Merdut
Kayıtlı Üye
Milliyetçi duygularımızla bakacak olursak atalarımıza kızmak durumunda kalıyoruz. Ancak şu bir gerçek ki konargöçer Türkler için, yerleşik bir medeniyet oldukça cezbediciydi!
Hatırlayın, Bilge Kağan bile Türkleri Budist yapmak ve yerleşik hayata geçirmek istemişti. Ancak Bilge Kağan'ın bu arzusunu veziri Tonyukuk şiddetle eleştirmiş ve bu kararın Türklerin sonu olacağını hakana anlatmıştı. Türklerin savaşçı özelliklerini körelteceği açık olan bu din değişimi; sağlanmadı fakat Türk göçerlerin yerleşik hayat arzusu da sönmeyecekti.
İran gibi köklü bir medeniyetin beşiğine yerleşen Türkler, adeta büyülendiler ve bu büyük medeniyet mirasını sahiplenmeye başladılar. Nitekim bizim İslam öğretmenlerimiz Araplar değil, İranlılar olmuştur. Bu yüzden bugün dilimizdeki bazı İslami kavramlar Farsçadır! Örneğin:
Bir de Tengri inancının hoşgörüsünü hatırlayalım. Dogmatik olmayan, kutsal kitaba dayanmayan Tengricilik geleneklerde yaşamaya mahkum edilmiştir. İslam gibi sistematik bir devlet dini karşısında pek bir şansı yoktu Tengricilik'in. İslam, bir kanun diniydi ve insanların gündelik hayatını derinden etkiliyordu. Oysa Tengricilik, günlük hayatta dillere pelesenk bir inanç değildi.
Tengri inancının bu sıkı ve otoriter olmayan yönü, Türklerin İslam'ı benimsemesinde kolaylaştırıcı oldu. Yalnız İslam değil; Türkler bu sebepten dünyadaki neredeyse bütün başlıca dinlere kolayca girmiştir. Ancak Tengri inancını gelenekler yolu ile yaşatmıştır.
Umut R. Sazçalar (2016)
Esen kalın...