Yargılamak gerekmiyor. Reinkatneye de inanmak gerekmiyor. Şu doğru davranışlar konusu asıl dikkate almak gerekiyor.Önceki yaşamında kesin böyle yapmıştır diye yargılama yaparsak o işin sonu gelmez, sarpa sarar...
Yargılamak gerekmiyor. Reinkatneye de inanmak gerekmiyor. Şu doğru davranışlar konusu asıl dikkate almak gerekiyor.Önceki yaşamında kesin böyle yapmıştır diye yargılama yaparsak o işin sonu gelmez, sarpa sarar...
Geç görmüşüm ama forumda gördüğüm en sıkıntılı yorumlardan biri olduğu için cevap yazacağım.hiç kimsenin haklılıgı % 100 olmadıgı gıbı haksızlıgıda %100 degıldır. konuyu acan arkadas ve ondan sonra yorum yapan arkadasların yasını bılmıyorum ancak henuz cok genc olduklarını anlıyorum
33 yasımdayım. zor bir iş yapıyorum. bu ise ve daha da otesınde bu hayata basta anne babam olmak uzere aılem ıcın katlanıyorum. Allah benım omrumden alıp anne babama versın de derım arada klasık ve bos bır dua ama arada ıcımden gecer
hıc kusura bakmayın gencler: ana babanız sızı pazarlamıyorsa. organlarınızı satmıyorsa. dılendırmıyorsa. pıs ıslerıne alet etmıyorlarsa o yukarda soyledıgınız hıc bır seyı soylemeye hakkınız yok
hele bıde bunları soyledıkten sonra namazdan rıyazetten soz etmeye hıc hakkınız yok.
yukarda saydıklarım dısında ana babanızın her kahrını cekeceksınız. bu kahrı cekemıyorsanız namazı rıyazetı bır kenara bırakın terkedın bu hayatı. selametle
Okuduğum en iyi yorumlardan birisi.. Kimsenin uzaktan ahkam kesmeye hakkı yok, herkes kendi çektiğini bilir.. aile denilen kişiler düşmanından beterse en kesin çözüm onlardan uzaklaşıp sınırlarını çizmendir..Geç görmüşüm ama forumda gördüğüm en sıkıntılı yorumlardan biri olduğu için cevap yazacağım.
35 yaşındayım. İstediğim işi yapamıyorum!
Bu hayatta başta annem ve babam öyle istiyor diye ne varsa onu yapmışım. Beceremeyip de benzerine kaysam bile yargılanmışım.
Bence arkadaşım asıl sen hiç kusura bakma!
Organlarımı satmıyor elbet ama beni dünyaya getiren ailem beni kendi iç organlarından biri olarak görüp üzerimde hak sahibi olmaya çalıştıkları için ben bugün tuvalete giderken bile hesap veriyorum.
Bu anormal yaşamım yüzünden herkes tarafından dışlandım. Telefonum çaldığında anksiyete geçiriyorum annem arayıp neye kızacak veya annemin kızacağı ne olmuş olabilir diye.
Hayatımda bir kez bile biri bana spontane bir soru sorduğundan gönlümden geçen cevabı vermedim! Annem nasıl cevap verirsem kızmaz seçeneklerini düşünüp ona göre cevap verdim. Girdiğim işlerin, gittiğim doktorların metodlarına kadar karışıldı.
Şimdi uzaktan davulun sesi hoş gelenler der ki... Dik dur baş kaldır... Karşılığında yaşayacaklarımıza da gelin siz maruz kalın. Karşınızdaki kiişi sinir krizleri geçirip evi yıkar başınıza, eşyalarınızı parçalar, kendini bilinçli olarak hastanelik yapar ki size vicdan yönünden de saldırmış olsun. Kontrolsüzce sevgi ve fedakarlık akıtır ve yönetemediği anda onu hızla keserek sizi zihin kontrolüyle tımar etmeye çalışır.
"hele bıde bunları soyledıkten sonra namazdan rıyazetten soz etmeye hıc hakkınız yok." demişsin...
Herkesin her şeyden söz etmeye hakkı var ama senin gibi uzaktan maval okuyanların biraz daha az. Bilesin istedim...
Kaderimizi değiştireceğiz tabii ki.. Tabii ki mücadele edeceğiz. Tabii ki yol arayacağız!
Gönderiyi açan da bugün yapmazsa, benim gibi olacak hayatı. Zararın neresinden dönersek alacağımız kar bize. Sen de mutluysan şükret haline ve kimseyi yargılama.
