Amin sözcüğü?

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

01anavarza

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 May 2013
Mesajlar
501
Tepkime puanı
6
Amin sözcüğü islamda çok sık kullanılan bir sözcüktür.Her fatiha dan sonra mesela.Amin sözcüğü Kuran da hiç bir yerde geçmez.Ayrıca kökeni için bir çok iddia var.Örneğin amon ra putperest tanrısından aldığı söylenir.Peygamber Efendimiz öldükten sonra ortaya çıkıp hadis gibi gösterildiği söylenir.Kuranda ayetlerde Peygamberimiz hiçbir şekilde dinde olmayan kelime çıkaramayacağı söylenir.yani sorgulanması gereken şey gadisin sahihliği.Ya hadis sahih değilse ve milyarlarca müslüman yanılıyorsa.Bir yandan da düşünüyorum Allah böyle bir şeye izin verirmi?
Sizinde değerli görüşlerinizi duymak isterim.
 

ruban

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Ara 2013
Mesajlar
305
Tepkime puanı
11
islam alimleri bu kunu hakında hiç bir sakınca görmüyor ve bir çoguda amin diyor fatihadan sora ve pek çok kitaptada şuanda fatihanin sonunda amin cümlesi var bu belki soradan türemiş olabilir Amin nedir ??

Tek tanrılı dinlerin hepsinde en sık kullanılan kelime ‘amin’ veya ‘amen’dir. İnsanların bu kadar sık kullandıkları bir kelimenin anlamını da doğal olarak bilmeleri gerekir. Ne var ki birçok insan amin kelimesini olur olmaz yerde kullanır. Bazıları aminin, bir duanın kapanış işareti olduğunu, bazıları da ‘dualarım kabul olsun’ anlamına geldiğini sanır. Halbuki kelimenin anlamı çok daha geniş, kökeni de epey eskidir.

Genel inanış, bu uluslararası kelimenin kökeninin İbranice olduğu şeklindedir. İbranice’de ‘amen’, onaylama, doğrulama, kabul veya gerçeğe şahitlik etme ifadesi olarak ‘gerçekten öyle’, ‘tabii’ anlamında kullanılır. Kelime Latince, İngilizce, İspanyolca ve diğer birçok dile değişmeden geçerken Arapça’ya da ‘amin’ olarak yerleşmiştir. Bu geçiş süreçlerinde cümlenin başında veya sonunda kullanılışına ya da cümlenin içeriğine göre farklı anlamlar kazanmıştır.

Müslümanlarda dua veya surenin sonunda söylenir ve genel olarak ‘Tanrım duamı kabul et’ anlamına gelir.

Özetle eğer bir kişi ‘amin’ diyorsa;

Tanrının gerçekliğini, mükemmeliyetini, güvenirliliğini bütün kalbimle kabul ediyorum,
Tanrı tarafından yerine getirilmesini istediğim dua ve taleplerin doğruluğunu tasdik ediyorum, demektedir.

‘Amin’ mukaddes bir yemin olarak da görülebilir.

‘Amin’, Kuran’a ait bir kelime değildir. Kuran’ın hiçbir yerinde geçmez. Halife Osman’ın toparlayıp derlettiği Kuran’da ‘amin’ kelimesi yoktur. Müslümanlıkta bu kelime Hz. Peygamber’in ölümünden 200-300 sene sonra ortaya çıkmaya başlayan hadislerle gündeme gelmiştir.

İslam düşünürlerine ve hadislere göre, Hz. Muhammed Fatiha Suresi’ni okurken sonuna geldiğinde Cebrail görünmüş ve kendisini ‘amin de’ diye ikaz etmiştir. Bu olaydan sonra Hz. Peygamber, Müslümanlara ‘imam amin dediğinde cemaatin de sesli olarak amin demesi gerektiğini’ buyurmuş, cemaatin ‘amin’ sesleriyle meleklerin sesleri birbirleriyle uyuştuğu takdirde Tanrının geçmiş günahları affedeceğini bildirmiştir.

Amin’ kelimesinin kökeninin İbranice olduğu konusunda her ne kadar görüş birliği varsa da kökeninin çok daha eskilere uzandığını ileri sürenler de var. Onlara göre kelime eski Mısır Tanrısı Amon’dan geliyor. Amon, Mısır’da, Yunan mitolojisinin Zeus’u, Romalıların Jüpiter’i gibi baş tanrı seviyesine gelmişti ve koç başlı bir insan olarak tasvir ediliyordu.Fa’ adıyla Güneş Tanrısı olarak da bilinen Amon, gizliliği ve görünmeyeni de temsil ediyordu. Güneşin her gün ufukta kaybolması ve bir süre görünmemesi nedeniyle Amon kelimesi bilinmeyen anlamında da kullanılıyordu. Eski Mısırlılar tüm dua ve yakarışlarını Amon’un ismini anarak bitiriyorlardı. Yani, krallık döneminde Mısır’da köle ve esir olarak yaşayan İbranilerin, en büyük gücün simgesi olan Amon isminden etkilenerek kelimeyi kendi dillerine katmış olabilecekleri de düşünülüyor.

başka iddia da ‘amin’ kelimesinin Hinduların kutsal hecesi ‘om’ veya ‘aum’dan türediği şeklinde. ‘Om’ kelimesinin Hindu dilinde kesin, belirli bir anlamı yoktur. Hinduların dualarında çok sık yer alan bu hece, insandan çıkan tüm seslerin özeti, başlangıçta kainatta hiçbir şey yokken var olan kozmik bir ses olarak kabul edilir.
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Amen ,Amin ,Amon.Bu 5 bin yıllık gelenek bana göre.İlk okarak Mısır firavunu Amonofis kendisinin anılması için her duanın sonuna amon denmesini istemiş zamanında ve bu yahudiler hrıstiyanlara ve müslümanlığa kadar gelmiş bır kelime.Allah razı olsun,öyle olsun manasında kullanıyor dinlerde.
Aynı zamanda Amen kelimesini kullanan cadıların geneli Amen'in kökünün Amon olduğunu kabul eder. Hatta Amen yerine Amon kelimesini kullandıklarını duymuştum.

Neden müslümanlar kandırılmış olsun ki ? Aminin ne manada odluğunu ve ne için kim için söylediğinizi biliyorsunuz.Duanın sonunda öyle olsun kabul olsun rızan ile manasında söylüyorsunuz.Amon u anmış olmakla hiç alakası yok.
Eğer Kuranda geçmediği için çelişkiniz yada bundan duyduğunuz hoşnutsuzluk var ise o zaman önce Kuran da namaz kelimesini arayınız .

Sevgiler.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Mealli kuranım da fatiha için ayrılan bölünmün hemen aşağısında bir cümleye rastladım paylaşmak isterim .

Amin: ''Kabul et!'' ma'nasında olup Kur'an'dan değildir; sünnet ile sabittir. (İbn-i Kesir , c. 1 , 25)
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Mealli kuranım da fatiha için ayrılan bölünmün hemen aşağısında bir cümleye rastladım paylaşmak isterim .

Amin: ''Kabul et!'' ma'nasında olup Kur'an'dan değildir; sünnet ile sabittir. (İbn-i Kesir , c. 1 , 25)
Doğru bilgi.

