"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Biz zaten ‘Sonsuz Bütün’ ve ‘Mümkün olan herşey’iz.

PyroKinesisT

Kayıtlı Üye
Arkadaşlar psişik yeteneklerin neden zamanla oldugunu merak edenler için ufak bi makale.

‘Yeni Çağ’ düşüncesinin en derin aldatmalarından birisi de, deneyimlerimizden geçerken ‘gelişmekte’ olduğumuzdur. Bunun neden bu şekilde anlaşıldığını anlıyorum, çünkü bu, yanlış bir şekilde Charles Darwin’e atfedilen gelişim teorisinin spiritüel versiyonu oluyor, çünkü Darwin Teorisi (‘Ve Gerçek Seni Özgür Kılacak’ kitabıma bkn.) en güçlünün hayatta kalması ve çağlar boyunca gereken genetik değişimin tetiklenmesinden söz ediyor. Bu durumda Yeni Çağ, sonsuzluk içinde spiritüel olarak geliştiğimiz, bu dünyada tekrarlanan bir çembere, yani enkarnasyona inanıyor. Yani, fiziksel dünya ile spiritüel alem arasında her hayatı deneyimliyor, bu suretle yaşanan derslerden birşeyler öğrenip spiritüel olarak daha yüksek titreşimlere ulaşıyor ve sonunda ‘Tek’ olanla bütünleşiyoruz. Oysa biz zaten ‘Sonsuz Bütün’ ve ‘Mümkün olan herşey’iz. Neden zaten olduğumuz birşey olmak için gelişelim ki? Bu inanç, Matriks’in bizim realitemizi ; sadece Zaman Döngüsü’nde değil, fiziksel olmayan seviyelerde de tutmasını sağlıyor.

Aydınlanmak için gelişmemize gerek yok, çünkü zaten aydınlanmış durumdayız, sadece bu illüzyona yakalanmış olduğumuz için kim olduğumuzu unutmuşuz. O ses, “ ‘Sonsuz olan’ın enkarne olmaya ihtiyacı var mıdır sence?” diye sormuştu, “Matriks’deki bilinç de ‘Sonsuz’, o halde neden enkarne olsun ki?” ...

İnsanlar, deneyimlerden öğrendiklerini söylüyorlar, bunu gayet iyi anlıyorum, ama ben şöyle olduğunu söylüyorum; deneyim onlara hiçbirşey öğretmiyor, sadece perdenin bir katını daha açıyor, o kadar, böylece zaten bildikleri birşeyi daha kolay hatırlıyorlar.


Biz Tanrı'dan bir parçayız mümkün olan herşeyiz. Hepimizin içinde bu güç var arkadaşlar ama gerçektende makalenin sonlarinda dediği gibi ilüzyona yakalanmişiz sübminal mesajlar vs. forumda mevcut konular ve kendimizi keşfetmemiz için farkindaligi yakalamamiz lazim gerçegi görmemiz.. umarim faydası olur:)
Alıntı
Sevgi ve ışıkla kalın..
 
Ruh enerjidir ve enerji sonsuzdur, bu doğru. :)
Ama İslamiyete göre maalesef bizler Allahın parçası değiliz, olmamız da mümkün değildir.
Sadece Hz. Muhammed (s.a.v) Allahın nurundan yaratılmıştır. Olayın İslami boyutunu dile getiriyorum sadece.
Ve bana kalırsa hayatın sınırları vardır, enerjiyi sınırlayan bedenimizin olduğu gibi.
 
Ruh enerjidir ve enerji sonsuzdur, bu doğru. :)
Ama İslamiyete göre maalesef bizler Allahın parçası değiliz, olmamız da mümkün değildir.
Sadece Hz. Muhammed (s.a.v) Allahın nurundan yaratılmıştır. Olayın İslami boyutunu dile getiriyorum sadece.
Ve bana kalırsa hayatın sınırları vardır, enerjiyi sınırlayan bedenimizin olduğu gibi.


Allah'ın parçası değil miyiz ? Bunu Kur'an da hangi ayete göre söylüyorsunuz ?
 
Her şey Allahındır. Bu Allahın parçası olduğumuz anlamına gelmiyor, bana ait olan bu üzerimdeki elbise benim parçam mı? Tabii ki hayır!

