Üçleme ve Shiva

aNAkSaRatE

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2018
Mesajlar
426
Tepkime puanı
1,720
Tom hakkında söylenen her şeye katılıyorum :D Tabi ben anca rüyamda görüyorum. Ne büyük kahır ..
 
Ü

Üye silindi 56746

Düşünüyorum düşünüyorum aklıma karizmatik erkek gelmiyor, repertuarımda ciddi bir daralma olduğunu fark ettim :eek: acil çözüm UP
 
Ü

Üye silindi 56746

Ayyy Cillian Murphy demeyi unutmuşum pardon yerim onun o baygın bakışlarını
 
Ü

Üye silindi 58480

Ü

Üye silindi 58480

tabi ki yasatmiyor
mesele yasatmaya calismak degil ki
mesele asli ile aranda olan o ozel sempatinin kendisine vurgu yapip, hayranligini paylasmak


Tom Hardy de benim yerimde olsa boyle derdi ?
Ben de onun yerinde olsam cocuklara Tv de yatma vakti masallari okurdum?








:D
 
Ü

Üye silindi 57044

Üçlemelere gerçektende çok sık rastlanır.. tarih öncesi paganist kültürlerde bile bir üç, üçleme vardır.. Örneğin bilinen en eski uygarlıklardan biri olan mısırda bir çeşit üçleme vardır.. osiris, isis ve horus.. osiris baba'dır. İsis anne'dir.. horus ise oğuldur.. İlginç bir şekilde bu üçlemeye hristiyanlıktada rastlıyoruz.. baba, oğul ve kutsal ruh şeklinde.. Aynı şekilde kabaladada bunu hohmah sefirotu(dolduran ışık-baba), binah sefirotu(kısıtlayan güç-masah-anne), daat veyahut zer anpin(oğul veyahut ruhani kap şeklinde)

Doğada yalnızca tek bir güç işler aslında.. tek bir kuvvet işler.. Fakat onun nurunu kısıtlamasından dolayı tüm insanlar sanki realitede bir çok güç işliyor gibi algılarlar.. Esasında realitede işleyen tek güç yaradandır.. Yaradan dolduran güçtür, ihsan eden güçtür.. yaradılış ise dişidir. nukvedir.. yani yalnızca kendisi için isteyen egoist bir var oluşta vardırlar.. başka bir formda var olmalarına imkan yoktur.. başlangıçta sadece tek bir insan vardı ve cennetteydi. oda adem'di.. adem, akıl ağacının meyvesinden yedi.. Yaradana ihsan etme amacı ile yedi fakat bunu başaramadı.. kendisi için aldı ve onda havva oluştu.. Egoizm oluştu. dişi güç doğdu, manyetik güç doğdu. yin doğdu.. sonra onu tekrar yedi ve sonra tekrar daha.. böylece adem'in ruhu yılan'ın ayartmalarıyla 600.000 parçaya bölündü..

daha sonra kabil habili öldürdü ve 600.000 parça tekrardan parçalara bölündü.. böylece cennetten tam iniş gerçekleşti.. Cennette yaratılmıştık. yaradanı yüzde 100 algılıyorduk. Şu anda ise yaradanı hiç algılayamıyoruz. Yüzde 0 konumuna geldik.. bu tıpkı beyaz ışığın kırılmasına benzer.. güneşten gelen beyaz ışık dünyadaki atmosfere çarpar ve kırılır.. böylece gökkuşağı oluşur. Gökyüzü mavidir. çünkü dalga boyu kısadır. Esasında şeffaftır. Aynı şekilde suda şeffaftır. Fakat güneş ışıkları ona çarpar ve o ışıkların bir kısmını içine alır. geri kalanları ise almaz ve geriye yansıtır. tıpkı atmosfer ve gök gibi.. doğa özgecil olduğu için; yalnızca ihsan edebileceği kadar ışık alır.. ihsan edemeyeceğini ise geriye yansıtır.. or hozer koşulunu gerçekleştirir.. yalnızca insan hesapsızca, fütürsuzca ve egoistce alır.. doğa, bitkiler ve hayvanlar öyle yapmazlar. çünkü onlarda egoizm yok. yin yok onlarda. mesela bir aslan sadece karın doyurmak için avlanır. asla ama asla karşısındaki canlıya zarar vermek amacı ile avlanmaz.. Yaradanın çizdiği özgecil doğa koşulundan asla sapamazlar.. Çünkü tam bir alma arzusu değillerdir.. Yalnızca insan, tam bir alma arzusudur.. geriye kalan canlılar malkhut değildir.. tam bir alma arzusu değildirler..

