Bizler evrenin zamanını bilmiyoruz. Evreni geçtim Dünya da ki yaşamın başlangıcını daha bilmiyoruz. Yaşam hangi süreçlerden geçti ve nasıl yol aldı konusunda aslında hiç bir fikrimiz yok . Karanlık bir odada duran file dokunup, dokunduğumuz yer kadar filin ne olduğuna dair fikir üretmekten öteye geçmiyoruz. Bir kişiye göre fil; filin kuyruğuna dokunduğu için ince küçük bir şey, göbeğine dokunan için yuvarlak bir şey.
Bu yaşamda öyle, siz yaşamın neresine dokunursanız, yaşam sizin için odur. Kadim uygarlıklardan günümüze kalan üç beş bilgi ile ezoterik olarak bazı yorumlarda bulunabiliyoruz.
Kadim uygarlıklar evreni üçlü olarak tasvir etmişlerdir. Her üç yapı kendi içinde 7-9-17 katlara ayrılır. her bir kat kendi için de 99 paralel evrene ayrılır. Bu rakamlar küçük farklarla değişmektedir.
Evren her daim ikiye ayrılır. Bir taraf eril, karanlık, negatif yön, diğer taraf dişil, aydınlık ve pozitif yön. 4 yöne de gitseniz, bu hep ikiye ayrılır. Evren için ara yön, gri renk, hem iyi hem kötü yoktur.
Yapılan her şey evrende bir yaşamı oluşturur. Bu canlı her daim var olur ve değişime uğrar. Bir düşünce, bir kelime ya da bir his bile canlılaşır. Artık o üretilmiştir. Var olmaya devam eder. değişime uğrar. Bu ne ise iyi olarak üretildiği için hem iyi devam eder. Kötü olarak üretilseydi hem kötü olarak devam edecekti.
İyi ve kötü bizim algımızın çok ötesinde kavramlar. Size göre bir bebeği öldürmek kötü olabilir. Bir başka kişiye göre ise bu yapılması gereken iyi bir şeydir. Evrenin o bebek ve onu öldüren kişi hakkında ki yaşam planı hakkımızda hiç bir bilgimiz yok. En başta dediğim gibi, karanlık odada ki fil gibi. Bizim gördüğümüz şey sadece algıyabildiğimiz kadarı, gerçeğin kendisi değil.
Büyü, fal, ile resim yapma, matematik problemi çözme arasında hiç bir fark yok. İkisi de beynin üretimi ile ilgili.
Bir matematik problemi çözersiniz. bu size son derece masum gelebilir. O problem bir bankanın soyulması için şifre kırıcı olarak kullanılabilir.
Bir büyü yaparsınız ve kişiye şifa verirsiniz, belki sakat kalması gereken kişi, bir insanın zarar görmesini sağlayabilir. Bir kişiye özlüm büyü yaparsınız, o öldürülen kişi çok olumsuz bir şey yapacaktır bu engel olursunuz.
Vesile olduğunuz her ne ise o zaten olması gereken zamanda olması gereken şekilde olmuştur. Bizler bir çok şeyin elimizde olduğuna ve bunu yönlendirebileceğimize dair sanal bir gerçekliğe inanıyoruz. Evrenin planından ne hikmetse üstün olduğumuzu düşünüyoruz.
Evet bizler çok özel varlıklarız fakat bu et beden değil özel olan. enerji bedenimiz ve ruh bedenimiz bizi özel yapıyor. Ruh için önemli olanla fizik beden için önemli olan şey o kadar farklı ki.
Kaynağı göremediğimiz için sanıyoruz ki varlığımız, düşüncelerimiz ve duygularımız üzerinde dönüyor her şey. Eğer kaynağı algıya bilseydik. varlığımızın anlamı kalmazdı.
Bu çok uzun uzun konuşulacak bir sohbet konusu. Özetlersem.
Bırakın yaşayın. yorum yapmayın, eleştirmeyin, fikir yürütmeyin. Kendinizi yıpratmayın. Olanı olduğu gibi kabul edin ve an da kalarak o anın tadını çıkarın. siz ne düşünürseniz düşünün ne yaparsanız yapın o şey olmaya devam eder.
Binlerce yıl önce yaşamış ve yaşamı çok önemli olan, hayvanlar bitkiler vb. yok oldular ve bugün onlardan oluşan petrol için bir ülke savaş halinde ya da bir kral zenginlik içinde. O zaman o ağaç bu gün bir ülkenin sırf petrol için yok edileceğini biliyormuydu.
Sen bugün yaptığın normal bir eylemin her şeyi bırak bu gün senin var olma sebebinin yarın ya da milyonlarca yıl neye sebep olacağını biliyor musun.
Elbette ki hayır. Bilmiyorsun.
Ozaman sen şuan büyü ya da başka bir yol ile, yaptığın ne ise onun hak içerisinde olup olmadığını bilemezsin.
Bu evrende temsil ettiğin her ne ise, nefes aldığın süre boyunca devam edecek ve sen ne yaparsan yap. Bu dünya için olması gereken en doğru şeyi yaparak öleceksin. Öldükten sonra yine bu evren için en doğru olanı yapmaya devam edeceksin. Rehberiniz aklınız değil iç sesiniz olsun.