"Sonra onu tesviye edib içine ruhundan nefh buyurdu ve sizin için o işitmeyi, o görmeleri ve gönülleri yaptı, siz pek az şükrediyorsunuz" Kuran'ı Kerim 32/Secde-9


Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Biz Âdeme ruhumuzdan üfledik” buyurmaktadır. Ayet burada: Hicr, 15/28-29. "Rabbin meleklere: Ben, balçıktan,işlenebilen kara topraktan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan üflediğimde ona secdeye kapanın" demişti.
Allah ruhun yaratıcısıdır. Allah’ın bizim gibi ruhu ve bedeni yoktur. O cisimden, zamandan, mekândan ve mahlûkata ait olan bil-cümle hallerden münezzehtir. Allah-u Teâla 'vücut mertebelerinin en kuvvetlisi' 'maddiyattan münezzeh' 'bütün mahiyetlere mübayin'dir.” Hal böyle olunca Allah’ın ruhu vardır ve o ruhtan üflemiştir demek mecazdır. Burada kast edilen insan ruhuna yüce Allah’ın cüz’î olarak merhamet, şefkat, muhabbet ve memnuniyet gibi manevi duyguları vermesidir.




“Ruh Rabbinin emrindendir” (İsra, 17:85) ayeti ile sabittir. Yüce Allah Âdemi toprakdan yaratıp tesviye ettikten sonra en son ona ruh vermiştir. Aynı şekilde “Allah insanı yarattı ve tesviye etti” (Â’lâ, 87:2) ayetine göre Allah anne rahminde insan bedenini yaratmış ve organlarını düzenlemiş ve en son ona ruh vermiştir. Allah’ın ruh üflemesi de bedenin organlarını yaratıp ruhu taşımaya hazır hale gelen bedene hayat vermek, akıl, kalp ve duygularla donattığı ruhu onun bedenine göndermektedir. İşte bu duruma “ruh üfleme” denmektedir. Bu nedenle bedene ruhun üflenmesi insan bedenin anne karnında dört ay (120 gün) içinde organların teşekkülünden sonra olmaktadır.
Göklerin ve yerin nuru (Nur/35) olan Allah, kendi nurundan insana nur vermiş ve ruhundan ruh üflemiştir. (Hicr/29) Sandalye, marangozun bir parçası olmadığı gibi, biz de Allah'ın bir parçası değiliz...
İnsanın kendisini tanımasında en önemli nokta, ruhunun varlığına inanmasıdır. Bu meseleyi şöyle anlamak lazım: Allah hayat sıfatından bize hayat vermiştir. Hayat harekettir. Hareket hayattır. Fiziğin ve kimyanın anlattığı elektronlar hareketlidir. O hareket de hayatsız cismin olmadığını gösterir.Allah'ın hayat sıfatı her şeyi kuşatmıştır. Hayatsız cisim yoktur. Organlarımızın bütünü etten yaratılmıştır. Etten yaratılan bu organların görmesi, işitmesi, yürümesi ruha ait şeylerdir. Çünkü bir insan aniden ölse organlarında hiçbir değişiklik olmaz. Fakat göremez, konuşamaz. Çünkü ruhu çıkmıştır. İğneyi elinize batırın. Ne oldu, acıdı. Acıyan, ruhtur. Ölüye iğne batırsak acımaz.
 
Sandalye, marangozun bir parçası olmadığı gibi, biz de Allah'ın bir parçası değiliz...

Şu cümle sık sık karşıma çıkıyor ama , uydurma ve saçmalıktan başka bir şey değil .

Maddeler halinde şu cümleyi anlamaya çalışalım , asrın fail cümlesi.


1- Marangoz ağacı yaratmadı .
2- Marangoz , ağacı kesip şekillere sokup sandalyeyi yarattı.
3- Allah ,toprağı yaratmadı mı ? Yarattı. Kendi yarattığı maddeden insanı yaratmadı mı ? Evet yarattı .
4- Şimdi marangoza dönelim , marangoz ağacı yarattı mı ? HAYIR.
5- Marangoz ile Allah ne alakası var ? Marangoz ile Allah nasıl benzetilebiliyor ?


Maddeler halinde detaylı açıkladığımıza göre cümlenin saçmalıktan başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır.

