logii
Kayıtlı Üye
RUHSAL YOL PRATİKLERİ - III
Yeni yolun uygulamaları hakkında kendimize samimiyetle bazı sorular sormamız mümkündür örneğin: ‘Ne tür uygulamalar yapmalıyız ya da olaylarla önümüze geldiğinde mi fark edeceğiz? Uygulamayı o zaman mı yapmamız gerekecek? Peki öyleyse yüksek farkındalığa nasıl ulaşacağız?’ gibi pek çok soruyu ardı ardına sormak ihtiyacı duyabiliriz.
Bazen samimiyetle eski alışkanlığımızı sürdürdüğümüzü bile fark edemiyebiliyoruz ve kendimizi yeniledik sanıyoruz hatta daha ileri gidip sözel olarak her türlü değişime çok açık olduğumuzu söylüyoruz ama aşırı çay-kahve kullanma alışkanlığımızı değiştirme gibi küçük bir örnekle karşılaştığımızda bile hayli zorlanıp, hayli söylenebiliyoruz. ‘Tek keyfim, kahvem, sigaram, çayım, gazetemdi, o da mı olmasın’ gibilerinden bir sızlanma dudaklarımızdan hiç fark etmeden dökülüveriyor. Oysaki bu tip maddeler sağlığa zararlı ve yeni çağ insanının yaşam formatında yeri yok. Aşırı beslenme, aşırı et kullanma, ağır yiyecekler, alkol, uyuşturucu ruhsal anlamda incelmemize ve süptil enerjiler kullanmamıza engel oluyor, tek bir bedenimiz var ve ruh-beden ilişkisini eskisi gibi kesin çizgilerle ayırmak, o ruhum- bu bedenim ikisi birbirinden bağımsız, hem onu yaparım hem onu demekte eski bir alışkanlıktır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, yeni uygulamalara geçmek, hemen ve çok kolaylıkla yapılabilecek bir şey değildir, bir anda hemen bir aşamadan diğer bir aşamaya çok kesin ve net bir şekilde, ‘ben eskiyi bıraktım şimdi yeniye geçtim’ diyerek geçilmemektedir.
Evrensel sistemde, evrensel uygulamalarda bu kadar kesin bitişler ve kesin başlangıçlar pek yoktur, iç içe geçen alanlar gibi geçişler olur ama uygulamaların yapılmasını da olabildiğince fazla uzatmamak yine bizim yararımızadır. O eski kalıp ve alışkanlıkları fark edebildiğimiz oranda, olaylara verdiğimiz tepkilere dikkat ederek, bu eski tip yanıtlarla artık yürüyemeyeceğimizi de görmüş ve öğrenmiş oluruz. Neden derseniz yanıtı çok basit çünkü eski çözümlerle yeni sorunun halledilmediğini ve kapının açılmadığını görme imkanımız olacaktır da ondan. Yeni kapıya yeni anahtar gerekiyor.
Eski yanıtlarla yürümenin ne kadar zor olduğunu böylelikle görüp anlamış olacağız. Olaylar bize bu yeni pratikleri getirecek ama gören gözlerimiz, işiten kulaklarımız ve uyanık bir duruşumuz olursa… O ince tertiplere karşı hassas ve uyanık olmaya çalışmamız haline ‘yüksek farkındalık halinde yaşamak’ diyebiliriz.
Yüksek Farkındalık Halinde Yaşamak
O zaman ilk anahtar olarak şu cümleyi ısrarla tekrar etmek gerekiyor : “olaylara verdiğimiz tepkilere bundan sonra çok dikkat etmeliyiz.”
