Ruhsal Konularına Çocukken İlgi Duymanın Altında Ne Gibi Sebepler Yatar ?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan PaRaNoiA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

PaRaNoiA

Kayıtlı Üye
Merhabalar internetten ve çevremden gördüğüm kadarıyla ruhsal konularla ilgilenen herkese ilgisinin ne zaman başladığını sorduğumda 9-18 yaş arası bir cevap veriyorlar. Bunun altında ilgi ve meraktan başka bir neden yatıyor olabilir mi ? Kişinin genetik yapısı özel olarak aileden gelen bir durum vs.
 
merhaba. Sana kendimden örnek vereyim bende bu tür konulara daha 8 yaşında başladım benim bu konuyla ilgilenme nedenim o zamanlar evimde bir varlık geziyordu her gece beni ziyarete gelirdi ve ben çocuk olduğum için aklım ermezdi yani ne olduğunu bilmezdim normal bişey gibi gelirdi daha sonraki yıllarda evimize babaannem tarafından buyu konulduğunu öğrendim bununla birlikte yaşadığım paranormal olaylarda tetikledi bu tur konular ilgimi çekti yani genelde aileden kaynaklı olabiliyor yada insanın yaşadıklarından dolayı yani şurda herkese sorsan forumda kimse zevkine girmez şu siteye herkesin en ufacık bile yaşadığı paranormal olayları vardır saygılar..
 
Valla o yasta benim etrafimdakiler bilincsiz cagirim yapiyorlardi. Yani neden dedigimde ise heyacan olsun vs vs gibi cevaplar veriyorlardi. Yani o yastakilerin cogu heyecan olsun diye isin icine giriyor. Tabi bilincli biri sayesinde bu konulara kafa yoranlar haric.
 
Ailede böyle konulara ilgi varsa genelde çocuklarda da bir eğilim oluyor. Aile bu tarz konulardan kesinlikle uzak durmayı tembihliyorsa çocuğun konuya kesinlikle ilgisi oluyor. Ama çoğu kişinin ilgi duyma sebebi çocukluğunda yaşadığı paranormal olayların aslında normal olmadığını farkedip araştırmasıyla başlıyor.
 
Kendi çapımda bir paranormal deneyim yaşayıp yaşamadığımı hatırlamıyorum ama sanki daha 6-8 yaşlarındayken yatak odası aklıma gelir ve içimde garip bir heyacan ve ürperme oluşur. Daha sonra kel bir adam yüzünü görmüş gibi hissederim. Nedendir bilemem. Belki de sadece bir duygu sıkışmasıdır o zamanlara ait.

Benim annemin babaannesi öleli 20 sene oluyor fakat içimde büyük bir ses o kadının da bu tür işlerle uğraştığını söyler her ne kadar tanımasamda anneme sorduğumda böyle bir şeyi olmadığını söylese de ben hala inanmıyorum bu konuda hislerime güveniyorum.

Şimdi topluca buradayız ilgi duyuyoruz fakat bir neden olmasaydı ruhsal konular çok saçma deyip geçebilirdik ? ve saçma alışkanlıkların dışında bu tür konulara ilgi duymayı da bırakabilirdik ki hala bırakamadık. Bu işler bir girdap gibi bana göre gerçekten girerseniz çıkamazsınız.
 
Merhabalar internetten ve çevremden gördüğüm kadarıyla ruhsal konularla ilgilenen herkese ilgisinin ne zaman başladığını sorduğumda 9-18 yaş arası bir cevap veriyorlar. Bunun altında ilgi ve meraktan başka bir neden yatıyor olabilir mi ? Kişinin genetik yapısı özel olarak aileden gelen bir durum vs.