Sana demiyorum ama sen alıntı yapmışsın hemen copy paste. Bu cümleyi yazan şahıs kimse neyse Beyin fatal error not found 404.
 
Şu cümle sık sık karşıma çıkıyor ama , uydurma ve saçmalıktan başka bir şey değil .

Maddeler halinde şu cümleyi anlamaya çalışalım , asrın fail cümlesi.


1- Marangoz ağacı yaratmadı .
2- Marangoz , ağacı kesip şekillere sokup sandalyeyi yarattı.
3- Allah ,toprağı yaratmadı mı ? Yarattı. Kendi yarattığı maddeden insanı yaratmadı mı ? Evet yarattı .
4- Şimdi marangoza dönelim , marangoz ağacı yarattı mı ? HAYIR.
5- Marangoz ile Allah ne alakası var ? Marangoz ile Allah nasıl benzetilebiliyor ?


Maddeler halinde detaylı açıkladığımıza göre cümlenin saçmalıktan başka bir şey olmadığı anlaşılmıştır.

Sana demiyorum ama sen alıntı yapmışsın hemen copy paste. Bu cümleyi yazan şahıs kimse neyse Beyin fatal error not found 404.

Aferin. Lakin, İslamiyete göre, Bizler Allahın parçası değiliz. Bunu açıklayan ayetlerin bir kısmını gösterdim. Ne şekilde benzetme yaparsan yap, yaptığın benzetme istediği kadar mantık barındırsın ya da barındırmasın, Allahın parçası olmak gibi bir şey İslamda söz konusu değil iken, olay da direkt olarak tartışmaya kapanmış olur.
Konunun esas boyutunu, içlerinden seçtiğin tek bir cümle ile çok daha yanlış yerlere çekmek ise asıl "epic fail" olayıdır.

Bir insan, "hepimiz Allah tarafından yaratıldık" demek için neden bu tarz bir cümle oyununu kurgulasın? Bu mantık dışı.
Diğer şekilde tasavvufi olarak, o insanlar kendi benliklerini Allah yolunda yitirmiş kişilerdir, sen kendini bu insanlarla eş değer görüp böyle bir cümle ettiğin vakit, cümleyi direkt olduğu gibi hiçbir mecaz anlam kullanmadan söylemiş olursun ki, arkadaşımız da, zaten Allahın parçası olduğumuz kanaatindeydi ve İslamın bunu desteklediğini söyledi, ben bu hatayı düzeltmek istedim. Çünkü İslam'da böyle bir şey yok!
Eğer Allah bizi yarattı, denmek isteniyorsa, söylenmek istenen dolaylı yollara başvurularak değil, net olarak söylensin bir dahaki sefere o halde. Çünkü bunları okuyan insanlar var ve yanlış tanımlayabilirler dinimizi!
 
Şu soruya verilecek cevapları merak ediyorum: İslam'da basite indirgersek Allah tüm evreni var edendir olarak kabul ediliyor; peki kendi yarattığı varlıklar, dünya, evren vs. nasıl kendinden bir parça olarak sayılmaz? Ortada hiçlikten var edilen bir şey bulunuyorsa, var edilen şey yaratıcısından izler taşımaz mı?
 
Tasavvufun en önemli düşüncelerinden biri olan ve bir çok evliya sıfatı verilmiş kişi tarafından yada islam düşünürü tarafından benimsenen ayrıca ben sendeyim diyerek aşk ile kavuşmak istenen ki bu durumda tasavuftaki aşkıda farklı anlarsın da neyse bu düşünceye doğru yada yanlış demek senin haddin değil. Kaldıki gösterdiğin ayetlerde Allah'ın parçalarıyız sonucuna varmamı sağlıyor. Şahsi bir önerim ise düşüncelerinizi savunurken buda sizin düşüncenizden farklı benim veya benim gibi düşünenlerin yorumu diyerek savunun yada dile getirin...

