İnsanlara yardım etmeye çalışıyorum.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Selamun Aleyküm dostlar...
Yaşanmış hikayeme nasıl başlasam bilemiyorum ama anlatmak istedim. Bu bir soru olmasa da içinde elbet bir sürü soru olacaktır.
Her şey ben bir kokoreççide otururken başladı. Yanıma ben çocukken mahallenin abisi derler ya, o yıllarda sürekli gittiğimiz internet kafenin abisi ve yanında sevgilisi geldi. Beni gördüler ve ben ara ara gördüğüm bu kişiyi ve sevgilisini masama davet ettim. Kendilerine kokoreç ısmarladım. Laf lafı açtı ve sonunda konu cinlere geldi. Aradan geçen 12-13 senede bu insan kendini bir takım işlemlerle geliştirip cinlerle iletişime geçmiş ve hoca olmuş. Kendisine sorunlu ilişkim hakkında sorular sordum. Sürekli aldatıldığımı düşünüyordum. Bu şüphelerimden kurtulamıyordum ama sevgilimi de bir türlü bu eylemlerinde yakalayamıyordum çok ustaydı ve zekiydi, tam bi ikizler burcu...
Bu hoca bana bazı şeyler söyledi ve o an bu yaptığı şeyden çok etkilendim. Kendisine bana da öğretmesini söyledim, öğrencisi olmak istedim ama kabul etmedi. Külfiyetinin çok ağır olduğundan bahsetti. Neyse gel zaman git zaman aradan uzun bir süre geçti. Bir gün yakın bir arkadaşımın cinler tarafından çarpıldığını öğrendim. Kendisi farklı ilde oturuyordu onu bulunduğum yere davet ettim ve kokoreççide iletişime geçtiğim bu hoca ile onun görüşmesini sağladım. O an hocanın evine gittiğimizde bana çok ilginç gelen şeyler yaşadık ve bu ilme girmek istediğimi kafama o an net bir şekilde yerleştirmiştim. Çünkü bazı insanlar babadan dededen görerek namaz kılar, Allah'a koşulsuz olarak sadece inanır ve ibadet eder belki de en doğrusu budur, ama bazıları da görünmeyen dünya ile iletişime geçerek onların varlıklarından emin olarak, kesinlik arayarak ibadet etmek ister. Düşünsenize imtihanda kopya çekmek gibi bir şey bu. Cinler görünmeyen varlıklardır. Cin varsa Şeytan'da vardır ( Ayetle sabit, O cinlerdendi ) Şeytan varsa Melek'te vardır, Melek varsa Mevlam da vardır. Ben bu zihniyetle ve mentalite ile bu işin içine, derinlerine inmek istedim, hem de kız arkadaşımın beni aldatması ve arkamdan işler çevirmesinin bu hoca tarafından bana ispatlanması ve sağlamasını da yapmam neticesinde bir daha kandırılmamak için bu ilme girmeye kesin karar verdim. Allah CC'den tek isteğim, ona hakkıyla kulluk etmek, asla kandırılmamak, eşyanın hikmetini bilmekti.

Devamının gelmesini istiyorsanız anlatmaya devam edeceğim, şimdiden verdiğim rahatsızlık için kusura bakmayın.
 

Semerkandd

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Tem 2018
Mesajlar
12
Tepkime puanı
8
aleyna aleyküm selam raven kardeşim devamını bekliyorum..
 

Willard Deleyn

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Tem 2018
Mesajlar
88
Tepkime puanı
95
İş
Çevirmen
Merhabalar.

Hikayenizi kısaca okudum, aslında bir kaç şey yazmak istedim izninizle.

Öncelikle "insanlara yardım etmeye çalışıyorum" bir vizyonu açıklamaz. iyi edimler, kötü edimler girişiktir. Hele hele gizli ilimlerde bu tür bir vizyonla işin sonunu getiremezsiniz. Bir insana iyilik yapayım derken, felaketini getirebilirsiniz. Keza talepleri değerlendirirken intuitive hatta medyum olmak bile yetmez, çünkü nefs vardır, hataya yatkındır.

Sizi bir şeyler öğrenmekten alıkoyamam, zira insan bir kere kararını verdiğinde, ona engel olmanın faydasız olduğunu bilirim, ama bir daha düşünmenizi, ya da daha gerçekçi nedenlerle bu bilgileri öğrenmeye başlamanızı tavsiye ederim.

Yine bir diğer konu, hangi tür ilmi talep edeceğiniz yönünde. Buna da bir astrologa doğum haritanızı yorumlatarak karar verebilirsiniz. Eğilimlerinizin yanı sıra, yeteneğinizin cinsi de haritalardan okunur. Bu diğer yetenekleri elde edemeyeceğinizi göstermez, ama avantajlı olduğunuz bir konudan başlamanız motive edici ve verimli bir çalışma olanağı sunar.