Gün içerisindeki zihinsel durumumuz, olabildiğince dikeyse (ilkeli bir yaşamımız varsa) yüksek enerjilerle kalabilme gayretimiz, isteğimiz bizi yeniden yapılandırır. Özellikle de bireysel gelişim için çaba harcamaktan ve bir ev inşa eder gibi kendimizi yeni baştan inşa etmekten hoşlanan bir insansak, uygulama için gösterdiğimiz çaba ve gayret bizi hep bir adım ileriye taşıyacak ve yeni yolda ilerlememizi sağlayacaktır. Hergün yeniden adım adım ilerliyor olmak, ışığa giden yolda tıpkı bir merdivenin basamaklarına tırmanmak gibi bizi sürekli ileri sıçratır. Daha ferah, daha geniş ruhsal ve fiziksel imkanlara sahip bir yaşam elde etmemize neden olur.
An'ı Farketmek
Kendi kendimize anı fark etme ile ilgili hatırlatmalar yapmamız, sıradan düşünce formlarını olabildiğince elemine etmemiz, sıradan zihin hallerinde fazla oyalanmamamız, hemen o zihin halinden çıkabilmemiz, pratiklerimizin temel taşları. Tıpkı bir koşucu veya yüksek atlamacı gibi sürekli yaşamımızın hedefine ilerlediğimizi düşünmek rahatlatıcı ve motive edici bir düşünce sistemi oluşturmamıza yardım eder.. Daha yüksek formda düşünceler, fikirler, bizi yükseltecek hatırlatmalar, zihin enerjilerimizi yükseltecek okumalar, uğraşlar, yeni enerjilere ve tesirlere adapte olmamızı çok kolaylaştırır.
Tüm bunlar hemen bir anda olacak, kolay olacak demiyoruz ama bu değişim ve yenilenme yolunda da olabildiğince ilerlemek bizlerin çaba ve gayretlerine bağlı. Pek çoğumuz muhakkak ki, samimi çabalar içindeyiz fakat geçmiş realitelerin verdiği rehavetten de çok kolay kurtulunamadığını da izliyor ve görüyoruz.
Eski realitemiz daha rahat, daha tanıdık geliyor, o yüzden yeniye adapte olup o yolda yürümenin zorlukları bazı tıkanmalar ve blokajları da beraberinde getiriyor. Ama artık bu geçmiş realiteyi bırakıp da yeni realitede yürüme dönemi geldiği için ne yapıp edip, yeni yolda yürümeyi, yeni yolda verilen aracı yeni yol üzerinde kullanmayı, bu yolun zeminine alışmayı öğrenmemiz bizim için çok faydalı.
Değişim köprüsünden yolu daha uzatmadan, daha kolaylıkla, daha akışkan bir şekilde de geçmek mümkündür bu yüzden de şuur uyanıklığı ve her an bir farkındalık içinde olmaya çalışmak yeni yolda yürürken bize ışık tutacaktır .
Yüksek Zihin Halini Düşürmemek ve Yaşam Programı
Ruhsallığı günlük yaşamda yaşamayı ya da aydınlanma pratiklerini, yüksek bir zihin halini gün içindeki olaylara kapılarak düşürmemek olarak anlayabiliriz. Uygulamalar yapmamızın ardından yatan gerçek neden de budur zaten. Farkındalığı yüksek tutmak, kim olduğumuzu, bu gezegendeki gelişmek ve geliştirmekle ilgili görevimizi hatırlamak, indirmek zorunda olduğumuz pozitif ve kristal enerjileri indirmek; bu enerjileri sıradan zihin halinde kaldığımızda indiremediğimizi öncelikle hissetmek gerekir. Her insan kendi yaşam programını doğru dürüst uyguladığında, en yakın çevresinden başlayarak önce küçük sonra büyük bir daire halinde kendini ve başkalarını geliştirmeye bilmeden de hizmet verir. Bu nedenle bu dönemin en belirgin özelliklerinden biride doğum haritalarımız ve yaşam planımız hakkında bazı genel bilgiler edinmenin çok yararlı olacağını bilmektir. Sadece kendi duygusal isteklerimize uygun olmadığı için bize en değerli dersleri veren ve karmik bir borcumuz olan yakınımızdaki bir insanı (eş,anne-baba-çocuk) kolaylıkla yaşamımızdan çıkarma kararı alabilir, tüm programı alt-üst edebilir sonra de neden her şey ters gidiyor? Bana neler oluyor? Yaşam çok acımasız diyebiliriz. Az önceki örnek yeni uygulamaları ve hızla alınan karşılıkları çok net tanımlamaktadır. Zaman enerjisi artık daha hızlı kullanıldığı için yanıtlar da eskisi gibi yıllarca bekledikten sonra gelmemekte birkaç gün ay veya saat içinde çeşitli ve şaşırtıcı yanıtlarla karşılaşabilmekteyiz.
