Yegia -Çaba-

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
YEGİA (ÇABA) 09–08–2006 DERSİNDEN ALINTI

Yegia kişinin her an mutlak şekilde amaca ilerlemesi için yaptığı seçimdir –bu seçimden ne kadar nefret etsede.

Dostları sevmek ne demektir?

Şöyle yazdığı gibi: dost sevgisinden Yaratan sevgisine. Çünkü insan sevgisinde bizler için Yaratan sevgisine ulaşabilmek için bir fırsat, bir model var. Bu modelle kişi oynayabilir yani dostlar arasında bu arzuyu, dürtüyü ifade edebilir ve elde ettiği şey dostların reaksiyonudur. Bu şekilde kişi kendisinin amaca yönelik olup olmadığını görebilir.

Dostlarım arasında tıpkı hocamla olduğu gibi birçok koşulda bulunabilirim. Sonuç olarak insan reaksiyonlara yönelik eleştiri geliştirir. Bu koşul altında ihsan etmenin ne olduğunu, sevgiyi, amacın önemini tüm bu reaksiyonlardan çalışabilirim. Bu koşullardan Yaratan sevgisine geçerim, zira Yaratan sevgisi kararlılık, tutarlılık gerektirir, gerçek anlamıyla Yaratan’a benzeyecek bir varlık. Dostlarımlayken bu koşula ulaşmayı bir çocuğun oyun oynayarak öğrendiği gibi gerçekleştirebilirim. Sanki ihsan etme koşulunda ve sevgi yumağı içerisindeymişiz ve bir şey istiyormuşuz gibi. Bu “oyun” kişinin kendi içerisinde bir sürü izlenime neden olur ve bu iç analiz vasıtasıyla daha sonra Yaratan’a kendimi ilişkilendirebilirim.

İşin en başından şunu bilmem lazım – “içinde bulunduğum grubun sadece tek bir amacı var – Yaratan sevgisine ulaşmak!” Bu amaç yoksa sadece bir çete olursunuz, çetelerde de dost sevgisi kavramı vardır. Gidip soygun yaptıkları zaman aralarında büyük bir bağ vardır ve hatta bir birleri için bile hayatlarını verirler.

• İşin en başında grubun amacı Yaratan’ı sevmek olmalı (bu nosyonun ne kadar anlaşılıp anlaşılmadığı önemli değildir.)

• Grup dost sevgisine, amaca ulaşmak için, her an kendisini vermek durumundadır – sadece amaca ulaşmak için!

Nedir bu dost sevgisi? Ulaşmak istediğim bir koşul, dostumun benim için benden daha önemli olduğu bir koşul. Böyle bir yaklaşım kişinin Yaratan’a olan yaklaşımıyla aynıdır.

Baal HaSulam’ın yazdığı gibi – gerçek anlamıyla sevgi seviyesine ulaştığımda kimi sevdiğim önemsizdir, ha Yaratan ya da başka bir insan zira ikisi de benim dışımdadır. Eğer gerçek anlamıyla onu sevme konumuna gelirsem o zaman Yaratan sevgisine de ulaşmış olurum. Bu aynı niteliktir. Yaratan kimdir? Yaratan bir niteliktir, ihsan etme özelliğidir, dostum gibi tanımladığım bir obje değil. Bu özellik bu niteliğe benzediğim kadarıyla içimde yer alır.

Bunun için ne yapmam lazım? Bunun için bir grup oluşturulmalı ve bu gruptaki HERKES dost sevgisine gelme koşulu olmadan manevi edinim sağlayamayacağını anlamalı ve Yaratan sevgisine ulaşamayacağını idrak etmeli. Kişi bu iki şeyin aynı şey olduğunu görmeli. Kişiye bu şekilde maneviyat açılır, uygulaması bu şekildedir. Başka bir yol yok, işiniz bu!

