"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Fark Ettirmeden Hipnoz

sevimkoşkatilgeldi

Kayıtlı Üye
Suç Sosyolojisi dersinde kendisinin ciddiye alınmadığını düşünen hocamızın sınıfa verdiği ilginç dersi sizinle paylaşmak istiyorum.

Ders hocası Türkiye'nin sosyal bilimler alanında en bilindik okulundan misafir öğretim görevlisi olarak gelen bir doçent. Karşısında, sivil hoca görünce bayram çocuğu gibi şımaran haylaz 52 tane son sınıf öğrencisi. :D

O günkü ders aslında olağan başlamıştı. Normalde yasak olmasına rağmen "Sivil ders bir şey olmaz." diyerek sınıfa kahve, gazete, şans oyunu kuponları, çikolata gibi sıkıntı giderecek şeyler çıkarmıştık. Kimi sohbet ediyor, kimi kupon dolduruyordu. Ben de soğumuş yarım dolu kahve bardağına masamdaki silgi artıklarını, kağıt parçalarını işte ne bulursam atıp karıştırıyordum. Hoca dayanamadı hepimize sırayla laf çarptırmaya başladı. Hatta yanıma gelip bana söylediğini hiç unutmuyorum, "O içilmez artık." :D

En ön sırada yan yana iki tane kız arkadaş oturuyordu. Hoca onları hiç ikaz etmedi, hatta doğru düzgün bakmadı bile o tarafa, dersini anlatmaya devam etti. Dersin bitmesine birkaç dakika kalmıştı ki oraya dönüp "Sarışın olan! Sen nişanlısın. (Gerçekte nişanlı değildi) Yanındaki arkadaşın senin yüzüğünü çaldı. Şimdi uyanın bakalım" dedi. Sarışın olan arkadaş bir anda eline baktı ve yanındakine "Yüzüğüm yok! Sen aldın. Çabuk geri ver!" diye bağırdı. Bütün sınıf donduk kaldık onların kavga edişini izlerken.

Hoca kapıdan çıkmadan "Tamam bitti." demeseydi kızlar kavgaya devam edeceklerdi. Korku ve şaşkınlıkla kimse ne yapacağını bilemedi. Nasıl olmuştu? Özel bir davranış sergilemeden, ders anlatırken nasıl başarmıştı? Bunları çözemedik ama o günden sonra bir daha o derste hiç birimiz nefes almaktan başka tek bir faaliyette bile bulunmaya cesaret edemedik.
 
Suç Sosyolojisi dersinde kendisinin ciddiye alınmadığını düşünen hocamızın sınıfa verdiği ilginç dersi sizinle paylaşmak istiyorum.

Ders hocası Türkiye'nin sosyal bilimler alanında en bilindik okulundan misafir öğretim görevlisi olarak gelen bir doçent. Karşısında, sivil hoca görünce bayram çocuğu gibi şımaran haylaz 52 tane son sınıf öğrencisi. :D

O günkü ders aslında olağan başlamıştı. Normalde yasak olmasına rağmen "Sivil ders bir şey olmaz." diyerek sınıfa kahve, gazete, şans oyunu kuponları, çikolata gibi sıkıntı giderecek şeyler çıkarmıştık. Kimi sohbet ediyor, kimi kupon dolduruyordu. Ben de soğumuş yarım dolu kahve bardağına masamdaki silgi artıklarını, kağıt parçalarını işte ne bulursam atıp karıştırıyordum. Hoca dayanamadı hepimize sırayla laf çarptırmaya başladı. Hatta yanıma gelip bana söylediğini hiç unutmuyorum, "O içilmez artık." :D

En ön sırada yan yana iki tane kız arkadaş oturuyordu. Hoca onları hiç ikaz etmedi, hatta doğru düzgün bakmadı bile o tarafa, dersini anlatmaya devam etti. Dersin bitmesine birkaç dakika kalmıştı ki oraya dönüp "Sarışın olan! Sen nişanlısın. (Gerçekte nişanlı değildi) Yanındaki arkadaşın senin yüzüğünü çaldı. Şimdi uyanın bakalım" dedi. Sarışın olan arkadaş bir anda eline baktı ve yanındakine "Yüzüğüm yok! Sen aldın. Çabuk geri ver!" diye bağırdı. Bütün sınıf donduk kaldık onların kavga edişini izlerken.

Hoca kapıdan çıkmadan "Tamam bitti." demeseydi kızlar kavgaya devam edeceklerdi. Korku ve şaşkınlıkla kimse ne yapacağını bilemedi. Nasıl olmuştu? Özel bir davranış sergilemeden, ders anlatırken nasıl başarmıştı? Bunları çözemedik ama o günden sonra bir daha o derste hiç birimiz nefes almaktan başka tek bir faaliyette bile bulunmaya cesaret edemedik.

Sayin seyr-i alem, anlattiklariniza bakilirsa sinifinizda kucuk bir hipnoz gösterisine tecrube etmissiniz. Anlattiklarinizdan bu iki arkadasin ya farkli zamanlarda tek tek ders esnasinda ki buna kisisel hipnoz yada ayni anda grup hipnozu olarak adlandirilan bir olayi yasamislardir. :)

Sevgilerimle...
 
Sayın Memnueh, hocamız aynı okulda prof olarak çalışıyor ama bir daha asla yanına gidemem, korkarım ben. :D

Sayın Ambriel, merakıma açıklık getirdiğiniz için teşekkür ederim. Sonraki birkaç ay kızların hocayla bir olup bizi dalgaya aldıklarını bile düşünmüştük, yani o derece inanamadık. Ama hakikaten mümkünmüş demek ki. :)
 
Evet sayin seyr-i alem mumkundur ve buna ingilizcede rapid yada turkce adi ile hizli hipnoz denir. Inceliklerini ögrenmek icin hersey gibi egitim ve tecrube kazanmak sarttir. :)
 
İlginçmiş gerçekten. öğrenirseniz, bize de öğretirseniz sevinirim. :biggrinjester:
 
Hipnoz kişinin bilinç altını uyararak uyandığında daha fazla durum hatırlamasına ve bilinç altını hayatına yansıtma olasılığını yükselten bir eylemdir. Bu sebeple profesyonellerce yapılmalı ve gerekmediği sürece kullanılmamalıdır..

1978 de şizofreni hastası olan bir bayana yapılan hipnoz sonucu (ki bu hastalara yapmak doğru değildir) kadın kendini öldürmüştür. Sebebi geçmişiyle burun buruna getirildiği hipnoz sırasında algı süzgecinin herşeyi ana zihne geri göndermesidir.
 
Hipnoz eğitimi 100 kişi alır bir kişi hipnoz yapabilir. hipnoz için önce kendiniz değişmelisiniz. yapması kolay bir şey değil. yöntemin bir tehlikesi yok. herşey kadar. herhangi bir hastalık için verilen ilaçtan çok çok daha az tehlikesi var. mesele ilaçlar ekmek gibi dağıtılabiliyor, hipnoz ise sadece belli insanlar tarafından yapılabiliyor.
 
Belli insanlar tarafından - belli insanlara - yeteri kadar yapılmalı diyorum ben de.. Çünkü hiçbir ilaç sürekli baktığı insanın vücudundan milyonlarca elin çıktığını göstermez.. İlaçların güdülediği hallisilasyonlar, hipnozun; şahsın psikolojisinde yaratacağı tahribattan daha aşılabilirdir. Basit bir hipnozu çok kişi yapabilir.. Zaten hipnozun gereklerini iyi bilen biri herşeyi yeteri kadar yapacaktır.
 
Geri
Üst