O zaman Barış Özcan izleyin. Çünkü üyenin yazısı tamamı ile ondan alıntı.Elinden opesim geldi. Bana birsey daha ogretenin elinden operim.
O zaman Barış Özcan izleyin. Çünkü üyenin yazısı tamamı ile ondan alıntı.Elinden opesim geldi. Bana birsey daha ogretenin elinden operim.
Düz Dünya teorisyenlerinden Jeran Campanella, Austin Whitsitt ve diğerleri, "Son Deney" (The Final Experiment) adı verilen bir keşif gezisiyle Antarktika'ya gittiler. Bu gezinin amacı, Düz Dünya modelinin en temel iddialarından biri olan "Antarktika'da 24 saat güneşin olmadığı" iddiasını test etmekti.
Grup, Antarktika'daki yaz aylarında (Aralık) Güney Kutbu'na yakın bir kampa seyahat etti ve burada gece yarısı güneşini (midnight sun) bizzat gözlemledi. Bu fenomen, Kuzey Kutup Dairesi'nde olduğu gibi, güneşin 24 saat boyunca ufukta kalması ve batmaması anlamına geliyor. Düz Dünya haritasına göre, bu durum fiziksel olarak mümkün değil çünkü güneşin her zaman kutupların üzerinde dönmesi gerekiyor.
Bu deneyin ardından Jeran Campanella, bir açıklama yaparak Düz Dünya inancını terk ettiğini duyurdu. "Bazen hayatta yanılırsınız," diyen Campanella, 24 saat güneşin olduğuna artık inandığını belirtti. Bu, onun yıllardır savunduğu teorinin en önemli dayanaklarından birinin kendi gözleriyle çürütüldüğünü kabul ettiği bir andı.
Ancak, Düz Dünya topluluğunun çoğu, bu deneyin sonuçlarını reddetti. Bazıları, geziye katılanların stüdyoda çekim yaptığını ya da büyük bir komplonun parçası olduğunu iddia etti. Bu olay, bir inancı test etmek için bilimsel bir yöntem kullananların bile, sonuçları kabul etme konusunda zorlanabileceğini gösteren çarpıcı bir örnek oldu.
Kaynak : Teknorun
Paylaştığım kaynaktan da görüldüğü gibi açıklanamıyor. Madem bu kadar kolay ve madem kendi argümanını dayatmak istiyorsun, öyleyse ;Halbuki küre dünyadaki her fenomen düz dünyada da kolayca açıklanabiliyor.
Bir gün çocuk annesine gidiyor ve soruyor : Anne biz nasıl dünyaya geldik ?Maymundan geldiginize inanmaniz bile istendi.
Oysa bilim neden sorusunu bir inanç temelinde sormaz.
Yanlış. Modern bilim neden sorusunu ilişkisel incelemeler ile sorar. Örneğin : Çevresel faktörler, türlerin farklılığına neden olabilir mi ?Bilim neden sorusunu zaten sormaz, soramaz.
Kozmoloji, evrenin başlangıcında hangi koşulların olduğunu ve neden böyle olduğunu sorgularken yalnızca işlevselliğe bakmaz. Bilim, amaç kavramını metafiziksel ya da dinsel olarak ele almasa da ; sebep - sonuç, işlev ilişkisi bağlamında neden sorusunu sorar.Yani Bilim bir Rolex saatin nasil yapıldığını irdeleyebilir anca. Neden yapıldığını irdeleyemez. Yaylarını, çarklarını, dişlilerini, camını, barometresini, ham maddesini çok güzel inceler ve seni teknik konularda aydinlatabilir.
Ama o saatin neden varlık kazandığını ve hangi temel veya yanal amaçlara hizmet ettiğini irdeleyemez. Orası bilimin değil, felsefenin alanına girer. Bilime bi kere kırmızı çizgileri en baştan hatırlatalım.