Bu konuda kendi deneyimi paylaşmak istiyorum. Karşınızdaki kişinin size yaptığının aynısını üstelik te abartarak yapın. Çok işe yarıyor.Karşınızdaki kiişi sinir krizleri geçirip evi yıkar başınıza, eşyalarınızı parçalar, kendini bilinçli olarak hastanelik yapar ki size vicdan yönünden de saldırmış olsun. Kontrolsüzce sevgi ve fedakarlık akıtır ve yönetemediği anda onu hızla keserek sizi zihin kontrolüyle tımar etmeye çalışır.
"hele bıde bunları soyledıkten sonra namazdan rıyazetten soz etmeye hıc hakkınız yok." demişsin...
O kadar alıştırmışım ki yıllardır sürekli "Evet" demeye. En ufak bir "Hayır" tsunami etkisi yaratıyor zaten. Bir de belli bir dönem, gereken işimi gücümü saklama, yalan söyleme halinde idare etmişim ki onların sınavı da çok birikmiş olmalı. "Bu sorun böyle halledilmez" diye kapıma dayanmış gibi...Bu konuda kendi deneyimi paylaşmak istiyorum. Karşınızdaki kişinin size yaptığının aynısını üstelik te abartarak yapın. Çok işe yarıyor.
Bunu nasıl yapabiliriz?Ancak, enerji ve düşünce transferi çalışmaları ile birlikte nasıl hissettiğinizi, neler düşündüğünüzü ve neler istediğinizi sizi anlamadığını düşündüğünüz anne babanıza transfer edebilirsiniz. Bu onların sizi anlamalarını daha kolay hale getirecektir.
Maalesef doğru.Bakın burası çok önemli:''Abartarak''yapın.@createtherules İnsan karşısındaki kişinin sinirine bir katlanır iki katlanır ve alttan alındığında karşıdakinin de sakinleşeceğini zanneder.Ama anneniz ya da her kimse karşısındaki kişinin susup kaldığını gördükçe hayata karşı bütün sinirini o insandan çıkarır.Öfkeli kişiyi alttan aldığınızda o kişi düşündüğümüz gibi sakinleşmez,her seferinde iki katına çıkarır.Eğer karşıdaki sinir krizi geçiriyorsa o sırada olmasa bile başka bir seferde siz de incir çekirdeğini doldurmayan bir sebepten evde fırtına estirin ve bu tavrınızı biraz uzatın.Nasıl da şaşırdıklarını ,size karşı nasıl da endişeli ve korku dolu gözlerle baktıklarını gözlemleyeceksiniz.İnsan ilişkilerinde normalde hep olumlu yaklaşılması taraftarıyım ama yıllar boyunca taviz verilen ilişkiler söz konusu olduğunda durum değişiyor.Yaşımızın büyük olmasına rağmen aynı evde yaşıyor olsak da herkesin bir hayatı olduğunu bu şekilde öğretebiliyoruz.Tatlı dille ve anlayışla yaklaşmayı denediğim bütün aile ilişkilerinden sonra bana nasıl davranılıyorsa iki katını (olumlu-olumsuz) davranışlarımla sergilemeye başladım.Örnek:Arkadaşlara ya da telefona mı karışılıyor,ben de onlara aynı şekilde karıştım.Ya da tabak,bardak mı kırılıyor,bir dahakine ben sandalyeyi masaya çarptım,benim gibi sakin birini bile bu şekilde davranmaya zorladılar,ki duygularımı çok bastırırdım ,artık onlar gibiyim.Hiç bir duygumu bastırmıyorum ve kızdırmaktan da korkmuyorum.İş ya da arkadaşlar konusunda da fikirlerinizi açıkça paylaşın.en fazla kızacaklar,daha ötesi yok...Cem Mumcu 'nun bir sözü var:''Birilerini hayal kırıklığına uğratmadan kendi destanını yazmış kimseyi görmedim''der.Hepimiz ailelerimizi,sevgililerimizi,arkadaşlarımızı memnun etmeye çalıştık ama hiçbiri de bizi düşünmedi değil mi?Hayatta ilerlemek istiyorsanız kendi hayatınıza sahip çıkıp kimsenin lafına bakmayacaksınız,en önemlisi ,kimseye zarar vermedikten sonra hayatınızı istediğiniz gibi yaşama özgürlüğüne sahipsiniz.BUgüne kadar farklı ilerlemiş olabilir ama kararlı olalım lütfen!Bütün korkumuz ailelerimizi kızdırmak ya da üzmek olmamalı.