Eski mısır hikayelerinde seth, osirisi öldürür ve binlerce parçaya böler.. daha sonra horus ise, annesi isis'in yardımıyla osiris'in tüm parçalarını birleştirir ve onu tekrardan yaratır.. babasını öldüren amcası seth'dende intikamını alır.. bu hikayede mesela bütün maneviyat gizlidir.. seth, alma arzusudur, Egoizmdir. Şeytandır kısacası.. Osiris ise bütün halde bulunan adem'dir. seth'in onu öldürmesiyle parçalara ayrılır ve bu dünyanın bataklığına düşer.. fakat isis(merhamet ve binah)'in yardımıyla horus(malkhut ve nukve), yani günümüz ademi, babasının kırılan parçalarını birleştirir ve onu tekrardan tek bir adam yapar. adem yapar.. almak için olan egoist arzularını, yalnızca yaradana memnunluk vermek için tekrardan birleştirir(böylece zer anpin-dehar koşulunda olur).. bunun için önce insanlarla birleşmesi lazım.. yani yaradan sevgisinden yaradılan sevgisine gitmesi lazım.. Yaradan yalnızca ihsan etme ve sevgi niteliğidir. Onda herhangi bir alma arzusu yoktur.. Yaradılan ise yalnızca alma-egoizm ve nefret niteliğidir. onda herhangi bir ihsan etme arzusu yoktur. bu iki zıt koşul yaradan ile yaradılanı sonsuz bir uzaklık ile ayırır.. doğu ve batı gibi ayırır..

sol çizgi tamamen alma niteliğidir ve manyetiktir. yin'dir, ida'dır, akıl ağacıdır, sidra ahra'dır..(diğer taraf) Egoizmdir kısacası.. Tamamıyla dolmak isteyen bencil bir kuvvettir. sağ çizgi ise hiçbirşey almak istemeyen, yalnızca ihsan etmek isteyen elektiriksel yang güçleridir, pingaladır. ihsan etme niteliğidir ve yaşam ağacıdır.... Sınırsızca almaktan utanç duyar.. yaradanın veren, kendisinin alan olduğunu görür ve hisseder.. Bu durum onda derin bir utanç duygusu yaratır. O yüzden hiçbirşey almamaya karar verir..

Alma arzusu, yaradandan hiçbirşey almamakla ona hiçbirşey veremediğini görür.. böylece alma arzusu sağ çizgiden orta çizgiye kayar.. sushumna denilen, satvaa denile koşula gelir.. ne ida'dan gider nede pingaladan gider..sushumnadan gider.. Kıldan ince kılıçtan keskin denilir orası için.. sırat köprüsü denilir orası için.. fakat yaradılan oradan gitmek zorundadır. çünkü yaradılışın amacı odur.. Böylece alma arzusu orta çizgiden giderek, hem alır hemde verir.. Fakat niyeti düzelir.. ihsan etmek için alır. Yani kısacası sadece yaradanı memnun etmek için alır.. Niyeti ve kalbi öyle bir değişirki.. onun taştan kalbi etten kalp olur.. daha sonra o yalnızca yaradan için alır.. kendi egoist ve nefsani arzusu için almaz, yalnızca Allah rızası için alır. İşte yaradılışın amacıda budur.. Yaradılışın amacı; yaradanın insana ihsan ettiği gibi, insanında ona aynı şekilde karşılık vermesidir.. Emin olun başka hiç bir amaç filan yok bu yalan dünyada..
 
Üst