aris
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 3 Tem 2008
- Mesajlar
- 660
- Tepkime puanı
- 143
Büyünün Etki Mekanizması
Her ne kadar gizem perdesi arkasına saklanılmaya çalışılsa da teorik olarak büyünün nasıl etki gösterdiğini açıklamak mümkündür.
İnsanın sahip olduğu enerji alanı yani aura dış uyaranlara karşı çok hassas ve korunmasızdır. Sağlıklı bir insanda pozitif ve negatif enerji oranları hemen hemen birbirine yakındır. Her iki enerjiden birindeki anormal artış ya da düşüş hastalığa yol açar ve/ya fiziksel bedende oluşan bir hasar enerji dengesizliğine neden olur. Bu, ilahi bir dengedir ve sanılanın aksine sadece negatifin artması değil pozitif enerjideki artış da oldukça tehlikeli sonuçlar doğurur.
İşte büyü enerji alanı üzerinde bu tarz bir dengesizliğe neden olur. Sahip olunan enerjinin bir insandan başka bir insana transfer edilmesi ve/ya enerjinin absorbe edilmesi (emilmesi) mümkündür.
Büyücü, yapacağı büyünün türüne göre, ya kurbanına yoğun bir negatif enerji yollar ya da kişide hali hazırda bulunan enerjiyi adeta çalarak aynı şekilde büyünün tesir etmesini sağlar.
Vücutta yedi ayrı çakra vardır ve her biri vücudumuzun ayrı bölgeleri üzerinde etkilidir. Büyünün türüne göre, onunla alakalı çakra merkezine enerji gönderilir ve/ya o merkezde bulunan enerji boşaltılır.
Büyücü, büyüyü yaparken işin bu teorik kısımlarını genellikle hesaba katmaz, çoğu büyücü enerji alanlarının varlığından dahi haberdar değildir ancak uygulanan yöntemler sonucu ortaya çıkan etki ancak aurik bedeni etkilemektedir.
Bugün modern tıp tarafından da kabul edilmiş ve serbestçe uygulanmakta olan akupunktur, bedendeki enerji noktalarının uyarılması ve birçok fiziksel hastalığın çözüme kavuşturulması esasına dayanmaktadır.
Bu gerçek, enerji alanındaki değişimin fiziksel beden üzerinde de doğrudan etki edeceğini tüm çıplaklığı ile göstermektedir. Büyünün etkisi de her ne kadar ruhsal planda olsa da ortaya çıkan enerji dengesizliği kendisine büyü yapılan kişinin fiziksel olarak da zarar görmesine neden olur.
Büyünün etki süresi yapılan büyünün türüne ve büyüyü yapan kişinin bu konudaki yeteneği ile alakalı olsa bile insan vücudu kendi kendisini tamir edebilme özelliğine sahiptir. Nasıl yanan derinin yerine belli bir süre sonra yenisi çıkıyorsa, hasar gören aurik beden de savunmaya geçer ve hasarı düzeltmek için uğraşır. Ancak bu kendiliğinden tedavi süresi ortalama 40 - 45 gün sürebilmektedir.
Bu verilere dayanarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki, hemen hemen her büyü 40 - 45 gün içerisinde etkisini tümüyle yitirecektir. Ancak büyü ile uğraşan en amatör kişiler bu gerçeğin farkındadırlar ve büyü henüz etkisini yitirmeden büyüyü tazelerler.
Bu konuda belirtilmesi gereken bir diğer önemli gerçek ise yapılan büyüler tekrar edildikçe aurik bedenin direncinin çökmesi ve kendini düzeltme özelliğini git gide kaybetmesidir.
Örneğin ilk kez büyü saldırısına uğrayan bir kişi bu etkiden 40 - 45 gün içerisinde kurtulurken, 4. ya da 5. kez büyünün kurbanı olan insanlar 90 günden önce bu etkiden sıyrılmayı başaramamaktadır.
