Türkler Müslüman olmadan önce "tengri" dedikleri bir güce inanıyorlardı. Bu kelime "gükyüzü" anlamına da geldiği için yaratıcıyı gükte farz ederek bazen güktanrı dedikleri de olmuştur. İslamı kabul ettikten sonra da Tanrı kelimesini kullanmaya devam ettiler. Bugün bile meselâ, "Tanrı misafiri" denir de, "Allah misafiri" denmez. Mehmed ¬kif bu ifadeyi "Demek almayacak Tanrı selâmını bile" mısraında kullanır. Türküe olarak yazılmış eski dini kitaplara ve manzum eserlere baktığımızda Allah'tan bahsederken İlâh, Rab, Hüdâ, Yezdan gibi Arapüa ve Farsüa isimlerin Türküe Tengri (Tanrı) karşılığında kullanıldığını gürürüz. Mesela bir ahlak ve nasihat kitabı olan Yusuf Has Hacib'in kaleme aldığı Kutadgu Bilig'de Allah kelimesi geümekle beraber, bazen "Tengri Teâlâ" olarak da geüer. Bununla birlikte "Tanrı" kelimesi "Allah" kavramını tam olarak karşılamaktan uzaktır. Üünkü tam yerini tutamaz. Günümüzde de, üzellikle diğer batıl dinlerde kutsallık izafe edilerek çeşitli görevler yüklenen putlara Tanrı denirken, hiçbirisi için "Allah" lafzı kullanılmaz ve kullanılamaz. Dinler Tarihi araştırmacısı olan Hikmet Tanyu, "İslâmlıktan Önce Türklerde Tek Tanrı İnancı" isimli kitabında, "Allah karşılığında Tanrı kelimesi kullanılabilir, fakat her Tanrı, Allah değildir" derken, farklı bir yoruma yer verir.
* * *
Elmalılı Hamdi Yazır ise konuyu derinlemesine incelerken şu tespitlerde bulunur: "Tanrı ve Hüdâ isimleri "Allah" gibi özel bir isim değil, aksine ilâh, rab, mâbud gibi umumi bir isimdir. Arapüa'da "ilâh"ın üoğuluna "âlihe", "rab"ın üoğuluna "erbâb", Farsüa "Hüda" üoğuluna da "Hüdâyân" denilir ve dilimizde "Tanrılar, Mabudlar, ilahlar, rablar" denilir. Halbuki "Allahlar" denilmemiştir ve denemez. "Batıl mabudlara, "Tanrı" cins isim olarak verilir. Müşrikler birçok Tanrılara taparlardı. "Falanların Tanrıları şüyle, falanlarınki şüyledir, denilir. Demek ki "Tanrı" bir cins isim olarak "Allah" özel isminin eşanlamlısı değildir. Bu açıdan Allah ismi Tanrı adı ile tercüme olunamaz. Bunun içindir ki, Süleyman Efendi Mevlidine "Allah adıyla" başlamış "Tanrı adı" dememiştir." (Hak Dini Kur'an Dili, 1:24) Tanrı olsa olsa "İlah" karşılığıdır. Bunun için Süleyman Üelebi Mevlid'inde, "Birdir Allah, andan artık Tanrı yok." diyerek "Tanrı" kelimesini ilah karşılığında kullanırken, Hasan Basri Üantay, "Lâ ilâhe illallah" cümlesini "Allah'dan başka Tanrı yoktur" şeklinde tercüme ederek aynı şekilde Tanrı kelimesini İlah karşılığında kullanmıştır. Asıl itibariyle Tanrı kelimesi üzerinde yoğunlaşan tartışma, biraz da zorla Türküe okutulduğu dönemde Ezan'daki Allah kelimesinin Tanrı olarak değiştirilmesinden kaynaklanıyor.
* * *
Fethullah Gülen Hocaefendi ise, "Tanrı", "Allah" kelimesinin karşılığı değildir" tespitinden sonra şu açıklamayı getirir: "Allah dendiği an, bütün kâinatta tecellî eden isimleriyle bir Zât-ı Ecell-i A'lâ akla gelir. Ama Tanrı dendiği zaman, Yunanlının aklına Zeus gelir. Mısırlının Apis Boğası ve Hintlinin aklına da kendi inekleri... "Demek Tanrı kelimesiyle yerli-yersiz mâbut kelimesinin akla gelmesine karşılık, Lâfza-i Celâl olan Allah kelimesi Vâcibü'l-Vücûd'un özel ismi olarak akla getirir. Onun için bir insan, "Tanrı" kelimesini Allah yerinde kullanırsa, maksadını anlatamaz ve hata etmiş olur. "Tanrı, ilâh kelimesi yerinde Hudâ, Dieu ve God yerinde kullanılabilir; fakat Allah yerinde değil, "Allah", Cenâb-ı Hakk'ın Zât'ının has ismidir. Onun için "Lâ ilâhe illallah" diyoruz; fakat "Lâ Allah'a illallah" demiyoruz. Önce ilâhlar, Tanrılar ne varsa hepsi nefyediliyor, sonra da ispatta, sadece Allah vardır, deniliyor. "Bundan dolayı,bir insanın ağzından Tanrı kelimesi çıktığında, hemen reaksiyon göstermemeli, o adamın maksadına bakmalı, Allah yerinde o kelimeyi kullanmışsa tatlıca ikaz etmelidir."
ALINTIDIR