-Başım.. Başımda böcekler mi geziyor?
Ona baktığımda hep üzülüyordum. Tuhaf sorularla birlikte, hemşire kontrolünde koşuşturup duruyordu. Arkadan koşuşturan hemşireyi ise bir hayli çileden çıkarıyordu. Ara sıra ona vurduğunu görüp sinirleniyorum. Bazen ellerini açsam ve onu hemşireyle yalnız bıraksam diye düşünüp duruyorum. Bu güzel olurdu.. Bu kadar zeki bir insan ne olurda bu hallere düşebilir. Kimsesiz ve bir başına... Anlatılanlara göre delirip hastaneye düşmeden önce çılgın fikirlere sahip bir dehaymış. O kadar uçuk şeyler anlattılar ki 'hangi birine inanmalıyım' diye düşündüm. Yanan evrakların arasından çıkarılan bir kaç belgede, üç başlı farelerden bahsetmiş. Diğer onca anlatılan şey bundan daha çılgıncaydı. İnsanlar üzerinde beyin yıkama deneyleri yapmış ve söylentilere göre ise başarılı olmuş. Tabi her söylenene kulak asmamak lazım. Doktorlardan duyduğum için inanasım olsa bile şüpheci bir tutumum var. Sonuçta böyle şeyleri hergün duymuyorum. Herneyse yeni geldiğim için biraz kendimle ilgilenmeliyim. Stajyerlik yaptığım yerin pek güzel olduğunu söyleyemem tabi ama birkaç evrak işi öğrenmek işime yarayacaktı. Bu dönem bitene kadar burada insanların yardımına koşabilir ve evrak işlerini takip edebilirdim. Benim için burası farklı bir deneyim olacaktı.
Bu arada benim adım Jack, 23 yaşında olmama rağmen hala çocuk aklına sahip olduğumu söylerler. Bunca deliye ayak uydurmak bana diğerlerinin aksine güzel geliyor. Çalışırken eğlenmek diye buna denir. Mesela olmayan bir tahtada, olmayan bir takımla santranç oynayabilirsiniz. Bu ortamda böylesine ayak uydurarak hayalgücünün sınırlarını zorlayabilirsiniz. Bunca insana hayal etmesini söylemeniz yeterli oluyor. Bazen bu insanların deli olduğuna inanasım bile gelmiyor. Tabi duvarlara kafa atan ve çimlerde otlayanlar haricinde... Bugün bir doktorla konuşurken bizim 'dahi deli' hakkında birkaç bilgi daha almak istedim. Beni merakımın kapısına dayatan bu adam hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum. Doktor, meraklandığımı kanıtlayacak bir kaç sorumdan sonra bana söyleyecek birşey olmadığını söyledi. Sonra devamını getirerek ekledi; ''Neden ona sormuyorsun?''. Bu sorunun çok basit ve dahice olduğunu kabul etmeliydim. Ne kadar basit olsa da aklıma gelmemişti. Yarın ilk işim onu koşuştururken yakalayabilmek olabilirdi. Doktor ise düşünceli halimi görünce suratında ki iğrenç tebessümle ekledi; ''-Dikkat et stajyer, büyük lokma peşinde koşuyorsun.''. Neden böyle dediğini anlamadım ama 'tamam' diyerek masadan kalktım.
...
Ona baktığımda hep üzülüyordum. Tuhaf sorularla birlikte, hemşire kontrolünde koşuşturup duruyordu. Arkadan koşuşturan hemşireyi ise bir hayli çileden çıkarıyordu. Ara sıra ona vurduğunu görüp sinirleniyorum. Bazen ellerini açsam ve onu hemşireyle yalnız bıraksam diye düşünüp duruyorum. Bu güzel olurdu.. Bu kadar zeki bir insan ne olurda bu hallere düşebilir. Kimsesiz ve bir başına... Anlatılanlara göre delirip hastaneye düşmeden önce çılgın fikirlere sahip bir dehaymış. O kadar uçuk şeyler anlattılar ki 'hangi birine inanmalıyım' diye düşündüm. Yanan evrakların arasından çıkarılan bir kaç belgede, üç başlı farelerden bahsetmiş. Diğer onca anlatılan şey bundan daha çılgıncaydı. İnsanlar üzerinde beyin yıkama deneyleri yapmış ve söylentilere göre ise başarılı olmuş. Tabi her söylenene kulak asmamak lazım. Doktorlardan duyduğum için inanasım olsa bile şüpheci bir tutumum var. Sonuçta böyle şeyleri hergün duymuyorum. Herneyse yeni geldiğim için biraz kendimle ilgilenmeliyim. Stajyerlik yaptığım yerin pek güzel olduğunu söyleyemem tabi ama birkaç evrak işi öğrenmek işime yarayacaktı. Bu dönem bitene kadar burada insanların yardımına koşabilir ve evrak işlerini takip edebilirdim. Benim için burası farklı bir deneyim olacaktı.
Bu arada benim adım Jack, 23 yaşında olmama rağmen hala çocuk aklına sahip olduğumu söylerler. Bunca deliye ayak uydurmak bana diğerlerinin aksine güzel geliyor. Çalışırken eğlenmek diye buna denir. Mesela olmayan bir tahtada, olmayan bir takımla santranç oynayabilirsiniz. Bu ortamda böylesine ayak uydurarak hayalgücünün sınırlarını zorlayabilirsiniz. Bunca insana hayal etmesini söylemeniz yeterli oluyor. Bazen bu insanların deli olduğuna inanasım bile gelmiyor. Tabi duvarlara kafa atan ve çimlerde otlayanlar haricinde... Bugün bir doktorla konuşurken bizim 'dahi deli' hakkında birkaç bilgi daha almak istedim. Beni merakımın kapısına dayatan bu adam hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum. Doktor, meraklandığımı kanıtlayacak bir kaç sorumdan sonra bana söyleyecek birşey olmadığını söyledi. Sonra devamını getirerek ekledi; ''Neden ona sormuyorsun?''. Bu sorunun çok basit ve dahice olduğunu kabul etmeliydim. Ne kadar basit olsa da aklıma gelmemişti. Yarın ilk işim onu koşuştururken yakalayabilmek olabilirdi. Doktor ise düşünceli halimi görünce suratında ki iğrenç tebessümle ekledi; ''-Dikkat et stajyer, büyük lokma peşinde koşuyorsun.''. Neden böyle dediğini anlamadım ama 'tamam' diyerek masadan kalktım.
...