Evliya sıfatına sahip kişiler, bu gibi bir cümleyi sarf ederken, benlikleri tamamen yok olur, bilinç dışı olurlar, normal bir hal ile bu lafı söyleyemezler! Ayıldıktan sonra söylediği sözden pişmanlık da duyabilirler. Ama bu durumun izahı vardır. Demek istediğim bu sadece o durumda olan insanların edebileceği bir laftır, o hali gösteren insanların. Her önüne gelen bunu kendine göre yorup, olduğu gibi alıp insanlara yanlış aksettiremez. Bu kimsenin haddine değil. Bakın konunun sahibi arkadaş, direkt olarak "biz Allahın parçalarıyız" diyor, ve bunu savunur bir cümle daha kuruyor ardından, cümlenin ne olduğunu ve hangi amaçla söylendiğini izah etmiyor. Eğer bu yapılacaksa extra bir açıklama getirilmek zorundadır, aksi takdirde dini bilmeyen insanlar bunu okuduğu şekilde alırlar. Tüm olay bundan ibaret, birileri kendi düşüncelerini savnuyorsa sizin de dediğiniz gibi kendi düşünceleri olduğu yorumunu getirerek yapmalı, ya da olayı detaylı olarak izah ederek.
 
Aferin. Lakin, İslamiyete göre, Bizler Allahın parçası değiliz. Bunu açıklayan ayetlerin bir kısmını gösterdim. Ne şekilde benzetme yaparsan yap, yaptığın benzetme istediği kadar mantık barındırsın ya da barındırmasın, Allahın parçası olmak gibi bir şey İslamda söz konusu değil iken, olay da direkt olarak tartışmaya kapanmış olur.
Konunun esas boyutunu, içlerinden seçtiğin tek bir cümle ile çok daha yanlış yerlere çekmek ise asıl "epic fail" olayıdır.


"Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde “Biz Âdeme ruhumuzdan üfledik” buyurmaktadır"

Bu cümle de , insan Allah'ın parçası değil anlamımı çıkartıyorsun ? Marangoz olayı mı çıkıyor halen ?
Cümle burada , cümle bozukluğu da yok .

Halen yazdığın şeyi inkar ediyorsun tekrar yazdıklarını bir oku ;)
 
Şu soruya verilecek cevapları merak ediyorum: İslam'da basite indirgersek Allah tüm evreni var edendir olarak kabul ediliyor; peki kendi yarattığı varlıklar, dünya, evren vs. nasıl kendinden bir parça olarak sayılmaz? Ortada hiçlikten var edilen bir şey bulunuyorsa, var edilen şey yaratıcısından izler taşımaz mı?

Bir ressamın, kafasında tasarladığı bir resmi tuval'e aktarması, bu resmin onun ürünü olduğu anlamına gelir, fakat onun bir parçası olduğu anlamını taşımaz. Onun bir parçasıdır demek çok daha farklı şekillerde yorulur, kendine ait olan bir şey onun parçasıdır, saçı gibi, tırnağı gibi, ürettiği bir şey onun parçası sıfatına sokulamaz.
 
Ah be kardeşim ne anlatsam boş aslında... Sen daha tasavvufun temel düşüncesini anlamamışsın niye cümle oyunu kuruyor diyorsun. Adam cümle oyunu kurmuyor. Anlatmak istediğide hepimiz Allah tarafından yaratıldık değil. Sen burdan Allah tarafından yaratılmadık sonucuna varırsın ki sakın öyle düşünme Allah tarafından yaratıldığımıza inanıyor.. Ancak Tasavvufta Tanrıyı istemek, hissetmek ona kavuşmak ve ondan ayrı oldukları içinde sürekli bir özlem vardır. Tüm bunlar aşk ile istenir. Yani aşk ile hissetmek istersin. Aşkı yine basite indirgeme yanılgıya düşersin. Enel hak sözünde anlatılmak istenen ise tanrıyı başka yerlerde arama o senin içinde, gördüğün insanların içinde, etrafında gördüğün herşeyde heryerde, nereye bakarsan bak tanrıyı görürsün o yüzden tanrıyı hissetmek istiyorsan sana en yakın olan yere kendi özüne yani kendi içine bak sen tanrıdan geldin tanrının parçasısın ve hep ona göre hareket et, hep bunu düşün işte o zaman her hareketinde tanrıyı hisseder her hareketinde tanrıya ibadet etmiş olursun diyor. Yani kelime oyunu yapmıyor bak sen ne anlamışsın biz ne anlıyoruz adam daha neler anlatmak istedi kimbilir...