Namaz da geçmez Kuran da. Sadece ibadet edin der.İbadetin bin bir şekli olur düşünebildiğimiz üzere.Bir teşekkür de ibadettir.Namaz kılmak da Muhammedden kalan hadislerde geçen farz kılınmış bir ibadet şeklidir ama Kuran namaz kılın demez.İslam dininden önce zerdüştler 5 vakit namaz kılarlarmış.Eh işte düşünün ne diyim.Ben Kuranı tam olarak okumamıştım ve bir çok kişi gibi namazın Kuranda geçtigini zannediyordum ki İslamda feci bir namaz baskısı vardır.İnsanlar bir rekatını kaçırıcak diye deli olurlar.Elbette peygamberin getirdiği bir ibadet şeklidir inanana ve kılana asygı duymak gerekir.Düşündüren tek yanı Kuran da geçmeyeni yapmak ve hadislere inanmak..Araştırdıkça daha neler var neler.
Amin kelimesi biraz daha masum kalıyor :)
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Oyyy,

Diyelimki ufacik bir cocuk annesinden disari cikmak icin izin istior, annesi derki ama ustunu kirletmicen, cocuk ne der tamam ! Tamam demesse annesinin tavri degisebilir icabinda izin vermez.

Kul ve Allah arasindaki iliski bundan baska birsey degildir, Allah kimseye zorla birsey vermez, ama kisi ister. Amin ise tamam, ok ,kabul, onayliyorum manasindadir.

Kuranda amin yok cunki Allah kimseyi onaylamaz peygamberi disinda, O bunu böyle yaparsan su olur der ayetlerde, kisi okur anlar ve tamam der. Amenna da ayni sözden turemistir.

Fatiha ,amin gerektiren bir sure aslinda neden ? cunki Fatiha Kur'an in sykirilmis metnidir yani, butun ayetler fatihada vardir kuranin ruhu fatihada mevcuttur, ayetlerinin gelisimi sihiri ve ruhu böyle, sonsuz olan 7li denilir fatihaya cunki 7 sonsuzlugun sayisal simgesidir islamda.Ve fatihaya amin demek kisaca kurana amin demektir o yuzden mecburi.

Fatihada muthis bir anlasma vardir, yani nefsini bana sat ifadesine fatiha kompile bir cevab sözlesmedir, bu yuzden denilirki fatihasiz namaz( salat) olmaz.
Cunki kisiler Allah ile alisveris yapio, nefsini satiyor ve karsiliginda bilin bakalim ne alior ? Rabbini !!

Iyyakenagbudu ve iyyakenastagin ayeti, mealler geregi birtek senden ister birtek sana siginirsiz dir ya, degil ama bu yeterli bir acilim degil.
Iyakenastagin deki nastagin 'gina'* cumlesinden türüyor bu cumlenin acilimi kendi kendine zengin olmak bir kendine yetmek dir, iste bu ayeti bu mana ile acinca ortaya cikan sey birtek senden seni isteriz ifadesidir, iste bu zaten alisveris dir, buna amin demek zorundasin yani TAMAM karsiligini kabul ediyorum. Fatihaya amin sarttitr cunki fatihaya amin ok demek kurani kompile kabul etmektir, sykisitirilmis medni dedik ya..
Kenastagin gina* cumlesi dedik ya onu bir acalim, kendi kendine yetmeyi istemek bu madesel bir taleb degil aslinda kuranda zaten madesel olana oyun eylence demistir, bu direk kendi kendine yetinmekten bahsediyor, burada devreye "SAMED" ismi girior, hic birseye ihtiyac duymaayan bosluuk kabul etmeyen, bu kisinin kendi rabbidir. yani ver nefsini al rabbini.

Böyle bir dua tastik ister mühür mahiyetinde, cunki ok yaydan cikar, ve bu ayete kim bilincli bir sekilde evet kabul ( amin) demise o kisinin kaderi degisir bu ayete verdigi söz artik onun kaderi olur, fatiha ile kaderlenmek evliya isidir.Cunki artik maddi talebler yok kulluk etmek var, yani "Emir ettigim üzere dosdogru ol" (hud112) ayeti acilir, kisinin bir kendisi yoktur verir talebi yoktur sevinci uzuntusu yoktur verir o nefsini, karsiliginda rabbini alir, buda evliyalarin yaptigi seydir.

Amin demek kisaca sadakalahulazim dir, sadakallaulazim demek allah ne dediyse dogru dedi demektir, yani ok kabul tamam aynen öyle, senin istedigin istedigimdir senin dedigin dedigimdir. Burda artik bir ego yokki, kendinden kendine bir alis veris var.

Fatihasiz namaz olmaz, arabca anlamini bilmedigin seyler fatiha cumleleri olsa ne degisir namaz kilarken baklava tarifi listesini aklindan gecirsen ne degisir ayni sey.Ne icin söz verdin bilmek gerek.

Ve amin kurana amin, alisverisin basidir.

Seytana amin de denilir buda seytanla alisverisin basidir. Her ikisi icin bir sürec lazimdir hic birsey birden olmaz ama bir alisveris varsa hayatin yön degisir. Zaten kisiler ya Allaha amin der yada seytana, bir ücüncü sik yoktur.

*klavyemde dolayi dogru harfleri kullanamadim pardon :) sevgiler..
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Sevgili La edri Kuranda amin kelimesi yoktur ''çünki o peygamberi dışında kimseyi onaylamaz '' cümlesinde ki biraz tuhaf olmuş.Elbette ki Allahın buna ihtiyacı yoktur onaylanmaya fakat kimesyi onaylamaz şeklinde ki anlatım tam olmamış.He şöyle deseydiniz : ayetlerde duanın sonunda yazılmaz nedeni ise şu gibi.Ama onaylamaz demek iddalı olmuş :) Tanrı insanları ve tüm canlıları yaratarak zaten onaylamiştir.Neyimizi ? Aklımızı tenimizi varlıgımızı.Yada doğayı..Bizde bunu kabul eder O na inanır ve amin deriz..Bu daha dogru bır anlatım bana göre.
İnsanlar nefsini satıyor ve alışveriş olarak adlandırdınız :) karşılıgında rabbini alıyor .Bu tamamen şahsi düşünceniz mi yoksa alıntımı yazının kısımları ? Çünki çevirmelerde yada anlatımda bir sıkıntı var gibi.Beni aydınlatırsanız sevinirim sevgili La edri.
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Doğru bilgi.

Namaz da geçmez Kuran da. Sadece ibadet edin der.İbadetin bin bir şekli olur düşünebildiğimiz üzere.Bir teşekkür de ibadettir.Namaz kılmak da Muhammedden kalan hadislerde geçen farz kılınmış bir ibadet şeklidir ama Kuran namaz kılın demez.İslam dininden önce zerdüştler 5 vakit namaz kılarlarmış.Eh işte düşünün ne diyim.Ben Kuranı tam olarak okumamıştım ve bir çok kişi gibi namazın Kuranda geçtigini zannediyordum ki İslamda feci bir namaz baskısı vardır.İnsanlar bir rekatını kaçırıcak diye deli olurlar.Elbette peygamberin getirdiği bir ibadet şeklidir inanana ve kılana asygı duymak gerekir.Düşündüren tek yanı Kuran da geçmeyeni yapmak ve hadislere inanmak..Araştırdıkça daha neler var neler.
Amin kelimesi biraz daha masum kalıyor :)

konunun dışına çıkmak istemem ama sizi biraz bilgilendirmek isterim , kuranda namazla ilgili ayetler bulunur .

