"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Sorularla kafa dağıtalım.. :)

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Hayır hala ilkeliz ortada bozukluk yok. İlkellik doğal bir süreçtir. Çakralara gelince de, hayvandan hallice olup yine de olmamız gerekenden daha ilkel halde olduğumuz için çakralar var. Normalde sadece bedenli olarak 2 çakra olması lazımdı. Bunu detaylandıramam.

Konuya sonradan dahil olmuş olacağım ama kafama çok takıldığı için yazma gerekliliği hissettim. Daha önce ''Chakra Removal'' gibi başlıklarla okuduğum bir makalede çakraların evrenden bize akan asıl enerjiyi sınırlandırdığını, enerji blokajlarına sebep olduğunu ve bazı kordonları yerleştirmeyi kolaylaştırdığını ve böyle sebeplerden dolayı çakraların kaldırılması gerektiğini anlatıyordu. İlk okuduğumda çok şaşırdım ama sizinde mesajınız ve benzer yorumları görünce daha da şüphelenmeye başladım. Sizcede çakraların arkasında bilmediğimiz bir şeyler olabilir mi? Bazı okuduğum yazılarda bize yapılan ''dış müdaheleler'' sonucu çakraların oluştuğu yazılmış. Emin olamadım ama çakra bilgisi çok uzun zamandır kullanılan bir bilgi diye biliyorum. Yoksa bugüne kadar birileri farkedip harekete geçerdi.
 
Konuya sonradan dahil olmuş olacağım ama kafama çok takıldığı için yazma gerekliliği hissettim. Daha önce ''Chakra Removal'' gibi başlıklarla okuduğum bir makalede çakraların evrenden bize akan asıl enerjiyi sınırlandırdığını, enerji blokajlarına sebep olduğunu ve bazı kordonları yerleştirmeyi kolaylaştırdığını ve böyle sebeplerden dolayı çakraların kaldırılması gerektiğini anlatıyordu. İlk okuduğumda çok şaşırdım ama sizinde mesajınız ve benzer yorumları görünce daha da şüphelenmeye başladım. Sizcede çakraların arkasında bilmediğimiz bir şeyler olabilir mi? Bazı okuduğum yazılarda bize yapılan ''dış müdaheleler'' sonucu çakraların oluştuğu yazılmış. Emin olamadım ama çakra bilgisi çok uzun zamandır kullanılan bir bilgi diye biliyorum. Yoksa bugüne kadar birileri farkedip harekete geçerdi.

Chillout gelse de şunu detaylı anlatması için rica etsem. Kaç haftadır aklıma takılıyor bu konu.
 
Etrafta sürekli böcek görüyormuşum gibi oluyor bu tür psikolojik rahatsızlığa ne deniyordu?
 
Son üç yıldır elime tek bir kitap alamıyorum. Belki bir, iki. Diğerleri tamamen bilgisel yönden faydalandığim kitaplar. Veya maneviyat ağırlıklı. Romanlardan nefret eder oldum. Bu nasıl başladı anlatayım. Çocukluğumdan beri ev ekonominisi aldığım kitaplarla batırabilecek düzeyde kitap aşığıydım. Hele romanlara bayılırdım. Her elime geçeni yutardım. Bir kitabı belki elli kere okumusluğum vardır. Lise hayatimın sonlarına doğru kitap okurken tuhaf bir iç daralmasi yaşamaya başladım. İç sıkıntısı gibi. Sonra bu gittikçe ilerledi ve kitap okurken nefes alamamaya başladım. Bildiğin nefessiz kalıyordum iç daralmasından. Kitabı elimden fırlatıp soluk soluğa kendime gelmeye çalışıyordum. Bu genelde bir olay örgüsü olan kitaplarda oluyordu. Roman, öykü tarzı. Sonra romanlardan yüz çevirip kişisel gelişim kitaplarına yöneldim. Bir dolu o türden okuduktan sonra kişisel gelişim kitaplarındaki hileyi farkedip hepsinden nefret ettim. Ama yararlanmadım da değil. Şimdi ise ağır dini kitaplar ve kısa makaleler haricinde hicbir sey okuyamıyorum. Okusam da yine eskisi gibi iç sıkılması yaşıyorum. Kendime bunun teşhisini koydum ama sizin de fikirlerinizi almak istedim veya bunu başka yaşayan varsa bilmek isterim.
 