Büyünün insan hayatı üzerindeki bu olumsuz etkilerinden kurtulmak için büyünün mutlaka bozulması gerekir.
alıntı
Her ne kadar gizem perdesi arkasına saklanılmaya çalışılsa da teorik olarak büyünün nasıl etki gösterdiğini açıklamak mümkündür.
İnsanın sahip olduğu enerji alanı yani aura dış uyaranlara karşı çok hassas ve korunmasızdır. Sağlıklı bir insanda pozitif ve negatif enerji oranları hemen hemen birbirine yakındır. Her iki enerjiden birindeki anormal artış ya da düşüş hastalığa yol açar ve/ya fiziksel bedende oluşan bir hasar enerji dengesizliğine neden olur. Bu, ilahi bir dengedir ve sanılanın aksine sadece negatifin artması değil pozitif enerjideki artış da oldukça tehlikeli sonuçlar doğurur.
İşte büyü enerji alanı üzerinde bu tarz bir dengesizliğe neden olur. Sahip olunan enerjinin bir insandan başka bir insana transfer edilmesi ve/ya enerjinin absorbe edilmesi (emilmesi) mümkündür.
Büyücü, yapacağı büyünün türüne göre, ya kurbanına yoğun bir negatif enerji yollar ya da kişide hali hazırda bulunan enerjiyi adeta çalarak aynı şekilde büyünün tesir etmesini sağlar.
Vücutta yedi ayrı çakra vardır ve her biri vücudumuzun ayrı bölgeleri üzerinde etkilidir. Büyünün türüne göre, onunla alakalı çakra merkezine enerji gönderilir ve/ya o merkezde bulunan enerji boşaltılır.
Büyücü, büyüyü yaparken işin bu teorik kısımlarını genellikle hesaba katmaz, çoğu büyücü enerji alanlarının varlığından dahi haberdar değildir ancak uygulanan yöntemler sonucu ortaya çıkan etki ancak aurik bedeni etkilemektedir.
Bugün modern tıp tarafından da kabul edilmiş ve serbestçe uygulanmakta olan akupunktur, bedendeki enerji noktalarının uyarılması ve birçok fiziksel hastalığın çözüme kavuşturulması esasına dayanmaktadır.
Bu gerçek, enerji alanındaki değişimin fiziksel beden üzerinde de doğrudan etki edeceğini tüm çıplaklığı ile göstermektedir. Büyünün etkisi de her ne kadar ruhsal planda olsa da ortaya çıkan enerji dengesizliği kendisine büyü yapılan kişinin fiziksel olarak da zarar görmesine neden olur.
Büyünün etki süresi yapılan büyünün türüne ve büyüyü yapan kişinin bu konudaki yeteneği ile alakalı olsa bile insan vücudu kendi kendisini tamir edebilme özelliğine sahiptir. Nasıl yanan derinin yerine belli bir süre sonra yenisi çıkıyorsa, hasar gören aurik beden de savunmaya geçer ve hasarı düzeltmek için uğraşır. Ancak bu kendiliğinden tedavi süresi ortalama 40 - 45 gün sürebilmektedir.
Bu verilere dayanarak rahatlıkla söyleyebiliriz ki, hemen hemen her büyü 40 - 45 gün içerisinde etkisini tümüyle yitirecektir. Ancak büyü ile uğraşan en amatör kişiler bu gerçeğin farkındadırlar ve büyü henüz etkisini yitirmeden büyüyü tazelerler.
Bu konuda belirtilmesi gereken bir diğer önemli gerçek ise yapılan büyüler tekrar edildikçe aurik bedenin direncinin çökmesi ve kendini düzeltme özelliğini git gide kaybetmesidir.
Örneğin ilk kez büyü saldırısına uğrayan bir kişi bu etkiden 40 - 45 gün içerisinde kurtulurken, 4. ya da 5. kez büyünün kurbanı olan insanlar 90 günden önce bu etkiden sıyrılmayı başaramamaktadır.
Büyünün insan hayatı üzerindeki bu olumsuz etkilerinden kurtulmak için büyünün mutlaka bozulması gerekir.
alıntı