Amacım spekülasyon yaratmak, ortalığı karıştırmak değil.
İnancın insanın içindeki boşluğu doldurması, tanrının saklambaç oynaması, imanın gerekli olması, sonra tanrının cezalandırıcı, hatta bayağı kindar olması, bizimle oyun oynaması fazla klişe değil mi ?
Böyle büyük kelimeler söylemek, sürekli tekrarlayan birbirinin aynısı cümleler kurmak, herşeyden bu kadar emin olmak, bizden olmayanın boğazına çökmek, dini bu kadar ciddiye almak, aslında kibrin ben bilirimci tavırların paçalardan akıp cepleri doldurması düpedüz tanrıcılık oynamak değil mi ?
İman olmasada bir insanda ulaşamaz mı mutlu bir sona, ya da inanmasa peygambere, cennet ve cehenneme ama inansa sadece bir yaratıcıya, fazla kasmasa kendini, germese çevresini, ÖSS çalışır gibi yatıp kalkıp rahatsız etmese yaratıcıyı, biraz rahat bıraksa yakasını, şöyle güzelce hayatını yaşasa, iyi bir insan, anne, baba, eş, dost olsa, hırsın fazlasından, egonun zararlısından, kıskançlıktan, gözü kör eden şehvetten, mala mülke olan bağımlılığından uzak dursa, kendi içinde ve rutininde dengeye ulaşsa, daima rahat ve huzurlu olmayı başarsa, öfkesini geçiştirebilse yine de gidemez mi yaratıcısının yanına, ruhu varmaz mı doygunluğa, illa ki iman mı gerekir sonsuz huzura ulaşmaya ?
A dostlar zorlaştırmıyormuyuz böyle işleri, neden kasıyoruz kendimizi, yollar rotalar çizerek, metaforlar kullanarak, sonunda suyu balçık yaparak mı ulaşacağız tanrıya ?
Statüler, merdivenler ve mertebeler ne gerek var bunlara, küçümseyerek, böbürlenerek, dergahçılık oynayarak mı ulaşacağız tanrının şefkatli kollarına?
"Bence" basit olmanın, fazla takılmadan rahat yaşamanın, derinlere inmenin ve büyük laflar etmenin marifet olmadığını bilerek, sıradan olmanın tadını çıkarın.
Kılıçlarınız kınında dursun, çıkarmayın hemen onları, almayın çabucak gardınızı bekleyin biraz, sabredin göreceksiniz farkımız yok bizim.