Küçükken paranormal olaylar herkesin bir şekilde dikkatini çekiyor sanırım. Çünkü o yaşlarda bilinmeyen her zaman ilgi çekici ve merak uyandıran cinsten oluyor.
Örneğin -garip bir örnek gibi gelebilir- küçükken sirkler bana çok ilginç gelirdi, o koca koca hayvanların öyle zor hareketler yapmaları inanılmaz ilgimi çekerdi. Fakat büyüp, fiziksel ve ruhsal acının hangi bedende var olursa olsun bir canlıya neler yaptırabileceğini anladıkça sirkler midemi bulandırır oldu..
Sonuç olarak demek istediğim büyüyüp dünya, hayat, din, bilim, metafizik, .. adına bir şeyler öğrendikçe ruhsal tekamüle, bizim dışımızda gelişen olaylara, parapsikolojiye,.. olan bu merakımız yerini cep telefonlarımızın marka ve modeline, sosyal medyada paylaştığımız hiç kimseye faydası olmayan fotoğraflarımızın beğeni sayısına, makyaj malzemelerinin çeşitliliğine, moda dergilerinin içinde kaybolmaya bırakacak mı?
Sanırım asıl merak, dolayısıyla hangi yönde gelişeceğimizin belirlenmesi burada başlıyor. Çünkü çocukken herşey çok kolay :)
 
Cevap soruda gizli zaten. Bu konuyu manipülasyondan önce ve sonra diye iki kategoriye ayırmak gerekiyor. Ayırdıktan sonra yine iki kategoriye, yani internetten önce ve sonra diye ayırmak lazım. Manipülasyon ciddi oranda 80 li yılların ikinci yarısında doğanları, internet de özellikle 90 yılların ikinci yarısında doğanları kapsıyor. Manipülasyon o dönemde evlere çizgi filmlerle ekrandan ve sonra beyaz perde ile sinemadan zihinlere giriyordu. Oldukça yıkıcı ve dejeneratif bir toplum mühendisliği biçimiydi. Nispeten engellenebilir ve ulaşacağı kitlenin sınırlı olması nedeniyle toplumların düzenini daha az tehdit eder haldeydi. İnternet ile ise bu durum bireylere tek tek ve ışık hızıyla ulaşabilir duruma geldi. Özellikle bizdeki gibi teknolojiyi üreten değil tüketen toplumlarda bu sıkıntı daha da büyüktü çünkü ebeveynler henüz teknoloji geçişini doğal hız dışında deneyimlediklerinden, çocuklarına bu konuda nasıl yaklaşabileceklerini, zarar ve fayda ayrımı yapamadan yani çocuklarını korumaları gerektiğini bile bilmeden çocuklarını bu teknolojiye boğdular. Öyle ki, sadece ailesel bazda değil, ülke kanun ve yasaları kapsamında dahi korkunç boşluklar sebebiyle olan oldu. Sonra devletler bilinçlenerek, aileleri eğitmeye, bu zararlara karşı filtreler yapmaya ve kullanımı belli kilitlerle sınırlamaya çalıştılar. Ancak dediğim gibi teknolojiyi üretenler anahtarı ellerinde bulundurduklarından çok geç kalındı ve hiçbir önlem bugün işe yaramaz hale geldi.
Teknolojiyi üreten değil, tüketen toplumlar köle olmaya mahkumdur.
Bu minvalde, çocukların bu konuyla olan alakasını irdelerken, köle olmadan öncekileri ve sonrasındakileri ayırmak zorundayız. Biri doğal şekilde yönelirken, diğeri suni ve tamamen olayın gerçekliğine aykırı biçimde yönlendirilendir.
Bu konu insanları ikiye bölmüş vaziyettedir. Bir kısım bunun yanlış olduğunun farkında ve artık ciddi tedbirler alınmasından yana, bir kısım ise bu gelişmelerin yanlış olduğunu bile bile arttırmaktan yana. İşte buradaki kutuplaşma, halkın ilgi alanlarına göre halka da yansıtılmakta ve iki görüş bir birine bu şekilde taraftar bulmaktadır.
Örneğin paranormal konsepte ilgi duyan kitleye; bilginin yayılması ve dağıtılması çağındayız (doğru bilgiyle manipülasyon örneği) ve internet bunu en iyi sağlayan şeydir. Ne oldu, bu kitle bunu bu şekilde aldı yedi ve sindirdi. Cümlenin ilk yarısı doğru ve faydalı bir meyve ise, ikinci yarısı da o meyveye zerk edilmiş uyutucu zehirdir. Bu işler işte böyle yürür.
İnternet öcü değildir, muhteşem bir icattır ve ne yazık ki icat amacı masum değildir. Bu teknolojiyi üreten ve hala da kontrolünde tutanlar asla iyi niyetli değildir. İnternet askeri bir projedir. Yüz yılın en büyük icatlarından ve silahlarından birisidir. Bugün ülkelerin silahlı kuvvetlerinde artık siber güvenlik bölümleri olması bu sebepledir. Tıpkı ileride silahlı kuvvetlerin paranormal güvenlik bölümlerinin de olacağı gibi.
Bu kadar ciddi ve agresif kitlesel mühendislik çalışmalarının arasında hiç kimse, özellikle yeni nesilin uğraşılarını, isteklerini, ilgilerini doğal olarak görmemesi gerekir.
Bir çocuğun bu konuya olan ilgisi, doğuştan başlayan bilinçli standart dışı sistem bağlantısı mı değil mi ancak tek tek çocuklar özel bakım ve testlere alınarak anlaşılır. İşte görüldüğü gibi en büyük amaçlardan biri de at izini it izine karıştırmaktır. Pus yaratmaktır. Zira yırtıcılar pus sever. Eskiden böyle değildi, eskiden hiçbir şey bugünkü gibi değildi. İnsanlar doğal halinden hızla koparıldı. Bundan kastım sadece doğaya küstürmek değil, aynı zamanda ilahi düzenle de küstürmektir. Ki zaten ben doğayı, kainatın kendisi olarak görürüm. Bana göre paranormal hadiseler de doğaldır ve doğanın parçasıdır bu şekilde.
Düşünün ki, insanları tıpkı Texas'ta bulunan inek çiftlikerindeki ineklere çevirdiler. Doğuştan ölüme kadar inek başına 5 m2 beton ve sanayi talaşı içinde ot görmeden, tamamen yem fabrikalarında üretilen GDO'lu yemlerle besleyerek kesiyorlar. İnekler bizden daha bile şanslı o rezil şartlarda, çünkü üstüne bir de insan zihinlerini internete bağlayarak kendine ait bir ilgi alanı, düşünce biçimi, öz benliği olmadan kuklalaştırıyorlar.
Kısaca ha o çiftliklerdeki buzağının günde kaç kere neden mölediğini tartışmışız, ha yeni nesilin küçük yaşta ilgi alanlarını tartışmışız. Bu kadar vahim ve dramatik bir halde işte insanlık..
 