''bizim ayetlerimize ancak o kimseler iman ederler ki , bunlarla kendilerine nasihat edildiği zaman , SECDE eden kimseler olarak yere kapanırlar; ve Rablerine hamd ile tesbih ederler , hem onlar kibirlenmezler. (secde suresi -15)

kuranda namazın farz olduğu anlamını getiren ayetlere değinelim

''hem namazınızı hakkıyla eda edin , zekatı verin ve rüku edenlerle beraber rüku edin !'' (bakara-43)

''Yüzünü göğe çevirip durduğunu muhakkak görüyoruz . Artık seni , hoşnud olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz; bundan sonra yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir ! O halde nerede olursanız , artık yüzünüzü onun tarafına çevirin! Doğrusu o kendilerine kitap verilenler bunun Rablerinden hak olduğunu gerçekten biliyorlar. Allah ise , omların yapmaktan olduklarından gafil değildir '' (bakara-144)

daha bunlar gibi pek çok ayet mevcut ben burada kısa geçiyorum . ayrıca bakmanızı istediğim birşey var , Peygamber efendimizin miraca çıkışını araştırırsanız namazın farz oluşu hakkında daha çok bilgi edinebilirsiniz .

İnsanlar bir rekatını kaçırıcak diye deli olurlar. demek istediğinizi nacizane bilgilerimle açıklamak isterim . ''namaz dinin direğidir. '' cümlesi yeterince açık . ''namaz muminin miracıdır'' cümleside namaza verilmesi gereken önemi belirtiyor . bilinecek tek yanı namaz kuranda şukadar rekat bu ... bu .... bu zamanlarda kılınacak diye teferruata inmemesi yada namazla şunları şunları yapacaksın dememesi . nerde olduğunu unuttuğum bir ayette yanlış olmasın şu yazı geçiyordu . ''secdeye git ve Rabbine yaklaş'' . umarım bu konuyu vakit bulabilrsek sizinle derinlemesine mutaala etmek isterim , sevgiler ve saygılar :)
 

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
Doğru bilgi.

Namaz da geçmez Kuran da. Sadece ibadet edin der.İbadetin bin bir şekli olur düşünebildiğimiz üzere.Bir teşekkür de ibadettir.Namaz kılmak da Muhammedden kalan hadislerde geçen farz kılınmış bir ibadet şeklidir ama Kuran namaz kılın demez.İslam dininden önce zerdüştler 5 vakit namaz kılarlarmış.Eh işte düşünün ne diyim.Ben Kuranı tam olarak okumamıştım ve bir çok kişi gibi namazın Kuranda geçtigini zannediyordum ki İslamda feci bir namaz baskısı vardır.İnsanlar bir rekatını kaçırıcak diye deli olurlar.Elbette peygamberin getirdiği bir ibadet şeklidir inanana ve kılana asygı duymak gerekir.Düşündüren tek yanı Kuran da geçmeyeni yapmak ve hadislere inanmak..Araştırdıkça daha neler var neler.
Amin kelimesi biraz daha masum kalıyor :)

Yanlış hatırlamıyorsam namaz kelimesi farsçaydı.. zerdüştlere gelince evet kendi kitapları dahi var , günde beş vakit namaz kılarlarmış , bende kitabı var baya geniş anlatan tarihi kısmı ile çeşitli öngörülerde bulunmuş zarathuştra ibrahim sıraç bilginin. okumanızı tavsiyer ederim islam ile çok benzerliği var :) hz.muhammedin de zerdüşt dini için o da ehli sünnetten dendiği rivayetleri var .malum hz.ömer islamı seçmeyen herkesi kılıçtan geçirirken ,adamlarından biri bu vahşeye dayanmayıp peygamber ile yaşadıgı bir olayı anlatıp peygamberin kendisine zerdüştlerin ehli sünnet oldugu oldugunu söylediğini ve katliamın durdurulmasını talep ettiği yönünde hikayeler var. e tabi iş işten geçmiş. ne zerdüştlük kalmış ne başka bi din kalmış . huzur islamda :D
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Namaz kılmak; İkametü's-Salat), bir Kur'an kavramı olan ve Türkçeye pek çok dini kavramda olduğu gibi Selçuklularca Hintçeden Farsçaya geçmiş bir sözcük olarak İran'daki ateşe tapanların "ateş önünde eğilmek" anlamına gelen Namaz kelimesi Salat kelimesi yerine kondu. Nitekim Namaz kelimesi Farsçada eylem olup eğilmek suretiyle saygı sunmaktır. Salat kendi başına genel anlamda dua'dır. İkametü's-Salat ise namaz kılmaktır.
Yaniiiiiiii secde edin; önünde saygıyla eğilin manasındadır.
Peygamberinizin miraca çıkmasını ve diğerlerini de biliyorum.Bana göre namaz dinin direğidir kelime manasından yaradana eğilme ibadet etme onu kabul etme manasındadır. O halde ibadet etme egilme kabul etme dinin direğidir..Yaradana şart kılınan namaz olmadanda yaklaşılabilir.Duanın ibadetin şekli şemali verilmiş halidir namaz.İsteyen elbette kılıyor.Bazısı beş vakit bazısı gönülden yakarş ve şükürleriyle eğiliyor yaradanın önünde.İbadetin fotoğrafı olmamalıdır.Kimi görev gibi kimi içten dua şükür gibi.Bunu tartışmak genel olarak haddimize değil elbet.
Ben sizden farklı düşünyorum ve fikirlerimi ortaya koydum.
Konuyu uzatmak hoş olmayacak dini tartışmak için doğru yerde değiliz kabataslak geçmek istedim.Konunun kapanmasına neden olmak istemeyiz :)
İyi forumlar.
 

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
Fatihada muthis bir anlasma vardir, yani nefsini bana sat ifadesine fatiha kompile bir cevab sözlesmedir, bu yuzden denilirki fatihasiz namaz( salat) olmaz.
Cunki kisiler Allah ile alisveris yapio, nefsini satiyor ve karsiliginda bilin bakalim ne alior ? Rabbini !!

Iyyakenagbudu ve iyyakenastagin ayeti, mealler geregi birtek senden ister birtek sana siginirsiz dir ya, degil ama bu yeterli bir acilim degil.
Iyakenastagin deki nastagin 'gina'* cumlesinden türüyor bu cumlenin acilimi kendi kendine zengin olmak bir kendine yetmek dir, iste bu ayeti bu mana ile acinca ortaya cikan sey birtek senden seni isteriz ifadesidir, iste bu zaten alisveris dir, buna amin demek zorundasin yani TAMAM karsiligini kabul ediyorum. Fatihaya amin sarttitr cunki fatihaya amin ok demek kurani kompile kabul etmektir, sykisitirilmis medni dedik ya..
Kenastagin gina* cumlesi dedik ya onu bir acalim, kendi kendine yetmeyi istemek bu madesel bir taleb degil aslinda kuranda zaten madesel olana oyun eylence demistir, bu direk kendi kendine yetinmekten bahsediyor, burada devreye "SAMED" ismi girior, hic birseye ihtiyac duymaayan bosluuk kabul etmeyen, bu kisinin kendi rabbidir. yani ver nefsini al rabbini.



Fatihada muthiş anlaşma nefsini bana sat ve karşılıgında rabbini alıyor. alan razı satan razı :D Yani bu ruhu satma gibi mi oluyor ki . . Çok ilginç , ruhu şeytana satma belki de gerçek. Yani bir çıkar ilişkisine döndüğünü siz de itiraf etmiş bulunmaktasınız , bakınız tevratta çok geçer. rabbın peygamberlerle anlaşma yaptıgını yazar. amin kelimesi ise çok çeşitli iddialar var. bense aminin kabul eyle manasına geldiğini sanıyordum. Allah'ın hiç bir şeye ihtiyacı yok bize hele hele hiç ihtiyacı yok zaten o herşeydir. biz onun parçasıyız. ne anlaşma yapmasına gerek vardır ne de başka bir şey yapmasına gerek vardır. gazap mı ??? Korku imparatorlugu kurmak mı ?? Namaz kılmazsanız ateşler içinde yanacaksınız demek mi . bunlara hiç hiç ihtiyacı olmadıgını düşünüyorum . zaten olması gereken ne ise o olur herkes rolunu oynuyor satanisti de olucak ateisti de olucak teistide olucak.

neyse üstat . ver nefsini al rabbini hayırlı alışverişler diyosun ...
 

codzombi

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2011
Mesajlar
1,169
Tepkime puanı
119
Yar.6: 18 Ama seninle bir antlaşma yapacağım. Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin.