Yaşamımıza yeni enerjileri indiremediğimiz sürece, bu yazı boyunca sözünü ettiğimiz yeni yolda yürümek zorunda olduğumuz için maddi-manevi bir takım tıkanmalar, hiç beklenmedik terslikler, yeni yolların bir türlü açılamaması, bizi yeniye taşıyacak fırsatların doğmaması olasılıkları artmaktadır. Artık o eski yolda kullandığımız anahtarlar yeni kapıları açmayacaktır. Hız la yeni anahtarlarımızla yeni kapılar açmaya, yeni yolda yürümeye adapte olmaya çalışmamız gerekiyor.. .
İlk başlarda biraz zor gelebilirse de bu pratikleri yapılamaz pratikler değildir. Samimi çaba ve uygulamalarla kendimizi yeniden yapmamız mümkündür, en azından imkânsız değildir, bunu bilmemizde yarar vardır, yapılmış ve uygulanmış yollardır bunlar. Bizden önce binlerce, milyonlarca hatta milyarlarca ruhsal yolcu hep aynı yollardan geçerek, kendi Nirvanalarına, Aydınlanma noktalarına ulaşmışlardır. Bazı zorlanmalar yaşanabilir ama çaba ve gayreti bırakmamak bizi hep ileriye taşır. Sanırız asıl zor olan yeni yolda eski alışkanlıklarla yürümeye çalışmak, o alışkanlıkları yeni yolda sırtımızda taşımaktır, bu bize yük ve fazlalık getirir. Hâlbuki onları ne kadar kolay atabilirsek, yürüdüğümüz yol daha kolaylıkla ve neşe içinde yürünür ve hafif hale gelecektir.
Günlük Yaşamdaki Pratikler
Güne başlarken ve gün içinde defalarca bize uygun gelen bazı zihinsel egzersizler yapmak şarttır. Tekrar edelim, güne başlarken de, gün içinde de zihnimiz sıradan ve adiyattan olaylarla fazla meşgul olduğunda bu hatırlatmaları yapıp zihin halini yüksek tutmaya çalışmak ilk ve en önemli adımdır.
Zihinsel akışlar ve geçişler hepimiz için maalesef çok kolay gerçekleşiyor. Kendimizi bir anda bu dünyanın karmaşık olaylarının ve bu realitenin taa ortasında bulup, burada bazı karşılanmadığını sandığınız suni ihtiyaçlarımız ön plana çıkıp zihinsel enerjilerimizi bir anda düşürebiliyor, aşağıya çekebiliyoruz.
Örneğin: Önünden geçtiğimiz lüks bir ev, yanımızdan geçen son model bir otomobil, çok şık bir bey veya bayan, otokontrolü kaldırırsak, karşılanmadığını sandığımız herhangi bir suni ihtiyacımızı bir anda açığa çıkarabilir. Oysa şu anda içinde bulunduğumuz şartlar kişisel gelişimimize en uygun şartlardır ve bizim kendi programımızdır ama daha iyiye doğru gelişmeyecek anlamına da gelmemektedir. Şikâyet yerine o şartları genişletmek için uygulama yapmak bize ve yeni yolumuza daha uygun davranışlar olacaktır.