Son üç yıldır elime tek bir kitap alamıyorum. Belki bir, iki. Diğerleri tamamen bilgisel yönden faydalandığim kitaplar. Veya maneviyat ağırlıklı. Romanlardan nefret eder oldum. Bu nasıl başladı anlatayım. Çocukluğumdan beri ev ekonominisi aldığım kitaplarla batırabilecek düzeyde kitap aşığıydım. Hele romanlara bayılırdım. Her elime geçeni yutardım. Bir kitabı belki elli kere okumusluğum vardır. Lise hayatimın sonlarına doğru kitap okurken tuhaf bir iç daralmasi yaşamaya başladım. İç sıkıntısı gibi. Sonra bu gittikçe ilerledi ve kitap okurken nefes alamamaya başladım. Bildiğin nefessiz kalıyordum iç daralmasından. Kitabı elimden fırlatıp soluk soluğa kendime gelmeye çalışıyordum. Bu genelde bir olay örgüsü olan kitaplarda oluyordu. Roman, öykü tarzı. Sonra romanlardan yüz çevirip kişisel gelişim kitaplarına yöneldim. Bir dolu o türden okuduktan sonra kişisel gelişim kitaplarındaki hileyi farkedip hepsinden nefret ettim. Ama yararlanmadım da değil. Şimdi ise ağır dini kitaplar ve kısa makaleler haricinde hicbir sey okuyamıyorum. Okusam da yine eskisi gibi iç sıkılması yaşıyorum. Kendime bunun teşhisini koydum ama sizin de fikirlerinizi almak istedim veya bunu başka yaşayan varsa bilmek isterim.
Olay örgüsü olan kitaplarda olduğu için hikayesi ve konunun kendisinin can sıkıyor olması mümkün mü?Bazı kitaplar benide bunaltır okuyamam.
 
Olay örgüsü olan kitaplarda olduğu için hikayesi ve konunun kendisinin can sıkıyor olması mümkün mü?Bazı kitaplar benide bunaltır okuyamam.
Bilmiyorum ki .. Yani hiçbiri mi hoşuma gitmez. Bir sayfa bile içimi sıkmaya yetiyor oturup okuyup hikaye nasılmış anlamaya fırsat yok ki.
Pelerin teşhisini buldum çok okumaktan pek çoğu aynı gelir olmuş ve başkasının yaşadıklarını veya tavsiyeni veya kurgusunu değilde kendin yaşamak isteğin ağır basmış bence. Yani bende çok okuyup bol sıkılan biriyim ve son bir senedir elime kitap alamadım pek. Ondan önce günde bir kitap bitiren biriydim. Ama artık milletin yaptığını ettiğini okumak değil kendim yaşamak istiyorum hayatı e birde açıkçası başından sonu belli olan şeyler sıktı. Belki sende de durum böyledir. Ne dersin?

Evet biraz bununla alakalı sanırım. Kitap okurken başka dünyalara girip çıkıyoruz bu beni yormuş olabilir veya sonunda kendi dünyama dönüp hiçbir şeyin kalmamasi. Bu bilinçaltımı etkileyip artık olay örgüsü olan yazıları reddetmemi sağlamış olabilir. Bilirrr de bilirr...
 
bir insan düşünce gücüyle yada hisleriyle birini öldürebilir mi ? birilerine zarar verebilir mi ? yada toprağın altındaki değerli birşeyi bulabilir mi ? veya çok uzak diyarlara böyle bir güç varsa bu gücü kullanarak gidebilir mi ?
düşünce yada hislerle ...!
 
Arkadaşlar soru sorma merakı olanlar için böyle bir konu açmayı uygun gördüm. Uygun sorulara alıntı yaparak cevaplarınızı yazabilirsiniz. :)
Bu başlığı lütfen sorular bölümüne açacağınız yardım konuları gibi algılamayınız. Sadece kafamızı kurcalayan genel sorular için açmış bulundum.

Ben sorumu sorayım..

Sizce hayalgücümüz neden var?