Kolaylıklar.
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Merakım, ilim aşkım beni yiyip bitiriyordu. Hocanın evine bir akşam gitmeye karar verdim ve bir anda kapısının önünde buldum kendimi. Zile bastım açan olmadı. Evde kimse yoktu. Hocanın kapısının önünde önce salavat getirdim, sonraRabbime şu duayı ettim.

Ben : " Allah'ım, bu ilim benim için hayırlısıysa, insanlara faydalı olabileceksem, bu kişi beni talebesi olarak kabul etsin, lütfen Rabbim bana bu ilmi ihsan eder misin ? " Hatırladığım kadarıyla aynen bu meramda duamı ettim ve beklemeye koyuldum.

Aradan kısa bir süre geçti ve hocanın bana doğru gelmekte olduğunu gördüm.

Hoca : Naber Hamza, nasılsın ? Napıyorsun burada ?
Ben : İyiyim hocam, sizinle konuşmam gereken bir konu var içeride görüşebilir miyiz ? "
Hoca : Tamam gel geçelim içeri

Eve geçtik, onun evinde özel bir bölmesi, yazıhanesi vardı o odaya geçtik, danışanlara orada bakıyordu. Koltuğa oturdum ve kendisine direk konuyu açtım.

Ben : Hocam, beni kabul etmemiştiniz aylar evvel ama siz de takdir edersiniz ki zor bir hayatım var, insanlara yardımcı olarak, en başta kendime yardımcı olarak, kendi imanımı kurtararak ancak tutunabilirim, bana bu ilmi Allah izin verirse O'nun rızası için öğretin, beni talebeniz olarak kabul edin. Gerekirse yanınızda bulunan varlıklara sorun, samimiyetimi size söylemişlerdir.

Hoca sadece gülümsedi ve odanın bana göre bomboş bi tarafına yönelip şu soruyu sordu.

Hoca : Soralım bakalım, Abdurrauf sence Hamza bu ilme yatkın mı ?

Ben : Ne dedi Hocam ?

Hoca : Deneyip göreceğiz dedi Hamza.

Ve bana yemin ettirdi. Yeminin içeriği bu ilmi asla kötüye kullanmayacağımla ilgiliydi. Bana göre macera bu şekilde başladı. Kibirlenmeye gerek yok samimiyet meclisi burası. Kimseden bir çıkarım yok, kaybedeceğim bir şey de yok. Tek temennim Allah CC'nün rızasını kazanabilmektir bu hayatta.

O gece bana göz kulak olması ve beni koruması için bir cin yoldaş verdi, onu çağırmam için gereken duaları söyledi, ki bu olay 1.5 sene önce oluyor. 1 Gecede her şey değişti. Anlatamayacağım çok şeyler oldu o gece.

Cin ilk geldiğinde göğüs kafesimde öyle bir şişkinlik hissettim ki yürüyemez oldum, adım atamıyordum sadece bu kadarını anlatıyorum sizlere.

Takip eden günlerde her gün ama her gün hocanın yanına gittim, ona yardım ediyor, yeri geliyor saatlerce ayakta bekliyor dudaklarından çıkacak tek kelama pür dikkat konsantre olmuş vaziyette bekliyordum. Her dediğini yapıyordum, tek istediğim ilim öğrenmekti. Takdir edersiniz ki " İlim avdır, öğrenmekse avlanmaktır " kelimenin tam manasıyla avlanmıştım. İlme aşık olmuştum. Düşüncelerimde ne kadın, ne kız, ne aşk, ne cinsellik hiç bir şey yoktu, sadece ilerlemek istiyordum, hala da öyleyim Rabbime şükürler olsun.

Gel zaman git zaman bir gün yeni bir talebe daha aldı. Bu geçen zamanda bana bir şey öğretmiyordu, 7 yılda öğreneceksin Hamza, hemen olmaz, hemen öğrenemezsin, biz yıllarımızı verdik falan diyordu. Ben de sabırsızlıkla, tek seçeneğimin sabretmek olduğunu bilerek bekliyordum. Gelen giden danışanlara söylediği arapça duaları öğrenmeye çalışıyordum, bir yandan da edinebildiğim kadar pdf edinip onlardan araştırmalar yapıyordum, çünkü bana öğretmiyordu, sabretmemi söylüyordu, her gün onun yanındaydım ama hiç bir şey öğrenemiyordum.

İlginç bir şekilde yeni talebe ile ilgilenmeye başlamıştı. Ben onunla neden ilgilendiğini biliyorum ama buradan söylemek uygun olmaz, belki şans eseri okur sırları ifşa etmek hoş değil.

Bir akşam ben hocanın evinde değilken yeni talebe ile birlikte astrale çıkmışlar, benim hayallerimden biriydi, benimle asla yapmamıştı, astralde binlerce kabileyi ziyaret etmişler, daha söyleyemeyeceğim bir çok sırra nail olmuş bu yeni talebe. Ertesi gün bana bu yeni talebe iştahlı iştahlı yaşadıklarını bir bir anlattı, benim merakım had safhaya çıkmıştı, görünmeyen aleme olan ilgim alakam beni benden almıştı ama bana asla öğretilmiyordu, bana gösterilmiyordu, yanımdaki cinin kontrolü bile bende değildi, sanki o beni kontrol ediyordu. Her şey tepetaklak olmuştu sanki...