Yar.6: 19 Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al.

Yar.6: 20 Çeşit çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter çifter sana gelecekler.

Yar.6: 21 Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola."
Yar.9: 9-10 "Sizinle ve gelecek kuşaklarınızla, sizinle birlikteki bütün canlılarla -kuşlar, evcil ve yabanıl hayvanlar, gemiden çıkan bütün hayvanlarla- antlaşmamı sürdürmek istiyorum.

Yar.9: 11 Sizinle antlaşmamı sürdüreceğim: Bir daha tufanla bütün canlılar yok olmayacak. Yeryüzünü yok eden tufan bir daha olmayacak."

Yar.9: 12 Tanrı şöyle sürdürdü konuşmasını: "Sizinle ve bütün canlılarla kuşaklar boyu sonsuza dek sürecek antlaşmamın belirtisi şu olacak:

Yar.9: 13 Yayımı bulutlara yerleştireceğim ve bu, yeryüzüyle aramdaki antlaşmanın belirtisi olacak.

Yar.9: 14 Yeryüzüne ne zaman bulut göndersem, yayım bulutların arasında ne zaman görünse,

Yar.9: 15 sizinle ve bütün canlı varlıklarla yaptığım antlaşmayı anımsayacağım: Canlıları yok edecek bir tufan bir daha olmayacak.

Yar.9: 16 Ne zaman bulutlarda yay görünse, ona bakıp yeryüzünde yaşayan bütün canlılarla yaptığım sonsuza dek geçerli antlaşmayı anımsayacağım."

Yar.9: 17 Tanrı Nuh'a, "Kendimle yeryüzündeki bütün canlılar arasında sürdüreceğim antlaşmanın belirtisi budur" dedi.

Rab'bin Avram'la Yaptığı Antlaşma

BÖLÜM 15

Yar 15:1 Bundan sonra RAB bir görümde Avram'a, "Korkma, Avram" diyeseslendi, "Senin kalkanın benim. Ödülün çok büyük olacak."

Yar 15:2 Avram, "Ey Egemen RAB, bana ne vereceksin?" dedi, "Çocuksahibi olamadım. Evim Şamlı Eliezer'e kalacak.

Yar.15: 3 Bana çocuk vermediğin için evimdeki bir uşak mirasçım olacak."

Yar.15: 4 RAB yine seslendi: "O mirasçın olmayacak, öz çocuğun mirasçın olacak."

Yar.15: 5 Sonra Avram'ı dışarı çıkararak, "Göklere bak" dedi, "Yıldızları sayabilir misin? İşte, soyun o kadar çok olacak."

Yar.15: 6 Avram RAB'be iman etti, RAB bunu ona doğruluk saydı.

Yar.15: 7 Tanrı Avram'a, "Bu toprakları sana miras olarak vermek içinKildaniler'in* Ur Kenti'nden seni çıkaran RAB benim" dedi.

Yar.15: 8 Avram, "Ey Egemen RAB, bu toprakları miras alacağımı nasılbileceğim?" diye sordu.

Yar.15: 9 RAB, "Bana bir düve, bir keçi, bir de koç getir" dedi,"Hepsi üçer yaşında olsun. Bir de kumruyla güvercin yavrusu getir."

Yar.15: 10 Avram hepsini getirdi, ortadan kesip parçaları birbirinekarşı dizdi. Yalnız kuşları kesmedi.

Yar.15: 11 Leşlerin üzerine konan yırtıcı kuşları kovdu.

Yar.15: 12 Güneş batarken Avram derin bir uykuya daldı. Üzerine dehşetverici zifiri bir karanlık çöktü.

Yar.15: 13 RAB Avram'a şöyle dedi: "Şunu iyi bil ki, senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacak. Dört yüz yıl kölelik edip baskı görecek.

Yar.15: 14 Ama soyuna kölelik yaptıran ulusu cezalandıracağım. Sonrasoyun oradan büyük mal varlığıyla çıkacak.

Yar.15: 15 Sen de esenlik içinde atalarına kavuşacaksın. İleri yaştaölüp gömüleceksin.

Yar.15: 16 Soyunun dördüncü kuşağı buraya geri dönecek. ÇünküAmorlular'ın yaptığı kötülükler henüz doruğa varmadı."

Yar.15: 17 Güneş batıp karanlık çökünce, dumanlı bir mangalla alevlibir meşale göründü ve kesilen hayvan parçalarının arasından geçti.

Yar.15: 18-21 O gün RAB Avram'la antlaşma yaparak ona şöyle dedi:"Mısır Irmağı'ndan büyük Fırat Irmağı'na kadar uzanan butoprakları -Ken, Keniz, Kadmon, Hitit*, Periz, Refa, Amor, Kenan,Girgaş ve Yevus topraklarını- senin soyuna vereceğim."

Hacer ile İsmail

BÖLÜM 16

Yar.16: 1 Karısı Saray Avram'a çocuk verememişti. Saray'ın Haceradında Mısırlı bir cariyesi vardı.

Yar.16: 2 Saray Avram'a, "RAB çocuk sahibi olmamı engelledi" dedi,"Lütfen, cariyemle yat. Belki bu yoldan bir çocuk sahibi olabilirim." Avram Saray'ın sözünü dinledi.

Yar.16: 3 Saray Mısırlı cariyesi Hacer'i kocası Avram'a karı olarak verdi. Bu olay Avram Kenan'da on yıl yaşadıktan sonra oldu.

Yar.16: 4 Avram Hacer'le yattı, Hacer hamile kaldı. Hacer hamileolduğunu anlayınca, hanımını küçük görmeye başladı.

Yar.16: 5 Saray Avram'a, "Bu haksızlık senin yüzünden başıma geldi!"dedi, "Cariyemi koynuna soktum. Hamile olduğunu anlayınca beniküçük görmeye başladı. İkimiz arasında RAB karar versin."

Yar.16: 6 Avram, "Cariyen senin elinde" dedi, "Neyi uygun görürsen yap." Böylece Saray cariyesine sert davranmaya başladı. Hacer onun yanından kaçtı.

Yar.16: 7 RAB'bin meleği Hacer'i çölde bir pınarın, Şur yolundaki pınarın başında buldu.

Yar.16: 8 Ona, "Saray'ın cariyesi Hacer, nereden gelip nereye gidiyorsun?" diye sordu. Hacer, "Hanımım Saray'dan kaçıyorum" diye yanıtladı.

Yar.16: 9 RAB'bin meleği, "Hanımına dön ve ona boyun eğ" dedi,

Yar.16: 10 "Senin soyunu öyle çoğaltacağım ki, kimse sayamayacak.

Yar.16: 11 "İşte hamilesin, bir oğlun olacak, Adını İsmail*fü* koyacaksın.Çünkü RAB sıkıntı içindeki yakarışını işitti.D Not 16:11 "İsmail": "Tanrı işitir" anlamına gelir.

Yar.16: 12 Oğlun yaban eşeğine benzer bir adam olacak, O herkese, herkes de ona karşı çıkacak. Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak*fv*."D Not 16:12 "Kardeşlerinin hepsiyle çekişme içinde yaşayacak" ya da "Bütün kardeşlerinin yaşadığı yerin doğusuna yerleşecek".