İşin özü bu, fakat sen bunu izah etmeden birine "biz Tanrının parçasıyız" dediğin zaman o kişiyi doğrudan Tanrının somutlaşmış parçaları olduğumuza ikna etmiş olursun, benim demek istediğim buydu. Ve arkadaşın yapmış olduğu da buna doğrudan kapı açıyordu.
 
Evliya sıfatına sahip kişiler, bu gibi bir cümleyi sarf ederken, benlikleri tamamen yok olur, bilinç dışı olurlar, normal bir hal ile bu lafı söyleyemezler! Ayıldıktan sonra söylediği sözden pişmanlık da duyabilirler. Ama bu durumun izahı vardır. Demek istediğim bu sadece o durumda olan insanların edebileceği bir laftır, o hali gösteren insanların. Her önüne gelen bunu kendine göre yorup, olduğu gibi alıp insanlara yanlış aksettiremez. Bu kimsenin haddine değil. Bakın konunun sahibi arkadaş, direkt olarak "biz Allahın parçalarıyız" diyor, ve bunu savunur bir cümle daha kuruyor ardından, cümlenin ne olduğunu ve hangi amaçla söylendiğini izah etmiyor. Eğer bu yapılacaksa extra bir açıklama getirilmek zorundadır, aksi takdirde dini bilmeyen insanlar bunu okuduğu şekilde alırlar. Tüm olay bundan ibaret, birileri kendi düşüncelerini savnuyorsa sizin de dediğiniz gibi kendi düşünceleri olduğu yorumunu getirerek yapmalı, ya da olayı detaylı olarak izah ederek.

Tasavvuf konusuna yabancı olanların sizin gibi düşünmesi mümkün ama Kuranda geçen ayet biz size şah damarınız kadar yakınız ne anlamda söylendi diye düşünürsek Allah bizi yarattı ve içimize bir parçasını üfledi nedir bu parça? Her yarattığında da yokmu bu parça ? Kuantum dan haberiniz olmadığını söylemezsiniz umarım kuantum bir fizik iken parapsikoloji dalı oldu neden çünkü atomun altında da olan bu madde evrendeki herşeyde olan madde herşey bu madde den yaratıldı bu bilimsel olarak kanıtlandı onun titreşimleri sayesinde madde şekil alıyor. İsterseniz bu konu hakkında araştırma yapın anlamadığınız konu olursa tekrar konuyu açmaya çalışalım.
 
Bakın, siz ayetleri kendi kafanıza göre yorumlayamazsınız. Hadisler bu yüzden vardır, ve yormlanması da yapılmıştır. Bu dediğiniz şey mümkün değildir. Araştırın.

Tasavvuf konusuna yabancı olanların sizin gibi düşünmesi mümkün ama Kuranda geçen ayet biz size şah damarınız kadar yakınız ne anlamda söylendi diye düşünürsek Allah bizi yarattı ve içimize bir parçasını üfledi nedir bu parça? Her yarattığında da yokmu bu parça ? Kuantum dan haberiniz olmadığını söylemezsiniz umarım kuantum bir fizik iken parapsikoloji dalı oldu neden çünkü atomun altında da olan bu madde evrendeki herşeyde olan madde herşey bu madde den yaratıldı bu bilimsel olarak kanıtlandı onun titreşimleri sayesinde madde şekil alıyor. İsterseniz bu konu hakkında araştırma yapın anlamadığınız konu olursa tekrar konuyu açmaya çalışalım.

Tasavvuf konusuna uzak olanların bu olay hakkındaki görüşlerini baz alarak bir ikaz'da bulunma gereksinimi duydum, bu konuya uzak olduğum için değil. İslam her ihtimalin en kötü tarafını da göz önünde bulundurmamız gerektiği konusuna değinir. İyi forumlar sizlere.
 
Bir ressamın, kafasında tasarladığı bir resmi tuval'e aktarması, bu resmin onun ürünü olduğu anlamına gelir, fakat onun bir parçası olduğu anlamını taşımaz. Onun bir parçasıdır demek çok daha farklı şekillerde yorulur, kendine ait olan bir şey onun parçasıdır, saçı gibi, tırnağı gibi, ürettiği bir şey onun parçası sıfatına sokulamaz.

Hala ikinci soruma vereceğiniz cevabı merak ediyorum.

