Alttan alıyormuş gibi görünmüyor biz bunları yaşarken....Sonradan farkına varıyoruz tabii ki....Ama artık bazı gerçeklere uyandıktan sonra isteseniz de alttan alamazsınız zaten....Siz öğrenmişsiniz bence....
Biraz daha açarsam bunu diyelim ki yakın bir arkadaşınız var....Her görüşmeden önce ya buluşmaya sürekli geç geliyor ya da buluşmayı günlerce erteliyor....Her telefon edildiğinde siz aynı anda açıyorsunuz ama o üç gün sonra dönüyor...Size sürekli bahane üretiyor...Ama bu 1 kere değil 2 kere değil....İşte bunlar hep işaret...Eğer siz o kişiye öfke duyup sınır koymazsanız o kişi size öfkelenip uzaklaşıyor...Aslında sizin uzaklaşmanız gereken yerde siz alttan alırsanız bütün duygular karşı tarafa geçermiş...Yani sırf seviyoruz diye kimseyi alttan almamalıyız...Haklı olduğumuz halde güç karşı tarafa geçiyor,onlar kendini haklı sanıyor...Ama sadece haklı saymakla bitmiyor bir de uzaklaşıp suç bizdeymiş gibi bir izlenim yaratıyorlar....Kaç kere yaşamışızdır....Çok iyi davrandığımız halde biten arkadaşlıklarımız olmuştur...İşte bunlardan...Herkes yanında rahat olabileceği insanları ister...Ama bazı insanlar kolay ,su gibi akan ilişkileri değersiz görür...Düşünün bizi diken üstünde tutan kaç kişiye hep hoşgörülü davrandık...Ama artık iyi davranmak bile yetmiyorsa ve zaten sonunda bu ilişkiler devam etmiyorsa neden biz de kurallar koymayalım....Bakın ''sınırlar''iş yerinde de arkadaşlar arasında da ilişkinin devamlılığını sağlar....Hatta ''Sınırlar''diye bir kitap var...Okumanı tavsiye ederim...Arkadaş,sevgili,aile,iş yeri ilişkileri ;düzgün gitmesini istiyorsak bizim de sınırlarımız olmalı...Uzun süreli ilişkilerin temeli buna dayanıyor....
Kitaptan bazı alıntılar:
---Doğruyu söylemeniz terk edilmenize yol açıyorsa zaten sevilmiyorsunuz demektir.
---Birbirimize kesinlikle ihtiyacımız var ama kimse yeri doldurulamaz değildir.
---Tepki verdiğinizde denetimi ellerinde buluunduranlar onlardır,yanıt verdiğinizde sizsiniz.
---Unutmayın ki sınırlar insanın mülkünü tanımlar.
---Hayır demekten korkarsak ''evet''imizin bir anlamı yok.
----Sadece kendinizi değiştirme gücüne sahipsiniz,başkalarını değiştiremezsiniz.
---Gerçek sevgi insana mutluluk getirir,depresyona sürüklemez.
---Uygun sınırlar koyduuğunuzda,başkalarına ilgi gösterme yeteneğinizi arttırırsınız.Son derece gelişmiş sınırlara sahip olan kişiler,dünyada başkalarını en çok düşünen kişilerdir.
Henry Cloud/Sınırlar
Burada bahsedilen özet olarak en temel ihtiyacımız sevgi ,aidiyet ve yuva hissimiz...Bunu kabul edelim....Ama karşı tarafın sınırlarına da kendi sınırlarımıza da saygı duyalım...Yakın olalım tabii ki,derinleşmek için bu en önemli unsur...Sürekli tetikte olamayız ama burada önemli olan gerekte istemediğiniz bir şeyi yapmamak..
Şöyle düşünün:Bahçeli bir eviniz var ,sadece çitle çeviriyoruz...Onu korumak için...Duvarlar demiyoruz....Kendimizi bir ülke gibi düşünelim...Mesela ülkelere girmek vizeyle....Her önüne gelen giremez ve o ülkenin kurallarına saygı duymak zorundayız...O ülke nasıl ki kendini koruyor ve bir sürü şartı oluyor...Ama kimse gitmekten vazgeçmiyor ve çok değerli olarak görülüyor....Katı ve sert sınırlardan bahsedilmiyor....Bu sınırlar sevgiyi reddetmek değil aksine sevgimizi ve saygımızı canlı tutabilmek için...
Bizim kültürümüzde bile yok mu?''Çok muhabbet tez ayrılık getirir''gibi....Aslında bu sınırlar bizim daha yakın olmamızın ilk aşaması...Samimi ilişkiler bize çok şey katar...Derinleştirir...Yani sürekli dikkatli olmaktan değil,sadece bazı şeyleri baştan belirleyip kendi içimizde kendimize sahip çıkalım...Eğer kişisel gelişime dair kitaplar okumak isterseniz bu kitabı da listenize ekleyin....Bir de Rolle May /''Kendini Arayan İnsan'', İrvin D.Yalom/Nietzsche Ağladığında....Yine nerelere geldim ama aklıma geldikçe böyle kitap öneririm