Yar.16: 13 Hacer, "Beni gören Tanrı'yı gerçekten gördüm mü?" diyerek kendisiyle konuşan RAB'be "El-Roi*fy*" adını verdi.D Not 16:13 "El-Roi": "Beni gören Tanrı" anlamına gelir.

Yar.16: 14 Bu yüzden Kadeş'le Beret arasındaki o kuyuya Beer-Lahay-Roi*fz* adı verildi.D Not 16:14 "Beer-Lahay-Roi": "Tanrı'yı görüp sağ kalanın kuyusu" anlamına gelir.

Yar.16: 15 Hacer Avram'a bir erkek çocuk doğurdu. Avram çocuğun adınıİsmail koydu.

Yar.16: 16 Hacer İsmail'i doğurduğunda, Avram seksen altı yaşındaydı.

Sünnet: Antlaşma Simgesi

BÖLÜM 17

Yar.17: 1 Avram doksan dokuz yaşındayken RAB ona görünerek, "Ben HerŞeye Gücü Yeten Tanrı'yım" dedi, "Benim yolumda yürü, kusursuz ol.

Yar.17: 2 Seninle yaptığım antlaşmayı sürdürecek, soyunu alabildiğineçoğaltacağım."

Yar.17: 3 Avram yüzüstü yere kapandı. Tanrı,

Yar.17: 4 "Seninle yaptığım antlaşma şudur" dedi, "Birçok ulusun babasıolacaksın.

Yar.17: 5 Artık adın Avram*fa* değil, İbrahim*fb* olacak. Çünkü senibirçok ulusun babası yapacağım.D Not 17:5 "Avram": "Yüce Baba" anlamına gelir.17:5 "İbrahim": İbranice Avraham, "Çokların babası" anlamına gelir.

Yar.17: 6 Seni çok verimli kılacağım. Soyundan uluslar doğacak,krallar çıkacak.

Yar.17: 7 Antlaşmamı seninle ve soyunla kuşaklar boyunca, sonsuza deksürdüreceğim. Senin, senden sonra da soyunun Tanrısı olacağım.

Yar.17: 8 Bir yabancı olarak yaşadığın toprakları, bütün Kenan ülkesini sonsuza dek mülkünüz olmak üzere sana ve soyuna vereceğim. Onların Tanrısı olacağım."

Yar.17: 9 Tanrı İbrahim'e, "Sen ve soyun kuşaklar boyu antlaşmamabağlı kalmalısınız" dedi,

Yar.17: 10 "Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur:Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek.

Yar.17: 11 Sünnet olmalısınız. Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisiolacak.

Yar.17: 12 Evinizde doğmuş ya da soyunuzdan olmayan bir yabancıdansatın alınmış köleler dahil sekiz günlük her erkek çocuk sünnetedilecek. Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu.

Yar.17: 13 Evinizde doğan ya da satın aldığınız her çocuk kesinliklesünnet edilecek. Bedeninizdeki bu belirti sonsuza dek sürecekantlaşmamın simgesi olacak.

Yar.17: 14 Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak,çünkü antlaşmamı bozmuş demektir."

Yar.17: 15 Tanrı, "Karın Saray'a gelince, ona artık Saraydemeyeceksin" dedi, "Bundan böyle onun adı Sara*fc* olacak.D Not 17:15 "Sara": "Prenses" anlamına gelir.

Yar.17: 16 Onu kutsayacak, ondan sana bir oğul vereceğim. Onu kutsayacağım, ulusların anası olacak. Halkların kralları onun soyundan çıkacak."

Yar.17: 17 İbrahim yüzüstü yere kapandı ve güldü. İçinden, "Yüz yaşında bir adam çocuk sahibi olabilir mi?" dedi, "Doksan yaşındaki Sara doğurabilir mi?"

Yar.17: 18 Sonra Tanrı'ya, "Keşke İsmail'i mirasçım kabul etseydin!" dedi.

Yar.17: 19 Tanrı, "Hayır. Ama karın Sara sana bir oğul doğuracak, adını İshak*fç* koyacaksın" dedi, "Onunla ve soyuyla antlaşmamı sonsuza dek sürdüreceğim.D Not 17:19 "İshak": "Güler" anlamına gelir.

Yar.17: 20 İsmail'e gelince, seni işittim. Onu kutsayacak, verimli kılacak, soyunu alabildiğine çoğaltacağım. On iki beyin babası olacak. Soyunu büyük bir ulus yapacağım.

Yar.17: 21 Ancak antlaşmamı gelecek yıl bu zaman Sara'nın doğuracağıoğlun İshak'la sürdüreceğim."

Yar.22: 15 RAB'bin meleği göklerden İbrahim'e ikinci kez seslendi:

Yar.22: 16 "RAB diyor ki, kendi üzerime ant içiyorum. Bunu yaptığıniçin, biricik oğlunu esirgemediğin için

Yar.22: 17 seni fazlasıyla kutsayacağım; soyunu göklerin yıldızları,kıyıların kumu kadar çoğaltacağım. Soyun düşmanlarının kentlerinimülk edinecek.

Yar.22: 18 Soyunun aracılığıyla yeryüzündeki bütün uluslar kutsanacak.Çünkü sözümü dinledin."
Yar.24: 7 "Beni baba ocağından, doğduğum ülkeden getiren, 'Bu toprakları senin soyuna vereceğim' diyerek ant içen Göklerin Tanrısı RAB senin önünden meleğini gönderecek. Böylece oradan oğluma bir kız alabileceksin.
Çık.2: 24 Tanrı iniltilerini duydu. İbrahim, İshak ve Yakup'layaptığı antlaşmayı anımsadı.

Çık.2: 25 İsrailliler'e baktı ve onlara ilgi gösterdi

Çık.6: 2 Tanrı ayrıca Musa'ya, "Ben RAB'bim" dedi,

Çık.6: 3 "İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a Her Şeye Gücü Yeten Tanrıolarak göründüm, ama onlara kendimi RAB adıyla tanıtmadım.

Çık.6: 4 Yabancı olarak yaşadıkları Kenan ülkesini kendilerine vermeküzere onlarla antlaşma yaptım.

Çık.6: 5 Mısırlılar'ın köleleştirdiği İsrailliler'in iniltilerini duydum ve antlaşmamı hep andım.

Çık.6: 6 "Onun için İsrailliler'e de ki, 'Ben RAB'bim. Sizi Mısırlılar'ın boyunduruğundan çıkaracak, onların kölesi olmaktan kurtaracağım. Onları ağır biçimde yargılayacak ve kudretli elimle sizi özgür kılacağım.

Çık.6: 7 Sizi kendi halkım yapacak ve Tanrınız olacağım. O zaman siziMısırlılar'ın boyunduruğundan çıkaran Tanrınız RAB'bin ben olduğumu bileceksiniz.

Çık.6: 8 Sizi İbrahim'e, İshak'a ve Yakup'a vereceğime ant içtiğimtopraklara götüreceğim. Orayı size mülk olarak vereceğim. Ben RAB'bim.'"

Çık.13: 5 RAB sizi Kenan, Hitit*, Amor, Hiv ve Yevus topraklarına,atalarınıza vereceğine ant içtiği süt ve bal akan ülkeye götürdüğü zaman bu ay şu törelere uyacaksınız:

Çık.13: 6 Yedi gün mayasız ekmek yiyecek, yedinci gün RAB'be bayramyapacaksınız.

Çık.13: 7 O yedi gün içinde yalnız mayasız ekmek yiyeceksiniz. Aranızda ve ülkenizin hiçbir yerinde mayalı bir şey görülmeyecek.