Hayal gücü bir nimettir.Eğer hayal gücümüz olmasaydı yaratıcılık özelliğimizi kaybederdik.Bir robot gibi yaşardık.Ve mutlu insanlar olamazdık.İnsan hayal kurarak mutlu olabilir.
 
bir insan düşünce gücüyle yada hisleriyle birini öldürebilir mi ? birilerine zarar verebilir mi ? yada toprağın altındaki değerli birşeyi bulabilir mi ? veya çok uzak diyarlara böyle bir güç varsa bu gücü kullanarak gidebilir mi ?
düşünce yada hislerle ...!

evet bu mümkün..Hadislerde bir yılanın bile insanı bakışla öldürebileceği söylenmiştir.Nerde kaldı insan...Eğer beynimizin &100'ünü kullansaydık büyük bir binayı devirebilirdik..Bu bilimsel olarak mümkündür..
 
Son üç yıldır elime tek bir kitap alamıyorum. Belki bir, iki. Diğerleri tamamen bilgisel yönden faydalandığim kitaplar. Veya maneviyat ağırlıklı. Romanlardan nefret eder oldum. Bu nasıl başladı anlatayım. Çocukluğumdan beri ev ekonominisi aldığım kitaplarla batırabilecek düzeyde kitap aşığıydım. Hele romanlara bayılırdım. Her elime geçeni yutardım. Bir kitabı belki elli kere okumusluğum vardır. Lise hayatimın sonlarına doğru kitap okurken tuhaf bir iç daralmasi yaşamaya başladım. İç sıkıntısı gibi. Sonra bu gittikçe ilerledi ve kitap okurken nefes alamamaya başladım. Bildiğin nefessiz kalıyordum iç daralmasından. Kitabı elimden fırlatıp soluk soluğa kendime gelmeye çalışıyordum. Bu genelde bir olay örgüsü olan kitaplarda oluyordu. Roman, öykü tarzı. Sonra romanlardan yüz çevirip kişisel gelişim kitaplarına yöneldim. Bir dolu o türden okuduktan sonra kişisel gelişim kitaplarındaki hileyi farkedip hepsinden nefret ettim. Ama yararlanmadım da değil. Şimdi ise ağır dini kitaplar ve kısa makaleler haricinde hicbir sey okuyamıyorum. Okusam da yine eskisi gibi iç sıkılması yaşıyorum. Kendime bunun teşhisini koydum ama sizin de fikirlerinizi almak istedim veya bunu başka yaşayan varsa bilmek isterim.

Teşhisiniz nedir ? Bende de var bu durum.Bende iç daralması değil de okuduğumu tam anlayamıyorum.Ben roman ve felsefi kitaplardan başka bir kitap neredeyse hiç okumam.Roman okurken de olayları yaşarım o dünyaya giriş yaparım o dünya da yaşarım.Ama uzun süredir olmuyor bu.1-2 günde büyük çoğunluğunu bitirdiğim kitabı yaklaşık 1 yıldır bitirmedim.Bitirmeyi denedim ama o istediğim hazzı almadığım için başaramadım.
 
Teşhisiniz nedir ? Bende de var bu durum.Bende iç daralması değil de okuduğumu tam anlayamıyorum.Ben roman ve felsefi kitaplardan başka bir kitap neredeyse hiç okumam.Roman okurken de olayları yaşarım o dünyaya giriş yaparım o dünya da yaşarım.Ama uzun süredir olmuyor bu.1-2 günde büyük çoğunluğunu bitirdiğim kitabı yaklaşık 1 yıldır bitirmedim.Bitirmeyi denedim ama o istediğim hazzı almadığım için başaramadım.