Devamını talep olursa yazacağım...Kusurum olduysa affola dostlar.
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Selamun aleyküm. Teşekkür ediyorum. Devam edeyim;
Günlerim saatlerce ayakta dikilerek, çay demleyerek, temizlik yaparak, boş boş sigara içerek geçiyordu. Ellerim ise bomboştu. Dayanamıyordum. Hocanın sukuneti asla bozulmuyordu. Yeni talebe ise hissiyatı açılmış, varlıkları algılar hale gelmişti bile...

Cinlerde seviyeler vardır. Siz gençsiniz diye sizlere şöyle bir örnek ile açıklayayım. Bilgisayar oyunlarında nasıl level alıyor ve güçleniyorsanız. Güçlenmek için Silkroad tarzı oyunlarda nasıl karakterinizi geliştiriyorsanız Cinler de öyle gelişiyor. Mantık tamamen aynı en yüksek seviyeleri 5, en düşük ise 1...Neden bu bilgiyi verdiğimi birazdan anlayacaksınız.

Yeni talebede bazı değişiklikler gördüm. İnanılmaz değişimler hemde cinlerle konuşmaya, kendisine bakım yapıldığında direk anlamaya, akıl okumaya başladı. Astrale uzanmadan anında çıkabiliyordu. Koltukta otururken gözlerini kapattıktan 5 saniye sonra Astraldeydi mesela. Hocanın ordularını defalarca komuta ettiğine ben şahit oldum. Hafife almayın bu dediğim kişinin trilyonlarca askeri var. Nereden biliyorsun diyorsanız artık biliyorum...

İster inanın, ister inanmayın. Bir akşam ben, hoca ve yeni talebe 3’ümüz ofiste idik. Birden hoca anlamadığım yükseklikte bir ses tonu ile bir takım şeyler söyledi ve yeni talebenin gözleri kapkara oldu. Gözün akı gitti ve saf karanlık indi gözlere...
Ben talebenin yanında idim, kalktım hocanın yanına geçtim, direk gözleri görmek istedim. İnanılmaz bir şeydi. Hareketleri de değişti. Kolları, elleri, parmaklarının duruşu, görünüşü, kısaca sanki oydu ama aynı zamanda o değildi. Hayatımda ilk kez böyle bir şey gördüm.

Seslendiriyorum,

Talebe hırlamaya başladı. Ben pür dikkat izliyorum. Gecenin saat 2’si falan, hoca çok rahat bir şekilde sigara içiyor bir yandan da gözlerini dikmiş talebeyi izliyor.

Hoca : Amacın ne ?
Talebe : Seninle aynı şeyi istiyoruz.
Hoca : Ne istiyorum ben ?
Talebe : Şahmeraaannnn

Hoca güldü.

Hoca : Neden bu bedendesin, seni öldüreyim mi ?
Talebe : Yardım ediyorum, bu bedeni koruyorum. (Tıslıyor bir yandan, inanılmaz bir değişim, tiyatro olması imkansız ve hayatımda filmlerde bile böyle sahne görmedim, lens olsa gözler bu denli ürkütücü olamaz )

Hoca : Bana anlat, gerçeği söyle amacın ne ?
Talebe : Zamanla anlayacaksın.

Yeni talebe bu söyleminden sonra normal haline döndü ama baya bi öksürdü ve nefes nefeseydi, olanları da hatırlamıyordu.

O an anlamıştım. Talebede musallat vardı, ona ilmi veren de, görüntüsünü açan da, cinlerle iletişim kurmasını sağlayan da bu musallattı.

Anlattığım her şey gerçektir ve yaşanmıştır. En ufak bir ekleme çıkarma yoktur.
Devamını yazacağım, bazı işlerim var.
Selametle...
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
Yazılanlar doğru mu değil mi bilemem ama heyecanlı.
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Bir akşam hocanın evine yine her zamanki saatlerde gittim. Salonda isminin sonradan Aykut olduğunu öğrendiğim genç bir adam gördüm. Elimde bir mağazadan aldığım Kenzül Havas isimli kitap vardı, bu ilme öylesine açtım ki ne bulursam edinmek için canla başla uğraşıyordum. Bu adam kitabı gördü ve bana

" O kitap bir şeye yaramaz kardeşim " dedi.

Ben tam olarak kim olduğunu bilmediğim için saygısızlık etmek istemedim ve

" Sadece okumak için aldım " dedim.

Ne yapabilirdim ? Bana hiç bir şey öğretilmiyordu. Tamamen sır küpü bir adamın yanındaydım, o evin içinde inanılmaz şeyler yaşadım, bazılarına göre cehennem gibiydi ama hiç bir şeyin mantıklı bir açıklaması yoktu.

