Oytun Erbaş'tan aktarmak istediğim bir gerçek var :
Uyku hapı veya sakinleştirici ilaçlar kullanarak ta kabusları ve korkuları engellemek mümkün oluyor.
Ancak ara vermeden, beyni dinlendirmeden yapılan ilaç kullanımıda insan zamanla üzülemez ve sevinemez bir hale geliyor. Yani zombileşiyor.
Kabusların evet kesiliyor. Rahatlama da oluyor. Ama beyninin korku merkezini işlevsiz hale getirerek, olabilicek en kıyımsal şekilde bunu yapıyorsun.
Korku ise temelde bizim yaşam motivasyonumuzdur. Bütün duygularımızı temelde korku geliştirir. Korkuyu öldürürsek özgüveni de öldürüyoruz. Korku, evet istenmeyen bir duygu olabilir. Ama orada olmak zorundadır. Biz o korku duygusunun her an bizi esir alabileceği ihtimaline karşı neşe, ilim, cesaret, veya başka bir olumlu duygu durumuna bilinçli geçiş yaparak gelişiyoruz aslında. Korku kesin olarak orada itici bir hizmetçi güç olarak kalmak zorundadır.
Yani hayat felsefemizde korkuyu doğru yere oturtmak hayat kurtarır. Ama hayat felsefemiz bile olmadan güne göre yaşıyoruz.
****
Duygu durum bozukluğunun tedavisi için ilaç kullanımına karşı değilim. Sonuçta önce korkularının sesi kesilir, sonra yavaş yavaş korkularının kontrollü yükselmesine izin verilerek onları nasıl yöneteceğin sana öğretilir. Ama bizim insanımız başta doktor kontrolünde aldığı ilaçları , sonradan kaçak yolla almanın bir yolunu bularak kendi kendine ilaç kullanabiliyor. Bilinçlenme aşamasını reddediyor. Belki de insanımızın dilinden anlayacak yaklaşımı gösterecek uzmanlarda kilitleniyordur iş. Ama insanımız değişik. Bunlardan biri de benim dayım. İntihar etti kendisi. Zaten sorunları vardı. Hayata muhalifti. Ara ara mülayimleşirdi. Heberleri izlerken sinir krizleri geçirirdi. İnsan sevmezdi. Haberlere çıkan insanlar ona hep batardı. Türkiyede bulunmayan bir ilacı ona Bulgaristandan ben kendi elimle getirmiştim 7 kutu. Sonradan vafat ettiği haberini aldık. Daha sonradan yengem aksamdan bir kutu ilaç içtiğini ve sabaha karnının yüzünün gözünün heryerinin şişmiş halde onu bulduğunu söyledi. Midesi yıkandı ama kurtulamadı. Karamsarlığın ve cahilliğin getirdiği son nokta bu oluyor. Izdıraba bilinçli bir son vermek istiyorsun.