@ semyanocibel
Ben Kuranı Kerimi baştan sona okumuştum.
Bir ifrit kelimesi için tekrar baştan sona mı okuyum yani?
Ben gayrimüslim biriyim. Bana gereği yok, sevabı da yok bu okuyuşların.
Bildiğinizi paylaşsaydınız. Veya bilmiyorum diyip sussaydınız.
Bilmeden bir laf attınız ortaya. Devamını getiremediniz.
Bende bilen birilerine soracağım o halde.
ne demek bilmeden laf atıyorum ya..Nemi Suresinde Sebe' Kraliçesi ve Hz.Süleyman:
Sebe' suresinde geçen Sebe'Iiler öyküsüne geçmeden önce, Sebe' Kraliçesi[204] İle Hz.Süleyman arasında geçen olaylardan söz eden Nemi süresindeki âyetler üzerinde duracağız. Ondan sonra Sebe' suresinde geçen Sebe'Iiler öyküsünü ele alacağız. [205] Yüce Allah buyuruyor:
"Süleyman, kuşları denetleyerek "Ibibik'i niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir, yoksa onu ya şiddetli bir cezaya çarptırırım yahut keserim" dedi.
Çok geçmeden İbibik gelip Süleyman'a "Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sana Sebe'den bir haber getirdim. Oranın halkına hükmeden, her şeyden kendisine bolca verilen ve büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onun ve milletinin Allahı bırakıp güneşe secde eliklerini gördüm. Göklerde ve yerde gizli olanları ortaya koyan, gizlediğiniz ve açıkl adığınız şeyleri bilen Allah'a secde etmemeleri için şeytan, yaptıklarını kendilerine güzel göstermiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Bunun için doğru yolu bulamazlar. O çok büyük arşın sahibi olan Allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.
Süleyman şöyie dedi:"Doğru mu söylüyorsun, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız. Şu mektubumu götür, onlara at, sonra bir yana çekil, varacakları sonuca bak".
Sebe' kraliçesi: "Ey ileri gelenler! Bana, merhamet eden, merhametli olan Allah'ın adıyla başlayan ve sakın bana karşı başkaldırmayın ve teslim olarak bana gelin, diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı. Ey İleri gelenler! Vereceğim karar hakkında bana fikrinizi söyleyin. Bir iş hakkında sizden ayrı kesin bir karar vermenV'dedi.
"Biz güçlü ve zorlu savaş adamlarıyız, emir senindir, yeter ki sen emret" dediler.
Kraliçe:"Şüphesiz hükümdarlar bir şehre girdikleri zaman orasını bozarlar, onurlu kimselerini ezerler, işte böyle davranırlar. Ben onlara bir hediye göndereyim de elçilerin nasıl bir cevapla döneceklerine bakayım" dedi.
Süleyman'a geldiklerinde: "Bana mal ile yardım etmek mi isityorsunuz? Allah'ın bana verdiği, size verdiğinden daha iyidir. Ama belki de siz hediyenizle sevinirsiniz. Onlara dön! And olsun ki güç yetiremiyeceleri bir ordu ile gelir, onları Oradan alçalmış ve küçük düşmüş olarak çıkanrız"dedi.
Süleyman "Ey cemaat! Bana teslim olmalarından önce hanginiz o kraliçenin tahtını yanıma getirebilir"?" d d' Cinlerden bir ifrit, "Sen yerinden kalkm adan önce sana onu getiririm, buna karşı güvenilir bir güce sahibim" dedi Kitabtan bilgi sahibi olan biri "Gözünü açıp kapam adan ben onu sana getiririm" dedi .
Süleyman tahtı yanına yerleşivermiş görünce "Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlük mü edeceğim, diye
sınayan Rabbimin lütfundandır, şükreden ancak kendisi
için şükretmiş olur, fakat nankörlük eden bilsin ki Rabbim hiçbir şeye muhtaç değiîir, kerem sahibidir "dedi.
Sülemeyman, "Tahtına onun tanımayacağı bir şekil verin, bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanımayacak mı? "dedi.
Kraliçe geldiğinde " Senin tahtın böyle miydi?"denildi. O da "Sanki odur, daha önce bize bilgi verilmişti ve teslim olmuştuk" dedi.
Kraliçeyi o zamana kadar alıkoyan, Allah'tan başka taptığı şeylerdi. Çünkü kendisi inkarcı bir millettendi. Ona "Köşke gir" denildi. Onu görünce, derin bir su sandı, eteğini çekti. Süleyman: "Şüphsiz bu, kristalden yapılmış parlak bir salondur "dedi.
Krafiçe "Rabbim! Şüphesiz ben kendime yazık etmişim. Süleyman'la beraber alemlerin rabbi olan Allah'a teslim oldum"dedi."