C
cortana
1983 yılında Stargate Projesi'nin bir programı olan Gateway Deneyi, Monroe Enstitüsü ile işbirliği ile başlatıldı. Amaç insanın üç boyutlu dünyasının dışında, 5 duyu organının ötesinde farklı gerçekliklerin, farklı boyutların, farklı alemlerin olup olmadığının araştırılmasıydı. Araştırmaya döneminin ileri gelen biyomühendisleri, kuantum fizik uzmanları, teorik fizik uzmanları da dahil edilmişti.
Gateway Programının temeli, 1950'lerde değişen ses frekanslarının insan bilincini değiştirebileceğini keşfeden eski radyo yöneticisi Bob Monroe'nun "yeniden keşfiydi" (özellikle bu terimi kullanıyorum, Antik medeniyetler ses dalgalarının, frekansların insan zihni üzerindeki etkisinden haberdardı.). Bir araba veya uçaktaki akustik titreşimler nedeniyle uykuya daldıysanız, bu olguyu bir şekilde deneyimlemiş olabilirsiniz. Monroe'nun kendi kendine yaptığı deneyler birçok beden dışı deneyime yol açtı, deneyimlerini paylaşmak için "Beden Dışı Deneyim" kitabını yazdı ve 1971'de kendi enstitüsünü kurdu. Soğuk Savaş'ın son aşamalarında, Sovyetlerin casusluk için psişik yetenekler araştırdığına ikna olan CIA, bu yöntemleri kendileri için araştırmak üzere Monroe Enstitüsü'yle işbirliği yaptı.
Enstitünün programları her zaman savaştan daha saf uygulamalara yönelikti. Gizliliği kaldırılmış bir dosyada programın amacı şu sözlerle tanımlanmıştır: "kişinin belirli içsel kaynakları, içsel yetenekleri ve hepsinden önemlisi kişinin içselliği hakkında daha bilinçli olma sanatının öğretimi."
Monroe'nun sürecinin temeli, "hemi-sync" durumu olarak adlandırılan, beynin sol ve sağ yarı-kürelerinin senkronize edilmesine dayanmaktadır. Beynin iki yarım küresi farklı frekanslarla titreştiğinden gün içerisinde, rutin hayatta kaotik bir yapıya sahiptir, ancak Hemi-Sync ile beynimiz bir dalga boyuna odaklanır ve daha keskin, net bir yapıya bürünür. Binaural vuruşlar olarak da adlandırılan belirli değişen tonlar kulaklık aracılığıyla dinlendiğinde, her iki beyin yarımküresi de frekans seviyelerini eşitlemeye başlar. Bunu derin bir sakinlik durumu takip eder ve işte o zaman, tabiri caizse portal açılır. Rapor bize bu durumda zaman ve mekan sınırlamalarından kurtulmanın ve evrenin sezgisel bilgisinden yararlanmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Elbette bu program, diğer tüm programlar gibi belli aşamalar içeriyordu ve bir aşamayı tamamlamadan bir diğerine geçmek uygun görülmüyordu. Temel seviyede astral deneyim üzerine eğitilen bireylerin Focus 10 seviyesinde şifa, psişik yetenekler ve uzaktan görüntüleme (yeryüzündeki herhangi bir yeri veya bir nesneyi görebilme) gibi yetenekler sergileyebildiği, Focus 12 seviyesinde kendi yüksek benliğine ulaşabildiği ve Focus 15 seviyesinde zamanın ve mekanın manipüle edilebildiği, güçlü ve göksel bir rehber edinebildiği gibi ibareler yer almaktadır. Buna göre kişi bilincin üst seviyelerine ulaştığında, farklı gerçeklikleri ve farklı alemleri anlayabildiği gibi kendi dünyasında da irade sahibi, gerçekliği değiştirmeye yatkın biri haline gelir.
Programın en önemli katkılarından biri "çekim yasasını" bir şekilde kanıtlamış olmasıdır. Manifestler, çekime yönelik güçlü düşüncelerin kişinin gerçekliği haline gelebileceği bu raporlarda mevcuttu. CIA'in Gateway Analizi'nin 22. sayfasında, "Modelleme" olarak tanımlanan gelişmiş bir teknikten bahsedilir ve Focus 12 durumunda, düşüncelerimizi "arzulanan hedefin zaten belirlenmiş (hatta kadersel) bir başarı meselesi olduğu niyetiyle evrene yansıtabileceğimizi" açıklıyor.
