Uzun zamandır kendimi buraya ait hissetmiyorum.Aya,yıldızlara özlem duyuyorum sanki beni biri duyup alacakmış gibi yalvarıyorum onlara.Bu sıralarda çok sinirliyim en küçük şeyde patlıyorum sizce nedeni nedir ve ne önerebilirsiniz
Hepinize iyi geceler
İnsanın oluşumu incelendiğinde aslında hepimizin yıldız tozu olduğu aşikardır. Mistik açıdan insana kimi tanrının nefesi der kimi sureti ancak işin fiziksel boyutunda başınızı kaldırıp baktığımız semaya aitiz, biz evreniz evren de biz. Birilerinin sizi götürecekmiş gibi olması hissi bulunduğunuz ortama ve dünyaya çok fazla yabancılaştığınızı öfke patlamalarınız ise iletişim kuramadığınızı gösteriyor. Benim size tavsiyem sorunlarınızın kökenine inmeniz vücudunuzu ve beyninizi rahatlatarak beyninizi beta dalgalarından kurtarak alfa dalgalarına geçirmeniz yönündedir. İnternetten meditasyon, bilinç altı temizliği ve öfke kontrolü hakkında bir takım dökümanlar edinebilir veya profesyonel destek alabilirsiniz.
Son olarak üstat Carl Sagan'ın Voyager 1'in 6.4 milyar km uzaktan cektiği dünya fotoğrafına ithafen:
"Uzayın derinliğinden bu resmi çekmeyi başardık. eğer bu resme dikkatlice bakarsanız, orada bir nokta göreceksiniz. o noktaya tekrar bakın. işte o nokta burasıdır. evimizdir. o nokta biziz. sevdiğiniz herkes, tüm tanıdıklarınız, adını duyduklarınız, gelmiş geçmiş tüm insanlar hayatlarını o noktanın üzerinde geçirdiler. türümüzün tarihindeki tüm sevinçlerimiz ve acılarımız, kendinden emin bin çeşit inancımız, ideolojimiz ve ekonomik öğretimiz; her avcı ve her yağmacı, her kahraman ve her korkak, uygarlığımızın mimarları ve tahripçileri, her kral ve her köylü, birbirine aşık olan her genç çift, her anne ve her baba, umutları olan her çocuk, her mucit ve her kâşif, ahlak değerlerini öğreten her öğretmen, yozlaşmış her politikacı, her bir "yıldız", her bir "yüce önder", her aziz ve her günâhkar işte orada yaşadı; bir güneş ışınında asılı duran o toz zerreciğinde.
Dünya, dev bir evrensel arenada yer alan çok küçük bir sahnedir. bütün o komutan ve imparatorların akıttıkları kan göllerini düşünün... şan ve şöhret içerisinde, bu noktanın küçük bir parçasında kısa bir süre için efendi olabildiler. bu noktanın bir köşesinde yaşayanların, başka bir köşesinde yaşayan ve kendilerinden zar zor ayırt edilebilen diğerleri üzerinde uyguladıkları zulmü düşünün... anlaşmazlıkları ne kadar sık, birbirlerini öldürmeye ne kadar istekliler, nefretleri ne kadar yoğun!
Bu soluk ışık noktası, bütün o kasılmalarımıza, kendi kendimize atfettiğimiz öneme ve evrende öncelikli bir konuma sahip olduğumuz yolundaki yanlış inancımıza meydan okuyor. gezegenimiz, çevremizi saran o büyük evrensel karanlığın içerisinde yalnız başına duran bir toz zerreciğidir. içinde yaşadığımız bilinmezlik ve bütün bu enginliğin içerisinde, başka bir yerden bir yardımın gelip bizi bizden kurtaracağına dair hiçbir ipucu yoktur.
Dünya... şu ana kadar, yaşam barındırdığı bilinen tek gezegen. en azından yakın gelecekte, türümüzün göçebileceği başka hiçbir yer yok. evet, ziyaret ediyoruz. ama henüz yerleşemiyoruz. beğenseniz de beğenmeseniz de şu an için dünya yaşadığımız yer.
Gökbiliminin alçakgönüllü ve kişiliği geliştiren bir uğraşı olduğu söyleniyor. bana kalırsa, insan kibrinin akıl dışılığını, küçük dünyamızın uzaktan çekilmiş bu görüntüsünden daha iyi gösterebilecek bir şey yoktur. bu görüntü, bildiğimiz tek evimiz olan bu soluk mavi noktayı daha içten paylaşmamız ve koruyup şefkat göstermemiz gerektiği konusundaki sorumluluğumuzun altını çiziyor."