"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Moskov-Sanat Defteri

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan moskov
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
bunları yazdıran adam mesajı alıp karşılık vermeyen adam eee biirmek olmuyor o olmayınca :(
 
Birde iyi yönünden bakın.Belki mesajınızı aldı ve sabah elinde koca bir çiçek buketi ile seni seviyorum diyecek.Sonrasında güzel bir yemek teklifi yapacaktır.Tabi bunları ben yapardım.Onunda öyle yapacağı düşüncesindeyim :)
 
Çok güzel ifade etmişsin kendini, daha ilk satırlarda mesaj attığın adam için olduğunu anladım. Evet bitmeyecek kitabın şimdi, daha belli değil yarınların. İçimden bir his ''onunla olacaksın'' bitirme diyor. Şiir olarak derleyebilirsin aslında. Kitap olarak beklemen gerekecek, yada finali okuyucunun hayaline bırakacaksın, sevgiler.
 
Sevgili sonol sanirim sizin hayal gucunuze kalicak. Cunku hala ama hala ses yok. Ben yazdiklarimi buraya eklesem daha iyi olucak toparlayamayacagim cunku.
 
Yanılmıyorsam cevap verme özürlüsü demiştin, ya iki gün sonra gelir demiştin. Hem ayın 19 una daha çok var, koskoca 5 gün. Bu akşam cevap alabilirsin, hiç bir şey yokmuş gibi davranabilirde. Umudunu yitirme...
 
sınırsızlığın bir başka adıdır aşk.
hiç bir ölçü birimi ölçemez aşkın yoğunluğunu.
bir telefon sesini yıllarca bekleyen aşık için zamanın önemi varmıdır?
ya da onu sadece 5 dakika görebilmek için binlerce kilometreyi heyecanla giden biri için uzaklığın ne önemi olabilir?
karşılıksız seven birinin yüreğinin ağırlığı kaç tondur bilen varmı?
kural tanımaz aşk,yazılmış ve yazılacak hiçbir yasa aşka engel olamaz.
bir isyandır aşk.
hangi tank,hangi top,hangi nükleer başlıklı füze durdurabilir bu isyanı?
hangi ordu karşı koyabilir?
aşk güçtür.bütün bu silahları aşkın gücü durdurabilir ancak.
hiç görmediğiniz birine aşık olabilirsiniz.hatta adını bile bilmediğiniz birine tutkuyla bağlanabilirsiniz.
matemetikle açıklayabilirmisiniz bunu? ya da fizikle,kimyayla? veya başka bir pozitif bilim dalıyla?
hesap yapamazsınız aşk üzerine.
yapmaya kalkarsanız hep yanlış sonuca ulaşırsınız.
çünkü aşkın tek ve mutlak bir doğrusu yoktur.
aşkta iki kere ikinin kaç ettiğini ancak siz belirlersiniz.
durup dururken ağlarsınız.yada hiç olmadık bi yerde kahkaha atabilirsiniz.
tıbba göre siz ya delisiniz ya da delirmek üzeresiniz.
ama aşk için olağandır bunlar.
özlem dayanılmaz olduğunda,terkedildiğinizde.bir söze alındığınızda,unutulduğunuzda gözlerinizden süzülen yaşların taşıdığı anlamı hangi doktor anlayabilir?
daha önce sevgilinizle gittiğiniz bir lokantada,onun yemeği üzerine dökmesini hatırlayıp kalabalığın ortasında gülmenizi engelleyecek bi varmı?
birbirinize dokunurken,öperken,içinizden vücudunuza yansıyan o sıcaklığı ölçebilecek bir termometre icat edilmedi daha edilmeyecek de...
aşıksanız,ne yaşadığınız ülkenin adı önemlidir ne de hangi ulustan olduğunuzun.
politik görüşünüz,ideolojiniz,aşka galip gelemez asla.sağcı olabilirsiniz,solcuda.yada her neyse....sizi buluşturacak tek ortak noktatadır aşk..
ve siz bu aşkı yaşarken aslında sağ,sol,ön,arka gibi kavramların küçücük birer ayrıntı haline geldiğini hayretle izlersiniz.
ya ölüm...
insan hayatının sınırı olan bu soğuk gerçek bile aşka sınır olamaz.çünkü bir aşık ancak göze alabilir sevdası için ölümü.ancak aşık sevgilisi öldükten yıllar sonra bileaynı aşkı içinde taşıyabilir..
sevgilinizin gözüne dikkatlice bakın.sınırların nasıl yıkıldığını göreceksiniz..
şimdi tutun onu ellerini ve bilinki hiç bişey değerli değil onun gözleri kadar.
güzel bir aşk yaşamanız temennisiyle..

alıntı..
 