Kuantum fiziği, atom altı parçacıkların nasıl gözlemlendiklerine bağlı olarak farklı davrandıklarını kanıtlamıştı. Algımız (düşüncelerimiz) parçacıkları (maddeyi) etkileme gücüne sahiptir. Raporun devamında: "Bilincimiz tüm gerçekliğin kaynağı olduğundan, düşüncelerimiz gerçekliğin zaman-uzaydaki gelişimini etkileme gücüne sahiptir... Tabii bu düşünceler yeterli yoğunlukta yansıtılabilirse." şeklindeki ibare ise aslında astral yolculuğun yalnız "astral yolculuk" olmadığının bir çeşit kanıtı olarak görülebilir.
Deney sonucunda raporlarda geçen bilgiler aslında evrenin bir hologram olduğu ve insan bilincinin bu holograma uyum sağlayarak, onunla eşlenik hale gelerek gerçekliği inşa ettiğini yansıtmaktadır. Ancak evren bir hologramsa ve insan bilinci yüksek seviyelerde farklı hologramlar, farklı gerçeklikler deneyimleyebiliyorsa o halde toplu halde dünyamızdaki hologramı değiştirmek mümkün mü?
Desenleme modeli bize burada "evet" yanıtını veriyor. Düşünceler eğer belli bir yoğunlukta belli bir yere kanalize edilebilirse gerçeklik değiştirilebilir. Çünkü rapora göre; "Tüm bedenimiz, bilinç, beden ve her şey onu çevreleyen evren de dahil, kompleks bir enerji alanından ibarettir. Maddenin halleri ise yalnız enerjinin değişim-dönüşümünden kaynaklanmaktadır. İnsan bilinci ise bu enerjiyle etkileşimin bir sonucudur."
Astral yolculuğa odaklanan Gateway Deneyi doğrultusunda CIA raporlarında hemen herkesin astral seyahat yapabileceği sonucuna varıldı. Ancak astral yolculuğu gerçekleştirmek birtakım gereklilikler sunmaktadır; rahatlama teknikleri, meditasyon ve yüksek odaklanma. Yani yatar pozisyonda, uyur halde olmaktan ziyade; beynin ve bilincin uyanık olduğu ancak bedenin rahatlayıp uykuya geçtiği her durum değerlendirilebilir. Olayın meditatif kısmının dışında zihnin yeni deneyimlere açık olacak şekilde eğitilmesi ve tutunduğu kalıpları bırakabilmesi gerekir.
Rahatlama egzersizleri kulağa kolay ve gereksiz gelse de astral düzleme ulaşabilmek için en önemli adımlardan biridir; beyin sürekli tetikte ve kaslar gerginken üç boyutlu gerçeklikten ayrılmak neredeyse imkansızdır. Rahatlama egzersizleri, genellikle nefes egzersizlerini ve birtakım basit vücut hareketlerini içerir. Diğer bir yandan meditasyonlar ve odaklanma aşamalarındaki önemli bir nokta hayal gücünü serbest bırakabilmekten geçer. Çünkü zihnin hayali bir ürünü olarak sandığımız şey aslında bilincin keskin görüşü olabilir.
Günümüzde Monroe Enstitüsü hala faaliyetlerine devam etmektedir ve; "Geçmiş Yaşamları Keşfetme", "Bilinçli Rüya Görmeye Giriş", "Zihinsel Medyumluk", "Meditasyon Ötesine Giriş", "Geçit Deneyimi" gibi birçok kurs vermektedir. Kursların hepsi halka açık ve bazıları için online katılım mümkün. Ayrıca meditasyon için ücretsiz ses-frekans yayınları da mevcut. Aşağıya meditasyonlar için tasarlanmış özel bir video ekliyorum.
Ayrıca “Hemi-Sync Frekanslar” şeklinde bir arama yaparak, meditasyonlarınız, astral deneyimleriniz için kendinize bir dinleme listesi de oluşturabilirsiniz.
İlgilenenler kısacık bir araştırmayla Gateway Deneyi'ne ait CIA raporlarına ve Monroe Enstitüsü'nün verilerine kolayca ulaşabilirler.
(Birden fazla kaynaktan derlenmiştir.)
Gateway Programının temeli, 1950'lerde değişen ses frekanslarının insan bilincini değiştirebileceğini keşfeden eski radyo yöneticisi Bob Monroe'nun "yeniden keşfiydi" (özellikle bu terimi kullanıyorum, Antik medeniyetler ses dalgalarının, frekansların insan zihni üzerindeki etkisinden haberdardı.). Bir araba veya uçaktaki akustik titreşimler nedeniyle uykuya daldıysanız, bu olguyu bir şekilde deneyimlemiş olabilirsiniz. Monroe'nun kendi kendine yaptığı deneyler birçok beden dışı deneyime yol açtı, deneyimlerini paylaşmak için "Beden Dışı Deneyim" kitabını yazdı ve 1971'de kendi enstitüsünü kurdu. Soğuk Savaş'ın son aşamalarında, Sovyetlerin casusluk için psişik yetenekler araştırdığına ikna olan CIA, bu yöntemleri kendileri için araştırmak üzere Monroe Enstitüsü'yle işbirliği yaptı.
Enstitünün programları her zaman savaştan daha saf uygulamalara yönelikti. Gizliliği kaldırılmış bir dosyada programın amacı şu sözlerle tanımlanmıştır: "kişinin belirli içsel kaynakları, içsel yetenekleri ve hepsinden önemlisi kişinin içselliği hakkında daha bilinçli olma sanatının öğretimi."
Monroe'nun sürecinin temeli, "hemi-sync" durumu olarak adlandırılan, beynin sol ve sağ yarı-kürelerinin senkronize edilmesine dayanmaktadır. Beynin iki yarım küresi farklı frekanslarla titreştiğinden gün içerisinde, rutin hayatta kaotik bir yapıya sahiptir, ancak Hemi-Sync ile beynimiz bir dalga boyuna odaklanır ve daha keskin, net bir yapıya bürünür. Binaural vuruşlar olarak da adlandırılan belirli değişen tonlar kulaklık aracılığıyla dinlendiğinde, her iki beyin yarımküresi de frekans seviyelerini eşitlemeye başlar. Bunu derin bir sakinlik durumu takip eder ve işte o zaman, tabiri caizse portal açılır. Rapor bize bu durumda zaman ve mekan sınırlamalarından kurtulmanın ve evrenin sezgisel bilgisinden yararlanmanın mümkün olduğunu söylüyor.
Elbette bu program, diğer tüm programlar gibi belli aşamalar içeriyordu ve bir aşamayı tamamlamadan bir diğerine geçmek uygun görülmüyordu. Temel seviyede astral deneyim üzerine eğitilen bireylerin Focus 10 seviyesinde şifa, psişik yetenekler ve uzaktan görüntüleme (yeryüzündeki herhangi bir yeri veya bir nesneyi görebilme) gibi yetenekler sergileyebildiği, Focus 12 seviyesinde kendi yüksek benliğine ulaşabildiği ve Focus 15 seviyesinde zamanın ve mekanın manipüle edilebildiği, güçlü ve göksel bir rehber edinebildiği gibi ibareler yer almaktadır. Buna göre kişi bilincin üst seviyelerine ulaştığında, farklı gerçeklikleri ve farklı alemleri anlayabildiği gibi kendi dünyasında da irade sahibi, gerçekliği değiştirmeye yatkın biri haline gelir.
Programın en önemli katkılarından biri "çekim yasasını" bir şekilde kanıtlamış olmasıdır. Manifestler, çekime yönelik güçlü düşüncelerin kişinin gerçekliği haline gelebileceği bu raporlarda mevcuttu. CIA'in Gateway Analizi'nin 22. sayfasında, "Modelleme" olarak tanımlanan gelişmiş bir teknikten bahsedilir ve Focus 12 durumunda, düşüncelerimizi "arzulanan hedefin zaten belirlenmiş (hatta kadersel) bir başarı meselesi olduğu niyetiyle evrene yansıtabileceğimizi" açıklıyor.
Kuantum fiziği, atom altı parçacıkların nasıl gözlemlendiklerine bağlı olarak farklı davrandıklarını kanıtlamıştı. Algımız (düşüncelerimiz) parçacıkları (maddeyi) etkileme gücüne sahiptir. Raporun devamında: "Bilincimiz tüm gerçekliğin kaynağı olduğundan, düşüncelerimiz gerçekliğin zaman-uzaydaki gelişimini etkileme gücüne sahiptir... Tabii bu düşünceler yeterli yoğunlukta yansıtılabilirse." şeklindeki ibare ise aslında astral yolculuğun yalnız "astral yolculuk" olmadığının bir çeşit kanıtı olarak görülebilir.
Deney sonucunda raporlarda geçen bilgiler aslında evrenin bir hologram olduğu ve insan bilincinin bu holograma uyum sağlayarak, onunla eşlenik hale gelerek gerçekliği inşa ettiğini yansıtmaktadır. Ancak evren bir hologramsa ve insan bilinci yüksek seviyelerde farklı hologramlar, farklı gerçeklikler deneyimleyebiliyorsa o halde toplu halde dünyamızdaki hologramı değiştirmek mümkün mü?
Desenleme modeli bize burada "evet" yanıtını veriyor. Düşünceler eğer belli bir yoğunlukta belli bir yere kanalize edilebilirse gerçeklik değiştirilebilir. Çünkü rapora göre; "Tüm bedenimiz, bilinç, beden ve her şey onu çevreleyen evren de dahil, kompleks bir enerji alanından ibarettir. Maddenin halleri ise yalnız enerjinin değişim-dönüşümünden kaynaklanmaktadır. İnsan bilinci ise bu enerjiyle etkileşimin bir sonucudur."
Astral yolculuğa odaklanan Gateway Deneyi doğrultusunda CIA raporlarında hemen herkesin astral seyahat yapabileceği sonucuna varıldı. Ancak astral yolculuğu gerçekleştirmek birtakım gereklilikler sunmaktadır; rahatlama teknikleri, meditasyon ve yüksek odaklanma. Yani yatar pozisyonda, uyur halde olmaktan ziyade; beynin ve bilincin uyanık olduğu ancak bedenin rahatlayıp uykuya geçtiği her durum değerlendirilebilir. Olayın meditatif kısmının dışında zihnin yeni deneyimlere açık olacak şekilde eğitilmesi ve tutunduğu kalıpları bırakabilmesi gerekir.
Rahatlama egzersizleri kulağa kolay ve gereksiz gelse de astral düzleme ulaşabilmek için en önemli adımlardan biridir; beyin sürekli tetikte ve kaslar gerginken üç boyutlu gerçeklikten ayrılmak neredeyse imkansızdır. Rahatlama egzersizleri, genellikle nefes egzersizlerini ve birtakım basit vücut hareketlerini içerir. Diğer bir yandan meditasyonlar ve odaklanma aşamalarındaki önemli bir nokta hayal gücünü serbest bırakabilmekten geçer. Çünkü zihnin hayali bir ürünü olarak sandığımız şey aslında bilincin keskin görüşü olabilir.
Günümüzde Monroe Enstitüsü hala faaliyetlerine devam etmektedir ve; "Geçmiş Yaşamları Keşfetme", "Bilinçli Rüya Görmeye Giriş", "Zihinsel Medyumluk", "Meditasyon Ötesine Giriş", "Geçit Deneyimi" gibi birçok kurs vermektedir. Kursların hepsi halka açık ve bazıları için online katılım mümkün. Ayrıca meditasyon için ücretsiz ses-frekans yayınları da mevcut. Aşağıya meditasyonlar için tasarlanmış özel bir video ekliyorum.
Ayrıca “Hemi-Sync Frekanslar” şeklinde bir arama yaparak, meditasyonlarınız, astral deneyimleriniz için kendinize bir dinleme listesi de oluşturabilirsiniz.
İlgilenenler kısacık bir araştırmayla Gateway Deneyi'ne ait CIA raporlarına ve Monroe Enstitüsü'nün verilerine kolayca ulaşabilirler.
(Birden fazla kaynaktan derlenmiştir.)