GabrieL.
Kayıtlı Üye
Kumsalda gezinirken Aziz Augustinus Tanrı'nın gizemini düşünüyordu. Azapla kendine sordu;
-Hiç doğmamış olan Tanrı, nasıl sonsuz olabilir? üç ayrı şahıs nasıl tek olabilir? Ruh ise nerede konaklıyor?
Şahane güzellikte bir çocuk,birden onu derin düşüncelerden alıp çıkardı.
Bu çocuk kumsalda bir delik açtıktan sonra onu deniz suyu ile dolduruyordu.
Aziz çocuğa baktı ve sonrada sordu;
-Ne yapıyorsun çocuk?
Çocuk cevapladı;
-Görmüyor musun? Bu deliği denizin tüm suyuyla doldurmak istiyorum.
Olanaksız bu der büyük düşünür.
-Deniz büyük, çok büyük küçüğüm onu boşaltamazsın...
Çocuk o vakit elinde bir istiridye kabuğu ile;
-Ben bu denizin suyunu bu deliğe boşaltamıyor isem sen o küçücük aklınla Tanrı'nın sonsuz gizemini nasıl sorguluyorsun?
Ve o vakit o küçük çocuk birden yok oldu...
*Bu yazı bir kilisenin bodrum katında parşomen kağıdında bulunmuştur...
-Hiç doğmamış olan Tanrı, nasıl sonsuz olabilir? üç ayrı şahıs nasıl tek olabilir? Ruh ise nerede konaklıyor?
Şahane güzellikte bir çocuk,birden onu derin düşüncelerden alıp çıkardı.
Bu çocuk kumsalda bir delik açtıktan sonra onu deniz suyu ile dolduruyordu.
Aziz çocuğa baktı ve sonrada sordu;
-Ne yapıyorsun çocuk?
Çocuk cevapladı;
-Görmüyor musun? Bu deliği denizin tüm suyuyla doldurmak istiyorum.
Olanaksız bu der büyük düşünür.
-Deniz büyük, çok büyük küçüğüm onu boşaltamazsın...
Çocuk o vakit elinde bir istiridye kabuğu ile;
-Ben bu denizin suyunu bu deliğe boşaltamıyor isem sen o küçücük aklınla Tanrı'nın sonsuz gizemini nasıl sorguluyorsun?
Ve o vakit o küçük çocuk birden yok oldu...
*Bu yazı bir kilisenin bodrum katında parşomen kağıdında bulunmuştur...