Böyle özel bir konu açıldığı için bir kitaptan çok beğendiğim bir yazıyı sizler için(ruh eşi,ikiz alev ,ikiz ruh,diğer yarısını bulmuş olanlar ya da çok yoğun duygular hisseden kişilere/bir ilişkiye isim koymak istemediğim için hepsini saydım,kısaca sevdiklerimiz için)paylaşıyorum(edebiyat türünde bir kitap):
''Benim anlatmak istediğim...Çok tuhaf bir duyguydu Nilay.Biz ikizimizi bulmuştuk.Bildiğin ikiz.Aşktan öte sevinçten aklımızı kaçırdık resmen.Daha önce yaşadığımız veya tanık olduğumuz hiçbir aşk haline benzemiyordu bu.Onun teninin kokusu için ölebilirdim.Benim kendi kokumdu bu.Sanki on bin yıldır vardım ve varoluşum on bin yıldır böyle kokuyordu.Kelimeleri seçmekte zorlanıyorum.Kulağa çok mu anlamsız geliyor?''
Eğer varsa öyle bir şey, aynı ruh kökeninden geldiğimiz kesindi.O,benim erkek halimdi.Ben erkek olsam Bora olurdum.Başka birşey olamazdım.Aynı kaba espiri anlayışımız,aynı şeylere heyecan duyuşumuz,aynı tepkileri verişimiz,aynı şeylere kızıp aynı şeylere gülüşümüz...Bunların hepsini koy bir kenara.İnan bunlar da konu değil.Aynı bakıyorduk.Bakışlarımız,yürüyüşümüz,mimiklerimiz,kırılganlıklarımız,efelenmelerimiz aynıydı.Fiziğimiz bile çok benziyordu.
Bayrağımzı kalemizde gururla dalgalandırdığımız aşkın en şaşaalı zamanlarında,bu tuhaf aynılık hissinin biraz farkındaydım.Ama asıl;kumdan kaleyi dalgalar alıp götürdükten sonra,kendimi sonsuza dek o kuma gömmek istediğim ayrılık acısı evresinde daha çok düşünme fırsatım oldu.Parçaları şaşkınlıkla birbirine oturttum.Biz ''Big Bang''sırasında birbirinden kopmuş,bin yıllar boyunca karanlık evrende savrulmuş ve hayret verici tesadüfler sonunda çarpışmış,bir göktaşının iki parçasıydık.''
''Sonrası;hem öle gebere,ağlaya ağlaya,sarsıla sarsıla,suçluluktan ezile yok ola bir aşk hem havai fişekli bir mutluluk hali,'denizin altında yirmi bin fersah 'bir huzur,Tanrı'yı şah damarında hissettiğin bir ruhsal kuvvet kokteyli....Sonrası kıyamet...''
''Bir gece gözlerimin içine bakarak'sen bensin'demişti.Kendi yansımamıza aşık olmuştuk.En çok gözlerinde kendi görebildiğine tutuluyorsun galiba şu hayatta.Karşı koyamazsın buna Nilay,inan bana.Bir sürü başka ilişki ihtimaline karşı koyabilirsin çok icap ediyorsa eğere.Ama ikizinle çarpıştıysan çok büyük bir sınav.''
''Ve asıl kara mizah ne biliyor musun?Şu dünyada kendi parçanı bulman asla 've sonsuza kadar mutlu yaşadılar'durumu değil.Hatta bu neredeyse bu mümkün bile değil.Çünkü birbirini tamamalamıyorsun ki yuvarlanıp yol alasın.Birbirinizin tıpatıp aynısısın.Aynı özden geliyorsun.Tersi olması gerekir diye düşünür insan değil mi?Öyle değil işte.Aynı yoğunlukta sevip aynı kahkahayı aynı kahkahayı attığın kadar tırnaklarını da aynı anda gösteriyorsun.İçindeki bencil yaratık aynı anda ortaya çıkıyor.Benliğinde ;zayıf ,eksik,kompleksli,karanlık hangi noktaların varsa tıpatıp onda da var.Onu suçladığın her ayrıntıyı sen de özünde barındırıyorsun.''
''İkizini bulup onun gözlerinde kendi yansımana bir kere tutuldun mu kendi içine doğru bir serüven başlıyor.O zamana kadar doğru bildiğin herşey seni şaşırtıyor.'Benim hayattan beklentim şu.Bence doğrusu şu.Biz birlikteysek şöyle olur ayrıysak böyle.'Yok ya!Ne kadar da eminsin kendinden.Bak bu çarpışma sana kendin hakkında neler öğretecek !İçindeki çocuklarla tanışma vaktin geldi.Onlarca Selin'le onlarca Bora'yla tanıştık biz.Hayretler içinde kaldık ayrı ayrı.Ne zaman hangi Selin'in dümeni ele aldığını ne zaman hangi Bora 'nın çamura yattığını hayretler içinde seyrettik.Kendi suretimizden korktuk biz.İkimiz de bu aşkın içine ederken,ayrı ayrı bazı bazı Selinlerden bazı Boralardan utandık.Olmaz olsunduk.Sustuk gizledik.Ama ikimiz de bir diğerimizin herşeyi gördüğünü çünkü tıpatıp aynı özden geldiğimizi sessizce bildik.''
''Belki de ikizler birbirini olgunlaştırıp yükseltmek için çarpışıyorlar.Bir türlü çatlatamadıysan kabuğunu, hayat sana ikizini gönderiyor.Çatır çatır parçalıyor ikizin kabuğunu.Hem canını çok yakıyor hem yeni bir boyuta taşıyor seni o güzel kardeşin.''
Kitap :Uçan Tabut ,YazarPıınar Eğilmez (sayfa /30-31-32)