hazaR
Kayıtlı Üye
Belirsizlik bu saatlerdir gözlerime yapışıp kalmış şeffaf levhaların pürüzü dinmeyen açlığım dünyanın en sert yastıklarından aldığım ağrılar bitkin bedenim ve bu yine gelmiş boşluk daha henüz gitmiş olan ne diyeceğimi bilmeyip nerede kaldığımı unutturan bu yazmak için yazıyor oluşum bu bir mideyi zorla kusturma çabam bu bir yaranın kabuğunu soymak bu baş ağrım bitmeyen sıcaklar gelmeyen kış dolmayan defter kandırmayan su bağışlanmayan günah bitmeyen film boğmayan ip kesmeyen silah öldürmeyen bıçak kalmayan dost bitmeyen yıllar sürekli giden yollar bu elektronik fırtına bu parazit algı bu küflü yatak bu yalnız gece çıkmayan lekeler hiç olmayan meyveler solan bütün bahçem bu kuru gözlerim bu bir ağlayışın sanki bin yıl gelmeyişi bu bir kıvılcım çaksa her şeyin alev alev yanacağı hissi bu sesini adımca duymaktan vazgeçişim
bir gölün en kesif kıyısı bir denizin en mavi yeri bir kuşun en kırık kanadı ve bir uçurumun en yüksek noktası bir yağmuru aylarca bekleyişim bu kahve sebze uyku kahve yemek yastık karışmış saçlarım bu bitmeyen kızarıklıklar bu sakal dökümü zehir mazisi uyanık çocuk demir sandalye mor tarak mavi halı yeşil dolap soğuk su sirkeli banyolar bir tuzun bütün rahatsızlığı bir banyonun bütün hüznü bir mutfakta açlıktan ölüş bir yatak odasının duvalarına sıçramış kanlar bir vişne suyu çıkmayan lekesi halılardan bir ağaç sevgisi bir nehir yorgunluğu bir taş üzüntüsü bir keklik ölümü
bu artık durmuş bütün saatler yitik algım ne gördüysem yazdığım ne bildiysem saydığım satır mezarlığı bu bir kağıdın elimi kesmesi bu sürekli ıslanan yara bantları bu yanmış kekler dibi tutmuş çorbalar uyuşturmayan sigaralar bu bir bağımlılığın kalbimi her gece tavana vuruşu bir ateşin beni bir resimde her gece yakması bu bir kültablası yalnızlığı bu sek içilen bütün içkilerin ağrısı
bu sensiz geçirdiğim üçüncü ağustos
bu sensiz geçirdiğim ondördüncü kriz
bu sensiz geçmeyen bilmem kaçıncı gece
.
bir gölün en kesif kıyısı bir denizin en mavi yeri bir kuşun en kırık kanadı ve bir uçurumun en yüksek noktası bir yağmuru aylarca bekleyişim bu kahve sebze uyku kahve yemek yastık karışmış saçlarım bu bitmeyen kızarıklıklar bu sakal dökümü zehir mazisi uyanık çocuk demir sandalye mor tarak mavi halı yeşil dolap soğuk su sirkeli banyolar bir tuzun bütün rahatsızlığı bir banyonun bütün hüznü bir mutfakta açlıktan ölüş bir yatak odasının duvalarına sıçramış kanlar bir vişne suyu çıkmayan lekesi halılardan bir ağaç sevgisi bir nehir yorgunluğu bir taş üzüntüsü bir keklik ölümü
bu artık durmuş bütün saatler yitik algım ne gördüysem yazdığım ne bildiysem saydığım satır mezarlığı bu bir kağıdın elimi kesmesi bu sürekli ıslanan yara bantları bu yanmış kekler dibi tutmuş çorbalar uyuşturmayan sigaralar bu bir bağımlılığın kalbimi her gece tavana vuruşu bir ateşin beni bir resimde her gece yakması bu bir kültablası yalnızlığı bu sek içilen bütün içkilerin ağrısı
bu sensiz geçirdiğim üçüncü ağustos
bu sensiz geçirdiğim ondördüncü kriz
bu sensiz geçmeyen bilmem kaçıncı gece
.