ibriz
Kayıtlı Üye
Şeytanın islam dinindeki hikayesini bilirsiniz, Allah Adem'i yaratır. ve tüm varlıkların ona secde etmesini emreder. ve şeytan bunu reddeder. denir ki şeytan kibirinden dolayı ademin ondan üstün olduğunu kaldıramadı ve isyan etti. ve and içti. kıyamet gününe kadar ademin zayıflıklarını ortaya çıkaracak, onun aslında ne kadar zayıf olduğunu kanıtlayacaktı. Allah da bu duruma karşı, şeytanı kıyamete kadar kendi haline bıraktı. kıyamet gününde onun kışkırtmalarına kanan ademoğulları şeytanla birlikte cehenneme gönderilecekti. ama bu bakış açısı bugün insanları pek doyurmadı. en azından dininin dogma olmasını istemeyen insanlar tarafından kurcalanan bir hikaye oldu. ve bazı fikirlere kapıldılar.
Şeytanın ademe secde etmeyişinin sebebi kesinlikle kendini ademden üstün görmeyişi değildi. Şeytan, bir ikilemde kalmıştır. bu çok ince bir konudur. bakın, Allah'tan başka bir tanrı yoktur denir ibrahimi dinlerde. Başkasına tapmak, tapınmak kesinlikle yasaktır. Denir ki Tanrı (ya da Allah(c.c).) şeytandan ademe secde etmesini istedi. şeytan ise bunu o emretmiş olsa bile Allah'tan başkasına secde etmeyeceğini söyledi.
Nitekim bakıldığında durum aslında şeytan ve tanrı arasında bir anlaşma gibidir. Tanrı, şeytana ihtiyaç duydu, ve onu itaatsizlik etmeye zorladı denilebilir. Burada aslında bir karşı koyuştan çok, 'derin devlet' adına çalışan bir görevli durumu vardır.
Biraz daha doğuya gidip, Budizm felsefesinden de yararlanırsak, aslında var olan herşeyin (pekala yokluk için de aynısı söylenebilir) Tanrının ta kendisi olduğunu söyleyebiliriz. İbrahimi dinler de bu söylemi yalanlamazlar. böyle bir durumda, tanrıya karşı gelme gibi bir hadise söz konusu olamaz. Şeytan yalnızca tanrının ondan yapmasını istediği şeyi yapmaktadır. insanların aksini düşünüyor olması bunu değiştirmez.
şöyle bakarsak sanırım daha iyi anlatabiliriz. bunun için önce küçük bir hikaye anlatayım eğer okumaya sabrınız kaldıysa:
adamın biri dinden çıkmak üzeredir aklındaki bir soru yüzünden ve dayanamayıp birgün rahibin yanına gider. "peder, madem hepimiz tanrının çocuklarıyız ve bizi çok seviyor, ve en merhametli o'dur, öyleyse neden başımıza felaketler veriyor? kim sevdiklerinin başına kötü olaylar gelsin ister ki? bu kadar acı niye? tanrının varolmadığını düşünmeye başlıyorum" der. Peder şunu sorar: " çocuğun var mı oğlum?" adam "var peder." diye yanıtlar. "peki onun bisiklete binmesine izin veriyor musun?", "tabii, neden vermeyeyim ki?", "ama ya düşer ve bir tarafını incitirse?", "olsun düşe kalka öğrenir sonunda!" peder adamın bu sözünden sonra elini adamın omzuna koyar ve gülümser.
şimdi gelelim bu hikayeyi neden anlattığıma. etrafımızda olan herşey aslında bir öğrenme sürecidir, ve şeytan denilen varlık da bu öğrenme sürecindeki en önemli unsurlardan biridir.