Sevgili Moskov

Seni gördükçe insanın aşık olası geliyor. Bence sonucunu, geçmişi, geleceği bırakıp şu an bu hissettiğin duygunun tadını çıkar. Zaten hayatta hiçbir şeyin garantisi yok, değil mi :)
 
Sevgili Moskov

Seni gördükçe insanın aşık olası geliyor. Bence sonucunu, geçmişi, geleceği bırakıp şu an bu hissettiğin duygunun tadını çıkar. Zaten hayatta hiçbir şeyin garantisi yok, değil mi :)


Öylede sevgili Marla karşılığı olsa keşkede bu duygunun tadına varabilsem..
 
Çok ama çok güzel bir yazı.. İnanılmaz güzel ve tamamen şu anki hislerimi anlatıyor.. Kelimesi kelimesine.. Ellerinize sağlık, umarım devam edersiniz duygularınızı kağıda dökmeye. Sevgiler..
 
size bu sozlerle cevap vermek isterim

Yaşlı kadın, bir antika dükkanından aldığı yüzyıllık fincanı özenle salon vitrinine yerleştirdi. Fincanın biçimi, üzerindeki işlemeler, renkler onun bir sanat eseri olduğunu söylüyordu. Ödediği fiyatı hatırladı; hayır, hiç de pahalıya almamıştı.

Hayranlıkla fincanı seyretmeye devam etti. Derken, birden fincan dile geldi ve kadına şöyle dedi;

“Bana hayranlıkla baktığının farkındayım. Ama bilmelis...in ki, ben hep böyle değildim. Yaşadığım sıkıntılar beni bu hale getirdi.

Kadın şimdi hayret içindeydi. Önündeki kahve fincanı konuşuyordu!

Kekeleyerek: “Nasıl? Anlayamadım?” diyebildi yaşlı kadın.

“Demek istiyorum ki, ben bir zamanlar çamurdan ibarettim ve bir sanatkâr geldi. Beni eline aldı, ezdi, dövdü, yoğurdu. Çektiğim sıkıntılara dayanamayıp:

“Yeter! Lütfen dur artık!” diye bağırmak zorunda kaldım.

Ama usta sadece gülümsedi ve; “Daha değil!” diye cevapladı beni.

“Sonra beni alıp bir tahtanın üzerine koydu. Burada döndüm, döndüm, döndüm. Döndükçe başım da döndü. Sonunda yine haykırdım:

“Lütfen beni bu şeyin üzerinden kurtar. Artık dönmek istemiyorum!”

Ama usta bana bakıp gülümsüyordu:

“Henüz değil!”

“Derken beni aldı ve fırına koydu. Kapıyı kapayıp ısıyı arttırdı. Onu şimdi fırının penceresinden görebiliyordum. Fırın gitgide ısınıyordu. Aklımdan şöyle geçiyordu: Beni yakarak öldürecek”

Fırının duvarlarına vurmaya başladım. Bir taraftan da bağırıyordum:

“Usta usta! Lütfen izin ver buradan çıkayım!”

“Pencereden onun yüzünü görebiliyordum. Hala gülümsüyor ve “Daha değil!” diyordu.

“Bir saat kadar sonra, fırını açtı ve beni çıkardı. Şimdi rahat nefes alabiliyordum, fırının yakıcı sıcaklığından kurtulmuştum. Beni masanın üstüne koydu ve biraz boyayla bir fırça getirdi.

“Boyalı fırçayla bana hafif hafif dokunmaya başladı. Fırça her tarafımda geziniyor ve bu arada ben gıdıklanıyordum.