Namazlarımda secdede iken Rabbe en yakın olduğumuz an imiş, bu bilgiye güvenerek her namazımda secdelerimde Rabbe İlim istediğim yönünde dualar etmekle geçti günlerim, hala da öyleyim...Sizlere güzel bilgi verdiğimi düşünüyorum, eğer samimi kalpliyseniz, kalpten isterseniz oluyor...

Devam eden günlerden birinde Hocanın evine yine gitmiştim, salonda karşı koltukta yaşlıca bir teyze gördüm, ortalama 70 küsür yaşlarında idi. Benim sağımda da genç bir kız oturuyordu. Bu kişinin teyzenin kızı olduğunu sonradan öğrendim. Aykut isimli adam da orada idi. Ben ofise geçtim,

Hoca : Hadi salona geçelim Aykut Hocam.
Aykut : Tamam hocam başlayalım inşAllah.

Ben olayları anlamıyordum. Bir şeyler olacaktı ama kestiremiyordum. Salona geçtik. Evde 5-6 kişiydik, Yeni talebe, Hocanın sevgilisi ( Eşi olduğunu sonradan öğrenmiştim. ) Aykut Hoca, Ben, Yaşlı Teyze ve 2 kızı vardı.

Hep beraber salonda oturuyorduk. Hoca yine bir takım şeyler söylemeye başlamış ama ben farkedememiştim. Arkam tam yaşlı teyzeye dönükken arkamdan birden bu yaşlı kadın bağırmaya ve küfürler etmeye başladı.

Hoca : Aykut Hocam tutalım teyzeyi.
Aykut : Tamam Hocam
Hoca : Hamza sen ve Furkan da ( Yeni talebe ) teyzeyi kollarından tutun.

Ama güç yetiremiyorduk. Yaşlı kadın o kadar güçlüydü ki tek kolunu 2 elimle tutamıyordum. Ben 1.85 boyunca 90 kilo biriyim, Önceden dövüş sanatlarıyla da ilgilendim siz düşünün. O arada yaşlı kadın, Hocanın karısına bir tekme attı, Hocanın karısı yere düştü ve karnını tutmaya başladı.

Aykut Hoca : Hamza sakın tek bir dua bile okuma.
Ben : Tamam Hocam.

Bu şekilde yaşlı kadını tuttuk Hocalar bir yandan okuma yapıyordu yaşlı kadının kızları ve Hoca'nın eşi de yere düşmüş vaziyette olayı izliyordu. Olanlar hala gözlerimin önünde. İlk defa bu denli musallatın iliklere kadar işlediği bir olay yaşıyordum. Exorcist filminden fırlamış bir sahneydi sanki.

Yaşlı kadın, hocaların okuması sonrası sakinleşti, ama insan formuna dönmedi, hala cin formundaydı, hocalar, yeni talebe, yaşlı kadının bir kızı, hocanın karısı sigara içmeye ve olayı değerlendirmeye ofise geçtiler bense bir anda salonda yaşlı kadın ve diğer kızıyla yalnız kaldım. Karşılıklı oturuyorlardı. Bense ortalarında ayaktaydım. Sonradan öğrendim ki yaşlı kadının diğer kızında da musallat varmış, hatta Aykut Hoca yaşlı kadına Yasin Suresi'ni okurken yaşlı kadının kızı da karşı koltukta Yasini tekrarlıyormuş, onda ilim bilen büyücü bir cinni varmış, hocanın okuduklarına karşı bazı eklemeler yaparak savunma oluşturuyormuş, ona da okuma yaptıklarında kendini savunabilmek için...

İşte böyle şerefsiz bunlar...

Ben ikisinin arasında kalmıştım, bir anda yaşlı kadının bana şeytani bir gülümseme sunduğunu gördüm, yaşlı kadının kızına döndüm o da aynı şekilde gülüyordu. Tamamen aralarında kalmıştım, dua okumam yasaklanmıştı, ne yapacağımı bilmiyordum, sırtımdan soğuk terler boşalıyordu, okurken size korkunç gelmeyebilir ama hayatınızda böyle bir olayı bir kez yaşarsanız dünyanın kaç bucak olduğunu anlarsınız.

Ben : Neyse ben de bir sigara içeyim.
Yaşlı Kadın : Kalsaydın ?
Ben : Sağol teyze ( Kaçar adımlarla ofise geçtim )

Yaşlı kadının ve kızının arkamdan nasıl gülümsediklerini kafamın arkasında gözlerim olmamasına rağmen adım gibi biliyordum.