İslamda, Kur'an'da veya hadislerde temelde Allah'ın herşeyi hiçlikten var ettiği düşüncesi vardır. Ve sorumu tekrarlıyorum:

''Ortada hiçlikten var edilen bir şey bulunuyorsa, var edilen şey yaratıcısından izler taşımaz mı?''

Artı olarak hadislerin doğruluğu ve netliği kanıtlanamaz. Kur'an ayetlerinin kesinliğini ve bugüne kadar değişmeden geldiğini savunurken buna da dikkat ediniz. Hadisler yazılırken değiştirilmemiştir, aktarımında hatalar yoktur diyemeyiz. Müslümanların TEK ve EN DOĞRU kaynağı sadece Kur'an'dır.
 
Bu alıntı yaptığın yazı bediuzzamnın risalelesinden , İslamı öğrenmek için , Kur'an yerine Risaleyi tercih edenlerin vay haline akıllarından şüphe ederim .

Ek not : Alıntı yapılan yazı , risale forumlarında yayınlanıyor.
 
Neden insanlar bilgisi olmadan fikir sahibi olur biliyorsunuzdur.Cahilce teşebbüsten..Tamamını idrak etmediğiniz ''dini inancınızı''öylesine savunuyorsanız durum dramatiktir.O kadar kişi aynı fikirdeyken neden azıcık eğilmekten korkarsınzı ki ?
Sevgili Misstremetoda , yaradan yarattığı bir şeye herşeyinden bir parça verir :) Ressam benzetmenize gelince çok ironik olmuş.Söz konusu varlı yokluk yaradan ve yaratılan,bır tuvalin üzerine atılan fırça darbesi değerine eş değer değil.

İyi forumlar :)
 
Neden insanlar bilgisi olmadan fikir sahibi olur biliyorsunuzdur.Cahilce teşebbüsten..Tamamını idrak etmediğiniz ''dini inancınızı''öylesine savunuyorsanız durum dramatiktir.O kadar kişi aynı fikirdeyken neden azıcık eğilmekten korkarsınzı ki ?
Sevgili Misstremetoda , yaradan yarattığı bir şeye herşeyinden bir parça verir :) Ressam benzetmenize gelince çok ironik olmuş.Söz konusu varlı yokluk yaradan ve yaratılan,bır tuvalin üzerine atılan fırça darbesi değerine eş değer değil.

İyi forumlar :)

Tasavvufta teşbihin önemli bir yeri vardır, benim benzetmelerimi küçümsemek yerine bu konu hakkında çok daha bilgili olmayı denemelisin belki de? İronik olan ne biliyor musun? Cahillikle itham edilmiş. Ayrıca insanlar bilgisi olmadıkları konu ile ilgili fikir sahibi olduktan sonra cahilce teşebbüste bulunabilir. Cahilce teşebbüste bulup daha sonra bilgi olmadan fikir sahibi olmazlar. Bunun aksidir yani, cümle kurma ile ilgili bir problem mi yaşıyorsunuz yoksa devrik bir cümle kurmaya mı çalıştınız? Çok daha monolektik tuttum kendimi, bunun sebebi ise burada sterotip bir açıklama yapacak kadar vaktimin olmamasıydı. Bu yüzden ayetler'den örnek verirken olayın derinliğini size açıklayabileceğini düşündüğüm bir kaç yazı gönderdim. Ki bu işe yaramadı, ve kendi yöntemimle tekrar üzerinden geçtim, o sınırlı vakitlerimde.

Varlık ve yokluk tam olarak da, bir tuvalin üzerine atılmak ve atılmamak üzerinde yapılan gel-gitler ile çok da iyi bir şekilde örneklendirilebilir.
Emin ol yaradanın parçasını taşıyor olsa idin, bir sınava vakıf olmazdın. Tabii inanç ve görüşlerin İslama tabi olmayabilir, orasını bilemem, zaten beni de ilgilendirmiyor.
Ayrıca benimle uğraşmaya lütfen bir son ver sevgili Aja. Ben buradaki anarşist olmaktan memnunum ve sizin sürü psikolojinize uyup, kendimi eğmekten ise, cahil olarak nitelendirilip, aynı kategoriye girmemeyi tercih ederim. Bozuk cümleleriniz sizin tam olarak bahsettiğiniz teşebbüslere vakıf olduğunuzu gösteriyor. Biraz daha kitap okunabilse keşke. :)
İyi forumlar. :)

Hala ikinci soruma vereceğiniz cevabı merak ediyorum.

