nefs ve arifler

suticenadam

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Tem 2010
Mesajlar
91
Tepkime puanı
12
Konum
kayseri
İş
TASAVVUF
Bestam’ın ileri gelenlerinden hatırı sayılır bir zat, devamlı olarak Ebu beyazıdı bestaminin in sohbetinde bulunur. Bir gün Beyazıdı Bestami hz’ne: -Otuz yıldır hiç iftar etmemek üzere oruca ve hiç yatmamak üzerede gece ibadetine devam ederim. Fakat bu senin anlattıklarının hiç birinin zevkini kalbimde bulamadım. Halbuki ben bu mukâşefe ilmine inanır ve onu severim der. Ebu Yezid (Beyazıdı Bestami):- Otuz değil, üç yüz yıl aynı şekilde ibadet etsem yine bu dediklerimin zevkine eremezsin, der. Adam:- Sebebi nedir? diye sorar. Ebu Yezid : -Zira sen nefsinle meşgul ve bu sebeble mahcup ve mem’nûsun der. Adam: - Bunun çaresi var mı? deyince, Ebu Yezid; -Sen onu kabul etmezsin, der. Adam : - Edeceğim, sen söyle diye ısrar edince, Ebu Yezid: -O halde hemen berbere koş, saç ve sakalını kestir, bu süslü elbiseni çıkar, kalın aba giy, boynuna ceviz dolu torba tak, çocukları etrafına topla ve: Kim bana bir tokat atarsa ona bir ceviz vereceğim de, sonra sokaklarda seni bilen ve bilmeyenlerin yanında böylece dolaş der. Adam: -Subhanallah, bu ne biçim şey ki bana teklif ediyor sun? der. Bunun üzerine Ebu Yezid: -Senin, subhanallah sözün şirktir der. Adam: - Nasıl şirk olur? deyince, Ebu Yezid: - Zira sen, Allahı değil, kendini büyütüyorsum, nefsini tesbih ediyorsun der. Adam daha da şaşırır ve: -Bu dediğini yapamam, bana göstereceğin başka yolun var mı? deyince, Ebu Yezid: -Senin için yine buradan başlayacağım, deyince, adam: -Ben bunu yapamam, dedi, bunun üzerine Ebu Yezid:
-Zaten daha başlangıçta senin kabul etmeyeceğini ben sana söylemiştim der.
Ebu Yezidin anlattığı bu tedavi usulü nefsini beğenmek ve insanların kendisine bakmasını arzu etmek gibi hastalığa yakalananların tedavi yoludur. Bu hastalıktan başka kurtuluş çaresi yoktur. Bu tedavi, ameliyata dayanamayan, buna tahammül edip kendisini tedavi ederek bu mertebeye yükselenleri, hiç bu hastalığa yakalanmadan derecelere ulaşanları inkara kalkışmamalıdır. Sıhhat derecesinin en azı bunun mümkün olduğuna inanmaktır. Bundan da mahrum olana yazıklar olsun. (İHYA C4 S 643-644)


Nefsini hayırla meşgul etmeyeni, nefsi şer ile meşgul eder. İŞafi (KS)

Nefis, gerçekten bir puttur. Kim nefsinin isteklerine boyun eğiyorsa o, puta tapıyor demektir. İGazali KS
Bence nefsini sindirip terbiye edebilen kimse, tek başına bir şehri fetheden savaşçıdan daha kuvvetlidir. HzSüleyman KS
Onlar böylece nefislerini horlaştırırlardı. Önce insanların gözünden düşerlerdi, sonrada kendi kendilerini hiçe sayarlardı. Zira kendini beğenen ALLAH’ tan mahrum kalır. Kişinin nefsiyle meşgul olması kendisi ile ALLAH arasında perde olur. Nefsini böyle düşürdükten sonra artık ALLAH ile kendi arasında perde kalmaz, aslında kalplerin ALLAH’ tan uzaklaşması kendi nefis meşgalesidir. ŞHazne (KS); İnsanın şu kadar, zerre-i miskal kadar nefsi olsa o Allah’ dan uzaktır. Allah’a ulaşamaz. 2S18 -25 Sohbet S143


Alim ve kafir-nefsine muhalefet edenin keşfi-kalp gözü açılır. Nakşibendi amelleri nefsi yok eder. Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir, yusuf 53.
Nefis iyi şeyler istemez, hep kötülükleri emreder buyuruyor, öyle ise nefsin sözünü dinlememek, arkası sıra gitmemek lazımdır. Bilinmelidir ki Allah’ ın emirlerine, Allah’ın yoluna muhalif olan her sey nefistendir. İnsandan sadır olan günahların tamamı nefıs ve şeytandandır.
Allah’a, Allah yoluna muhalif olan şeylerin nefis ve şeytandan olduğu bilinip ona göre tedbir alınmalı, ona göre yol tutulmalıdır.
Nefisle mucadele edilmeli, Allah dostlarından, birinin canı soğuk su ıçmek ıster, vermez 40 sene mucaadele eder. Suyu ısıtmadan vermez nefsıne, suyu ısıtır, ondan sonra içer. Böylece nefsıyle mucadele eder.
Derlerki, Peygamber (sav )in her kim nesiyle mücadele eder nefsinin arkasından gitmezse, o kimse keşif ve keramet sahibi olur.