İnanın ki siz kendi hayatınıza sahip çıkınca düşündüğünüz kadar üzülmüyorlar.Aillerin tek yaptığı''elalem ne der''uğruna yaşamak.Aslında kimsenin(anneniz de olsa)sizin iyiliğinizi istediği yok.Sizin iyiliğiniz isteyen ''sizin mutlu olacağınızı sağlayacak bağımsızlığa ulaşmanızı,kendi ayaklarınız üzerinde duracağınız bir hayatı,kimseye bağımlı olmadan (onlar bir gün bu hayattan göçtüğünde)yaşamınızı sürdürebilmenizi''isteyenlerdir,diğer türlüsü tamamen bencillik.Bir annenin yapacağı en büyük iyilik çocukarını ''bağımsız''olabilecek şekilde yetiştirmektir.Kimseye bağımlı olmadan,gerketiğinde yardım isteyebilen ,sağlıklı psikoloide bireyler olarak büyütmektir.Bizim ülkemizde aile kavramı çok başka anlaşılmış ama yeni gelen kuşak bu döngüyü kıracak gibi görünüyor.Bugüne kadar ailenize aynı şekilde davranmış olabilirsiniz ama hayatından ve ailesinden memnun olmayan herkes durumu değiştirebilir.Birdenbire olmasa da yavaş yavaş olur.Çocukluktan gelen travmalar normal ama artık kendi ebeveynimiz biziz,artık yetişkiniz.Bir yetişkin olduğumuza önce biz inanalım!Sorumluluk almak demek ,yaptığın yanlış bile olsa ,''kendi hatam ''deyip yaptığınızın arkasında durmaktır.Hepimize söylüyorum:Onu bunu sinirlendirmekten korkmayalım,kızdırsak ne olacak ki?Kızacaklar ve susacaklar....Ben burada sürekli kitap tavsiyesi veriyor gibi oluyorum ama konu da tam üstüne gelince bütün söylemek istediklerimi buraya yazamıyorum.Etkilendiğim bazı yazarlar var:Rollo May,Nihan Kaya ve Alice Miller gibi..Aile ve toplum konusunda zorluk çeken herkes okumalı ve içselleştirmeli diye düşünüyorum.Bu konuda kendi deneyimi paylaşmak istiyorum. Karşınızdaki kişinin size yaptığının aynısını üstelik te abartarak yapın. Çok işe yarıyor.
Merhaba Mya,Bunu nasıl yapabiliriz?
Demem o ki ana baba dediğinde bir zamanlar çocuktu. Onlarda ana babalarıyla çatışmalar yaşadı yaşadıkları döneme göre. İleride kendi çocukların seninle yaşayacaklar veya yasıyorlardır. Yasamazlar ya da yasamayacaklar deme bosuna her dönemin farklı enstanteneleri var.
@Çetin İyi ,güzel de ;biz zaten kaldırılamaycak bazı tavırlara hep anlayışla yaklaşan,onları memnun etmek için elinden geleni yapan,onların çocukluklarında yaşadıklarına biz sebep olmasak da şefkatle yaklaşan insanlarız.Ama bu anlayış tek taraflı olduğu için hepimiz bu konuda öfkeli ve acılıyız...Hiç kimse anne ve babasının uzantısı olmak zorunda değildir.Bizim gösterdiğimiz ''sevme ,özen gösterme ve memnun etme''davranışlarımızın yarısını ebeveynler de gösterse ortada sorun kalmazdı.Ama insanlar hem yaşlarını hem de ebeveyn oluşlarını öne sürerek ''duygu sömürüsü ve bencillik ''yapabiliyorlar.Senin ailen daha farklı olabilir ama ev içinde susan ve her şeye katlanan,itiraz etmeyen çocuklar olduğumuz sürece dışarıda da ruhumuzun kabul etmediği davranışlara boyun eğerek kendi hayatımızı baltalıyoruz(iş,aşk,arkadaş,dost...her alanda).Sonra da aileler ''Neden kendini savunamıyor bu çocuk''diye soruyorlar.Bu çocuk evde hep susturulduysa,ezildiyse ,evde hep sessiz olması