Şimdi Baal HaSulam bunun gruptaki hem kalite hem de miktara bağlı olduğunu yazmakta. Bu detaylar üzerinde de çalışmak durumundayız. Her arkadaşınızı gözünüzde neslin en yücesi olarak görmelisiniz ve bu koşulda her birine saygı duymalısınız. Kişi için dostlarının ihtiyacı kendi ihtiyacının üzerinde olmalı vs.

Tüm bunlar içinizde açıklık kazanmalı ancak prensip olarak kendi grubumuz içerisinde bu manevi edinime ulaşamazsak – grup içerisinde – kişinin kendi içinde ortaya hislerinin kendiliğinden çıkıp gruba kıyasla incelemesi ve her hangi bir manevi edinim sahibi olması mümkün değildir. Böyle bir mekanizma yok! Yaratan’ın insana verdiği tek koşul ve olanak bu şekilde, etrafınızdaki insanlarla manevi modeli oluşturmak. O kadar! Buna karşılık dünyadaki tüm acı ve ızdıraplar bulunmaktadır- nefret. Ekonomik krizleri sağlık problemleri, savaşlar, insanoğlunun tüm hissettiği acılar. Tüm bu ızdıraplara yönelik tek bir çare var- bir grup, tek kalp ve tek ruh olarak çalışan bir grup insan bu koşulu tüm insanoğluna açabilir.

Bundan başka bir yol yok!

Kişi bunu duyup hem fikir olabildiği kadar belki yaklaşır. Yavaş yavaş kişi kitapları çalıştıkça belki bu nosyona yaklaşır, duydukları içinde tutunmaya başlar ve bunun gerekli bir yol olduğu kendi içinde ortaya çıkmaya başlar. Bunun dışında bir ihtimal yok. Bundan başka yapacak bir şey yok, kişi buna rağmen kaçacak yer arar çünkü bu koşulu yerine getirmek kişinin nefret ettiği bir koşuldur.

Eğer bunun menfaatimize olduğunu görseydik o zaman elbette böyle bir topluluk, ortaklık oluştururduk, tıpkı başkalarının oluşturduğu ekonomik topluluklar gibi. Ancak bir başkasının kendinden önce sevme koşulunu yerine getirecek bir topluluk bizim dünyamızda oluşturulan grup ve toplumların tam tersidir.

Bunu nasıl yapabiliriz? Grup tüm insanoğluna yönelik tek kalp tek insan olmalı. Ben grubuma karşı ve grubum tüm insanoğluna karşı. Bu kadar! Böylelikle grup diyelim ki sizler yani Bnei Baruch kendinizi özel sanıp kişisel gururun içerisine gömülmekten ve sürekli güç kazanıyoruz havasından kendinizi alı koymuş olursunuz. Bu şekilde kendi aranızda tüm insanoğluna yönelik sevgi seviyesine ulaşma zorunluluğu olur. Bunun uygulaması dost sevgisinden Yaratan sevgisinedir. Grup ne kadar güçlü ve yüce olursa Yaratan kendisini grup içerisinde o kadar ifşa eder.

Yaratan o ortak kabın içerisinde ARAVUT koşulunda kendisini ifşa eder. Yaratan kim? Bir başkasını sevme gücü. İhsan etme gücü O’nun yarattığı bir koşul yüce bir özellik ve ifşa olacak şey bu nitelik. Bu yüce niteliğe Yaratan denir Merhametin içindeki Erdemlik.

1-Bir şey yaparken aramızda Yaratan’ın ifşasına yer olabilecek bir kab oluşturma düşüncesiyle yapın.

2-Dostlarımızın sizden daha önemli olduğunu hissedin ve onlar olmadan amaca asla ulaşamayacağınızı hissedin.

3-İnsanoğlu yaratılışının amacına ulaşınca sevginin en mükemmel haline gelecekler – şöyle ki bir birlerine olan sevgiye -. Bu koşulda herkes tek bir kalp olacak ve insanoğlu için planlanan mutluluğun hat safhasına ulaşılacak. Makale "Herut" (Özgürlük)
alıntı
 
Üst