Çık.13: 8 O gün oğullarınıza, 'Mısır'dan çıktığımızda RAB'bin bizimiçin yaptıklarından dolayı bunları yapıyoruz' diye anlatacaksınız.

Çık.13: 9 Bu elinizde bir belirti ve alnınızda bir anma işareti olacak; öyle ki, RAB'bin yasası hep ağzınızda olsun. Çünkü RAB güçlü eliyle sizi Mısır'dan çıkardı.

Çık.13: 10 Siz de her yıl belirlenen tarihte bu kuralı uygulamalısınız.

Çık.13: 11 "RAB size ve atalarınıza ant içerek söz verdiği gibi siziKenan topraklarına getirecektir. Orayı size verdiği zaman,

Çık.13: 12 ilk doğan erkek çocuklarınızın ve hayvanlarınızın hepsiniRAB'be adayacaksınız. Çünkü bunlar RAB'be aittir.

Çık.13: 13 İlk doğan her sıpanın bedelini bir kuzuyla ödeyin. Bedeliniödemezseniz, boynunu kırın. Bütün ilk doğan erkek çocuklarınızın bedelini ödemelisiniz.

Çık.13: 14 "İlerde oğullarınız size, 'Bunun anlamı ne?' diye sorduklarında, 'RAB bizi güçlü eliyle Mısır'dan, köle olduğumuz ülkeden çıkardı' diye yanıtlarsınız,

Çık.13: 15 'Firavun bizi salıvermemekte diretince, RAB Mısır'dainsanların ve hayvanların bütün ilk doğanlarını öldürdü. İşte bunun için hayvanların ilk doğan erkek yavrularını RAB'be kurban ediyoruz. İlk doğan erkek çocuklarımızın bedelini ise bir hayvanla ödüyoruz.'

Çık.13: 16 Bu uygulama elinizde bir belirti ve alnınızda bir anmaişareti olacak; RAB'bin bizi Mısır'dan güçlü eliyle çıkardığını anımsatacak."

Çık.23: 32 Onlarla ya da ilahlarıyla antlaşma yapmayacaksınız.

Çık.23: 33 Onları ülkenizde barındırmayacaksınız. Yoksa bana karşıgünah işlemenize neden olurlar. İlahlarına taparsanız, size tuzak olur."

Antlaşma Onaylanıyor

BÖLÜM 24

Çık.24: 1 RAB Musa'ya, "Sen, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ilerigelenlerinden yetmiş kişi bana gelin" dedi, "Bana uzaktan tapın.

Çık.24: 2 Yalnız sen bana yaklaşacaksın. Ötekiler yaklaşmamalı. Halkseninle dağa çıkmamalı."

Çık.24: 3 Musa gidip RAB'bin bütün buyruklarını, ilkelerini halka anlattı. Herkes bir ağızdan, "RAB'bin her söylediğini yapacağız" diye karşılık verdi.

Çık.24: 4 Musa RAB'bin bütün buyruklarını yazdı. Sabah erkenden kalkıpdağın eteğinde bir sunak kurdu, İsrail'in on iki oymağını simgeleyen on iki taş sütun dikti.

Çık.24: 5 Sonra İsrailli gençleri gönderdi. Onlar da RAB'be yakmalıksunular* sundular, esenlik kurbanları olarak boğalar kestiler.

Çık.24: 6 Musa kanın yarısını leğenlere doldurdu, öbür yarısınısunağın üzerine döktü.

Çık.24: 7 Sonra antlaşma kitabını alıp halka okudu. Halk, "RAB'bin hersöylediğini yapacağız, O'nu dinleyeceğiz" dedi.

Çık.24: 8 Musa leğenlerdeki kanı halkın üzerine serpti ve, "Bütün busözler uyarınca, RAB'bin sizinle yaptığı antlaşmanın kanı budur" dedi.

Çık.24: 9 Sonra Musa, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi dağa çıkarak

Çık.24: 10 İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu.

Çık.24: 11 Tanrı İsrail soylularına zarar vermedi. Tanrı'yı gördüler,sonra yiyip içtiler.

Çık.24: 12 RAB Musa'ya, "Dağa, yanıma gel" dedi, "Burada bekle, halkın öğrenmesi için üzerine yasalarla buyrukları yazdığım taş levhaları sana vereceğim."

Çık.24: 13 Musa'yla yardımcısı Yeşu hazırlandılar. Musa Tanrı Dağı'naçıkarken,

Çık.24: 14 İsrail ileri gelenlerine, "Geri dönünceye kadar bizi burada bekleyin" dedi, "Harun'la Hur aranızda; kimin sorunu olursa onlara başvursun."

Çık.24: 15 Musa dağa çıkınca, bulut dağı kapladı.

Çık.24: 16 RAB'bin görkemi Sina Dağı'nın üzerine indi. Bulut dağı altıgün örttü. Yedinci gün RAB bulutun içinden Musa'ya seslendi.

Çık.24: 17 RAB'bin görkemi İsrailliler'e dağın doruğunda yakıcı birateş gibi görünüyordu.

Çık.24: 18 Musa bulutun içinden dağa çıktı. Kırk gün kırk gece dağdakaldı.

Buluşma Çadırı için Armağanlar(Çık.35:4-9)

BÖLÜM 25

Çık.25: 1 RAB Musa'ya şöyle dedi:

Çık.25: 2 "İsrailliler'e söyle, bana armağan getirsinler. Gönülden veren herkesin armağanını alın.

Çık.25: 3 Onlardan alacağınız armağanlar şunlardır: Altın, gümüş, tunç*;

Çık.25: 4 lacivert, mor, kırmızı iplik; ince keten, keçi kılı,

Çık.25: 5 deri*fy*, kırmızı boyalı koç derisi, akasya ağacı,D Not 25:5 "Deri": Yunus balığı derisi olabilir.

Çık.25: 6 kandil için zeytinyağı, mesh yağıyla güzel kokulu buhur içinbaharat,

Çık.25: 7 başkâhinin efoduyla* göğüslüğü* için oniks ve öbür kakmataşlar.

Çık.25: 8 "Aralarında yaşamam için bana kutsal bir yer yapsınlar.

Çık.25: 9 Konutu ve eşyalarını sana göstereceğim örneğe tıpatıp uygunyapın."

Antlaşma Sandığı(Çık.37:1-9)

Çık.25: 10 "Akasya ağacından bir sandık yapsınlar. Boyu iki buçuk*fz*,eni ve yüksekliği birer buçuk arşın*fa* olsun.D Not 25:10,17 "İki buçuk arşın": Yaklaşık 1.1 m. 25:10,17 "Bir buçuk arşın": Yaklaşık 70 cm.

Çık.25: 11 İçini de dışını da saf altınla kapla. Çevresine altın pervaz yap.

Çık.25: 12 Dört altın halka döküp dört ayağına tak. İkisi bir yanda,ikisi öbür yanda olacak.

Çık.25: 13 Akasya ağacından sırıklar yapıp altınla kapla.

Çık.25: 14 Sandığın taşınması için sırıkları yanlardaki halkalara geçir.

Çık.25: 15 Sırıklar sandığın halkalarında kalacak, çıkarılmayacak.

Çık.25: 16 Antlaşmanın taş levhalarını sana vereceğim. Onları sandığıniçine koy.

Çık.25: 17 "Saf altından bir Bağışlanma Kapağı*fb* yap. Boyu ikibuçuk, eni bir buçuk arşın olacak.D Not 25:17,22 "Bağışlanma Kapağı" diye çevrilen İbranice "Kapporet" sözcüğü Tanrı'nın öfkesinin yatıştırıldığı, halkının günahlarının bağışlanıp Tanrı'yla barıştırıldığı özel yeri ifade ediyordu.

