamamlarsanız mevzuyu az çok çözmüş oluyorsunuz.
 
LA ilahe illallah !

İslam alimleri bu zikrin felsefesini Kuran uzerinden oturttular. Dediler ki:

LA` ile başlar herşeyin sırrı. Yani yoktur ile.
Uzatmiyim :


Yani bir şeyin evvela zararlarını azaltmak, o şeyin faydalarını arttırmaktan daha acildir, daha evveldir, daha hayatidir, daha damıtıcıdır, daha garanti neticeler getiricidir.

Anda kalmayı engelleyen, yani Hayy esmasinin canli yayin frekansini blokaja ugratan faktörler olmalı o halde, Kuranda bize teker teker aciklanan.

Inanmak yetmez,

Dediğim gibi, korku beni "an"a çekiyor; ellerim titriyor, kalp atışlarım hızlanıyor, kanım çekiliyor ve üşüyorum.

O an tüm zaman duruyor, sadece bedenimde olup bitenleri hissediyorum, etraf sessizleşiyor korktuğumda.

Meditasyondaki bedene ve nefese odaklanma halini ben korktuğumda yapıyorum, daha doğrusu yapıyormuşum, şu an fark ettim.

belki de bünyem sırf bu nedenden korkuyu iyi bir şey zannediyor ve beni korkuda tutmaya çalışıyor; o sessizliği, korkudaki tuhaf huzuru yakalayayım diye. bilmiyorum ne demek istediğimi anlatabildim mi? anlatılmaz yaşanır gibi çünkü bu. @dennise


Aşık olmak ta benzer bir hayat bulma ve yoğun bir anda kalma deneyimi veriyor. Korkunun kendisi gibi.

MEsela bir ayet çıktı ortaya ikisini birleştiren :

Onlar korku ile ümit arasındadırlar (mealen) Yani korku tek başına gaflete kayabilir, ümitli olmak aynı gafletin diğer kutbuna kayabilir, o ani iskalatir sana, ama hem korku hem de neşeyi eş zamanlı yaşamak garip bir hayat akışkanlığı ve hayret uyandiran bir deneyim de getiriyor. Aklin disari cikamiyor cunku.

Ama başka bileşenler de var. Onları da arıyoruz.
 

Şimdi ben bu şarkıyı dinlerken cidden farklı kafa yaşadığımı düşünürüm. Daha hoş olmayan tabirle ; pilot olurum. Fakat hiç bir zaman, hayatımı geri ileri sarabileceğimi hatta durdurabileceğimi düşünmedim. Aksine 10x hızla ileri akıyorum.

Zamanın efendisi olabilir misiniz ? Gözlem odaları yetkisi gerçekten sağlam ve sert bir iddia.
 
Ben, korku bitiminde ümitsizlik kutbunda buluyorum kendimi, tam orada andan kopuş başlıyor. Ayet bende hayat bulmuyor yani; korkunun yankılarında kalmaya devam ediyorum.
 
LA` ile başlar herşeyin sırrı. Yani yoktur ile.
Uzatmiyim :


Yani bir şeyin evvela zararlarını azaltmak, o şeyin faydalarını arttırmaktan daha acildir, daha evveldir, daha hayatidir, daha damıtıcıdır, daha garanti neticeler getiricidir.

Kısacası ben farkındalıkta kalmanın bilinçli çaba ile olamayacağını söylemek istedim. Bu imkansızdır. Allah böyle bir kanun koymamıştır. İnsana bilinçli çabası sadece arınmak için verilmiştir, tabuları yıkmak için kullanılır bilinçli çaba. Neticelere göz dikmek için değil. Gerisi doğal neticenin artık kendisi olarak ortaya çıkmasıdır. Oraya müdahale edilemez.

Temizlendim diyen kişi aslında zaten temizdir. O aslında kirleri dökecek kadar çaba harcamıştır. GErisi onun fitratinin bir tezahurudur. Onu sahiplenemez. Sahiplenirse yanilgiya duser.


Şükrederseniz arttırırım der ayet. Allah daha çok versin diye de şükredilmez. İşe yaramaz çünkü. Bu da aynı yanılgıdır. Ama şükretmek için şükredilirse bolluk bilinci kesin olarak oluşur nimet artar.

O halde ani yaşamak için de an yaşanmaz. Sonradan boşa çıkar o. Azap olur. An öyle bir yaşanmalıdır ki sonradan boşa çıkmasın. Şimdi bunun kodlarını veren olmadı daha.
 
