Kader..

Blumore

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Mar 2019
Mesajlar
20
Tepkime puanı
4
Kaderimizi kendimiz mi belirleriz? yoksa yaşadığımız herşey aslında önceden belirlenmiş miydi? Soruyu dini inançlar hakkında kafası karışık biri olarak soruyorum..
 

Rhea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Nis 2017
Mesajlar
4,774
Tepkime puanı
7,716
Konum
Nirvana
İş
Witch
Bir de dünyaya isteyerek mi geldik ne yaşayacağımızı bilerek mi ? Bunun bir cevabı var mıdır acaba.
 

XirisX

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2018
Mesajlar
190
Tepkime puanı
832
Konum
İstanbul
Kader ifadesiyle insanın iradesi dikkate alınmadan, tümüyle ezelden çizilip planlanmış, varlığın iradi çabalarının değiştiremediği bir gelecek değil, insanın iradesiyle yapmış olduklarına göre belirlenmiş ve yapmakta olduklarına göre her an derece derece belirlenen bir gelecek anlamalıyız. Bu belirlenme nedensellik kuralıyla olur; insanın yaptıkları, “nedenler”, karşılaşacağı olaylar ise bunların “sonuçları”dır. “Kader” (ezelden çizilip planlanmış) sanılan her olay, muhakkak geçmiş bir zamanda iradeyle yapılan bir hareketin bir sonucudur; insan kendi mukadderatını kendisi belirler. Her insan geçmiş yaşamlarındaki hareketlerine göre belirlenmiş bir mukadderat planıyla (yaşam planı) doğar; fakat, bu planda yer almayan ayrıntılar doğduktan sonraki hareketlerine göre şekillenir.
 

Red Robit

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ağu 2013
Mesajlar
70
Tepkime puanı
255
Konum
𓂀
Kaderimiz kendimiziz. Eğer bir labirentse kader; kendi kendimizden çıkmamızın mümkün olmadığını bilirsek, işte o zaman tastamam özgürleşebiliriz. Fakat bize öğretilen; zaten kendimiz olanʼa(*), kendimizin içersinde(*) ayrıymışçasına bir kimlik verip bu kimliğimizi geriye kalan kendimizden, yani bütünʼden(*) kopararak bu suretle bütünʼün dışına çıkıp özgürleşebilceğimiz yalanı. Bu, bir rüya görürken, sanki rüyanın içindeki bizʼi alıp rüyanın dışına götürebilirsek, oʼnu rüyanın esaretinden kurtarcağımıza inanmak gibi. Oysa rüyanın içindeki biz asla ama asla rüyanın dışındaki bizʼden bağımsızlaşmadı ki? Rüyanın içi ve dışı görünürde ayrılar, ama nihai soru olan "ben kimim? hangisiyim?" sorusunu yöneltirsek görebiliyoruz ki, rüya zihnin bedenidir; tıpkı dünyamızın, -içindeki her şeyle birlikte- ruhumuzun bedeni olması gibi. Kader olgusunu var kılansa, koskoca bir bedenin kendini ufak bir organla özdeşleştirerek o organ olduğuna inanması ve dahası her şey kendiliğinden vuku buluyorken bir organ olma fikri yüzünden başına buyruk zannedip kendisini, hepten düşüncelere dalmasıdır. Kısaca: İnsanın gerçekte olduğu şeyi unutup aşama aşama kendi kendisinde kaybolmasıdır kaderi. Kendisinde kaderini, kaderinde de kendisini gören kişi Tanrıların Sofrasına oturmuştur ve o, en acı bir olayda bile peteği sıyırıp sırf balı tadabilir...
 

Furking

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Tem 2016
Mesajlar
445
Tepkime puanı
451
Konum
Adn Cennetleri
Kader belirlenmiştir.
Kuranda der ki;

Yeryüzünde ve kendi benliklerinizde meydana gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir Kitap'ta belirlenmiş olmasın. Bu, Allah için çok kolaydır.
Böyle yapılmıştır ki, elinizden çıkana üzülüp ümitsizliğe düşmeyesiniz ve Allah'ın size verdiğiyle sevinip şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip övünenlerin hiçbirini sevmez. (Hadid 22-23)

Ayetlerde belirtildiği üzere yaşanılan her şey biz yaşamadan önce kayıt altına alınmıştır.
Fakat algıdaki parazitler ve filtreler sebebiyle konunun anlaşılamaması yanlış yorumlamalara ve sonuçlara sebebiyet verir.