Çünkü insanın öznel inançları ile ilgilenmez. Gözlemlenebilir gerçeklik anlayışını temel alır. Keza, tavrı gözlemlenebilir olmasaydı, dogmatik inançların aracı haline gelirdi. Bugün beğenmediğin bilim olmasaydı, felsefe kendini yenileyebilir miydi ? Kuantum mekaniği sayesinde, nedensellik kavramı yeniden tartışılmaya başlandı.Kimisi için zamanı gösterir, kimisi için sosyal statüsünü gösterir, kimisi için yatırım amacı ile tercih edilir vs vs. Bilim, felsefe ya-pa-maz. Yapmamalı da. Haddine değil çünkü niyet sorgulayamaz bilim. Bilimin ruhu yoktur. Vahye kapalıdır. Ama felsefe bilimi kendine her açıdan alet e-de-bi-lir. Felsefe bir düşünme mekanizmasıdır. Bilimsel bulgular herhangi bir felsefi düşünceye sadece paralellik kazandirabilir. Felsefi düşünceyi ispatlamaz da, çürütmez de.
Bilim zaten kendi kendini sürekli eleştiren ve yanlışlayabilen bir mekanizma. Dinde değişmez dogmalar var, bilimde ise eski teori yeni veri ile değişebilir. Bu yüzden bilime inanmak ayrı, tek doğru olarak görmek apayrı.Bilimi gözünüzde çok fazla büyütmeyin. Bilim din değil. Bazı insanlar bilime inandıklarını ve bilimin Kabul etmediği hiç bir şeye sıcak bakmadiklarini söylerler mesela. İşte bu da kör bir iman biçimidir. Ve son derece kıt bir bakış açıdıdır. Çünkü rolexi ne amaçla kullanacağını anlamak için teknik bilgilerde boğulup kalacaklardır. Teknik bilgi yol göstermez. Hatta Yolunu bile bulandırır eğer bir hayat felsefen yoksa.
Yanlış. Modern bilim neden sorusunu ilişkisel incelemeler ile sorar. Örneğin : Çevresel faktörler, türlerin farklılığına neden olabilir mi ?
Bilim zaten kendi kendini sürekli eleştiren ve yanlışlayabilen bir mekanizma.
Tanrı'nın tarafından bakmak ?Çünkü bilim, tanrının tarafından bakmadıkça, yani taraf tutmadıkça O'nu doğru bir şekilde sor-gu-la-ya-maz.
Bu bilgiye sahipsin çünkü bilim böyle söylüyor. Demek ki bilime kafa tutarken bile bilimi kullanıyormuş insan..Sorguladığı anda gözlemci ilkesi devreye girer ve atomlar farklı davranmaya başlarlar.
Melek Bilimi ? Huri Bilimi ? Cennet Bilimi ? Mesela süt akan nehirleri ölçsün bilim. Bu sütün bozulmuyor oluşunun nedeni insanın sevapları mı ölçümü yapsın. Belki bu yöntemle sevapmatik bile icat edebilirler.İnancın bilimi yine de yapılmalıdır.
Başa dönüyorum. Mağara Alegorisi felsefenin konusudur ve bu yapı ; gerçekliği, algıyı, bilinci sorgular. Çağ ilerler ve bilgisayarlar icat edilir. Bu sefer devreye Simülasyon teorisi girer ve bilim insanları holografik evren modeli üzerinde çalışmaya başlar. Deneysel bir yöntem şimdilik bulunamadığı için konu teorik fizik ile bilimsel felsefe arasında durur.Matrixin içinde kalıp matrixin mimarisi hakkında daha fazla ayrıntılı bilgi edinmek isteyenler bilimi takip edebilirler. Ama felsefi olarak matrixin bir oyun alanı olduğu fikrine ulaşamayanlar için bilimsel gelişmeler artık hiç bir hayranlık uyandırmayacaktır.
Lütfen Adnan Oktar okumayı bırak. Geçmişte kod adıyla yazdığı evrimi çürütme kitapları vardı, hatırlarsın. Harun Yahya mıydı ? Malum sonrasında kendisi çürüdü.koca bir nesli yoldan saptırıp, okullarda insanları ateister haline getirdikten sonra mı ?
Tanrı'nın tarafından bakmak ?
Tanrı'nın tarafı : Ben yarattım ! Konu kapandı.
Retro sen düz dünyacılığa devam et lütfen. En azından ; saçma bir konuda saçmalıyor, hakkıdır ! der kendimizi teselli ederiz.Yine işin içine tanrı ile kendi aranda olan endişelerini katarak konuyu bükmüşsün.
Retro sen düz dünyacılığa devam et lütfen. En azından ; saçma bir konuda saçmalıyor, hakkıdır ! der kendimizi teselli ederiz.