Çık.25: 18 Kapağın iki kenarına dövme altından birer Keruv* yap.

Çık.25: 19 Keruvlar'dan birini bir kenara, öbürünü öteki kenara,kapakla tek parça halinde yap.

Çık.25: 20 Keruvlar yukarı doğru açık kanatlarıyla kapağı örtecek.Yüzleri birbirine dönük olacak ve kapağa bakacak.

Çık.25: 21 Kapağı sandığın üzerine, sana vereceğim taş levhaları isesandığın içine koy.

Çık.25: 22 Seninle orada, Levha Sandığı'nın*fc* üstündeki Keruvlararasında, Bağışlanma Kapağı'nın*fb* üzerinde görüşeceğim ve İsrailliler için sana buyruklar vereceğim."D Not 25:22 "Levha Sandığı": Antlaşma Sandığı diye de bilinir.

Çık.32: 13 Kulların İbrahim'i, İshak'ı, İsrail'i anımsa. Onlara kendi üzerine ant içtin, 'Soyunuzu gökteki yıldızlar kadar çoğaltacağım. Söz verdiğim bu ülkenin tümünü soyunuza vereceğim. Sonsuza dek onlara miras olacak' dedin."

Çık.32: 14 Böylece RAB halkına yapacağını söylediği kötülükten vazgeçti.

Çık.32: 15 Musa döndü, elinde antlaşma koşulları yazılı iki taş levhayla dağdan indi. Levhaların ön ve arka iki yüzü de yazılıydı.

Çık.34: 27 RAB Musa'ya, "Bunları yaz" dedi, "Çünkü seninle veİsrailliler'le bu sözlere dayanarak antlaşma yaptım."

Çık.34: 28 Musa orada kırk gün kırk gece RAB'le birlikte kaldı. Ağzına ne ekmek koydu, ne de su. Antlaşma sözlerini, on buyruğu taş levhaların üzerine yazdı.

Musa Sina Dağı'ndan İniyor

Çık.34: 29 Musa elinde iki antlaşma levhasıyla Sina Dağı'ndan indi. RAB'le konuştuğu için yüzü ışıldıyordu, ama kendisi bunun farkında değildi.

Daha fazla yazardım da şimdi üşendim baya. karşınızda antlaşma. ayetlerle tasdikledim.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Sevgili La edri Kuranda amin kelimesi yoktur ''çünki o peygamberi dışında kimseyi onaylamaz '' cümlesinde ki biraz tuhaf olmuş.Elbette ki Allahın buna ihtiyacı yoktur onaylanmaya fakat kimesyi onaylamaz şeklinde ki anlatım tam olmamış.He şöyle deseydiniz : ayetlerde duanın sonunda yazılmaz nedeni ise şu gibi.Ama onaylamaz demek iddalı olmuş :) Tanrı insanları ve tüm canlıları yaratarak zaten onaylamiştir.Neyimizi ? Aklımızı tenimizi varlıgımızı.Yada doğayı..Bizde bunu kabul eder O na inanır ve amin deriz..Bu daha dogru bır anlatım bana göre.
İnsanlar nefsini satıyor ve alışveriş olarak adlandırdınız :) karşılıgında rabbini alıyor .Bu tamamen şahsi düşünceniz mi yoksa alıntımı yazının kısımları ? Çünki çevirmelerde yada anlatımda bir sıkıntı var gibi.Beni aydınlatırsanız sevinirim sevgili La edri.

Sevgili AJA, o tuhaf duran idda bir ayet, ahzab 56.
Allah ve melekleri salat ederler nebi'ye, salat burada destek onay yaninda durmak dogrulamak vsa gibi manalar tasir. Yani Allah peygamberlerini onaylar cumlem bir ayete dayali.

Allah sizin dediginiz gibi herkezi ve herseyi onaylamaz, bu böyle olsa idi zaten imtihan olayi olmazdi, gördunmu o nefsine tabi olanalri der misal bir ayette,
Onaylamadigi kisiler olmasa idi koskoca tebbet suresi olmazdi, ebu leheb ve esi lanetlenmistir bu ayetlerde.Ve Allah ebu lehebi onaylayip desteklemedi :)

Insanlar nefsini satar karsiliginda rabbini alir dedim, ve özellikle Rabb esmasini kullandim Subhani alir Allahi alir yada Samedi alir demedim. Rabb dedim, cunki rabb esmasinin anlami terbiye edendir bununlaberaber kisinin kendi özvarligi ruhu mesihi isasirdir. Evet onu alirlar, bunu neden diyorum acayim sevgili AJa onlar rabbelerine döndürülmüslerdir, dönmek öze dönemek dir yani rabbine. Buda ayet.

Dersenizki herkez dönecek, evet ama nasil onlar rabblerine dönerken, ötekiler icin bize döndurulecekler dir.
Ve derki o gun yuzler var rabblerine bakarlar piril piril, ve yine yuzler varki onlar kapkaradirlar.

Son sorunuzuda cevablamak isterim, ayrica tesekkur ederim,
Ben turk degilim ve türkceyi kulaktan dolma ögrendim, yani bir okulda degil imla sorunum var ciddi boyutta ve birseyi türkce anlatirkende cok zorlaniorum bunu ben kabul ediyorum,ama yukaridaki yazim kompile bana ait hatta yorumlarimin hepside bana ait, biryerlerden alinti yapmiorum, yaparsamda bildiririm zaten.

Sevgiler :)
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
Fatihada muthiş anlaşma nefsini bana sat ve karşılıgında rabbini alıyor. alan razı satan razı :D Yani bu ruhu satma gibi mi oluyor ki . . Çok ilginç , ruhu şeytana satma belki de gerçek. Yani bir çıkar ilişkisine döndüğünü siz de itiraf etmiş bulunmaktasınız , bakınız tevratta çok geçer. rabbın peygamberlerle anlaşma yaptıgını yazar. amin kelimesi ise çok çeşitli iddialar var. bense aminin kabul eyle manasına geldiğini sanıyordum. Allah'ın hiç bir şeye ihtiyacı yok bize hele hele hiç ihtiyacı yok zaten o herşeydir. biz onun parçasıyız. ne anlaşma yapmasına gerek vardır ne de başka bir şey yapmasına gerek vardır. gazap mı ??? Korku imparatorlugu kurmak mı ?? Namaz kılmazsanız ateşler içinde yanacaksınız demek mi . bunlara hiç hiç ihtiyacı olmadıgını düşünüyorum . zaten olması gereken ne ise o olur herkes rolunu oynuyor satanisti de olucak ateisti de olucak teistide olucak.

neyse üstat . ver nefsini al rabbini hayırlı alışverişler diyosun ...

Evet sevgili codzimbi öyle diyorum :)

Elbette Allah'in hic birseye ihtiyaci yok O Subhan.
Bizim ona ihtiyacimiz var.

Tevbe 111 buna bir delildir,alisveristen bahseden Allah nefsini canini malini ver al cenneti, iyide bu cenet nedir ? Tugba agaci ve bir kac huri gilmanmi ? yandi gulum keten helva :)
Yada hic birseye ihtiyaci olmayan Allah neden canimi malimi vs istiyoki... hmmm ? :)

Cennet Allahin cemalidir, hakikatte öyledir yani, ama kimisi derseki ben huri istiom ok onada ok..
Ama ciddi boyutta alisveris ki cihaddir bunu yapanlar gilmana huriye kanmaz onlar direk cemalullah derler buda cennettir..
Ve bunlar da diyorki cek nefsi aradan kalsin sana yaradan... bu nefs nasil cekilir hadi ceksek ya, iste Allah ! bu simdi cokmu yadirgandi benim alisveris sözum, iyide allah kullanmis o sözu zaten.