Mealine gelen hadisini gören bir kafir ben bu hadisi tecrube edecegım, diyerek nefsi ile mucadeleye baslar. Nefsiyle mucadeleyi, nefsıne muhalefetı devam ettırır, 3 -5 veya 7 sene. Devamlı olarak nefsıne muhalefet eder. Sonunda o kafirin keşfi (istidraç) açılır. Tabii bu hal müslümanlar arasında yayılınca müslümanlar bir kafir nasıl keramet sahıbı olur, kesf ehli olur, diye kalpleri bozulur. Dolayısıyla tehlıke başlar. Tehlikeyi gören bir alim bu işi ben halledeceğim diyerek, beline bir hançer takar. Kafirin evinin yolunu tutar kafirin evine varır kapıyı çalar, pencereye gelen adam,
”kimsin ne isyorsun?” diye sorar. Alim kendini tanıtır
ben falanca hocayım, sizi görmeye , sizinle biraz konusmaya geldim, kapıyı acarmısınız? der. Kafir, olur kapıyı acarım ama belindeki hançeri cıkar, oraya bırakta öyle gel içeri der. Alim şaşırır birşeyde diyemez. Mecburi olarak hanceri cıkarır, aşagıda bırakarak yukarı cıkar. Otururlar, ev sahibiyle biraz konustuktan sonra, alim mevzuya girer.
Söyle bakalım der. Sen ne yaptında ne amel işledin de bu keşif ve kerameti buldun? Ben senin kafir olduğunu biliyorum hal böye iken keramet gösteriyorsun nasıl olur bu, bana sırrını söyleyeceksin der.
Kafir, vallahi işin aslını ben bugune kadar kimseye söylemedim ama sana söyleyeceğim cevabını verir ve anlatır der ki :
“Ben peygamberinizin, nefsine muhalefet edenin keşfi açılır manasına gelen hadisini gördüm. Tecrübe etmeye karar verdim, böylece nefsime muhalefete başladım, işte ne olduysa ondan sonra oldu. Keşfim açıldı, keramet sahibi oldum.
Alim, hayır sana inanmıyorum gerçeği söylemiyorsun, eğer söylediğin yalan değilse bir teklifim var, yap bakalım o zaman senin samimi oldugunu anlayacagım der. Kafir merak eder
”Söyle bakalım teklıfin nedir?” diye sorar “Alim, güzel der, söyle bakalim, Nefsin EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDÜN RASULULLAH demeyi kabul ediyor mu? Buna muhalefetin varmı?
Kafir düşünür. Bir saat kadar nefsiyle mucadele eder, malüm nefis iyi şeyler istemez, tabi onunda nefsi kelime-i şehadet getirmesine mani olur, yola gelmez nefsi. Adam bakar ki nefsi kelimei şehadet getirmesine manidir, kendisi de bu makama nefsine muhalefet etmekle kazandıgını bilmektedir, madem ki kesif ve kerametimi , kötülükleri emreden, iyiliklere mani olan nefsime muhalefet etmekle kazandım, şimdi de nefsime muhalefet edeceğim, demek müslümanlık hak dindir ki nefsim istemiyor, öyle ise ben de müslüman olacagım. Bu gün de nefsime muhalefet edeceğim diyerek kelime i sahadet getirip müslüman oluyor.

İşte nefis budur. Nakşibendi amelleri ise, nefsi yok etmek nefsi izale etmek içindir. İnsanda nefs olduğu muddetçe kendisinde kemalat olmaz çunku en büyük düşman olan hep kötülüğünü isteyen nefsi beraberindedır nefis insanla beraber olursa, insan nefsinin emrine uyarsa, mutlaka günün birinde ondan bir darbe yiyip parca parca olur.

Kendisinde zerre-i miskal kadar nefsi olan kimse Allah’ dan uzaktır. Allah’ a ulaşamaz. Muhammed Diyauddin (ks)


Allah, u Teala “Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler (A İmran169) buyurmuştur. Bu mevkiin yalnız şavaş alanlarında ölenlere mahsus olduğunu sanma. Zira Arifin her nefesinde bin şehit derecesi vardır, demek ki yer ve göklerin her köşesi, ariflerin at oynattıkları bir sahadır. Şahsı ve cismi ile yükselmeye ve ayrılmaya lüzum görmeden yerinde dururken istediği yerde mekan tutabilir. O eni yerler ve gökler kadar geniş olan Cennet aleminde melekut alemini müşahade eder durur. Birbirini sıkıştırmamak üzere her arifin böyle geniş sahası vardır. Şu kadar vardır ki bunların da sayılmayacak kadar ayrı ayrı mevki ve dereceleri vardır. (Ihya C4 S558) İGazali –Sadıklar ve mukarreblerin makamındaki velilerin ilminden nasibi olmayanların son nefeslerinde, imanlarını kaybetmelerinden korkarız. Yahut bu ilmi inkar eden kimseler için, meydana gelebilecek kötü son şu olabilir. En azından bu kişiler asla bu ilimde bir pay ve haz sahibi olamazlar. Kişinin ruhuna bu ilmin kokusundan bir nebze ulaşmış olmasının belirtisi şudur. Kişi bu ilmi tam anlamıyla kabul eder. Çünkü velilerin, sözlerin tasdik edilmesi de bir anlamda veliliktir. ŞNakşibendi S9 Ebu talib Mekki(RA) Allah dostlarından birinin makamını veya ariflerin yollarından bir yolu inkar eden kimsenin en iyi hali, yakın zayıflığı, en kötü hali ise küfürdür. ŞNakşibend S9 Mürşidi kamiller verese-i enbiya oldukları için ancak kendilerine bildirilenleri bilirler. Zaman gelir, kendilerine arştan ferşe kadar her şey gösterilir. Zaman gelir ayaklarının topuğunu bile göremezler, her şey Allah’ın emriyledir. Tve Marifetullah S20 Yer ve gök yardımcı olsa, şayet civanmertleri inkar varsa, taatın hiçbir değeri olmaz.
 
Üst