Niye insanlığın hepsine adem oğlu deniyor? Niye? Insanlık sırf bir erkekten olma, ve sırf erkeklerden mı oluşmakta?
 
Niye insanlığın hepsine adem oğlu deniyor? Niye? Insanlık sırf bir erkekten olma, ve sırf erkeklerden mı oluşmakta?
Ataerkil toplum olmamızdan ötürü kültürümüzden dilimize nakşolunmuş bir deyim olarak kullanılır bu tür kelimeler ve genele şamil edilir. Kasıt, insandır.

Oğul, adam her ikiside çok kullanılır.
 
Müslümanların ettiği bir dua vardır, "Allah imanla göçmeyi nasip etsin",
Ya da deriz ya bazen "Giderken bir tek imanımızı götüreceğiz",

İman, inananın sahibi olduğu bir şey midir?

İmanı sahiplenmek yanılgı mıdır veya yanılgıysa yanılgıya düşmeden nasıl iman edilir?

Allah'ın Kur'an'da övgüyle bahsettiği müminlerin imanı nasıldı?
 
Müslümanların ettiği bir dua vardır, "Allah imanla göçmeyi nasip etsin",
Ya da deriz ya bazen "Giderken bir tek imanımızı götüreceğiz",
Bu sözler bilinci artırma niyetiyle dillendirilir bir diger cihetiyle de temenni ve istektir.
Güzeldir.
İman, inananın sahibi olduğu bir şey midir?
İmanı sahiplenmek yanılgı mıdır veya yanılgıysa yanılgıya düşmeden nasıl iman edilir?
İmanın, Arapça karşılığı "inanmaktır." Türkçe ye dar anlamda geçmiştir. Sadece "Allah a inanmak" manasında kullanıyoruz. Yani iman ettim diyen biri Allah a inandığını ikrar ediyordur.
Soruna cevap kesinlikle evettir.
İmanı kendi rızamızla kabul ederiz, Allah ta istediğimiz imanı yaratır ve o artık bize ait olur.
Allah'ın Kur'an'da övgüyle bahsettiği müminlerin imanı nasıldı?
Allah’ın kendilerine verdiği akıl, irade gibi yüksek melekelerini gerektiği şekilde kullanarak hak yolunda sebat eden ve bu yolda Allah’ın desteğini kazanan insanlardır. Bunlar üzerinde şeytan nüfuz edemez, nefisleri dünya nimetlerine karşı onları kandıramaz.
Dolayısıyla bu insanların şeytana karşı koyarken diğerlerinden daha güçlü olacakları ayetlerde çokça bahsedilir.
Bu kimseler Allah katında kendilerini ayrıcalıklı konuma yükseltenlerdir.
Kamil bir imana erişmişlerdir.

Hasan-i Basri'nin şu sözü çok manidardır:

Vallahi, yetmiş Bedir’liye yetiştim, çoğu kez giydikleri sof idi. Eğer siz onları görseydiniz deli sanırdınız.
Onlar da sizin iyilerinizi görselerdi "bunların ahirette bir nasibi yok" derlerdi.
Kötülerinizi görselerdi, "bunlar hesap gününe inanmıyor" derlerdi.

Bu sözü söyleyen Hasan ı Basri de sahabe den sonraki nesildir. O böyle diyorsa bizim halimiz varın düşünün.
İman farkı böylece ortaya çıkıyor.
Genel üzerinde bu şekilde yorum yapabiliriz.İstisnalar elbette kaideyi bozmayacaktır.
 
Ortalığı karıştırayım mı, salayım mı kobrayı...
Tamam tamam neyse. Şimdi eline meali alıp er kadının "Ana! Bu ne böyle!" dediği o meşhur ayeti yazayım.
Nisa 24. Yok çıkarınmış asıl anlamı falanmış gibi gibi... Bununla gelmeyin lütfen. Orada nal gibi darabe var. Darp.
Araplarda da anlamı darp.
Da... şimdi, ben erkek bazlı almayacağım. Yaratıcı neden bizlerin eğitilmeye muhtaç köpek mişim gibi, iyi köpek olursa cici, kötü kopek olursa dayak şeklinde yaklaşılması gerektiğini söylüyor? Bu benim insanlık şerefime sığar mı? Kadının dövülerek yola geleceğini sanan zihniyet gerçekten var mı? Sille vurulursa kadın o boşanma celbini yutturmaz mı dürüp bir güzel? Mesela yani... Örnek.
 
Geri
Üst