Devamı gelecek...
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Gerçekten yazdıklarımı okuyanlara arasında ilim bilen samimi insanlar var ise şayet ;

Söylediklerimin yalan olmadığını anlayacaklardır...
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
İlmin hocanın elinden gelmeyeceğini anlamıştım. Allah'tan istemek en doğrusu ve makbulü idi. Sonuçta Havas, Kuran-ı Kerim demektir. Sitedeki tanımları kafanızdan silin. Havas Kuran İlmidir. Allah'ın Esma'larını, ayetlerini belli sayılarda belli yöntemlerle bir amaç için kullanmaktır. İşin özü budur. Rahmani İlimlerin en mübarek olanıdır. Zuhruf Suresinde 36.Ayet numarasına bakarsanız Şeytanların musallatlarına bariz örnek teşkil etmektedir. Bazı durumlar kişinin kendi çabalarıyla kurtulabileceği durumlar olsa da bazıları asla ve asla kişinin maneviyat eksikliğinden çözemediği, devreye hocaların girdiği durumlardır. İşte burada devreye girmek istiyordum. Bu şarlatanların, dolandırıcıların, umut tacirlerinin olduğu kara düzende Ben, doğruları yapacaktım. Onların sistemlerini başlarına yıkacaktım. Kişiyi kurtarmak değildi asıl amacım, büyücüleri yok etmekti...Çünkü bu devirde Musallatın ana kaynağı tamamıyla Büyülerdir. Sıcak su döktüm cin çarptı, kül attım ateş aldı cin çarptı gibi şeyler eskide kaldı. Diğer musallat nedeni ise kişinin tamamen Allah CC'nün emir ve yasaklarına uymamasıdır.

Önce kendimi düzeltmem gerektiğini anladım ağlaya sızlaya tevbeler ettim, yalanı bıraktım. Çok konuşmayı bıraktım. Sesli gülmeyi bıraktım. Gizli saklımız yok Mastürbasyonu da bıraktım. Mastürbasyon bir hastalıktır. İnsanın ruhunu bitiren bir hastalıktır. Maneviyatının içine eden bir rahatsızlıktır. Bunu itiraf edecek kadar cesur olmam sizlere faydalı olmamdan başka bir niyetle söylenmiş bir şey değildir. Gençliğin en büyük belasıdır. Eğer ilimde ilerlemek istiyorsanız kesinlikle bırakmalısınız. Mastürbasyon illetinden kurtulmamı sağlayan temel sırrım tamamen Rabbimin beni o çirkin pozisyonda görüyor olması gerçeğidir. Ben daha kendi nefsime hakimiyet kuramıyorsam nasıl olur da insanların şifasına vesile olurum dedim. Namazlara harfiyen riayet etmeye özen gösterdim. Günün tüm saatlerinde abdestli gezmeye başladım. İnanın bu yaptıklarımla öyle sırlara nail oldum ki size faziletlerini saysam site çöker...

Abdestli gezmekle ilgili bir şey söyleyeyim, öyle mükemmel bir şey ki ; insan abdestli gezmeye alışınca utanarak söylüyorum insan asla gaz çıkarmıyor, sadece tuvalete gittiğinizde olan bir şeyden öteye geçmiyor, ayrıca insanın idrarı da zamansız gelmiyor, 8 saat 10 saat boyunca tuvalete gitmediğimi ben biliyorum, 1 senedir böyle ve hiç rahatsız değilim.

En güzeli abdestli gezdiğinizde cinler size musallat olamıyor. Abdest vücudun etrafını zar gibi kaplayan bir enerji oluşturuyor. Bu enerjiye çarpıp top gibi seken cinlere şahidim.

Bu sitede sizinle benim kadar açık konuşan bir Allah'ın kulunu daha bulamazsınız, size yöntemlerini söylüyorum İlme ulaşmanın. Dikkate alın. Devamı gelecek.
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Günler geceler boyunca ibadetlerime ve doğru dürüst bir insan olmaya gayret gösterdim. Abdulkadir Geylani'nin Külliyatını satın aldım ve her bir cümlesi üzerine düşündüm, Kenzül Havas'lar, Gizli İlimler Hazinesi vs hiç bir şey değildi, asıl ilim Kuranı Kerim'de ve Müceddid dediğimiz insanlarda gizliydi. Bu yaptıklarımı hocadan gizli yapıyordum. Hoca sadece araştırmalar yaptığımı biliyordu ve her defasında " Benim sana verdiklerim harici bir şey araştırma, yapma Hamza " diyordu. Ama kendisinin de bir şey verdiği yoktu. Geylani Külliyatı gerçekten inanılmaz sırlar barındıran bir kitaptır. O kitaptaki her cümle, üzerine saatlerce düşünülmesi gereken eleştirileri ve anlamları barındırmaktadır. Allah dostu olabilmek tek gayemdi, Hak dostlarının neler yaptığı, neler yapmadığı üzerine verdiği örneklendirmeler beni benden almıştı. Bu süreçte yeni talebe metafizik olarak gelişmeye devam ediyordu bana bir gün önemli bir şey söyledi.

Tabi ki hoca her zamanki gibi suskun ve sır küpüydü.