öğütlendiyse dışarıda ''hayır''demesi gereken yeri de bilmiyor.Sonra başına belaları çekiyor.Bu çocuklar yetişkin olduğunda kimseye ''hayır''diyemediği için ve de böyle bir tip oldukları dışarıdan belli olduğu için rahatça kurban durumuna düşürürlüyor.Siz hiç başkasına para konusunda kefil olup dolandırılan ya da kadınlar/erkekler tarafından kandırılıp duyguları (maddi/manevi)anlamda sömürülen insanlar görmediniz mi?Ya da iş yerinde maşa olarak kullanılıp işten çıkarılan masum insanlara denk gelmediniz mi?Bu insanlar hep aile içindeki bu tarz davranışlar yüzünden bu hale getiriliyorlardır.Sonra da aileler dışarıda ''özgüvenli,aktif,kendi haklarını savunabilen,başarılı''öğrenciler ya da yetişkinler isityorlar karşılarında.Asıl sevgi çocuğun ''kendi sorumluluğunu alabilecek''şekilde yetiştirilmesi ve aileden bağımsız hayat kurabilmesine destek olunmasıdır.''Aile'yi''kötüleyen yok,çünkü insanın ailesi her şeye rağmen sığındığı limandır ve hayatı güzelleştirir bir aileye ait hissetmek .Burada sadece ailelerin ve çocukların yanlış şekillenen hayatlarının sebeplerini tartışıyoruz.''Biz''bazı gelenek ve göreneklerin yanlışlıklarını anlayıp hep beraber düzeltmeye çalışıyoruz.Hiç bir şey için geç değildir,bize değilse bile belki bazı gençlere ve anne-babalara başka bir yol olduğunu göstermeye çalışıyoruz.Hiç bir uç nokta güzel değildir!Sabit fikirleri bir yana bırakıp iki taraftan bakmak gerekiyor her şeye.Hem aile sevgisini,hem de bağımlı olmadan bağlı olabilmeyi başarabilriz.Ebeveynlerin artık''çocuğun iyiliği için''lafının ardına sığınıp bencilliği bırakmaları ve asıl iyiliğin çocuğun ''yetişkin''hale geçebilmesine yardımcı olmayı gerektirdiğidir.Bazı insanlar bu tip ''bencil''aileler yüzünden ne iş ne aile kurabilir,sonra da 40 yaşına gelmiş çocuklarına sitem ederler.''Neden acaba?''Kendi gelenekleri ve terbiye anlayışları yüzünden (biraz da bencillik)yine mutsuz olan kendileri olur.Demek istediğim hem çocukları sindirip hem onlardan ''topluma uyum sağlamalarını,başarılı olmalarını ya da çoluk -çocuğa karışmalarını''isteyemezsiniz.Çatışmaların çoğu, zamanında ''herşeye boyun eğen,itiraz etmesine izin verilmeyen ,uslu çocuk''yetiştirmekten dolayı çıkıyor zaten.En azından gelecek nesillerde hem mutlu anne-babalar hem de mutlu çocuklar olsun diye uğraşıyoruz.''Aile''kavramını kutsamadan,olduğu haliyle kabul edersek sorunlar azalır.En ufak bir fikir çatışmasında''hain''gibi bakılmamalı,anne-babaların ''insan''olduğunu unutmayalım ve anne-babalar da bize sadece ''evlat''sıfatıyla yaklaşmasın!Biz aynı zamanda onlardan ayrı''bireyiz''ve ''insanız''.Ruhumuz farklı olabilir.Ama genç insanlar bile ''ebeveynlerine''toz konduramıyorsa biz bu kelimelerle bizim yaşlı ebeveynlerimize nasıl ulaşabiliriz?Anne-babalar hep mutlu olsun,her istediklerini dayatsınlar ama evlatlar bir konuda farklı düşünse bile suçlu hissettirilip duygu sömürüsü yapılsın?Yazacak çooook şey olsa da uzatmayayım artık...Bazı arkadaslar yazmıslar uzaktan ahkam kesme vs diye. Bir arkadas yazmıs sıkıntılı bir yorum vs diye. Arkadaslar herkesin acıları var herkesin sıkıntıları var.
Ben o yorumumda kimse acı cekmiyor ben acı cekmiyorum mu dedim ?
Acı cekenleri anlamıyorum mu dedim?
