Biraz psikoterapi ve kişisel gelişim açısından yorumlayacağım, istediğiniz bu mu emin olamasam da, forumdaki arkadaşlarım eksiklerimi tamamlayacaktır. Bazen hiç sevilmediğimizi düşünürüz, bazen yaşamımızın anlamsız olduğunu, bazen hiçbir işe yaramadığımızı ya da bir baltaya sap olamadığımızı. Zihin aslında Hekate'nin üç yüzlü tasviri gibidir ancak biraz daha farklı olmak üzere; şımarık çocuk, yetişkin ve bilge. İstediğimizi elde edemediğimizde bu şımarık çocuk ağlamaya ve bizi suçlamaya başlar, sesi de epey çıktığından zihnimizde başka bir ses yokmuş gibi hissederiz. Bu nedenle insanlarla çalışırken önceki yaşantılarını objektif değerlendirmelerini ve geleceğe ilişkin düşüncelerini dinler hatta yazıp somutlaştırmalarını isteriz. Mesela sevgisizlikle-değersizlikle çalışırken geçmişte kendini en sevgi dolu hissettiği anları özellikle isteriz ve bunu haftalık ödevlerle destekleriz mesela "bu hafta kendini en sevgi dolu hissettiğin, sevildiğini hissettiğin an neydi?" gibi. Çünkü insan zihni olumluyu çok çabuk unutur, zaten olumlu, sana zarar veremez, oldu bitti der zihin. Bakış açınızı değiştirmek adına olaylara ve kendinize üçüncü bir göz olarak bakmayı deneyebilirsiniz, zihinde canlandırma veya günlük tutup okumak bu konuda objektiflik geliştirmenizi sağlayabilir. Çalışmak istediğiniz olumsuz inançlarınız varsa bu olumsuz inancın geçerli olmadığı anları hatırlayıp bunlar üzerine yoğunlaşabilirsiniz. Eğer duygusal olarak daha düzensiz bir dönemden geçiyorsanız minnet günlükleri ve yine günlük tutmak işinize yarayabilir. Ama en önemlisi şunu unutmamak, bizler diğerlerine hep ikinci bir şans tanırız ve onların değişim gücüne inanmak isteriz. Aynı şefkati kendimize de gösterebilmeliyiz. "Bunu asla başaramayacağım" sesi zihninizde yankılandığında dönüp "neden olmasın?" diyebilmeliyiz. Çünkü objektif bir gözle bakıldığında çoğu zaman ihtimaller yarı yarıyadır.
Spiritüel olarak baktığımızda ise zihin bir şeye odaklandığında algıda seçicilik yaratmaya başlar ve seçici algı sayesinde etrafta olan bitene olan farkındalığımız azalsa da odaklandığımız şey ile ilgili daha fazla bilgi toplarız. Bu nedenle zihni nötr olarak tutabilmek aslında hem daha fazla bilgi alışverişine olanak verir hem de fırsatları daha iyi görmemizi sağlar. Seçici dikkat/algı adaptif bir insan yeteneği olduğundan azaltmak çaba ve emek isteyecektir. Bunun için zihnin kendine zaaf olarak gördüğü şeylere normal yaklaşabilmesini sağlamak, ihtiyaç psikolojisinden biraz sıyrılmak gerekecektir diye düşünüyorum kendimce.