Yeni talebe : Hamza Abi seni izleyen biri var.
Ben : Nasıl yani ?
Yeni talebe : Seni takip ediyorlar abi, bir dede seni takip ediyor.
Ben : Dede mi ? ( İnanılmaz bir şaşkınlık içerisindeydim. )

Dedeler hakkında bilgi vereyim, internette hiç bir yerde onlar hakkında bilgi bulamazsınız. Bu mübareklere Sırra Kadem Basmışlar denir.
Sırra Kadem Basmış, Dünya hayatı boyunca inanılmaz icraatler, ibadetler yapmış kişilerin öldüklerinden sonra ( ölmeleri kesin değildir, Hızır gibi düşünün, keza Hızır ölü değildir, 2 alem arasındadır, hatta ve hatta Hızır AS'ın kendi şahsi ordusu gibi düşünün ) insanlara yardım etmek için 2 boyut arasında kalmış mübareklerdir. Bunlar ne cindir, ne hadimdir, ne hüddamdır. Hani derler ya Ak Saçlı bir dede geldi beni kurtardı diye, işte bu Sırra Kadem Basmışlar sınıfı o sınıftır.

Sıralama şöyle, Dünya'daki katman sıralaması.

İnsan, Cin, Hadim - Hüddam - Marid - İfrit ( Hadimlerin cin sınıfından olanları da vardır, olmayanlarda ama ifritler cin sınıfındandır kanatlarına göre ayrılırlar, ben kabaca yazdım. Maridler ise Cinlerin soylularıdır, gençlerin diliyle Special Forces ) , Sırra Kadem Basmışlar, Melekler

Bu sıralama üst sıralama,

Alt sıralama ise tamamen gizli ilimlerdir, onları açıklamaya gerek yok. Zebaniler falan mevcuttur ve tehlikelidir.

Devamı gelecek.
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Ben Bipolar Bozukluk hastasıyım. Bipolar Bozukluk genellikle cinni bir rahatsızlıktır bu hastalık devrimizde toplumun %70'inde kesinlikle vardır ama onlar bunun farkında değillerdir. Bendekinin cinlerle alakası olmadığını yaptığım yoğun ibadetler, dinlediğim rukyeler neticesinde anladım. Gerçekten de vücudumda yoğun enerji üretiliyor ve manik dönemim fazlasıyla uzun sürüyor. Anlık sinirleniyorum, anlık üzülüyorum, hayatımda hep uçlarda yaşıyorum. Bu ilme de bu hastalığım neticesinde girdiğimi düşünüyordum ama öyle olmadı. Bu hastalık yüzünden genellikle edindiğim yeni hobiler 3-4 ayı geçmiyordu ama bu ilimle ilk günkü heyecanım asla eskimeden 2 yıla yaklaştı ilgileniyorum.

Hayatım boyunca hep yalnızdım. Çok günahlar işledim. Bir o kadar da işleyemediklerim var. İmkanım olmadığı için yapamadım. Zina yapmak için tüm hevesimle hazırlandığım nice ortamlara girdim ama o işi bir türlü yapamıyordum. Yataktan bir şey yapmadan partnerin şaşkın bakışları arasında kalktığım çok olmuştur. Kimsenin duramayacağı yerlerde ileri gitmeyerek arkamı dönüp gitmişliğim çok olmuştur. Bu dine olan bağlılığımdan değil. Sadece hep tiksindim. Bana doğru gelmedi. Yapamadım. Şeytana uyup bir noktaya kadar geliyor, sonrasında pişman olup gerisingeri gidiyordum. O noktalara gelme olayım da hastalığımdan ileri geliyordu. Hastalığı yaşayanlar yoğun seks ihtiyacını beraberinde getiren, kontrolsüz ilişkiler yaşatan bir hastalık olduğunu iyi bilir.

Hislerim beni hiç bir zaman yanıltmıyordu, dostlarım konusunda, kazalarda, belalarda hep bir şekilde son anda yırtıyordum. Sanki misyonum her zaman farklıydı. Kollarımda dövmeler var, çok fazla ortama girdim, alkol tükettim, daha nice nice şeyler yaptım ama her zaman kalbimde bir yer bu eylemlerimde sızlıyor ve bana " Sen bu değilsin " diyordu.

Tevbe kapısı son nefesimize kadar ardına kadar açıktır. Ama bir daha eski günahları yapmamak, tevbede samimi olmak gerekir. Ben bunları neden anlatıyorum ?

Sizin de bu tarz şeyler yaşadığınızı, yaptığınızı adım gibi biliyorum. Hiç bir şey için geç değil, ister ilim isteyin, ister normal bir müslüman olmak isteyin, ister toplumda saygın bir yere gelmek isteyin, her şeyin sırrı Allahü Teala'ya hakkıyla kulluk etmekten geçiyor, size öyle kapılar açılır ki kendiniz bile inanamazsınız ve ağlamaya başlarsınız, " Rabbim ben bu güzellikleri hakedecek ne yaptım ? " sorusun çivi gibi beyninize kazınır. Yaşadım oradan biliyorum.