Tek söylediğim Ana babaya katlanmak / bazen roller degisir ana baba evlada katlanır. Bu katlanma biçimi hayatın en temel sınavıdır. Önceki yorumum da belirttiğim kötü şeyler dışında bu katlanmayı basaramayanlar hayatlarındaki ilk ve en önemli sınavı kaybederler
Söylediğim şey bu kadar basit22sev
Ailen sana baskımı yapıyor. Çok kötü bir şey. Ben buna iyi demiyorum. Dediğim şey sadece ve sadece sabret ve herkesi minimum derecede üzecek çözüm yolları ara
Bu kadar basit bir şeyi gerçekten anlamıyormusunuz yoksa sözlerim sizin açınızdan gerçeklık tasıdıgı ıcın agır mı geldı ?22
Kesinlikle katılıyorum.. Bu tarz toksit ailelerde büyüyen çocuklar, öz değerden yoksun, kendine güvensiz, ezilmeye müsait ideal kurbanlar oluyor. İnsanlar kendisine saygı göstermediğinde, hak etmediği şekilde muamele ettiğinde ses çıkaracak, haklarını savunacak, sınırlarını çizecek kadar gelişemiyor. Küçükken maruz kalınan ortamlar, çocuğa gösterilen tavırlar bilinçaltına işliyor, ne yazıkki sonrasında çocuk kalmış yetişkin epey yenilgilerle karşılaşıp kendini deşmeye başlıyor ve altı kanalizasyon çukuru, iyileşmek sancılı ve uzun bir süreç. Hayat zaten yeteri kadar zor, bi de insanlar doğru düzgün bakamayacaksa çocuk yapmasın, hasarlı çocuklar bırakıyorlar dünyaya..@Çetin İyi ,güzel de ;biz zaten kaldırılamaycak bazı tavırlara hep anlayışla yaklaşan,onları memnun etmek için elinden geleni yapan,onların çocukluklarında yaşadıklarına biz sebep olmasak da şefkatle yaklaşan insanlarız.Ama bu anlayış tek taraflı olduğu için hepimiz bu konuda öfkeli ve acılıyız...Hiç kimse anne ve babasının uzantısı olmak zorunda değildir.Bizim gösterdiğimiz ''sevme ,özen gösterme ve memnun etme''davranışlarımızın yarısını ebeveynler de gösterse ortada sorun kalmazdı.Ama insanlar hem yaşlarını hem de ebeveyn oluşlarını öne sürerek ''duygu sömürüsü ve bencillik ''yapabiliyorlar.Senin ailen daha farklı olabilir ama ev içinde susan ve her şeye katlanan,itiraz etmeyen çocuklar olduğumuz sürece dışarıda da ruhumuzun kabul etmediği davranışlara boyun eğerek kendi hayatımızı baltalıyoruz(iş,aşk,arkadaş,dost...her alanda).Sonra da aileler ''Neden kendini savunamıyor bu çocuk''diye soruyorlar.Bu çocuk evde hep susturulduysa,ezildiyse ,evde hep sessiz olması öğütlendiyse dışarıda ''hayır''demesi gereken yeri de bilmiyor.Sonra başına belaları çekiyor.Bu çocuklar yetişkin olduğunda kimseye ''hayır''diyemediği için ve de böyle bir tip oldukları dışarıdan belli olduğu için rahatça kurban durumuna düşürürlüyor.Siz hiç başkasına para konusunda kefil olup dolandırılan ya da kadınlar/erkekler tarafından kandırılıp duyguları (maddi/manevi)anlamda sömürülen insanlar görmediniz mi?Ya da iş yerinde maşa olarak kullanılıp işten çıkarılan masum insanlara denk gelmediniz mi?Bu insanlar hep aile içindeki bu tarz davranışlar yüzünden bu hale getiriliyorlardır.Sonra da aileler dışarıda ''özgüvenli,aktif,kendi haklarını savunabilen,başarılı''öğrenciler ya da yetişkinler isityorlar karşılarında.Asıl sevgi çocuğun ''kendi sorumluluğunu alabilecek''şekilde yetiştirilmesi ve aileden bağımsız hayat kurabilmesine destek olunmasıdır.''Aile'yi''kötüleyen yok,çünkü insanın ailesi her şeye rağmen sığındığı limandır ve hayatı güzelleştirir bir aileye ait hissetmek .Burada sadece ailelerin ve çocukların yanlış şekillenen hayatlarının sebeplerini tartışıyoruz.''Biz''bazı gelenek ve göreneklerin yanlışlıklarını anlayıp hep beraber düzeltmeye çalışıyoruz.Hiç bir şey için geç değildir,bize değilse bile belki bazı gençlere ve anne-babalara başka bir yol olduğunu göstermeye çalışıyoruz.Hiç bir uç nokta güzel değildir!Sabit fikirleri bir yana bırakıp iki taraftan bakmak gerekiyor her şeye.Hem aile sevgisini,hem de bağımlı olmadan bağlı olabilmeyi başarabilriz.Ebeveynlerin artık''çocuğun iyiliği için''lafının ardına sığınıp bencilliği bırakmaları ve asıl iyiliğin çocuğun ''yetişkin''hale geçebilmesine yardımcı olmayı gerektirdiğidir.Bazı insanlar bu tip ''bencil''aileler yüzünden ne iş ne aile kurabilir,sonra da 40 yaşına gelmiş çocuklarına sitem ederler.''Neden acaba?''Kendi gelenekleri ve terbiye anlayışları yüzünden (biraz da bencillik)yine mutsuz olan kendileri olur.Demek istediğim hem çocukları sindirip hem onlardan ''topluma uyum sağlamalarını,başarılı olmalarını ya da çoluk -çocuğa karışmalarını''isteyemezsiniz.Çatışmaların çoğu, zamanında ''herşeye boyun eğen,itiraz etmesine izin verilmeyen ,uslu çocuk''yetiştirmekten dolayı çıkıyor zaten.En azından gelecek nesillerde hem mutlu anne-babalar hem de mutlu çocuklar olsun diye uğraşıyoruz.''Aile''kavramını kutsamadan,olduğu haliyle kabul edersek sorunlar azalır.En ufak bir fikir çatışmasında''hain''gibi bakılmamalı,anne-babaların ''insan''olduğunu unutmayalım ve anne-babalar da bize sadece ''evlat''sıfatıyla yaklaşmasın!Biz aynı zamanda onlardan ayrı''bireyiz''ve ''insanız''.Ruhumuz farklı olabilir.Ama genç insanlar bile ''ebeveynlerine''toz konduramıyorsa biz bu kelimelerle bizim yaşlı ebeveynlerimize nasıl ulaşabiliriz?Anne-babalar hep mutlu olsun,her istediklerini dayatsınlar ama evlatlar bir konuda farklı düşünse bile suçlu hissettirilip duygu sömürüsü yapılsın?Yazacak çooook şey olsa da uzatmayayım artık...