İslamda, Kur'an'da veya hadislerde temelde Allah'ın herşeyi hiçlikten var ettiği düşüncesi vardır. Ve sorumu tekrarlıyorum:

''Ortada hiçlikten var edilen bir şey bulunuyorsa, var edilen şey yaratıcısından izler taşımaz mı?''

Artı olarak hadislerin doğruluğu ve netliği kanıtlanamaz. Kur'an ayetlerinin kesinliğini ve bugüne kadar değişmeden geldiğini savunurken buna da dikkat ediniz. Hadisler yazılırken değiştirilmemiştir, aktarımında hatalar yoktur diyemeyiz. Müslümanların TEK ve EN DOĞRU kaynağı sadece Kur'an'dır.

Sahih hadislerin değiştirildiği iddia edilemez, aktarım'da hata olabilir, lakin aynı manayı veriyorsan ne şekilde aktardığın da bir problem teşkil etmez.
Hiçlikten var edilen şey, var edenin sanatını taşır, ona ait bir parçayı değil.
 
"Parca" demek aslinda guzel bir anlatim degil, yerini bulan bir kavram degil.Allah Ruhundan üflüyor bu bir parcalanmak degildir hakikatte, cünki Ruh kusatan kapsayan bir olgudur, akil da buna dahildir. Allah O Samed'dir Samed ise bosluk kabul etmeyen manasindadir bosluk kabul etmeyenin bir parcasi olabilirmi ? Tek olanin yaninda bir parca var ise o TEk degildir.Ama Allah Tek'tir (Ahad)
Ama elbette insan ilahi bir varliktir ufurulen ruhtan dolyi, yaratilmis her nesnenin bir hakikati vardir.Ve hersey Allah ile mevcuttur,Allah ne bir seyin icinde nede disindadir O Subhan, bir takim fikirlerden algidan yada ihatadan noksanliktan münezzeh.
Evliyalar ise cok zorlu bir yolculuktan gecerler, bu yolculugun bir takim duraklarinda bazi sözler sarf edebilirler,ama henüz yol bitmediki, algi meselesi.Ama yolu tamamlamis bir evliya kendini görmez ancak Allah'i görür, haliyle bir parcadan parcalanmaktan da bahsetmezler.Diyorki; Evvel Ahir, zahir ve Batin benim (ayet).Yani önce ve sonra ic ve dis.Yani herseyde insanin da evveli ahiri zahiri batini O ise, nasil bir parcalanmadan bahsedebilirz, bu parca degil.Parca cümlesi insanin ruhuna karsilik bir cumle degildir, cümki ruh tektir, Allah ayette diyorki;sen atmadin fakat Allah atti, kulun elinden atan Allah burda, parcasi degil. Orda kul dahi yok ancak Allah var.Ama insanda ego oldugu süre bunu kavramasini bekleyemeyiz, ve size sahdamarinizdan yakinim ayetini, cünki nefs cekilirse aradan sana kalir yaradan, ve kalan bir "parca" degildir.Insan O'nun sirri.Ruh itibariyle öyle.
 
Bu alıntı yaptığın yazı bediuzzamnın risalelesinden , İslamı öğrenmek için , Kur'an yerine Risaleyi tercih edenlerin vay haline akıllarından şüphe ederim .

Ek not : Alıntı yapılan yazı , risale forumlarında yayınlanıyor.

Çok daha monolektik olmamın sebebi, sterotip bir açıklama yapamayacak kadar meşgul olmam ile ilgili idi, bu yüzden ayeti gönderirken bununla beraber cevabı size kısa yoldan iletebilecek bir açıklamasını da gönderdim. Lakin, daha sonra, kendime has cümlelerim ile tekrar üzerinden geçtim. Olay bu.
 
Sevgili Misstremotada;
Demissiniz ki; Saadece Muhammed (sav) Allah'in ruhundan yaratildi, bu yanlis bir bilgi, Hz. Isa Ruhullah diye anilir buda türkce karsiligi ile Allah'in ruhu demektir.Ve her Peygamber yada insan aynidir öz itibariyle.Fark gözetemeyiz peygamber arasinda bu cok yanlis bir bilgi..syg.
 
Geri
Üst