Oldukça ilgimi çekti bu yazı. Merak ettiğim ve sormak istediğim bir konu var.
Çakra çalışmalarını önermediğinizi görüyorum. Enerjetik boyutun çok tekin olmadığını biliyorum, yaklaşık 4 yıldır bu konularla uğraşıyorum, zaten kristaller doğru kullanılmadığında transa geçirebiliyor insanı. Hayatta yapmam dediği şeyleri yaptırabiliyor. Bu ayrı konu.
Ama merak ettiğim, insanların enerji tıbbından yararlanması, taşları (mesela bir safir) süs ya da terapötik olarak takması onları enerji boyutuna çekiyorsa, o zaman bütün
Düşünceleriniz ilgimi çekti Çağatay98. Oldukça iddialı sözler bunlar.
Öncelikle bir şeyi belirteyim. Tamamen dini ritüellerden uzak bir biçimde, bilimsel yanları olduğunu da gözönüne alarak enerji terapisi yapmaktayım. Bunlar kristaller, aromaterapi, ses terapisi dahil pek çok alan. ESP ile ilgileniyorum yine.
Letaifler nurani, çakralar enerjetik yapıyı temsil ediyor. Bu konuya katılıyorum. Ancak spiritüellik deccalın dinidir lafı çok ağır bir söz. Sadece insanların hoşuna gitsin diye düşüncenizden geri adım atmayacaksınız bunu biliyorum ve destekliyorum. Spiritüelliği elbette tapınma eylemlerine dönüştürmeye, kişi müslümansa bunu dininin önüne almaya ben de karşıyım. Ancak enerjetik uygulamalar, spiritüel evrenle ilgili öğretiler tamamen kabbalah öğretisinden ibaret değildir. Kabbalah temel itibariyle kendi ekolünde yaratılışla ve işleyişle ilgili bazı sorulara cevap aramış olabilir. Ben de desteklemem kabbalah'ı. Ancak şuna inanırım. Allah, evreni ve içindekileri yasalarla yönetmekte. Bu yasaları, aslını gözetmeden, batıla kayarak uygularsak yanlış yapmış oluruz.
Sizin bu yazdıklarınızla, şöyle bir kanıya vardım. Tasavvufu da, mistisizmin her türlüsünü de muhtemelen şeytani buluyorsunuz, şeriatta diretiyorsunuz. Elbette şeriatın ötesini araştırmak konusunda nasibi olan zaten alıyor. Dalalete düşme olasılığı bir sufi kadar şeriat taraftarlarında da her zaman vardır. Ben enerjetik tedavinin güzel bir tedavi olduğunu düşünenlerdenim. Ama spiritüel bir takım uygulamaların ve ezoterik araştırmaların kişinin din algısını zedelememesi gerektiğine inanırım.
Kısacası, tutkulara esir olmadan, ama hayatta da güzelliklerden yararlanarak hem bu dünya hem de ahiret için çalışabiliriz.
Bu benim görüşüm.