@createtherules Buraya da zaten senin için yazmışım,bir daha okuyalım hep birlikte,iyi gelir...Ailesiyle sorunları olan herkese kolaylıklar diliyorum....Sorunlarımızı çözmeye çalışmamız bazı insanlar tarafından olumsuz karşılanabiliyor.Sanki biz ailemizi sevmiyor ya da dışlıyormuşuz gibi algılanabilir.Sevmek başka ,kendimizi korumak başka...Çevrenizin ne dediğine de çok takılmayın...Çünkü biz ailemize karşı çıktığımızda hemen bunu olumsuz bazı ifadelerle engellemeye çalışanlar olur...''Onlar senin anan-baban,nankör evlat''gibi...Bu konuyla bu sıfatların hiçbir ilgisi olmadığını herkes bilsin artık!Birini çok sevmek başka,ezmek-ezilmek başka...Sadece ebeveynler de değil ki...Sevgilimiz,öğretmenlerimiz,akrabalarımız hiç hak etmediğimiz halde ''uyumlu davrandığımız için''neler yaptılar?Her şey ailede başlar.Eğer ki ailemizde baş kaldırmayı öğrenebilirsek o zaman dışarıdaki hayatta da itiraz etmeyi öğrenebiliriz.Hiç bir şey için geç değildir.İnsanlar 30-40-50-60 yaşlarında bile değişip dönüşebilirler...Yeter ki niyet edin!Kimseyi kaybetmekten de korkmayın!SevgilerMaalesef doğru.Bakın burası çok önemli:''Abartarak''yapın.@createtherules İnsan karşısındaki kişinin sinirine bir katlanır iki katlanır ve alttan alındığında karşıdakinin de sakinleşeceğini zanneder.Ama anneniz ya da her kimse karşısındaki kişinin susup kaldığını gördükçe hayata karşı bütün sinirini o insandan çıkarır.Öfkeli kişiyi alttan aldığınızda o kişi düşündüğümüz gibi sakinleşmez,her seferinde iki katına çıkarır.Eğer karşıdaki sinir krizi geçiriyorsa o sırada olmasa bile başka bir seferde siz de incir çekirdeğini doldurmayan bir sebepten evde fırtına estirin ve bu tavrınızı biraz uzatın.Nasıl da şaşırdıklarını ,size karşı nasıl da endişeli ve korku dolu gözlerle baktıklarını gözlemleyeceksiniz.İnsan ilişkilerinde normalde hep olumlu yaklaşılması taraftarıyım ama yıllar boyunca taviz verilen ilişkiler söz konusu olduğunda durum değişiyor.Yaşımızın büyük olmasına rağmen aynı evde yaşıyor olsak da herkesin bir hayatı olduğunu bu şekilde öğretebiliyoruz.Tatlı dille ve anlayışla yaklaşmayı denediğim bütün aile ilişkilerinden sonra bana nasıl davranılıyorsa iki katını (olumlu-olumsuz) davranışlarımla sergilemeye başladım.Örnek:Arkadaşlara ya da telefona mı karışılıyor,ben de onlara aynı şekilde karıştım.Ya da tabak,bardak mı kırılıyor,bir dahakine ben sandalyeyi masaya çarptım,benim gibi sakin birini bile bu şekilde davranmaya zorladılar,ki duygularımı çok bastırırdım ,artık onlar gibiyim.Hiç bir duygumu bastırmıyorum ve kızdırmaktan da korkmuyorum.İş ya da arkadaşlar konusunda da fikirlerinizi açıkça paylaşın.en fazla kızacaklar,daha ötesi yok...Cem Mumcu 'nun bir sözü var:''Birilerini hayal kırıklığına uğratmadan kendi destanını yazmış kimseyi görmedim''der.Hepimiz ailelerimizi,sevgililerimizi,arkadaşlarımızı memnun etmeye çalıştık ama hiçbiri de bizi düşünmedi değil mi?Hayatta ilerlemek istiyorsanız kendi hayatınıza sahip çıkıp kimsenin lafına bakmayacaksınız,en önemlisi ,kimseye zarar vermedikten sonra hayatınızı istediğiniz gibi yaşama özgürlüğüne sahipsiniz.BUgüne kadar farklı ilerlemiş olabilir ama kararlı olalım lütfen!Bütün korkumuz ailelerimizi kızdırmak ya da üzmek olmamalı.