Tanrı tüm bunları tabii ki biliyordu. ona itaatsizlik edecek varlığı, hele ki o çok sevdiği ademoğlunu yoldan çıkaracak tek varlığı neden yaratsındı ki?!
tüm bu söylenenlerden çıkan sonuç, tanrının bilerek ve isteyerek şeytanı bugünkü konumuna getirdiğidir.
bu söylenenler kişisel fikir ve inançlarımdır, beğenmeyenler neden beğenmediklerini rahatlıkla belirtebilirler. inancına uygun olmayanlar da istediklerine inanmakta özgürdürler diye hatırlatayım zira kesinlikle herhangi bir saygısızlık yapmış olmak istemem.
sevgiler.
Şeytanın ademe secde etmeyişinin sebebi kesinlikle kendini ademden üstün görmeyişi değildi. Şeytan, bir ikilemde kalmıştır. bu çok ince bir konudur. bakın, Allah'tan başka bir tanrı yoktur denir ibrahimi dinlerde. Başkasına tapmak, tapınmak kesinlikle yasaktır. Denir ki Tanrı (ya da Allah(c.c).) şeytandan ademe secde etmesini istedi. şeytan ise bunu o emretmiş olsa bile Allah'tan başkasına secde etmeyeceğini söyledi.
Nitekim bakıldığında durum aslında şeytan ve tanrı arasında bir anlaşma gibidir. Tanrı, şeytana ihtiyaç duydu, ve onu itaatsizlik etmeye zorladı denilebilir. Burada aslında bir karşı koyuştan çok, 'derin devlet' adına çalışan bir görevli durumu vardır.
Biraz daha doğuya gidip, Budizm felsefesinden de yararlanırsak, aslında var olan herşeyin (pekala yokluk için de aynısı söylenebilir) Tanrının ta kendisi olduğunu söyleyebiliriz. İbrahimi dinler de bu söylemi yalanlamazlar. böyle bir durumda, tanrıya karşı gelme gibi bir hadise söz konusu olamaz. Şeytan yalnızca tanrının ondan yapmasını istediği şeyi yapmaktadır. insanların aksini düşünüyor olması bunu değiştirmez.
şöyle bakarsak sanırım daha iyi anlatabiliriz. bunun için önce küçük bir hikaye anlatayım eğer okumaya sabrınız kaldıysa:
adamın biri dinden çıkmak üzeredir aklındaki bir soru yüzünden ve dayanamayıp birgün rahibin yanına gider. "peder, madem hepimiz tanrının çocuklarıyız ve bizi çok seviyor, ve en merhametli o'dur, öyleyse neden başımıza felaketler veriyor? kim sevdiklerinin başına kötü olaylar gelsin ister ki? bu kadar acı niye? tanrının varolmadığını düşünmeye başlıyorum" der. Peder şunu sorar: " çocuğun var mı oğlum?" adam "var peder." diye yanıtlar. "peki onun bisiklete binmesine izin veriyor musun?", "tabii, neden vermeyeyim ki?", "ama ya düşer ve bir tarafını incitirse?", "olsun düşe kalka öğrenir sonunda!" peder adamın bu sözünden sonra elini adamın omzuna koyar ve gülümser.
şimdi gelelim bu hikayeyi neden anlattığıma. etrafımızda olan herşey aslında bir öğrenme sürecidir, ve şeytan denilen varlık da bu öğrenme sürecindeki en önemli unsurlardan biridir.
Tanrı tüm bunları tabii ki biliyordu. ona itaatsizlik edecek varlığı, hele ki o çok sevdiği ademoğlunu yoldan çıkaracak tek varlığı neden yaratsındı ki?!
tüm bu söylenenlerden çıkan sonuç, tanrının bilerek ve isteyerek şeytanı bugünkü konumuna getirdiğidir.
bu söylenenler kişisel fikir ve inançlarımdır, beğenmeyenler neden beğenmediklerini rahatlıkla belirtebilirler. inancına uygun olmayanlar da istediklerine inanmakta özgürdürler diye hatırlatayım zira kesinlikle herhangi bir saygısızlık yapmış olmak istemem.
sevgiler.