Modern psikoloji ve islam düşüncesinin mutluluk düşüncesi üzerine kısa bir değerlendirme

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Mutluluk problemi geçmişten günümüze üzerinde düşünülen, tartışılan ve ne olduğu hakkında farklı görüşler ileri sürülen önemli bir konudur. Genel olarak olumlu duygu durumunun varlığı olumsuz duygu durumunun yokluğu ile özdeşleştirilen mutluluğun birçok kaynağı, birçok sebebi olabildiği gibi onu engelleyen birçok etken de bulunmaktadır.

Felsefi düşünce tarihinde ve psikoloji biliminde mutluluk konusuna çokça açıklamalar getirilmiştir. Mutluluğun mahiyeti ve nasıl elde edileceğine yönelik ise genel olarak iki akım öne çıkmıştır. Bunlardan hazcılık, mutluluğu bireyin kendisine zevk veren durumlarda ortaya çıkan bir ruh hali olduğunu söylerken, önemli bir kesim de bunun gerçek ve kalıcı bir mutluluk olmayıp anlık bir hoşnutluk hali olduğunu savunmuş ve mutluluğu daha deruni sebeplerle açıklamaya çalışmışlardır. Burada ise mutluluk ve erdem ilişkisi ortaya çıkmıştır. Özellikle günümüzde Pozitif Psikoloji akımının etkisi ile birlikte mutluluk ve erdem ilişkisi birçok araştırmacı tarafından ele alınmış olup; bu konuya olan ilginin gittikçe arttığı görülmektedir. İslam geleneğinde ise hazdan farklı olarak daha ulvi bir mana yüklenen mutluluk kavramı genel itibariyle Allah inancı, O’na itaat- teslimiyet ve güzel-erdemli davranışlarda bulunma ile irtibatlı olarak ele alınmıştır.

Bu durum inancın mutluluktaki başat önemini ortaya koyarken, İslam’ın mutluluk algısının hem dünyevi hem uhrevi açıklamaları ihtiva eden ve tüm insan hayatını kuşatıcı niteliğini de gözler önüne sermektedir. İslam dininin temel kaynakları olan Kur’an-ı Kerim ve hadislerde mutluluk olgusu genel olarak “salih amel” kavramı ile nitelenen erdemli davranışlar ile birlikte ele alınırken, haz prensibine karşıt olarak yalnızca bu dünyada değil ölümden sonraki ahiret hayatında mutlu olma konusuna da vurgu yapar. Mutluluğun bir kısmının ertelenmesi, hızlı tüketim çağları olan modern ve postmodern çağın “şimdi ve burada” anlayışına karşıt olarak, mutluluk için çaba sarf edilmesi ve bunun için beklenilmesi gerektiğini söylemesi açısından da önemlidir.


Bununla birlikte erdemli olmanın ahiret hayatındaki mutlulukla da karşılık bulacağı fikri, erdemli olmaya yönelik motivasyonu da artırıcı bir etkendir. İslam felsefi düşünce geleneğinde ise mutluluk, yine erdemli olma ile irtibatlı olarak ele alınmış, bu bağlamda genel olarak Aristotelesçi gelenek takip edilmiştir. Bununla birlikte İslam felsefi ve ahlak düşünce geleneğinde mutluluk konusu Allah inancı ve ahiret inancı ile birlikte açıklanmış, erdemli davranışların ödüllendiricisi olarak Allah’a ve ebedi mutluluğun mekânı olarak ahiret hayatına iman vurgulanmıştır.

Tasavvuf düşünce geleneğinde ise mutluluk, hazdan tamamen farklı hatta kimi zaman hazların azaltılması ve kontrol altına alınması ile elde edilebilecek bir ruh hali olarak tanımlanır. Burada pozitif psikolojinin de ele aldığı sabır, şükür, ümit, diğerkâmlık gibi erdemlere vurgu yapılması açısından, erdem yönelimli bir mutluluk algısı olduğundan bahsedilebilir. Esasen bu bakış açısının İslam felsefesi ve İslam ahlakçılarında da benzer şekillerde olduğunu, ancak tasavvufta yaşantılamanın daha fazla merkeze alındığı söylenebilir.


İslam tasavvufundaki eğitim yöntemleri de, mevcut ilkelerin hayata geçirilmesini amaçlayan yöntemler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple İslam tasavvufunda mutluluk düşüncesinin sadece teorik bir zeminde kalmayıp birey hayatında nasıl elde edilebileceğine yönelik yönlendirmeleri içermesi açısından da önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Psikoloji biliminin mutluluk olgusunu seküler ve normatif olmayan bir biçimde ele aldığı görülmektedir. Günümüz pozitif psikoloji yaklaşımında, mutluluk erdemlerle ilişkili bir durum olarak değerlendirilse bile haz ve fayda prensibinin de etkisi altında kaldığı, genel olarak bireysel mutluluk duygusunun ön planda olduğu söylenebilir.


Mutluluğun erdemlerle ilişkili olarak açıklanması bakımından psikoloji bilimi ile İslam dini düşünce geleneğinin paralellik arz ettiği söylenebilir. Ancak bununla birlikte İslam dini düşünce geleneğinde mutluluğun, yalnızca bireysel ve anlık bir hoşnutluk duygusunu değil, daha kalıcı ve derin kökleri olan genel bir huzur halini ifade ettiği görülmektedir. İslam dini düşünce geleneğine göre, erdemlerle ilişkili olarak ele alınan mutluluğun temelinde inanç esaslarının olması gerektiği de göz ardı edilmemelidir. Nitekim gerçek mutluluğa ulaşmak, İslam düşünce geleneğine göre inanan bireylere has bir durumdur. Ayrıca İslam düşünce geleneğinde mutluluk bir amaç değil, sonuç/ödül olarak değerlendirilmiş,


iman eden bireyler için erdemli davranışların ödülü olarak hem bu dünya hem de ahiret hayatı için mutluluk vaad edilmiştir. Mutluluğun bir amaç değil de bir süreç ya da sonuç olarak değerlendirilmesinin, mutluluğa yönelik hazcı tutum ve davranışları da engelleyici bir görev icra ettiği söylenebilir. Nitekim kişi mutluluk duygusunu amaç edindiğinde onu elde etmek için her şeyi meşru görebilir. Bu ise hem psikologlara hem de İslam düşünürlerine göre, pişmanlıklar ve üzüntüye sebep olabilecek sonuçlar doğurabildiği için kişiye gerçek anlamda mutluluk vermez. İslam düşünce geleneğinde mutluluk konusu geniş bir teorik arka plana sahiptir. Bununla birlikte İslam düşünce geleneğinin, mutluluğun hem bu dünya hem de ahiret hayatında nasıl elde edilebileceğine yönelik tavsiyeler sunması ve inananlara yol göstermesi, uygulamalı ve terapötik bir yönünün de olduğunu göstermektedir.
 
Üst