İnanın ki siz kendi hayatınıza sahip çıkınca düşündüğünüz kadar üzülmüyorlar.Aillerin tek yaptığı''elalem ne der''uğruna yaşamak.Aslında kimsenin(anneniz de olsa)sizin iyiliğinizi istediği yok.Sizin iyiliğiniz isteyen ''sizin mutlu olacağınızı sağlayacak bağımsızlığa ulaşmanızı,kendi ayaklarınız üzerinde duracağınız bir hayatı,kimseye bağımlı olmadan (onlar bir gün bu hayattan göçtüğünde)yaşamınızı sürdürebilmenizi''isteyenlerdir,diğer türlüsü tamamen bencillik.Bir annenin yapacağı en büyük iyilik çocukarını ''bağımsız''olabilecek şekilde yetiştirmektir.Kimseye bağımlı olmadan,gerketiğinde yardım isteyebilen ,sağlıklı psikoloide bireyler olarak büyütmektir.Bizim ülkemizde aile kavramı çok başka anlaşılmış ama yeni gelen kuşak bu döngüyü kıracak gibi görünüyor.Bugüne kadar ailenize aynı şekilde davranmış olabilirsiniz ama hayatından ve ailesinden memnun olmayan herkes durumu değiştirebilir.Birdenbire olmasa da yavaş yavaş olur.Çocukluktan gelen travmalar normal ama artık kendi ebeveynimiz biziz,artık yetişkiniz.Bir yetişkin olduğumuza önce biz inanalım!Sorumluluk almak demek ,yaptığın yanlış bile olsa ,''kendi hatam ''deyip yaptığınızın arkasında durmaktır.Hepimize söylüyorum:Onu bunu sinirlendirmekten korkmayalım,kızdırsak ne olacak ki?Kızacaklar ve susacaklar....Ben burada sürekli kitap tavsiyesi veriyor gibi oluyorum ama konu da tam üstüne gelince bütün söylemek istediklerimi buraya yazamıyorum.Etkilendiğim bazı yazarlar var:Rollo May,Nihan Kaya ve Alice Miller gibi..Aile ve toplum konusunda zorluk çeken herkes okumalı ve içselleştirmeli diye düşünüyorum.
Evet şımarıklık falan diyen vardır. 35 yaşıma gelmişim ne şımarıklığı yahu...Toksik işgalci ebeveynlik işte onun yanında da enerji vampirliği. Elin adamı olsa atsan atarsın satsan satarsın. Kendilerini dışarı normal gösterip (onu da başarabildiği kadar) senin üzerinde bütün sorunlarını uyguluyorlarsa, psikolojik ve vicdani baskı tehditi yaratacak şeyleri kullanıyorsa yani var elbet bir sorunum ki hem fiziksel hem zihinsel boyutta çözüm aramışım yani@createtherules Buraya da zaten senin için yazmışım,bir daha okuyalım hep birlikte,iyi gelir...Ailesiyle sorunları olan herkese kolaylıklar diliyorum....Sorunlarımızı çözmeye çalışmamız bazı insanlar tarafından olumsuz karşılanabiliyor.Sanki biz ailemizi sevmiyor ya da dışlıyormuşuz gibi algılanabilir.Sevmek başka ,kendimizi korumak başka...Çevrenizin ne dediğine de çok takılmayın...Çünkü biz ailemize karşı çıktığımızda hemen bunu olumsuz bazı ifadelerle engellemeye çalışanlar olur...''Onlar senin anan-baban,nankör evlat''gibi...Bu konuyla bu sıfatların hiçbir ilgisi olmadığını herkes bilsin artık!Birini çok sevmek başka,ezmek-ezilmek başka...Sadece ebeveynler de değil ki...Sevgilimiz,öğretmenlerimiz,akrabalarımız hiç hak etmediğimiz halde ''uyumlu davrandığımız için''neler yaptılar?Her şey ailede başlar.Eğer ki ailemizde baş kaldırmayı öğrenebilirsek o zaman dışarıdaki hayatta da itiraz etmeyi öğrenebiliriz.Hiç bir şey için geç değildir.İnsanlar 30-40-50-60 yaşlarında bile değişip dönüşebilirler...Yeter ki niyet edin!Kimseyi kaybetmekten de korkmayın!Sevgiler![]()