Kabul edelim ki, bireysel gelişimizi hızlandırmak için özel bir çalışma ya da eğitim uygulaması yapmıyorsak, yaşamın akışı içinde günlük olaylar arasında kaybolmalar çok fazla oranda gerçekleşiyor. Çok çabuk kaybolunabiliyor, zihnimize takılan bir düşünce veya olayın peşinden gidilebiliyor ve farkındalığımızı, yüksek şuur halimizi hemen yitirebiliyoruz. Çok fazla dalgalanmaları olmayan disiplinli ve kaymayan bir zihin hali, bu pratiklerde başarı sağlamak için öncelikle gerekli..
Günlük olayları yüksek bir farkındalıkla yaşamak hepimizin çok sevdiği biraz soğukkanlı bir tavır içinde olmak gibidir. Bu gezegende bir anlam için bulunduğunu unutmayan insan için, her şey ve her olay öyle değerlidir ki, şikayet etmeye zaman bulamaz. Amacını aramaktan daha önemli ne olabilir ki? Belli bir aşamaya ve olgunluğa gelen her insan, kendi yazgısını aramaya başlar tıpkı Paulo Coelho’nun ünlü romanı Simyacı’da ki gibi ve herkesin yazgısı öylesine farklıdır ki!...
İnsanın yazgısına sahip çıkması kaymaları ve şikâyetleri azaltır. Zihinsel ekranımızı evrensel enerjilere sürekli açık tutar ve hepimizin kendi kapasitemize yaptığımız işlere, görevlere bağlı olarak akışlar, ilhamlar, sezgiler içinde olmamızı, kişisel hedefimize daha hızlı gitmemizi sağlar.
An'ı yaşamak-Geçmişin Acılarını Aşmak
Yeni yolun gereklerini bilip, şuurumuzu yani şu andaki farkındalığımızı geliştirerek, yeni adımlar atmaya başlarsak ne kadar çok şeyin değiştiğine bizzat kendimiz şahit olacağız.
Eski adımlarla yürüyemeyiz, yeni yol yeni adımlar gerektirir çünkü bunlar yeni derslerdir, günlük yaşam içerisinde geçmiş realitelere ait, geçmişte kullandığınız dönemlere ait şuur haline geçmemiz, eskinin anıları ve acıları ile meşgul olmamız bu aşamada geri adım attırıcı uygulama yapmak ve geriye gitmek demektir.
Geçmiş dönemlere ait şuur hallerimizi sık sık hatırlamamaya ve geri dönüş yoluyla kullanmamaya çalışmalıyız. Özellikle acılı anıları bugüne getirmek, holistik şifalandırma ve özel bir terapi yapılmayacaksa yani bir çalışmanın ürünü değilse sadece zaman kaybıdır…
Acılı geçmiş dönem zihin haline geçtiğimizi ilk fark ettiğimiz anda hemen zihni yükseltecek yeni bir uygulamaya geçmemizde yarar var. Bu bir yüksek okuma, kaliteli bir müzik dinleme olabileceği gibi, bizi yükseltecek herhangi bir başka uygulama da olabilir, yeter ki dikkatimizi ve şuur halimizi o kaymış olduğu yerden geri alabilmeyi başaralım ve depresif ruh hallerine kaymayı engelleyelim.
Çevremizde ağır bizi aşağıya çeken çok fazla dağıtıcı etki ve birçok enerji mevcut. Zihnimizi karıştırıcı, dağıtıcı, odaklanmayı zorlaştırıcı, daha sıradan, daha dünyasal bir takım olaylarla hemhal olmak durumundayız ancak bunlardan olabildiğince sıyrılarak, belli bazı temrinlerle dikeyde kalabiliriz, biz bu uygulamaları yaptıkça zamanla yeni zihin halimiz daha çok oturacak ve bizim doğal halimizmiş gibi zihin acı veren, yargılayan, karışık ve dengeyi bozan konularla ilgilenmeye başladığında, kendimize verdiğimiz olumlu telkinler devreye girmeye başlayacaktır. Hemen ani bir farkındalıkla, o olayların ağır etkisinden sıyrılıp dikeye geçmek, kuşbakışı ile bakmak (kartal bakışı) arzusu duyduğumuza kendimiz de şahit olacağız. Sakin, huzurlu, dingin bir zihne sahip olmayı kim istemez ki, sadece bugüne kadar nasıl yapacağımızı ve metodları olduğunu bilmiyorduk o kadar…
Zihnin bu arı ve duru haline uyumlanmamız pratiklerle birlikte gittikçe artar çünkü bu hal zihnimizin çok özlediği asıl hali ve öze dönüş uygulamasıdır. Bu nedenle bir süre sonra biz de, o ağır enerjileri ve o ağır enerjili insanların yanında durmayı istememeye başlarız. Bu bizim için yeni sayılan istememe hali, değişimin bir habercisidir. Doğal ayıklanma yoluyla, zihnimizin bahçesindeki dikenli otları ayıklamaya, sadece arık otları bırakmaya başladığımızın işaretidir.