Şunu bilmek gerekir ki, biz maddesel alemdeki varlıklar için "zaman" kavramı söz konusudur. Zaman kavramı enerji ve maddeleşme arasında değişkenlik gösterir. Enerji kütle kazandıkça zaman kavramı buna paralel olarak kendini gösterir.

Bu konu anlaşıldı ise, maddesellikten ve her türlü beşeriyetten arınmış olan ALLAH için zaman kavramı söz konusu olamaz. Çünkü herşey O'nun indinde an içinde olmuş ve bitmiştir. Bu demektir ki bizim yaşadıklarımız, yaşıyor olduğumuz vedaha yaşamadığımız herşey O'nun tarafından bilinebilir.

Aynı zamanda maddesellikten uzak üst boyutlarda da bu durum biraz da olsa geçerlidir.
Bu konuda yeni bir bakış açısı kazandıracak bir konuya daha değinmekte fayda var.

Uzay zaman ilişkisinde zaman görelilik halindedir. Bu göreceli duruma örnek verecek olursak; şuan uzayda bizim zaman algımızdan daha gelişmiş algıya sahip bir üst boyut varlığı bulunduğu konumdan (ki konum da zamanı etkileyen asıl faktördür) bizleri izliyor olsaydı bizim henüz yaşamadığımız yakın geleceği görüyor olurdu.
7. Boyuttaki bir varlık ile 3. Boyut varlıkları olan bizler arasındaki zaman kavramı oldukça görecelidir. O boyuttaki bir varlık belki de şuan dinozorların yok oluşundan, gelecekteki insanlığın hasatı arasındaki süreci cok kısa bir zamanda izliyordur kim bilir.. :)
Bu bakış açısı ile kader kavramına bakacak olursak, yaratılan her şeyin bilgisine sahip olan ALLAH elbette ki bizler için belirlediğini bilebilir.

Bize kalan "nasıl olsa yazılmış" diyerek amaçsızca kalmak değil, yazılan amacı keşfetmektir.

Selam.
 
Ü

Üye silindi 58480

Kafa karışıklığı Peygamberlerde en çok olur.
Hz. İbrahimde de Peygamberimizde sav de, Hz. Musa'da da bunu görüyoruz.

Allah Peygamberimize bu durumda girdiğinde söyle diyor :Kuranı okurken acele etme ve ilmimi arttır diye dua et (ayet)


İnsanda aydınlanma başlar başlamaz ilk karşılaşılan zorluk kapasite tașmasidir. Böyle durumlarda Allahtan ilim yani ilave kavrayış kapasitesi istenmelidir.



***

Şimdi kader konusunu kavramak için de bu böyle. Secimlerimizi kendimiz belirliyoruz dersek Allaha gaflet atamıș oluruz. Allah zaten biliyor dersek bizim anlam ve önemimiz azalır. Mesuliyet hissimiz körelir. Buraz ondan biraz bundan dersek te ilim yettiremedigimiz için kafa karışıklığı oluşur nebilerde de görülebildiği gibi. O halde extra kapasite yani ilim talep etmekle yukumluyuz.

Öyle özel kavrayislar vardır ki, paradox gibi görünen meseleler birden tüm çıplaklığı ile feyz olarak kalbe iner.



Allah herseyi biliyor demek tanrı eşiğini zorlamaktir. Hızır makamının bir prensibidir. Kaderin içindeki gizli bir bölme o kişilere açılabilir. Ams biz pratik yaşamımızı bu perspektiften ele alamayız. Bizim için kader ölçü ve algoritmik nedensellik olmalidir. Tabi buna ilahi müdahaleleri de usulüne uygun hareket edip ummak dahildir.
 
Ü

Üye silindi 58480

Allah "herşeyi kaderle yaratıyorum" diyor ama bunun sağlamasını da alakasız görünümlü ayetlerle ince ince pekiştiriyor.

Bakınız Hz. Musanın kıssası,

Musa’nın annesine: "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik). Kasas Suresi

Yahu kaderdeki değişkene bakar mısınız ? Öyle bir algoritma ki, herşey bebek Musanın annesinin korkacağı an ile yeniden editlenecek ve kader intaraktif-proaktif bir mucize gösterecek !
Neden ? çünkü Musa suya bırakılıp Nilde yüzerken tam doğru günde ve doğru dakikada Firavunun balkonundan geçmeli. Orada Firavunun karısı o gün başka işi olsa bile orada olmalı. Musa oraya varana kadar da kimseye görülmemelidir. Nil boyunca kıyıdan geçecek olanlar bir vesile ile uzaklaştırılmalıdır. Timsahlara, uçan yırtıcılara vs yem olmamalıdır.


Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi. Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Kasas Suresi


Ayette Musanın deyim yerindeyse ayağına serilen hiçbir süt anneyi kabul etmediğini görüyoruz. Neden ? Çünkü üstteki ayette Annesi ile Musanın soykırımın ardından kısa bir süre sonra yeniden buluşması taktir edilmiş. Yani kaderin gizli eli üzerinden Musanın kabul etmeyeceği kadınlar saraya gelmiş olmalıdır ki öz annesi taktim edilince buluşma gerçekleşsin.



Şimdi Kader çok girdili interaktif ve proaktif bir algoritmadir. Kuranın dili ile "ölçü" dür. Yani algoritma. Bir yerden fazla zorlarsanız başka yerden gafil avlanırsınız ve sonuçta herşey olacağına varır :


Misal :
Nihayet Firavun'un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar.
Oysa onlar (başlarına geleceklerin) şuurunda değillerdi.


Yani firavun öyle de malup olacak böyle de ! ne kadar ince plan yaparsa yapsın, imkanları geniş olursa olsun Allah daha ironik bir plan ile Firavunla adeta alay ediyor ! Koynunda yılan beslettiriyor ve devlet sırları ile (kutsal sandık) kaçan Musa bir uygarlığı tamamen tarihe gömmüş oluyor.
 

Furking

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Tem 2016
Mesajlar
445
Tepkime puanı
451
Konum
Adn Cennetleri
Biz her insanın kaderini kendi çabasına bağlı kıldık." İsra Suresi, 13

İsra 13 :
وَكُلَّ اِنْسَانٍ اَلْزَمْنَاهُ طَٓائِرَهُ ف۪ي عُنُقِه۪ۜ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ كِتَابًايَلْقٰيهُ مَنْشُورًا
Vekulle insânin elzemnâhu tâ-irahu fî ‘unukih(i)(s) venuḣricu lehu yevme-lkiyâmeti kitâben yelkâhu menşûrâ(n)

orjinal metinde "kader" gibi bir kelime bulunmuyor.

Biz, her insanın kuşunu kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
 
D

DAİMON

Arkadaşlar yeterli açıklamada bulunmuş.
Ben kaderi o kadar çok anlattım ki sadece kısa bir felsefesini yapmak istedim.

Kader, varacağımız ebeddir.
Mebde' ve mabadımız Allah,
Keyfiyetimiz ise hiçliktir.
Öyleyse hiçlikte kendinizi aramayın.
Yaratıcıdan başka hiçbir şey bulamazsınız.
 

beco06288

Kayıtlı Üye
Katılım
6 May 2017
Mesajlar
4
Tepkime puanı
3
İsra 13 :
وَكُلَّ اِنْسَانٍ اَلْزَمْنَاهُ طَٓائِرَهُ ف۪ي عُنُقِه۪ۜ وَنُخْرِجُ لَهُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ كِتَابًايَلْقٰيهُ مَنْشُورًا
Vekulle insânin elzemnâhu tâ-irahu fî ‘unukih(i)(s) venuḣricu lehu yevme-lkiyâmeti kitâben yelkâhu menşûrâ(n)

orjinal metinde "kader" gibi bir kelime bulunmuyor.

Biz, her insanın kuşunu kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.
sizin o ayetin arapçasının tefsirini yapan Ahmet Varol hoca meali ve bu gibi daha pek çok hocanın meali vardır benimde yazdığım
Mustafa İslamoğlu tefsiridir
 
D

DAİMON

Kur an meali yazmak Kuran ayetlerini tefsir etmekten çok daha meşakkatli, ve bri çok yönden külfetlidir. Bu yönü icabıyla alimler meal hazırlama hususunda çok titiz ve çekimser olmayı tercih etmişlerdir. Bir çogu ilahi emirle, ilhamla, peygamberin yönlendirmesiyle mela hazırlamıştır.
Her zaman ihtiyaca binaen Kuran meali hazırlanmıştır.

Kuran ın çevirisi olmaz meali olur.
Buradaki ince çizgiye dikkat ediniz.
Meal ne?
Sözlükte “bir şeyin varacağı gaye, bir şeyi eksiltmek” demek,
Istılahta(dini terim olarak) ise, Kur’ân âyetlerini her yönü ile aynen çevirme iddiası olmaksızın, başka bir dile aktarmak.