Evet haz almama durumu bende de var artı bir iç sıkılma da söz konusu. Teshisimi biraz anlattım aslında. Detaylı anlatacak olursam, roman okurken kitabın dünyasına girme durumu oluyor. Bunu derinden hissetmeye başladığın zaman kitaptaki karakterlerle beraber yaşadığın içn kitaptan haz alıyorsun. Ama bir müddet sonra roman yetmemeye başlıyor ve hepsi birbirine benziyor sanki. İnsan icadı olduğunu farketmek mi desem, yoksa düşünceyi algıya indirmeden doğan bir iç sıkıntısı mı.. İkisi de birbiriyle ilişkili aslında. Düşünceyi algıya indirmek aslında bir level atlama olsa da beraberinde birçok sorun getiriyor. Bilmekten algılamaya geçildiği için gaflet halinde olunması gereken bazı durumlarda sıkıntı oluyor. Zamanın geçtiğini bilmek ve algılamak arasında büyük fark var ve bu tür bir algı kişiye hayatı zindan edebilir. Bu çok geniş bir konu ve roman okuyamamak bu durumun bir sonucu sadece. Mesela kitap okuyamadığımdan beri hayal de kuramıyorum. Bir sürü hayale sahiptim eskiden ama şimdi bir tanesini bile düşünmeye gelemiyorum :) Bu, sonlu şeylerden ruhun haz etmemesi durumu. Arkasından da iç sıkıntısı yaşanıyor. Ama bu sadece romanlarda oluyor çünkü bir olay örgüsü var. Ve zaman akışı. Kendi zamanınla romandakinin veya hayalindekinin çakışması.
Çok karışık anlattım. Umarım deli saçması gelmiyordur :D
 
Evet haz almama durumu bende de var artı bir iç sıkılma da söz konusu. Teshisimi biraz anlattım aslında. Detaylı anlatacak olursam, roman okurken kitabın dünyasına girme durumu oluyor. Bunu derinden hissetmeye başladığın zaman kitaptaki karakterlerle beraber yaşadığın içn kitaptan haz alıyorsun. Ama bir müddet sonra roman yetmemeye başlıyor ve hepsi birbirine benziyor sanki. İnsan icadı olduğunu farketmek mi desem, yoksa düşünceyi algıya indirmeden doğan bir iç sıkıntısı mı.. İkisi de birbiriyle ilişkili aslında. Düşünceyi algıya indirmek aslında bir level atlama olsa da beraberinde birçok sorun getiriyor. Bilmekten algılamaya geçildiği için gaflet halinde olunması gereken bazı durumlarda sıkıntı oluyor. Zamanın geçtiğini bilmek ve algılamak arasında büyük fark var ve bu tür bir algı kişiye hayatı zindan edebilir. Bu çok geniş bir konu ve roman okuyamamak bu durumun bir sonucu sadece. Mesela kitap okuyamadığımdan beri hayal de kuramıyorum. Bir sürü hayale sahiptim eskiden ama şimdi bir tanesini bile düşünmeye gelemiyorum :) Bu, sonlu şeylerden ruhun haz etmemesi durumu. Arkasından da iç sıkıntısı yaşanıyor. Ama bu sadece romanlarda oluyor çünkü bir olay örgüsü var. Ve zaman akışı. Kendi zamanınla romandakinin veya hayalindekinin çakışması.
Çok karışık anlattım. Umarım deli saçması gelmiyordur :D

Deli saçması gibi gelmedi de yazının bazı kısımlarını tam anlayıp anlayamadığımdan emin olamadım. :( Özellikle düşünceyi algıya indirmek ne demek hiç anlayamadım.
 
Deli saçması gibi gelmedi de yazının bazı kısımlarını tam anlayıp anlayamadığımdan emin olamadım. :( Özellikle düşünceyi algıya indirmek ne demek hiç anlayamadım.

Farkındalık gibi düşünün, farklı frekanslardaki insanların algıları da farklı olur ya. Onun gibi düşünceyi sadece düşünce boyutunda yaşamak farklı, algıya indirmek farklı. Farkındalıkla çok benzer tanımları, farkındalıgı da somut bir şekilde anlatmak çok zor onun için anlatamıyorum. :) Basit basit örnekler de vermek istemiyorum anlattığım şeyi karşılayamayabilir.
 
Farkındalık gibi düşünün, farklı frekanslardaki insanların algıları da farklı olur ya. Onun gibi düşünceyi sadece düşünce boyutunda yaşamak farklı, algıya indirmek farklı. Farkındalıkla çok benzer tanımları, farkındalıgı da somut bir şekilde anlatmak çok zor onun için anlatamıyorum. :) Basit basit örnekler de vermek istemiyorum anlattığım şeyi karşılayamayabilir.

Anladım gibi gibi gibi. :D Anlatılmaz yaşanır kavramlar bunlar o yüzden yaşamayınca anlayışın da kısıtlı oluyor :( Teşekkür ederim size.
 
Geri
Üst