Bu işe ailen için katlanmanın sebebi sana karşı iyi olmaları kötü olsalardı katlanmazdın kendimizi kandırmayalım lütfen.İnsan olumsuz olaylardan,negatif enerjiden etkileniyor ve buna burda çözüm araması yanlış bir şey değil.Tabiki aileye büyü yapılmaz forumdakilerde bunu güzel bir şekilde dile getirmişler ama söylediğiniz “hayatı terk edin”önerisi tamamen bir gencin söyleyebileceği bir cümle oysaki siz cümlelerinizde olgun olduğunuzu iddia etmiştiniz.Bazı arkadaşlarımızın ailesi sizinkiler kadar iyi olmaması buna katlanabilecekleri anlamına gelmez.hiç kimsenin haklılıgı % 100 olmadıgı gıbı haksızlıgıda %100 degıldır. konuyu acan arkadas ve ondan sonra yorum yapan arkadasların yasını bılmıyorum ancak henuz cok genc olduklarını anlıyorum
33 yasımdayım. zor bir iş yapıyorum. bu ise ve daha da otesınde bu hayata basta anne babam olmak uzere aılem ıcın katlanıyorum. Allah benım omrumden alıp anne babama versın de derım arada klasık ve bos bır dua ama arada ıcımden gecer
hıc kusura bakmayın gencler: ana babanız sızı pazarlamıyorsa. organlarınızı satmıyorsa. dılendırmıyorsa. pıs ıslerıne alet etmıyorlarsa o yukarda soyledıgınız hıc bır seyı soylemeye hakkınız yok
hele bıde bunları soyledıkten sonra namazdan rıyazetten soz etmeye hıc hakkınız yok.
yukarda saydıklarım dısında ana babanızın her kahrını cekeceksınız. bu kahrı cekemıyorsanız namazı rıyazetı bır kenara bırakın terkedın bu hayatı. selametle
Yaşamayan bilmez,bazı insanların normal psikolojiye sahip ailesi olabilir ama affınıza sığınarak söylüyorum:''dengesiz annelerin''ne yapabileceğini bilmedikleri için böyle konuşuyorlar.Herkese sesleniyorum burada:Eğer anneniz birileriyle görüşmenizi istemiyorsa,gelir o ortama arkadaşınızın önünde sizi rezil eder ya da sevgilinizin olmasını istemiyorsa sürekli gözetim altında tutarak birlikte olmanızı bile engellemeye çalışır,sevgilinizn önünde ''birey olamamış insan ''durumuna da düşersiniz eğer ki anlayışlı değilse...Oysa ki sorunlu ailelerin çocukları da birey olmak için uğraşmıştır ama diğer anneler gibi konuşarak çözüm arayan insanlar değil bu anneler.Sürekli tansiyon,kalp der ,ağlama krizlerine girer,kıyameti koparıp apartmanı ayağa kaldırır ve doktora da gitmezler.Hastaneye gitseler numaraları ortaya çıkar..Tansiyon hapını içenler de var,tansiyon hastalıkları gerçek olsa bile ikide birde yılın oniki ay'ında her ay aşırı yükselmeler olmaz,yani yarısı gerçekse yarısı numaradır...Gerçek hastalar gördüm,çocukaları üzülmesin diye en ağır,ölümcül hastalıklarını bile belli etmiyorlar....Bir de ''ileride sen bizi huzur evine gönderirsin,bakmazsın''diye suçluluk hissettimeye çalışırlar.''Zaten bakmayacağım,bana güvenmeyin ''deyin lütfen.Çünkü bakacağınızı anladıkları zaman yaşlandıkları zaman psikolojik olarak düşüne düşüne kendilerini hastalandırmayı başarırlar...Etrafımda gözlemliyorum,çocuğu olmayıp da 95 yaşına gelen insanlar hep turp gibi,çünkü hasta olacak lüksleri yokEvet şımarıklık falan diyen vardır. 35 yaşıma gelmişim ne şımarıklığı yahu...Toksik işgalci ebeveynlik işte onun yanında da enerji vampirliği. Elin adamı olsa atsan atarsın satsan satarsın