Sevgili arkadaşlar;değerli yorumlarınızdan dolayı hepinize çok teşekkür ederim.Ancak yorumlarınız beni çok yanlış anladığınızı gösteriyor ve ben de mecburen bu yanlış anlamayı düzeltmek zorundayım.Ben kadere karşı gelmek,hür iradeyi etkilemek için istemiyorum bu tür bir öğretiyi.Benim amacım huzur ve asayişi temin etmek.İnsanların iradesinin etkilenmesine ben de karşıyım ve buna sonuna kadar da karşı çıkacağım.Örneğin;bir kadın seni sevmiyor.Ama sen onun kalbini celb için birtakım uygulamalar yapıyorsun.Sende gönlü olmayan bir kadını zorla elde ediyorsun.Bu çok çok kötü bir eylem.Bunun gibi daha birsürü iradeyi etkileyen uygulamalar mevcut ve ben bu tür uygulamalara sonuna dek karşıyım.Hiçbir zaman bu tür bir uygulama yapmam,Allah yazdıysa bozsun.O yüzden hepiniz rahat olun.Öyle bir niyetim asla yok,olamaz.Ve kadere karşı gelmek sözüne gelirsek:Kadere karşı gelmek diye bir eylem ya da olay olamaz.Çünkü kadere kimse karşı gelemez.Dolayısıyla kadere karşı gelmek sözü son derece mantıksızdır.Bir daha bu tür sözler sarfetmemenizi rica edeceğim.Benim amacım bir kere daha söylüyorum;huzur ve asayişi temin etmek.Tavsiye edeceğiniz öğretiyi bu amaçla kullanacağım.Eğer bu kutsal amaca ortak olursanız çok güzel olur.Olmazsanız da sizin bileceğiniz iş.Herkesin kendi hür iradesi vardır,ister bu amaca ortak olursunuz ister olmazsınız.Kendi hür iradenizle vereceğiniz bir karar,sonuna dek saygı duyarım.Çok teşekkür ediyorum.Sürç-i lisan ettiysem affola.Hakkınızı helal edin.Sevgiler,iyi forumlar...
Şu nokta biraz aydınlanmalı. İkilik olmazsa yaşam da olmaz, evrenin hayatın düzeninde bu vardır. Gece ve gündüz, iyi ve kötü, melek ve şeytan, karanlık-aydınlık, siyah-beyaz, sonsuza dek uzar örnekler. Elektrik devresinden fizik kurallarından ibarettir herşey, evrenin oluşum düzeni matematik denge üzerinedir, fizik yasaları üzerinedir. Elektrik devresinde, fişte, prizde 2 kablo vardır, + ve - değil mi? Hayat bu + ve - lerden ibarettir, bu fiziki düzenin önce soyut olarak sonra da somuta yansımasından ibarettir. Herşey bu düzene göre işler. Yani işin kısası + olmazsa - de olmaz, - olmadan da + olamaz. Yani kötülük olmazsa iyilik olmaz, hayat da olmaz, yaşam orada biter. Herkesin bir görevi vardır, negatif enerjiler yaratılmıştır ki pozitifler ile etkileşime girsin ve hayat olsun. Kış olsun ki yaz gelsin, karın altında tohumlar bulunsun ki yazın meyvaya dönüşsün vs. Hayatın devamı ve düzeni için ikilik gereklidir. Evrendeki işleyişe elbetteki tüm canlılar olduğu gibi insanlar da dahildir. Bu yüzden kötü insanlar da iyi insanlar da olmak zorundadır ve vardır da. Kötüler bu görev için yaratılmıştır, iyiler de kötülere maruz kaldıkları ve gösterdikleri sabır ve direnç sayesinde, zorlukları, sınavlarını aştıkça tekamüllerini geliştirecektir. Zorluğu aşmayı öğrenecek ve kabullenip erdem sahibi olacaklardır ki ruhları huzur bulsun ve ileride tekrar zorlukla hatta daha büyükleriyle karşılaştıklarında aşmayı öğrenebilsinler ve başarma gücüne sahip olabilsinler. Aşamayanlar için daha beter sınav, daha kötüler taa ki bu aşılıncaya kadar, belki de ömür boyu. Tasavvuf felsefesinde bu durum oldukça uzun ancak üstü kapalı olarak anlatılmıştır. Bazıları prens olarak doğar, bazıları dilenci, bazıları zengin bir hayat sürer bazıları fakir, bazıları ömür boyu doktor yüzü göremeyecek kadar sağlıklı yaşarken bazıları ömür boyu hastalıklıdır. Bazıları genç ayrılır dünyadan bazıları kazık çakmış kadar uzun ömürlüdürler. Hepsinin kaderi yazılmıştır, rollerinde ne yazılı ise onu oynarlar. Kötü birini iyi yapmak onun yazısına ve etkileyeceği başkalarının yazısına müdahaledir, yapması gereken görevi yapmasına ve bazı kişilerin tekamülüne engel olmaktır. Dinlere göre bu yüzden her türlü değişim günah sayılır. Büyü yolu ile değil de dünyevi yollardan müdahale caizdir, örneğin bir doktorun hastayı tedavi etmesi, zaten Allah ona ecel verdi ise baş ağrısı bile bahane olur. Ama hayatı varsa da bunu devam ettirmesini sağlamak insani bir iştir. Eski dönemlerde hristiyanlıkta hastalıkların tedavisi de yasaktı, hastalık işlediği günahlarından dolayı kula verilen bir ceza idi ve tedavi de kaderine karşı gelmek sayılıyordu. Ancak kilise bahçelerine tıbbi bitkileri ekerlerdi ve rahip ve kral kesimi her zaman imtiyazlıydı. Dünyevi müdahale örnekleri çoğaltılabilir. Özü birdir.
Doğada hayvan nüfusu hep dengede kalır, ortamda besin vardır, üreme imkanı vardır, çoğalılar ancak nüfus artışı nedeniyle besinlerde kıtlık başlar ve yaşama yerleri de dar gelmeye başlar bu sefer kimi açlıktan ölür kimi üreme yüzünden rekabet başladığı için birbirini avlar kimi yer kapma yüzünden, sonunda nüfus tekrar azalır ve doğa onları bir şekilde hep dengede tutar.
Dolayısı ile evren dengededir, kendini bir şekilde dengeler, düzene karışmak veya müdahale etmek kulların yapmaması istenen birşeydir. Çünkü kul kendi aklı kadar düşünür ötesini bilemez, Hızır ve Musa peygamberlerin bir hikayesi vardır, onun gibi ötesini görmek gerekir, neye göre kim masumdur insan bilemez bunu ve müdahale etmemelidir kendi görüşü dahilinde, çünkü bedeniyle sınırlıdır.
Büyü ile değişim kişinin alternatif kader yollarından birini alıp şu an yaşadığı yani beğenmediği ile değiştirebilmektir. Olmayan bir yol ile değiştirilemez. Yani bazen büyü yapılamamasının sebebi budur, asla olmayacak bir yolu oldurmaya çalışmak. Büyünün de bir sınırı ve mantığı vardır, olabilecek alternatifler doğrultusunda değişim yaptırılabilir.
Değişimin de her türlüsü alternatiftir, orijinali değildir, aslına müdahale dinen öngörülmeyen bir şeydir. Bu öğreti baştan kabullenerek alınır, alternatif öğreti sistemi yoktur, semavi dinlerde böyledir, başka inançlarda farklı farklı görüşler bulunmaktadır, hepsinin felsefesi ayrıdır. Bu arada öğrenmek, bilgilenmek değil uygulamak günah sayılır.