Hüddam elde etmek ( Rahmani amaçlar hariç ) , istediklerini ona yaptırmak vs. şeyler sonu her zaman kötü biten eylemlerdir. Hüddam elde etmek dedim, Hüddam elde etmek o kadar yanlış bir tabir ki belki bu yüzden imanınızı bile kaybedebilirsiniz, siz öyle diyorsunuz diye öyle dedim. Hüddam elde edilmez, Hüddam Hoca'dır gelir sana öğretir, gelir sana yol gösterir, gelir seni ilimde ileri seviyelere taşır, Hüddam ile birilerini birilerine bağlayamazsınız, Hüddamın iyisi kötüsü yoktur, Hüddam ayet görevlisidir, bir nevi melaikedir, Hüddamım var diyenlerin hepsi cinlerin oyuncağıdır. Hüddam geldi mi önünde el pençe divan durursun, ve sen sadece Allah yolunda isen sana yardımcı olur. Gerisi hikayedir. Bu yazdıklarım ne kadar gerçekse diğer söylenenler o kadar yalandır.

Hüddam bir hocan var ise yolda yürürken sağından solundan geçen insanların musallatlarını farkettirmeden saniyeler içerisinde alırsın. Hüddam öyle bir güçtür. Ve hüddam sahibiyim, hüddam yoldaşım var diye de kimseye söylemezsin, yoksa bu ilim senden alınır. Hüddam ile anlaşmada bu vardır. Hüddamım var diyenlerin vay hallerine, ayetteki gibi, keşke bilselerdi...
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Sen O'nun önünde eğileceksin ki herkeste senin önünde eğilsin...
O ne yüce yaratıcıdır.
Allah CC'yü görmek nedir bilir misiniz ?
Tasvir edilemez bir mutluluktur, tahayyül edilemez bir şeydir.
Duyguların en şereflisidir.

Şöyle bir örnekle açıklayayım ;
Dünyadaki en güzel yaş hangi yaştır sizce ? Bence 25-30 arası...Erkekliğin ve kadınlığın doruk noktaları, libidonun uçlarda olduğu yıllar, dünya sizin istiridyenizdir. Her şey toz pembedir, her şey eğer ki şanslıysanız, zenginseniz, muhteşemdir...

30 yaşında olduğunuzu düşünün, Cinsel gücünüzün asla bitmediğini ve her istediğiniz insanı elde edebildiğinizi, her istediğiniz şeyi yiyebildiğinizi, kısaca Dünyanın Efendisi olduğunuzu ve asla yaşlanmadığınızı, bu şekilde 1000 sene ömrünüz olduğunu düşünün...

Ne kadar güzel değil mi ?

Güzel ama, bu 1000 senelik saadet, Cennetteki 1 dakikalık mutluluğa eşdeğerdir.

Cennette 1000 sene bitmeyen zevkler yaşayarak geçen bir ömür düşünün,

O ise Allahı Zülcelali göz açıp kapayıncaya kadar görmekle eşdeğerdir !

İşte Aşk budur, ölümsüz aşk budur !

Allah aşk duygusunu neden verdi bize ? O'nu sevelim diye.
Allah korku duygusunu neden verdi bize ? Onun karşısında hesap veremeyeceğimiz şeylerden sakınalım, utanalım, korkalım diye.
Allah üzüntüyü neden verdi bize ? Kaçırdığımız ibadetlerimize dert yanalım diye.

Biz ne yapıyoruz ?

Saçma sapan dünyalık 5 para etmez aşklar peşinde ömrümüzü heba ediyoruz, cinlerden korkuyoruz. Fakirlikten korkuyoruz. Korkuyoruz da korkuyoruz vs vs...

Ne kadar acınası bir haldeyiz, empati kurun, hatalarınızı düşünün, ben uzun zamandır bunları düşünüyorum. Allah dostları cennete gittiklerinde orada durmazlar, hemen oradan ayrılırlar, onlar Rablerini ararlar. Düşünün cenneti bile ellerinin tersiyle iterler.

Allah dostları insanlardan kaçarlar, yalandan, riyadan, sahtelikten kaçarlar.
Allah dostu olmak zor zanaattır. Önce nefslerinizi dizginlemeniz lazım, sebat etmeniz lazım. İlim arkasından öyle bir geliyor ki !

Şimdi hikayeye dönelim...
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Cuma geceleri hoca güya bana, yeni talebeye ve sonradan talebe olarak gelen kıza ders veriyordu. Her cumaydı sözde...
Hiç bir cuma günü bir şey öğrenemedim. Bir şey öğretilmedi...Yeni talebe nedense gizli ilimleri, orduları, savaşları, nice görünmeyen sırları öğreniyordu, örneğin ben evde yokken Perşembe akşamı ciddi bir şeyler oluyor yeni talebe de şans eseri orada bulunuyordu. Ya da Salı, Ya da Cumartesi...Ama nedense hep ben yokken bunlar oluyordu. İnsanlara rahatsızlık vermek en son istediğim şeydir, Hoca derslerin Cuma günleri olacağını söylediği için adamın da evi ve ofisi aynı yerde olduğu için sosyal hayatına saygımdan diğer günler rahatsız etmek istemiyordum, o denli ilim aşkıyla yanmama rağmen...

