Birliğimizin Önemi

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
143
BİRLİĞİMİZİN ÖNEMİ

Kabalist Rav Baruh Şalom Halevi Aşlag (Merdivenin Basamakları, 1984, 12. yazı)

Başkalarının görüş ve fikirleri insanın görüş ve fikirlerini etkiler. Gerçeğin Yoluna yakınlık hisseden bir kişi, bu konuya ilgi duymayan ya da hiç bir ilişkisi olmayan ve hatta dahası bu yola yönelik karşı ve anti tavır içerisin delerse, bu insanların görüşleri kişinin kendi görüşlerini zayıflatır ve çok kötü sonuç verir.

Dolayısıyla, Gerçeğin Yolundan gitmek isteyenler kendi aralarında bir birlik oluşturmalıdır, (kendilerine özgü bir topluluk). Bu topluluk başkalarının görüşleriyle karışmaz ve kendi dünyevi görüşünün bütünlüğünü korur. Toplumun üyeleri sürekli olarak kendilerine, birliklerinin amacını yenileyip açıklık getirmeliler, böylelikle çoğunluğun fikirleriyle birlikte yuvarlanıp gitmemiş olurlar.

Bu grup manevi konularda kendisini toplumun geriye kalanından ayrı tutmalıdır, sadece fiziksel ve pratik bağlarını korumalılar. Bu fikirlerin ve görüşlerin etkileşimini engellemiş olur. Dini konuların bahsi hiç geçmez.

Kişi dinci insanların arasındayken, onlarla tartışmaya başlar. Anında onların görüşleriyle iletişim içerisine girer ve onların düşüncelerini almaya başlar. Sonradan bu düşüncelerin yabancı düşünceler olduğunu, kendisine ait olmadığını ve başkalarından alındığını ayırt edemez.

Gerçeğin Yolunda çalışabilmek için, başka insanlardan ayrı olmak gerekmektedir. Gerçeğin Yolu, Dünyanın Yoluna terstir ve sürekli desteklenmesi gerekir. Dünyanın Yolu bilgi edinmek ve almaktır, Gerçeğin Yolu ise inanmak ve ihsan etmektir. Eğer kişinin konsantrasyonu bundan dağılırsa, çalışmasını ve Gerçeğin Yoluna olan arzusunu unutur. Kişisel sevgisinin içine düşer. Kişi sadece birliğin gücüyle dünyasal düşünce ve fikirlere karşı koyabilir, hocalarımız yazılarında şöyle der: “Herbiri dostuna yardım etsin.”

Zohar kitabında da şöyle gördüğümüz gibi (Sulam’da, Pinças s. 31, paragraf 91): Eğer kişi kötü insanların olduğu bir şehirde yaşıyor ve manevi yolunda ona zorluk çıkartıyorlarsa, o kişi başka bir yere taşınsın. Maneviyatın yolunu izleyen iyi insanların yanına taşınsın. Maneviyata “Ağaç” denir. Onu izleyenlere bir hayat ağacıdır ve buna benzer şekilde insana da “Ağaç” denir. Maneviyatın kuralları da meyve gibidir. Yazılarımızda yazdığı gibi “Sadece meyve vermeyen bir ağacı kökleyip yok edebilirsiniz.” Yani, Sonraki Dünyada köklenmiş.

Dolayısıyla maneviyatı edinemeyeceği kötü insanların olduğu yerden ayrılıp, iyi insanların olduğu ve maneviyatı edinebileceği bir yere taşınmalıdır.

Dediğimiz gibi, insan bir ağaca benzer, eğer yabani otlar tarafından işgal edilirse rahatsız olur. İnsanda, yabani ortamlardan kaçınmalı, yani Gerçeğin Yoluna yakın olmayan kişilerden uzak kalmalı. Bu insanların fikirlerinin peşinden gitmemek için korunmalı. Buna yalnızlık, ya da kişisel düşüncenin alanı denir. Toplumun yer aldığı alana kişisel sevginin yeri denir, aynı zamanda “birden fazla alan” olarak da geçer, çünkü hem kişisel sevginin olduğu yer vardır hem de Yaratan’ın var olduğu yer.

Şimdi Kabalistlerin yazdıklarını anlayabiliriz: Rav Yehuda şöyle dedi; “Adem inancı reddetti”, ve Yaratan Adem’i çağırdı, “Neredesin?, Düşüncelerinin ve fikirlerinin eğilimi nedir?”

Raşbi şöyle açıklıyor, “…yıldızlara tapmaya başladı.” Yusuf ise şöyle yorumluyor: “Neredesin? Kalbinin eğilimi nedir?” yazılarında şöyle demek: “Kalbinin peşine dönme.” Yani Yaratan’ın tersine doğru giden anlamında.

Bunların hepsi anlaşılır değil! Nasıl Âdem’in yıldızlara tapmaya başladığını düşünebiliriz ki? Ya da Yusuf’a göre, Yaratan’a sırtını dönüp kendi kalbine döndü?

Öğrendiklerimiz doğrultusunda, Yaratan’ın özelliği ihsan etmektir. Almak ise putperestlik ve Yaratan’dan ayrı kalmaktır. Âdem ihsan etmek için yerine kendisi için elma ağacından yedi. Buna “kendi için almak” denir, yani “kalbinin peşine dönmek”. Kalp sadece kendisi için almak ister. Bilgelik Ağacının Günahı buydu.

Şimdi birliğin amacını anlayabiliyoruz; üyelerin ihsan etmeyi çalışabilmek için bir ortam yaratmalarıdır.

alıntı
 
Üst