“Lütfen usta! Yapma, gıdıklanıyorum!” dedim. Onun cevabı ise aynıydı: “Henüz değil!”

“Sonra beni nazikçe tutup yine fırına doğru yürümeye başladı. Korkudan ölecektim. “Hayır! Beni yine fırına sokma, lütfeeen!” diye bağırdım.

Fırını açıp beni içeri iteleyip kapağı kapattı. Isıyı bir öncekinin iki katına çıkardı. “Bu sefer beni gerçekten yakıp kavuracak!” diye düşündüm. Pencereden bakıp ona yine yalvardım, ama o yine “Daha değil!” diyordu. Ancak bu defa ustanın yanaklarından bir damla gözyaşının yuvarlandığını gördüm.

“Tam son nefesimi vermek üzere olduğumu düşünüyordum ki, kapak açıldı ve ustanın nazik eli beni çekip dışarı çıkardı. Derin bir nefes aldım, hasret kaldığım serinliğe kavuşmuştum. Beni yüksekçe bir rafa koydu ve usta şöyle dedi:

“Şimdi tam istediğim gibi oldun. Kendine bir bakmak ister misin?”

Ona “Evet” dedim.

Bir ayna getirip önüme koydu. Gördüğüme inanamıyordum. Aynaya tekrar tekrar baktım ve “Bu ben değilim. Ben sadece bir çamur parçasıydım.”

“Evet, bu sensin!” dedi usta. Senin acı ve sıkıntı diye gördüğün şeyler sayesinde böyle mükemmel bir fincan haline geldin.

Eğer seni bir çamur parçası iken üzerinde çalışmasaydım, kuruyup gidecektin.

Döner tezgahın üstüne koymasaydım, ufalanıp toz olacaktın.

Sıcak fırına sokmasaydım, çatlayacaktın.

Boyamasaydım, hayatında renk olmayacaktı.

Ama sana asıl güç ve kuvveti veren ikinci fırın oldu.

Şimdi arzu ettiğim her şey var üzerinde.”

Ve ben kahve fincanı, şu sözlerin ağzımdan çıktığını hayretle fark ettim:

“Ustam! Sana güvenmediğim için beni affet!

Bana zarar vereceğini düşündüm.

Beni benden fazla sevip iyilik yapacağını fark edemedim.

Bakışım kısaydı, ama şimdi beni harika bir sanat eseri yaptığını görüyorum.

Benim sıkıntı ve acı diye gördüğüm şeyleri bana verdiğin için teşekkür ederim…

Teşekkür ederim.”

* * * * *

Usta fincanı, yaratıcı insanı şekillendirir. Yeter ki acıdaki hikmeti görelim.

Kahrın da hoş, lûtfun da hoş...
 
Çok ama çok güzel bir yazı.. İnanılmaz güzel ve tamamen şu anki hislerimi anlatıyor.. Kelimesi kelimesine.. Ellerinize sağlık, umarım devam edersiniz duygularınızı kağıda dökmeye. Sevgiler..

çok teşekkürler.. umarım duygularımı böyle güzel isimlendirmeme sbep olan kişi gelirde daha güzel şeyler yazarım...
 
Moskov'u gördüğümde aklıma ilk akrep burcu geliyor..(Aslında bundan da önce sevgi ve dostluk kavramı geliyor ya neyse).Ve bu burcun aşksız yaşamın olmayacağın dair güçlü inancı..
 
perina'm işte bu hayata bakışım bu bide aşka birini ekledim mi al sana çözümsüz bir olay :(
 
Beni çok iyi anladığınızı biliyorum ve bu bana çok iyi geliyor. İnsanlar bana güzel şeyler söyledikçe acı hafifliyor :)

Size karşıma çıkaran evrene sonsuz şükranlarımla diyorum:)Sz de bana çok iyi geldiniz mabedde..İyikiburadasınız..Bir daha hiç gitmeyin olur mu?:) Ben çekingen,alıngan hatta biraz nazlı biriyim..Herkes nazımı çekemez iyiki varsınız yani:)Ama mümkün olduğunca nazlı olmamaya çalışıyorum..Yük değil dost olmak isterim çünkü..Ve size iyi geldiğime o kadar çok sevindim ki..
 
Geri
Üst