Bu süreçte bense az önce söylediğim şeyleri öğrendiğim kaynakları araştırmaya devam ediyordum. İmam Gazali'nin kitapları, Erzurumlu İbrahim Hakkının eserleri, Muhyiddin İbni Arabi'nin eserleri keza Evliyalar Şahı Geylani...

Ama en önemlisi de Efendimiz SAV'in sünnetleri...Alemler onun yüzü suyu hürmetine yaratıldıysa, Önce Allah'ın Ayetleri ( Sözleri ) , sonra da Efendimizin hayatı ve sünneti bizim hedefimiz olmalı...Bunun üzerine söz söyleyen ilimden zerre anlamıyordur, ki hocanın bazı söylemleri beni şüphelendiriyordu.

Mesela hiç bir zaman Peygamberimiz SAV şöyle buyururdu, şöyle yaparsanız onun gönlünü hoş edersiniz vs tarzı şeyler söylemiyordu. Namaz kılmıyordu. Ramazanlarda oruç tutmuyordu.

Bu süreçte yanımdaki cinlerin sayısı artmıştı, 40 küsür cinle geziyordum. Hoca benim ağzıma sanki bal çalar gibi " Bak Hamza bu yeni cinin, şunları şunları şu kadar gün okuyacaksın ve bu cin yanına gelecek " tarzında şeyler söylüyordu ve bende ilim aşkımdan yapıyordum. Olayı cinlere bağlamıştım. Şirke düşmüştüm. Allah affetsin...

Yanımda hafızlar olduğunu, 5 seviye cinler olduğunu vs vs bir sürü şeyler söyledi. Cinlere kendimi Ayetel Kürsi çemberine aldırmayı öğretti. Beni korumalarını sağlamamı öğretti ve daha bir sürü şey...Ama en önemli şeyi öğretmedi, O ne mi ? Cin nedir kardeşim ? İnsan eşrefi mahlukattır, İnsanın cinden üstün olduğunu Hz Adem'e Şeytanın secde etmesi olayından Kuranı Kerim okuyan bilir. Ya da Hz Süleyman'ın vezirinin Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar geçen sürede getirmesiyle bilir. Orada ifrit nasıl kalakalmıştı ?

İfritlerden de bahsetmek istiyorum. Bazı hocalar size " Sende ifrit var " tarzında şeyler söyler. Yalandır. İfrit Musallatı yaşarsan yürüyemezsin, doğru düzgün yemek bile yiyemezsin. Exorcism of the Emily Rose filmini izleyin bir nebze ifrit ne demek anlarsınız. Ya da Musallat filmini izleyin, gerçeğe en yakın uyarlamalardır bunlar. Ki yaşanmış hikayeler oldukları söylenir. Herkeste ucuz cinler var, bazılarınız musallatlı bile değilsiniz psikolojik sorunlarınız var ama bu sahtekarlar gelmiş sizi kandırıyor, milyarlarca liralarınızı alıyor, inanmayın !
 

Constantin3

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2014
Mesajlar
90
Tepkime puanı
53
Vefkler HAKKINDA BİLGİLENDİRME !

İmam Gazali vefkler konusunda tevbe etmiştir ! Hani gizli ilimleri savunan herkes yok Hz Ali böyle söyledi, yok İmam Gazali şöyle söyledi diye onlara sığınırlar ya ?

Hepsi şirktir. En çok kullanılan vefklerden olan ve İmam Gazalinin kendi vefklerinden biri olarak gösterilen soldan sağa 4-9-2, 3-5-7, 8-1-6 numaralanma olayları 9 veya 15'e kadar hesaplanır. 3'lü vefkini ele alalım.

Onu yapar, bunu eder, mal verir, zırt gider, zort gelir, musallat kalmaz vs saçmalıklarını bi kenara bırakalım. Bu arada bazı akıllılar çıkacak elbet o yüzden açıklayayım, 9 kareli tüm işlemler kişinin evi, işi, ailesi içindir.

Arapça sağdan sola yazılan bir dildir bildiğinizi varsayıyorum.

Vefk'in ilk satırını ele alalım, daha fazla detaya girmeyeceğim, akıllı insanlar anlayacaktır.

2'nin karşılığı b harfidir. 9'un karşılığı t harfidir, 4'ün karşılığı d harfidir.

Birleştirince cinlerin krallarından birisinin ismini elde edersin, ondan yardım istiyorsun, " BATAD "

BATADI ÇAĞIRMAK İÇİN VEYA BATAD'DAN GÖREVLİ ALMAK İÇİN BU YAPILIR !

Bu vefk ilmini Gazali bulmuştur, tekrar ediyorum, O DA TEVBE ETMİŞTİR. LANET OLSUN VEFK YAPANLAR, FARKINDA OLMADAN BU ŞİRKE GİRENLER, VAY HALİNİZE KEŞKE BİLSEYDİNİZ !

Devam edeceğim !
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst