Antidepresanlar deneyimi öldürür mü ?

düşünen ve inanan

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Şub 2013
Mesajlar
703
Tepkime puanı
1,221
Sağlıksız beyin tedavi edilmelidir. Sağlıksız bir beyine bir şeyi 21 günde kabullendiremezsiniz..Sağlıksız bir beynin sebebi ya psikolojiktir ya da kimyasal. Sonuç her zaman kimyasala dönüşür. Üzülürsünüz baskılarsınız travma yaşarsınız hormonları bozarsınız. Hormonlar bozuldukça her şeyiniz bozulur.
Bir hastalık ya da sağlıksız yaşamla hormonlarınız bozulabilir aynı süreç.
Direkt hormonları bozuk da doğabilirsiniz. Yine aynı döngü devam eder.
İlk ve en önemli olan sizin kimyasal bozukluğunuzu gidermektir.
Sağlıklı olan beyin mantıklı olur ve diğer açıdan psikotik sorunları sorgular. Çözer.
Psikolojik rahatsızlıkların binbir türü seviyesi var. Bazıları negatif sonuçlar aldı diye iyileşenleri inkar edemezsiniz. Bazılarının psikoloji ve psikiyatri bilimine önyargısı gerçekten dehşet verici.
Ben iyileşenlerdenim. 3 ay kullandım. 7 yıllık pişmanlık var üstümde. Kendinizi zeki sorgulayan meditasyon yapan okuyan VS gibi her şey normalmiş gibi devam eden ama duygusal sanan bir insan sanırsınız. O kadar normaldir ki bu. Saatlerce her şeyi sorgular hale gelirsiniz. Duygusalsınızdır bir de yıllar sürse de acı çekersiniz. Kafanızdaki susmayan da iç sestir. Geçmişiniz ve geleceğinizi de yaşayıp durursunuz o kadar düzenlisinizdir yani. Ama gel gelelim zamanla günlük hiçbir şey yapamaz hale gelirsiniz. Her şey de zorlanır, hatalar yapar hale. Çevrenizde buna göre biçimlenir. İstismar edilirsiniz Bu arada hayatınız kayar ama siz hep sorgular, okursunuz. Uyuyamaz olursunuz. Beynim çok çalışıyor zannedersiniz. O kadar araştırırsınız ki aslında kendini başka yere bakarak ararsınız. Her şey karışır. Sonra uyumak için bir ilaç alırsınız etkilemez ya ama alırsınız gene.
Zaman geçer her şey durur. Kafanız susar. Yapılması gerekenler yapılmaya başlanır. Duygu durum sakinleşir. Keyif alırsınız yaptıklarınızdan, anladıklarınızdan, hayattan. Uykunuz düzelir. Dişlerinizi sıkmazsınız. Zihniniz geleceğe koşmaz, geçmişe ağlamaz.
Sonra dersiniz ki evet ben eskiden böyleydim. Diğer insanlar da böyle. İnanamazsınız. Ara ara ilacı almaz kendinizi sınarsınız.. Cidden ansızın gelen o haller geri döner. Tekrar denersiniz. Şaşırarak içersiniz plasebo mu diye. Gözle görülür farkı görürsünüz..bu ve bunun gibi sitelerde bilirsiniz bağımlılık yapar diye aman ha dersiniz içmeyim çok düzenli. O haliyle bile bir şeyler oturur. Ve ne panik atak ne okb kalır.
Çünkü bir uyku ilacının bu hastalıklar için de kullanıldığını prespectüsünde okursunuz ve bu ilacı yapana da bu ilacı almaya vesile olana da bin şükür edersiniz.
Bir ay düzenli kullanır bırakırsınız. Şimdi ise eski sağlınıza kavuşmak. . 3 ayda 7 yıllık zihinsel sorun bittiğini görmek ve mutluluk paha biçilemezdir.
Hafif de bir pişmanlık alır içinizi neden başından gitmedim kendime bakmadım diye. Onu da hemen aşarsınız.
Psikolojik rahatsızlıklar böyledir hasta olduğunuzu anladığınızda geçer. Ama birçok hasta bunun için ya terapiye ya da ilaca mahkumdur. Çünkü psikolojik rahatsız olanlar kendinde değildir hastayken. Öyle olduklarını sanırlar.
Hafif seyirde olan duygusal kökenli olanları ise sevgisizlik zaten.
 
Son düzenleme:

Aisling

Kayıtlı Üye
Katılım
31 Tem 2016
Mesajlar
978
Tepkime puanı
1,487
Konum
HARİKALAR DİYARINDA
Antidepresan kullanıyorum hatta antipsikotikle beraber kullanıyorum hiçbir deneyimimi öldürmediler. O haplar sayesinde ayaktayım ben. Beynimde eksik tahtalar var ve o ilaçlar boşlukları tıkıyorlar. Zaten yeni nesil ilaçlarda yan etkiler en aza indirgenmiş durumdadır. Ben hiçbir yan etkisini görmedim ilaçların. Korktuğunuz yan etkiler ise korkmanıza hiç gerek yok. İlaç karşıtlığı çok yanlış. Tedavi olması gereken insan tedavi olmalı.
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,142
Tepkime puanı
4,802
Eskiden olsa antidepresanların orta ölçekte hiçbir işe yaramadığını, hepsinin küresel sermayenin sömürü düzeninin bir çarkı olduğunu söyler geçerdim. Önce ilaçların sonra da o ilaca uygun hastalıkların tasarlandığını, bio-terör, hatta bio-majik faaliyetlerin, Cola ve türevleri gıdalardan sonra en yaygın olarak ilaç sanayinde kullanıldığı konusunda diretirdim.

Ama sonradan bizim aileden bir biyoloji mühendisi çıktı nasıl olduysa. (sisteme diplomalı mühendis kurban verdik) Ve ben de onunla bu konuları tartışmaya başladım;

Sanırım hayatımda birçok kırılma olmuștur ama ilk 3'e girecek bir şey de bu alanda oldu, kuzenim beni ilaçların canavar olmadığına ikna etti.

Sonuçta tabiat ve toprak bazlıyız ve şifamızı da tabiattan almak kadar doğal bir şey olamaz. İlaçlar da sonuçta yerden biten bitkilerin etken maddelerinin sağaltılması ile yapılıyor.
Gözümün önündeki bu basit sebep sonuç ilişkisi göremeyip, taaa gözümü nerelere dikmișim... Hani şu herseyi Rokofellerler yaptı diyenlerden biri de bendim yani.

Bu arada bazı insanlar analitik düşünme yeteneğinin de kurbanı olurlar. Bunlardan biri de benim.

Beyin bir şeyi tam anlamı ile anlamayı çok sever, bunu yapmak için de olayları öyle bir değerlendirir ki, sen hem demon bilincine girersin, hem karşı cinse girersin, hem düşmanının içine girersin, satrançta mesela kendin olmaktan çıkıp rakibinin düzlemine girersin, hele bir de solaksan, beynin doymak bilmez.

Beyin eş zamanlı çok katmanlı düşünebilen bir organdır ve yetenek bazen sahibinde derin bunalımlara sebebiyet verebilir. Kanala girersin, rolden çıkamazsın mesela.. Bunları ben hep yaşadım.

Antidepresanlar beynin aşırı gelişmiş faaliyetlerini normale çekmeye çok yardımcı olur. Ama bununla birlikte bağımlılık boyutu beynin intiharı olur. Tedavi, ilaç + kişinin kendi iradesi ile olmalıdır. Bunu da bilir kişi ustlenmelidir. Psikiyatarlar genelde üstlenip ustlenmemeye karar verirler ve bireysel tedaviye o şekilde başlanır.
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,142
Tepkime puanı
4,802
Biyoloji mühendisi ne yav? Kimya mühendisi*
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,142
Tepkime puanı
4,802
Öldürmez, perdeler.


Sonuçta deneyimlediklerin ne olursa olsun, psikolojik bir yaklaşıma tabi tutulursan kesinlikle sana kontrolsüz zihinsel aktivite benzeri bir teșhis konulacaktir. Ve tedavini üstlenen psikiyatr, bu aşırı kontrolsüz zihinsel aktivitelerinin sinirsel tetiklenmelere, sinaps patlamalarına bağlı olduğunu ileri sürecektir. Ve 25 gramlık o meşhur sakinleştiricisini yazacaktır. Bana da olduğu gibi.

Bu da deneyimlerini perdeleyerek seni mavi hapı almış gibi normale getirecektir.

Kötü mü? Eh işte, Kırmızı hapı almaya hazır değilsen bir müddet daha mavi hapı almakta hiçbir sorun olmaz. Mavi haplar zaman kazandırır. Gereksiz hap yoktur.
 

karatay

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ocak 2015
Mesajlar
131
Tepkime puanı
127
Depresyon, OKB, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres, panik atak gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkilerine hem de etkilerine hepimiz oldukça aşinayız.
Sizce bunlar deneyimi öldürür mü ?
Bildiğiniz gibi bu evrendeki varlığımız bedenimizi beynimiz/beyin hücrelerimiz sayesinde kontrol ediyor, hayatı bu kadar zorlaştıran çoğu zaman zindan eden bu beyinsel durumlar aslında beynimizin yaşaması gerektiği durumlar mı ? Yoksa serotonin geri alım inhibitörleriyle tekamülümüzü mü baltalıyoruz.
tartışalım
Epifiz bezini işlevsiz hale getirdikleri bilinmekte. Ayrıca diş macunundan tut içtiğimiz suya kadar bulunan klorunda aynı şekilde epifiz bezini tıpkı kireç gibi sarıp işlevsiz hale getirdiği biliniyor.
 
Ü

Üye silindi 45859

Epifiz bezini işlevsiz hale getirdikleri bilinmekte. Ayrıca diş macunundan tut içtiğimiz suya kadar bulunan klorunda aynı şekilde epifiz bezini tıpkı kireç gibi sarıp işlevsiz hale getirdiği biliniyor.
Tam olarak kaynağınız nedir? Farmakolojik makaleleri incelediğimizde antidepresanların epifiz bezine hiçbir etkisi olmadığı görülmektedir. Hatta birçok antidepresan epifiz bezi tarafından üretilen melatonin hormonu içerir. Klor hakkında tam bir bilgim olmasa da diş macunlarında kullanılan florürün dediğiniz etkiye yol açtığı söylenir. Literatür incelendiğinde zaten açık bir şekilde florürün epifiz bezine olan etkisi gözleneceği gibi antidepresanların da yan etkilerini inceleyebilirsiniz.
Lakin antidepresanların serotonin geri alımına bağlı olarak tepki ve düşünce sistemini yavaşlattığını bu şekilde de deneyimi olumsuz etkileyebileceğini söylerseniz evet buna hak veririm. Ama zaten antidepresan kullanan bireylerin birçoğu ruminasyon (tekrarlayan sürekli düşünce) ya da uçuşan hızlı düşünceden muzdarip olduğu göz önünde bulundurulursa işlevi çok da yanlış görülmez.
 

karatay

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ocak 2015
Mesajlar
131
Tepkime puanı
127
Tam olarak kaynağınız nedir? Farmakolojik makaleleri incelediğimizde antidepresanların epifiz bezine hiçbir etkisi olmadığı görülmektedir. Hatta birçok antidepresan epifiz bezi tarafından üretilen melatonin hormonu içerir. Klor hakkında tam bir bilgim olmasa da diş macunlarında kullanılan florürün dediğiniz etkiye yol açtığı söylenir. Literatür incelendiğinde zaten açık bir şekilde florürün epifiz bezine olan etkisi gözleneceği gibi antidepresanların da yan etkilerini inceleyebilirsiniz.
Lakin antidepresanların serotonin geri alımına bağlı olarak tepki ve düşünce sistemini yavaşlattığını bu şekilde de deneyimi olumsuz etkileyebileceğini söylerseniz evet buna hak veririm. Ama zaten antidepresan kullanan bireylerin birçoğu ruminasyon (tekrarlayan sürekli düşünce) ya da uçuşan hızlı düşünceden muzdarip olduğu göz önünde bulundurulursa işlevi çok da yanlış görülmez.
Yıllar evvel bir makalede okumuştum bilimsel bir makale olmayabilir tam hatırlamıyorum. Makalede yazılan etkiside aynen dediğiniz gibi dışatıdan verilen melatonin sebebiyle epifiz bezini devre dışı bırakmalarıydı.
 
Ü

Üye silindi 45859

Yıllar evvel bir makalede okumuştum bilimsel bir makale olmayabilir tam hatırlamıyorum. Makalede yazılan etkiside aynen dediğiniz gibi dışatıdan verilen melatonin sebebiyle epifiz bezini devre dışı bırakmalarıydı.
Ruh sağlığı alanında hizmet veren biriyim, danışanların kullandığı ilaçların içeriğini ve nörokimyasal tepkilerini araştırmak mesleğimizin bir parçası. Okuduğum hiçbir yayında buna denk gelmedim. Melatonin içermeyen antidepresanlara ilişkin görüşünüz nedir peki? Dışarıdan verilen melatonin beyni etkisiz hale getirmez, beyin işlevini yerine getiremediği için melatonin takviyesi önerilir. Bu şekilde yorum yapabilmemiz için konuyu derinlemesine bilmemiz gerekiyor. Hafif düzey depresyon yaşayan birine zaten kolay kolay ilaç önerilmez ancak major depresyona sahip olan biri epifiz bezinin çalışmayacağı yanılgısına kapılarak ilaç kullanmayı bırakabilir ve sonuç genellikle katatoni, bireyin kendine zarar vermesi ya da intih*r gibi istenmeyen davranışlarla sonuçlanır. Epilepsi hastasına psikotik ilaç kullanmayın demekle hemen hemen aynı şey bu söylediğiniz. İlaca teşvik etmemeliyiz ancak ilaçtan da korkutmamalıyız.
 

Elnora_alila

Kayıtlı Üye
Katılım
1 May 2023
Mesajlar
1,770
Tepkime puanı
3,969
Ruh sağlığı alanında hizmet veren biriyim, danışanların kullandığı ilaçların içeriğini ve nörokimyasal tepkilerini araştırmak mesleğimizin bir parçası. Okuduğum hiçbir yayında buna denk gelmedim. Melatonin içermeyen antidepresanlara ilişkin görüşünüz nedir peki? Dışarıdan verilen melatonin beyni etkisiz hale getirmez, beyin işlevini yerine getiremediği için melatonin takviyesi önerilir. Bu şekilde yorum yapabilmemiz için konuyu derinlemesine bilmemiz gerekiyor. Hafif düzey depresyon yaşayan birine zaten kolay kolay ilaç önerilmez ancak major depresyona sahip olan biri epifiz bezinin çalışmayacağı yanılgısına kapılarak ilaç kullanmayı bırakabilir ve sonuç genellikle katatoni, bireyin kendine zarar vermesi ya da intih*r gibi istenmeyen davranışlarla sonuçlanır. Epilepsi hastasına psikotik ilaç kullanmayın demekle hemen hemen aynı şey bu söylediğiniz. İlaca teşvik etmemeliyiz ancak ilaçtan da korkutmamalıyız.
İlaçlar beyinde hangi noktayı uyarıyor ? Antidepresanlara hiçbir zaman iyi gözle bakamadım. Kullanmak zorunda kalsaydım da kullanmazdım sanırım. Hoş bir tutum değil fakat uyuşturulmak bana doğru gelmiyor..
 
Ü

Üye silindi 45859

İlaçlar beyinde hangi noktayı uyarıyor ? Antidepresanlara hiçbir zaman iyi gözle bakamadım. Kullanmak zorunda kalsaydım da kullanmazdım sanırım. Hoş bir tutum değil fakat uyuşturulmak bana doğru gelmiyor..
Genellikle duygu durumu derinden sarsan yoğun hüzün, keder, hayal kırıklığı ve öfke gibi bir süreçten geçiyorsak bir süre sonra nöronlarımız işlevlerini düzgün olarak yerine getirememeye başlar. Genelde depresif bozukluklarda serotonin mekanizmamız düzgün çalışmaz, SSRI dediğimiz serotonin geri alım inhibitörleri serotonin seviyesini yükseltmeye yarar. Tıpkı epilepside kullanılan ilaçların beyin elektroaktivitesini düzenlemesi gibi, birçok ilaçta lityum kullanılsa da günümüzde farklı takviyeler araştırılıyor. Aslında birçok psikolojik rahatsızlık psikoterapi aracılığıyla tedavi edilebiliyor, ancak ulaşılabilirliği maalesef çok kısıtlı çünkü pahalı. Tek başına ilaç tedavileri çözüm olamıyor çoğu zaman. En etkili yöntem ilaç ve psikoterapi oluyor. Ancak bireydeki işlev kaybı çok ağır değilse, bilişsel süreçlerini hala yürütebilir ve yönlendirebilir durumdaysa ilaç pek fazla önerilmiyor. Çünkü davranış değişimi yaratmak düşünce ve duygu değişimini tetikliyor o da nörokimyasal değişimleri. Tek çare kesinlikle ilaç değil ancak bazı durumlarda büyük yardımları dokunuyor.
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,142
Tepkime puanı
4,802
Antidepresandan önce depresyon nedir?

Presten geliyor. Basınç demek.
Depression, çöküntü, dibe gerileme demek Fransızcada.


Beynin doğal gelişimi için gereken 3 şeyden 1'i nedir?

Nedir bir düşünün?

Survivor olduğunu hissedebilmesidir. Yani konfor alanı dışına itildiginde kendi kendini doğal yoldan gerçekleştirme modunu yakalaması. Buna yol açan doğal sebeplere de genelleme yaparak depresyon diyoruz. Depresyon yoksa gelişim de yok.

Antidepresan nedir? Beynin alt ve üst genişleme eșiğini daraltarak kendin üzerinde daha kolay kontrol sahibi olmanın yolunu aramaktır. Yani beynine kısıtlayıcı evebeyn muamelesi yapman ve ilerde o beyin yapısı ile çok daha büyük pişmanlıklara sürüklenecek olmandır.

Uzun vadede antidepresan bağımlılığı zaten yaşamayı temelden reddetmektir.



Bu bir Andrew Tate analizidir.
 
Ü

Üye silindi 45859

Antidepresandan önce depresyon nedir?

Presten geliyor. Basınç demek.
Depression, çöküntü, dibe gerileme demek Fransızcada.


Beynin doğal gelişimi için gereken 3 şeyden 1'i nedir?

Nedir bir düşünün?

Survivor olduğunu hissedebilmesidir. Yani konfor alanı dışına itildiginde kendi kendini doğal yoldan gerçekleştirme modunu yakalaması. Buna yol açan doğal sebeplere de genelleme yaparak depresyon diyoruz. Depresyon yoksa gelişim de yok.

Antidepresan nedir? Beynin alt ve üst genişleme eșiğini daraltarak kendin üzerinde daha kolay kontrol sahibi olmanın yolunu aramaktır. Yani beynine kısıtlayıcı evebeyn muamelesi yapman ve ilerde o beyin yapısı ile çok daha büyük pişmanlıklara sürüklenecek olmandır.

Uzun vadede antidepresan bağımlılığı zaten yaşamayı temelden reddetmektir.



Bu bir Andrew Tate analizidir.
Birçok açıdan doğru. Yaşantılar bizi geliştirmek için var. Hatta literatürde dediğiniz kavram “yılmazlık”, “psikolojik sağlamlık” ve “bilişsel esneklik” şeklinde farklı yerlerde karşımıza çıkıyor. Hatta travmalarımızı da aktardığınız durumlara ekleyebiliriz çünkü “travma sonrası büyüme” gerçek bir durum. Önemli olan bireyin işlevsellik durumu; eğer kişi fiziksel ve ruhsal/zihinsel olarak hareket edebiliyorsa bu “challenge”lar onu geliştirecek ve büyütecektir.
 

Elnora_alila

Kayıtlı Üye
Katılım
1 May 2023
Mesajlar
1,770
Tepkime puanı
3,969
Genellikle duygu durumu derinden sarsan yoğun hüzün, keder, hayal kırıklığı ve öfke gibi bir süreçten geçiyorsak bir süre sonra nöronlarımız işlevlerini düzgün olarak yerine getirememeye başlar. Genelde depresif bozukluklarda serotonin mekanizmamız düzgün çalışmaz, SSRI dediğimiz serotonin geri alım inhibitörleri serotonin seviyesini yükseltmeye yarar. Tıpkı epilepside kullanılan ilaçların beyin elektroaktivitesini düzenlemesi gibi, birçok ilaçta lityum kullanılsa da günümüzde farklı takviyeler araştırılıyor. Aslında birçok psikolojik rahatsızlık psikoterapi aracılığıyla tedavi edilebiliyor, ancak ulaşılabilirliği maalesef çok kısıtlı çünkü pahalı. Tek başına ilaç tedavileri çözüm olamıyor çoğu zaman. En etkili yöntem ilaç ve psikoterapi oluyor. Ancak bireydeki işlev kaybı çok ağır değilse, bilişsel süreçlerini hala yürütebilir ve yönlendirebilir durumdaysa ilaç pek fazla önerilmiyor. Çünkü davranış değişimi yaratmak düşünce ve duygu değişimini tetikliyor o da nörokimyasal değişimleri. Tek çare kesinlikle ilaç değil ancak bazı durumlarda büyük yardımları dokunuyor.
Kişilerdeki bu duygu durum bozukluğunun nöronlara etkisini nasıl açıklıyorsunuz ? Bireyin duygu durum kontrolsüzlüğünün temelinde tam olarak ne yatıyor ? Yetişme koşulu ve çevre gibi etkenlerden bağımsız, bireyi gözlemlediğinizde ondaki eksik nokta çıkarımı ne oluyor örneğin..

Ben bazı insanların genetik güçsüzlüğünü anlamlandırabiliyorum fakat bazıları da var ki ; bedeni ve zihni üstünde kontrol yetisini kaybetmiş, zihin ve beden tarafından kontrol edilen karakterler gibi.. Robotik canlılar. Düşünebilen ama düşündüğünü düşünemeyen varlıklar.
 

Elnora_alila

Kayıtlı Üye
Katılım
1 May 2023
Mesajlar
1,770
Tepkime puanı
3,969
Survivor olduğunu hissedebilmesidir. Yani konfor alanı dışına itildiginde kendi kendini doğal yoldan gerçekleştirme modunu yakalaması. Buna yol açan doğal sebeplere de genelleme yaparak depresyon diyoruz. Depresyon yoksa gelişim de yok.

Antidepresan nedir? Beynin alt ve üst genişleme eșiğini daraltarak kendin üzerinde daha kolay kontrol sahibi olmanın yolunu aramaktır. Yani beynine kısıtlayıcı evebeyn muamelesi yapman ve ilerde o beyin yapısı ile çok daha büyük pişmanlıklara sürüklenecek olmandır.
Bak işte kilit nokta burası. Neden ebeveyn mualemesini dış etkende arıyorsun ? Neden bu kadar sürükleniyorsun ?
 
Ü

Üye silindi 45859

Kişilerdeki bu duygu durum bozukluğunun nöronlara etkisini nasıl açıklıyorsunuz ? Bireyin duygu durum kontrolsüzlüğünün temelinde tam olarak ne yatıyor ? Yetişme koşulu ve çevre gibi etkenlerden bağımsız, bireyi gözlemlediğinizde ondaki eksik nokta çıkarımı ne oluyor örneğin..

Ben bazı insanların genetik güçsüzlüğünü anlamlandırabiliyorum fakat bazıları da var ki ; bedeni ve zihni üstünde kontrol yetisini kaybetmiş, zihin ve beden tarafından kontrol edilen karakterler gibi.. Robotik canlılar. Düşünebilen ama düşündüğünü düşünemeyen varlıklar.
Nöronlara olan etkisini açıklamak çok basit çünkü nöronlar ve sinaptik bağlantılar beyinde “bilgiyi” taşıyan asıl yapılar. Yalnız bu bilginin nörokimyasal ve hormonal sistemlere olan etkisini açıklamak güç ve hala tartışmalı. Beynimizin henüz gizemi çözülmeyen sırlarından biri.
Bireyi bağımsız gözlemlemek oldukça zor çünkü dış dünyayı algılamaya başladığımız anda ayna nöronlarımız devreye giriyor ve yakın çevreyi özellikle de bakım vereni kaydedip kopyalamaya başlıyoruz. Doğuştan getirildiği düşünülen “mizaç” kavramı var ancak muhtemelen mizaç da anne karnında bebeğin dış dünyaya ilişkin duyumları ve annenin hormonlarıyla ilişkili. Bu nedenle tamamen bağımsız bir yapı incelemek tam mümkün olamıyor. Ancak bireylerin tutum ve davranışları kendilerince işlevsel buldukları problem çözme yöntemlerine göre değişebiliyor ve bu da duygudurumu etkiliyor. İkizler dahi farklı problem çözme mekanizmaları geliştirebiliyor, aynı ortam ve genetik benzerliğe rağmen. Davranışsal boyutta yetersiz ve duygusal olarak daha hassas olmayı şöyle açıklayabilirim; çocuk eğer erken dönemde ağlayarak sürekli istediğini elde ediyorsa sonraki yaşam dönemlerinde takıldığı en küçük engelde söylenecek belki ağlayacak belki daha saldırgan tepkiler verecektir ancak buna rağmen isteği/ihtiyacı karşılanmadığında ve bireyin davranış repertuarında duruma ilişkin başka bir çözüm yolu yoksa bu onu çaresizliğe itecektir. Bu şekilde çaresizliğe çekildiğini hissettiği birden fazla yaşantı özellikle de üst üste geliyorsa genel olarak bir üzüntü hali yaşaması mümkün. Aslında eksik olan noktamız genellikle farklı perspektiflerden yoksunluk, kendimizle temas kuramamız, odak noktasını değiştiremememiz, bazen duruma saplanıp kalmamız ve bazı durumlarda alternatif çözümler bulamamamızdan kaynaklanıyor gibi. Ancak her durum kendine özgü, elbette farklı noktalar olacaktır, basite indirgemek gerekirse ben böyle açıklayabilirim :)
 

Retro

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2023
Mesajlar
2,142
Tepkime puanı
4,802
Antidepresan hapı, alkol, özgüven, öfke, para, silah, șehvet, ego, ilim.. Hepsi beynin son tahliline göre aynı antidepresan.

Bu antidepresanların ortak özelliği ne peki ? Hiçbiri sahibini tanımaz.

Birșeyin genel mahiyetini zekanla, kullanım sıklığını bilgeliğinle, kapılma dürtüsünü de iradenle kontrol edebiliyorsan, antidepresan hapı anca senin mükemmel gelişimine hizmet etmek zorunda kalır.
 
Son düzenleme:
Üst