Hayirli alisverisler :)
Tesekkür ederim sevgiler..
 

01anavarza

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 May 2013
Mesajlar
501
Tepkime puanı
6
Amen ,Amin ,Amon.Bu 5 bin yıllık gelenek bana göre.İlk okarak Mısır firavunu Amonofis kendisinin anılması için her duanın sonuna amon denmesini istemiş zamanında ve bu yahudiler hrıstiyanlara ve müslümanlığa kadar gelmiş bır kelime.Allah razı olsun,öyle olsun manasında kullanıyor dinlerde.
Aynı zamanda Amen kelimesini kullanan cadıların geneli Amen'in kökünün Amon olduğunu kabul eder. Hatta Amen yerine Amon kelimesini kullandıklarını duymuştum.

Neden müslümanlar kandırılmış olsun ki ? Aminin ne manada odluğunu ve ne için kim için söylediğinizi biliyorsunuz.Duanın sonunda öyle olsun kabul olsun rızan ile manasında söylüyorsunuz.Amon u anmış olmakla hiç alakası yok.
Eğer Kuranda geçmediği için çelişkiniz yada bundan duyduğunuz hoşnutsuzluk var ise o zaman önce Kuran da namaz kelimesini arayınız .

Sevgiler.

Sanırım yanlış dediniz Kuranda namaz kelimesi geçer ama namazın nasıl kılınacağı anlatılmaz...
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Hayır yanlış demedim.Namazın ne manaya geldiğini açtım.Nasıl kılınacağı hiç geçmiyor evet,Kitapta herşeye detaya akdar yer verilmişken namazı nasıl kılınacağı geçmemesi de ayrı bir sorşturma getiriyor tabi.Diğer yazılarımıda okursanız namazın nasıl geçtiğini ve manalarını okursunuz.

Sevgiler :)
 

memories

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Eyl 2012
Mesajlar
150
Tepkime puanı
16
Kuran`da namaz kelimesi yoktur.Salat kelimesi geçmektedir.Burda kelimelere takılmamak gerekir düşünceme göre.O kelimenin manası ve istenilen mesajı önemlidir.Ben bu kıyaslamayı yaparken yine Kuran`dan faydalanılması gerektiğini düşünüyorum.Salat kelimesi anmak,hatırlamak,saygı göstermek,içtenlikle anıp selamlamak gibi manalar taşır sözlük anlamı itibarıyla.Öncelikli olarak günümüzde salat yani namaz için yapılan uygulamaları(hadislere dayalı olarak) esas alırsak öncesinde abdest almak ve belirli zamanlarda olma şartları kabul görmüştür.Salat kelimesi sadece Allahı anmak ve ona dua edip şükretmek manasına mı geliyor yoksa başka manalarıda içinde barındırıyor mu bu cevabı Kuran`daki bazı ayetleri paylaşarak sizin görüşlerinize bırakıyorum.Öncelikli olarak salatın(namazın) öncesinde abdestli olma şartı var mı ve daha sonrasında herhangi bir zamana tabii olma gerekliliği varmı bunu Kuran`da arayalım.

Ey iman edenler! Namaz kılmaya kalktığınız zaman, yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedin, iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz temizlenin. Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz abdest bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Allah size bir güçlük çıkarmak istemiyor, fakat sizi temizlemek ve şükredesiniz diye de üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor.(Maide Suresi-6)

Salat(Namaz) müminlere belirli vakitlerde farz kılındı.(Nisa-103)

Kuran`da salat(namaz) için abdest almak gerekliliğiyle beraber belirli vakitlerde yapılması gerektiğide belirtilmekte.Peki yapmamız gerekenler ne acaba bu Kuran`da yer alıyor mu?

Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını, seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacağınızı bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur'ân'dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan daha başka insanlar olacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun, namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin (Hayırlı işlere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiğiniz her iyiliği, Allah katında daha hayırlı ve sevapça daha büyük olarak bulacaksınız. Allah'tan bağış dileyin. Kuşkusuz Allah bağışlayandır, merhamet edendir.(müzzemmil-20)

Bu surede bir ipucu var gibi.Kuran`dan size ne gelirse okuyun kelimesi gece uykudan salat(namaz) için kalkan insanlara hitaben söyleniyor.Günümüzde namaz kılanlarda bu şekilde hangisi kolay geliyorsa veya o an aklına hangi sure geliyorsa o namazda onu okuyorlar.her namaza ait belirli sureler bulunmamakta.zammı sureler kişinin isteğine göre değişebilir ve bu Kuran`da yazılan salat ile asla çelişki taşımamakta.Devam edelim.

Ey inananlar! Cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman, Allah'ı anmaya koşun, alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılındıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan (nasibinizi) arayın. Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.(Cuma suresi 9-10)

Münafıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Halbuki Allah, onların oyunlarını başlarına geçirecektir. Onlar, namaza kalktıkları zaman tembel tembel kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar. Allah'ı pek az anarlar.(Nisa Suresi-142)

Güneşin batıya kaymasından, gecenin karanlığına kadar (belirli vakitlerde) gereği üzere namazı kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında, gece ve gündüz melekleri hazır bulunur.(İsra-78)

Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir makam-ı mahmuda göndermesi kesindir.(İsra-79)

Secde,ruku gibi terimlerde Kuran`daki ayetlerde iman eden insanların o anki halini anlatırken kullanılır.

Onlara rüku edin dendiği zaman rüku etmezler.(Mürselat Suresi 48. ayet)

Yazının başında salat kelimesinin sözlük manasını yazmıştım.Saygı göstermek,anmak,şükretmek gibi.Bu kelime saygı gösterilme durumunda hiç kullanılmış mı acaba? Kullanıldıysa o zaman salat kelimesinde verilmek istenilen manayı anlamak daha kolay anlaşılabilinir.Bu anlamda Yusuf Suresi dikkat çekmekte.

Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; yere kapanarak onun hükümdarlığına saygı gösterdiler,itaat ettiler.(Yusuf Suresi-100)

Yere kapanmak deyince insanın aklına secde vaziyeti geliyor değil mi? saygı göstermek,bağlılılığı bildirip şükretmek,onu anmak,iman etmek.. bu kelimelerde Kuran`da geçen salat sözüne karşılık demiştik.

Ayetlere dikkat edince benim karşıma bir sonuç çıkıyor.Allahı anmak, bütün ibadetlerin olmazsa olmazıdır zaten.Her işin başında Allahı anmak, onu hatırlamak bu dinin bir gerekliliği zaten ama salat, yani namaz kelimesini sadece Allahı anmak, onu hatırlamak gibi bir kalıba sokmak yanlış.Bütün ibadetlerin amacı bu zaten,fakat şekil ve zaman bakımından ibadetler farklılık taşımakta.Namazda bunlardan bir tanesi.

Amin kelimesine gelirsek.Diyorum ya kelimelere takılmamak gerek.Niyet ve samimiyet önemli.Eğer bu evreni,yaşamı bize sunan yaratıcı bir güc var ise, o gücün sizin isteğinizi veya temenninizi anlayamama gibi bir durumu zaten olamaz.Beni soracak olursanız, ben okuduğum bir duanın sonunda kabul et diye temennide bulunuyorum,amin diye bir kelime kullanmıyorum.kabul et dediğim zaman kendi acizliğimi hissediyorum çünkü,amin kelimesinde böyle bir his yaşamıyorum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst