Rosenhan deneyi

Yakinas

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Şub 2014
Mesajlar
109
Tepkime puanı
5
İş
Öğrenci
psikolog david rosenhan, 1973 yılında, psikiyatrik teşhislerin ne kadar geçerli ve güvenilir olduğunu test etmek için iki bölümden oluşan bir deney yaptı. ilk bölümde, akıl sağlığı yerinde olan sekiz kişilik bir "sahte hasta" gurubu (rosenhan'ın kendisinin de dahil olduğu grupta üç psikolog, bir psikiyatr, bir pediatrist, bir mastır öğrencisi, bir ressam ve bir de ev hanımı bulunuyordu), abd'nin çeşitli eyaletlerindeki akıl hastanelerine başvurarak ses halüsinasyonlarından şikayetçi olduklarını söylediler. hepsi de hastanelere kabul edildi ve yedisine şizofren, birine de manik-depresif teşhisi koyuldu.

sahte hastalar hastaneye kabul edildikten sonra tamamen normal davranmaya başladılar ve doktorlara artık kafalarında herhangi bir ses duymadıklarını bildirdiler. buna rağmen normal davranışlardan bazıları sanki hastalık belirtisiymiş gibi hasta kayıtlarına geçirildi. neticede sahte hastaların, doktorları hastaneden çıkabilecek durumda olduklarını ikna etmeleri zaman aldı (7 ila 52 gün) ve taburcu olurken "semptomları geçici olarak hafiflemiş şizofreni" teşhisinden kurtulamadılar. (rosenhan bunu, akıl hastalığı teşhisinin kişiye hayat boyu silinmeyecek bir damga vurduğu şeklinde yorumluyordu.) ayrıca hastanede kaldıkları süre boyunca hastane personelinin davranışları hakkında açıktan notlar tutmalarına karşılık personelden hiç kimse onların sahte hasta olduğunu fark etmemişti.

deneyin ikinci bölümü, ilk bölümün sonuçlarını duyan tanınmış bir araştırma hastanesinin, kendi kurumlarında böyle hatalar yapılmayacağını, akıl hastalarıyla akıl sağlığı yerinde olan kimselerin birbirine karıştırılmayacağını iddia ederek rosenhan'a meydan okumasıyla başladı. bunun üzerine rosenhan hastaneye üç aylık bir süre içinde bir veya daha fazla sahte hastanın başvuracağını bildirdi; hastane personelinin görevi bu sahte hastaları teşhis etmekti. neticede personel deney süresince hastaneye başvuran 193 kişiden 41'inin sahte hasta, 42'sinin ise şüpheli olduğuna kanaat getirdi. halbuki rosenhan hastaneye hiç kimseyi göndermemişti!

rosenhan makalesinin sonunda şöyle diyordu: "akıl hastanelerinde hastaları akıl sağlığı yerinde olan kişilerden ayırt edemediğimiz açık. hastanenin kendisi davranışın anlamının kolaylıkla yanlış anlaşılabileceği özel bir ortam dayatıyor. böyle bir ortamda bulunmanın hastalar üzerindeki sonuçları ise kesinlikle tedavi edici olmaktan uzak görünüyor."

Alıntı.
 

AJA

Elit Üye
Katılım
15 Haz 2010
Mesajlar
3,097
Tepkime puanı
548
Malesef en başından beri deli diye ad koyduğumuz insan halleri çok farklılıklara sahip.Kısa ve öz nasıl anlatılır bilemedim fakat,delilerin Dünyası akıllılardan(normal dediklerimizden) çoğu zaman üstündür.
 

Yakinas

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Şub 2014
Mesajlar
109
Tepkime puanı
5
İş
Öğrenci
Sistem sadece işine yarayacak olanı alır ve gerisini eler. Sistem dışına çıkan ve kurulu düzeni tehlikeye atabilecek her kişiye bu damga vurulur aslında. Halbuki her konuda asıl gelişimi ve değişimi bu insanlar sağlar kimsede olmayan cesaretleriyle, umutlarıyla.
Toplum, yapmaktan korktuğu şeyleri gerçekleştirenleri görünce ya sonuna kadar bağlanır o kişiye ya da tümüyle reddederler. İlginçtir.
Konuyu nereden nereye çektim. :(
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Bu deneye gerek kalmadan da bunun gerçek olduğunu hep söylüyorum.
 

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Bizim burada bir meczup vardı ( edeben deli demeyi tercih etmiyorum atalarımızın geleneklerine uyarak ) rahmetli oldu ama rahmetli olmadan önce adamın çok enteresan halleri görülüyordu misal adam birgün dedi ki bugün ruh ları alan meleklerin buraya geldiğini gördüm akşama doğru bizim komşu vefat etti.
Eskiler dermiş ki evinde bir keder varsa bir meczubu sevindir onların sevinçlerini Allah dua olarak sayar.
 
Üst