@Furking beşer şaşar amenna ama Kuran ı yani bir kutsal bir kitabı müntesiplerinin anlaması için farklı dillere aktarma İslam a büyük bir hizmet. Ve bu hizmete istidadı ve kuvve i maneviyesi ölçüsünce ilim irfan sahibi kimseler talip olmak istiyor.
Bu anlaşılabilir bir şey aslında.
Güzel de bir rekabet. Hayırda yarışınız diyen bir peygamberin ümmeti en büyük hayırda yarışıyorlar, bir şeye dikkat ederek tabi.
Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem’e girsin!” (Buhârî, İlim, 38)

“Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın!”(Buhârî, İlim, 38)

“…Her kim benim ağzımdan bilerek yalan uydurursa Cehennem’deki yerine hazırlansın!».” (Buhârî, İlim, 38)

Peygamberin sözünü bile çarpıtmak bu denli tehlikeyse varın siz Allah ın kelamını çarpıtmayı hesap edin.

Hasılı İçiniz rahat etsin. İslam dini sahipsiz degi, hiç bir zamanda olmayacak?
 

Furking

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Tem 2016
Mesajlar
445
Tepkime puanı
451
Konum
Adn Cennetleri
Kur an meali yazmak Kuran ayetlerini tefsir etmekten çok daha meşakkatli, ve bri çok yönden külfetlidir. Bu yönü icabıyla alimler meal hazırlama hususunda çok titiz ve çekimser olmayı tercih etmişlerdir. Bir çogu ilahi emirle, ilhamla, peygamberin yönlendirmesiyle mela hazırlamıştır.
Her zaman ihtiyaca binaen Kuran meali hazırlanmıştır.

Kuran ın çevirisi olmaz meali olur.
Buradaki ince çizgiye dikkat ediniz.
Meal ne?
Sözlükte “bir şeyin varacağı gaye, bir şeyi eksiltmek” demek,
Istılahta(dini terim olarak) ise, Kur’ân âyetlerini her yönü ile aynen çevirme iddiası olmaksızın, başka bir dile aktarmak.

@Furking beşer şaşar amenna ama Kuran ı yani bir kutsal bir kitabı müntesiplerinin anlaması için farklı dillere aktarma İslam a büyük bir hizmet. Ve bu hizmete istidadı ve kuvve i maneviyesi ölçüsünce ilim irfan sahibi kimseler talip olmak istiyor.
Bu anlaşılabilir bir şey aslında.
Güzel de bir rekabet. Hayırda yarışınız diyen bir peygamberin ümmeti en büyük hayırda yarışıyorlar, bir şeye dikkat ederek tabi.
Rasûlullâh (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:

“Benim ağzımdan yalan uydurmayınız! Her kim benim ağzımdan yalan söylerse Cehennem’e girsin!” (Buhârî, İlim, 38)

“Her kim, söylemediğim şeyleri bana isnâd ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın!”(Buhârî, İlim, 38)

“…Her kim benim ağzımdan bilerek yalan uydurursa Cehennem’deki yerine hazırlansın!».” (Buhârî, İlim, 38)

Peygamberin sözünü bile çarpıtmak bu denli tehlikeyse varın siz Allah ın kelamını çarpıtmayı hesap edin.

Hasılı İçiniz rahat etsin. İslam dini sahipsiz degi, hiç bir zamanda olmayacak?

Aslında çok basit birşey söyledim. "Meallerin neredeyse hepsi hatalı-eksik." Kendiniz de araştırabilirsiniz. Olaya çok da mitolojik yaklaşmaya gerek yok.
Bu, dinin sahipsiz oldugu anlamina gelmez. Meali yazan şahıslar kendi bilgileri - araştırmaları kadarıyla bunu yapıyorlar. Herkesin bilinci farklı olduğu için meallerde de farkliliklar mevcut.
Okuduğum-araştırdıgım mealler arasında (yaklaşık 10-12 meal) en iyisi Ali Bulaç meali. Iskender Ali Mihr de (her ne kadar garip bir şekilde anılsa da insanlar tarafindan) en iyi meallerden. Yaşar nuri de öyle. Kelimeleri biraz basite indirgemiş olsa da Edip Yüksel'de açık düzgün bir meal sunmuş. Tabi hepsinin hataları da var ama tavsiyelerim bu sekilde.
 
Üst