Farkındalık dediğimiz entellektüellik ise, evet yetişkinlikte buna sahibiz. 10 yaşındaki bir çocuğun 30 yaşındaki bir adam gibi olması demek basitçe beyindeki nöronlar arasındaki ilişkilerin zaten kurulmuş olması demek ve bunun adına anılar, inançlar, alışkanlıklar ve duygusal bağlılıklar kısacası karakter diyoruz. Farkındalık neyin farkındalığı? Muhakeme yeteneği kazanmak insana farkındalık kazandır mı? Nedensellik içinde yaşayan insan, kendini tanımlamak için geçmişine muhtaçtır. "İşte ben buyum," diyebilmek kişiye kendini iyi hissettirir. Bir felsefe doktrini, bir inanç, din, müzik, dil ve duygular yoluyla insan kendini tanımlar ve karakterini bilir. Peki hala insan kendinin farkındadır diyebilir miyiz? Hayır. Kendini bilmekten kast edilen bu değildir. Sinapslar arasında basit bir elektrik iletiminden ibaret olan bu kimlik farkındalığı, bize kim olduğumuzu söyler ve beyinde yer alan bu kara kutu bizim günlük yaşamımızdaki realiteyi oluşturur. Sizce bu iyi bir şey mi? Farkındalık büyümek değil, kendine yeni şeyler katmak değil; küçülmekle ilgili değil midir?
Çocukların zaman algısı yoktur, bunu kendinizden hatırlayın. Geceyi gündüzü bilirler, saatleri bilirler ama içlerinde, düşüncelerinde geçmişe yer yoktur. Hayat karşılarına yeni bir macera koyduğunda onlar realiteyi yargılamazlar ve bir beklenti olmadan, gizli bir güdü olmadan, tertemiz bir şekilde işe koyulurlar. Çünkü beyinlerine yerleştirdikleri ve her gün mağduriyetleriyle, yenilgileriyle, konuşmalarıyla beslenip durdukları geçmişe ait anılardan oluşan bir düşünce çöpü yoktur. Bizler ise her gün bu kanseri büyütüp güçlendiriyoruz. Bunun adına karakter diyoruz, kendimize kurban rolü biçiyoruz, hayat koşullarını ve insanları suçluyoruz. Çünkü bu kolay. Bunu ben yarattım diyebilmenin ıstırabındansa, sorumluluğu bir başkasına vermeyi tercih ediyoruz. Karakterimiz, geçmişimiz, mağduriyetlerimiz olmadan biz kimiz? Kimliğimizi kaybetmekten korkmamalıyız. Bu temizliğin adı onurdur, erdemli yaşamaktır. Kendinize dönün, kendinize bakının. Bizler ne yapıyoruz her gün? Gece yatmadan fanteziler kuruyoruz, sabah kaldığımızda da kaldığımız yerden devam ediyoruz. Kendimize yeni mağduriyetler yaratıp insanlardan sempati bekliyoruz. Ne konuşuyoruz, gün içinde neyi ifade ediyoruz? Olumlu mu, olumsuz mu? Sonra da hayatımızda bolluk, bereket, mutluluk ve huzur bekliyoruz. Sizce bunun adı farkındalık mı?
Mucizevi şeyler yapan üstadların geçmişte hiçbir ayak izi bırakmadıkları söylenir.(bkz: Ölümsüz ÜStadların Yaşam ve Öğretisi, Baird T. Spalding) Bunun anlamı zihinde geçmişe ait hiçbir düşüncenin olmamasıdır. Yeni düşüncenin karakter filtresinden ve nedensellik süzgecinden geçmemesidir. Geçmiş insana kim olduğunu söyler. Kim olduğumuzu zaten biliyorsak, yaptığımız tüm meditasyonlar ve uğraşlar entellektüel bir eğlence olmaktan öteye gidemez. İnsan gökkuşağındaki bir renk gibidir, diğer tüm renkleri görebilir ama kendisini göremez. Tanrı da bu yüzden insana görünmezdir. Dışarıya bakan insan, kendisi olan tanrıyı arar durur. Halbuki arayan da tanrıdır aranan da. Bu çok ince bir perspektif olduğu için farkına varmak zordur. Çok süptildir ve insanın elinden kolayca kayıverir. Farkındalık şimdide yaşamaktır. Çocuklar gibi. Olmakla ilgilidir, düşünmekle değil. Bence bizler tam tersine çocuk bilincimize dönebilmek için uğraşmalıyız.