Çok fazla detaylara takılıp, çok fazla detaylarla meşgul olduğumuzda bütünle bağımızı bir parçaya indirgemiş, zihnimizi bütünden uzaklaştırmış oluyoruz. Küçük bir parça bizi boş yere meşgul etmiş oluyor…
Bu gereksiz meşguliyet ruhsal anlamda olabildiği, fiziksel bir olayda da olabilir, bu örneği kendi yaşamımıza uyarlayıp, çeşitlendirmemiz mümkündür. Her insan kendi kaçış noktalarını herkesten iyi bilir. Hepimizin içinde bize bizden yakın olan o ince ve duyarlı vicdan sesimiz aslında sık sık doğruları söylemekte ve bizi ikaz etmektedir. Buna iç sesini dinlemek adını vermek de mümkündür ve iç sesi dinleyerek; olabildiğince zihinsel karmaşadan, detaydan uzaklaşarak, olayların içinde kaybolmadan, olaylarla yoğrulup onlarla birlikte sürüklenmeden sadece olayın bilgisin alıp çıkarak, dışından bakarak, olayı daha objektif bir şekilde değerlendirerek, detaylarla uğraşmayı minimum seviyeye çekerek yüksek bir zihin hali yaratmak olasıdır.
Bu bilgiyi tüm yaşamınızın her anına adapte etmek, yeni şartlar, olaylar ve yeni imkanlarla karşılaşmak için gereklidir. Uygulama olmazsa yeni yolda açılmaz, yaşayarak açılacak bir yolda yürüdüğümüzü, tüm evrenin canlı olduğunu unutmamalıyız. Yollar niye açılmıyor? Yaşamım neden hiç değişmiyor? Sorusunun saklı yanıtı uygulama eksikliğidir.
Akışlardan yararlanarak sizinle paylaşmaya çalıştıklarımızı özet olarak kısaca bir iki cümle ile tanımlarsak; değişimin gerçek olduğunu kabullenmek, bu yeni şuur halini anlamak, yeniyi istemek, yeniye her zaman açık olmak ve günlük yaşamımızın mümkün olan her anına yaymak diyebiliriz…
Bizler ancak bir prensip, ilke ve yasayı uyguladığımız zaman o enerjileri alabiliyor, ışıkla, ana kaynakla temasa geçebiliyor ve onu burada tezahür ettirebiliyoruz. Ama uygulamadığınız zaman böyle bir tezahür de söz konusu olmuyor.
İlke ve prensipte yasaları uygulayarak o tesirlerin bu gezegende yaşam bulmasına olanak tanımış oluruz. Aksi takdirde, daha sıradan bir zihin hali ile daha sıradan şeylere temas edip dokunuyoruz. Ve bu realitelerde de çok fazla vakti kaybedildiği zaman bu da bizim aleyhimize işleyen bir zaman dilimi olarak karşımıza çıkıyor.O anda anın enerjisini kullanamamış, o tesiri heba etmiş sayılıyoruz. Gezegenle ilgili yeni platform ve oluşturulacak birlik alanını bu çerçevede değerlendirmemizde fayda vardır.
Astroset