Büyük güçlerin esas gerçeğe yaklaşarak insanı da bundan uzaklaştırmaya calışması çok feci..Zaten insanlığa acırken birde bu detaylara girmek farkındalığı yükseltmeyi bırak fena düşürüyor düşündükçe,ayrıntı tabi bilerek yaşamanın dışında ''yaşayabilmekte''.

Konuyu öyle güzel bir yere getirmişsin ki..
 
Hepimiz doğduğumuz andan itibaren etrafımızı, bu hiç bilmediğimiz dünyayı, neden burada olduğumuzu anlamaya programlıyız. Dolayısıyla bize farklı, sıradışı gelen şeylere merak sarmamız çok normal. Fakat bu merakımızın kullanılıp biçimlendirilmesi öyle kolay ki.. çünkü bu dünyaya dair hiç bir şey bilmiyoruz ve başta ailemiz olmak üzere güvendiğimiz herkesten gelen bilgileri saf bilgi olarak alıp özümsüyor beynimiz.
Sayın Chillout'un da dediği gibi bir de işin subliminal-manipülasyon kısmı var ki ancak şeytanın aklına gelir cinsten..
İşte bu biçimlendirme şekli; üniversiteyi kazanmak, iyi para kazandıran bir iş bulmak, ünlü ya da zengin olmak, .. ya da bize çocukluğumuzdan itibaren dayatılan amaçlar zinciri yerine asıl amacımızın ruhsal tekamülümüzü tamamlamak olduğunu unutturacak hatta bunun deli saçması olduğunu düşündürecek kadar korkunç bir biçimlendirme şekli.
 
Şükür ki manipulasyondan önce doğmuşum.O yüzdendir demek ki ruhumu gereksiz deşmeyişim, zaten benim olan parçayı ,benliğimin dışında görmeyip incelemeye almayışım...
 
Küçükken çok cin peri ermiş hikayeleri dinledim + doğuştan ilgi ve yeteneğim vardı bunuda önceki yaşamlara bağlıyorum.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst