Yeni Çocuklar ve Mutasyon

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
İlgilenenlerin fikirlerini merak ettim..
Yeni Çocuklar ve Mutasyon
"Yeni Çocuklar"a etiket yapıştırarak ne yaptığımızı düşünelim. İnanıyorum ki bu, beşinci topluluğumuzun hazırlanıyor olduğu yeni alt ırk. Aile ağacı-yani eski ağacın üzerindeki yeni gelişmeye tekabül ediyor."
Ekli dosyayı görüntüle 2086

Artık şüphem yok ki, insan türünün uzun zamandır tahmin edilen evrimdeki "Kuantum Sıçrayışı" gerçekleşiyor. Çocuklar "farklı" doğuyorlar; çocuklar "değişiyorlar" -ya son derece etkileyici bir olaydan dolayı, ya da ölüme yakın veya bunun gibi bir deneyimlemenin etkisini en iyi şekilde açıklayan bir "güç yumruğu" ile çarpışmaktan dolayı meydana geliyor


Araştırmacı P.M.H.Atwater, ölüme yakın deneyimler alanındaki çalışmasına 1978'te başlamasına rağmen, 1966'dan itibaren bilinç değişimlerinin etkisini takip etti; özellikle çocuklarla. Bulgularını içeren yedi kitabından, "Yeni Çocuklar ve Ölüme Yakın Deneyimler", ölüme yakın deneyimler yaşayan (değişen) çocukları, 1982'den itibaren doğanlarla (doğuştan itibaren 'farklı' olanlar) karşılaştırıyor. Bu iki grup, şaşırtıcı ve düzeni yıkıcı şekillerde birbirlerine benziyorlar. Bundan dolayı, "İndigo Çocukların Ötesinde: Yeni Çocuklar ve Beşinci Dünya'nın Gelişi" adlı kitabı yazdı.
Yeni çocuklar fenomeni sadece alışılmadık davranışlara ve mor ve indigo hakimiyetli auralara (çevrelerindeki elektromanyetik alanlar) sahip olanları değil, aynı zamanda "kök ırklar" konseptini (insanırkı gen havuzunun temel kök soyu), ve tüm insan ırkına tür olarak neler olmakta olduğunu da kapsamakta. Bu konu hakkında çok fazla ses çıkıyor ve düşünülecek çok şey var. Örneğin:

Lee Carroll ve Jan Tober, popüler kitapları "İndigo Çocuklar: Yeni Çocuklar Geldi"de, yeni çocukların mor auraları olduğundan ötürü İndigo olduklarını belirtmişlerdi (ezoterik hadislerdeki "Altıncı Kök Irk"). Yeni gençlerin yüksek derecede sezgili ve yaratıcı, kendinden emin, güçlü, bağımsız, hızlı ve keskin zekaları varken nasıl teknik olarak uyduklarını yazmışlardı. Kitaplarındaki çoğu bilgi medyum aracılığı ile kanallıklardan ve bir kaç profesyonel ve ebeveynden gelmektedir.

Diğer bir zat ise Drunvalo Melchizedek'tir. Diane Cooper'ın "Yeni Düşün Çocukları" hakkındaki röportajında, şu anda üç tür çocuğun doğmakta olduğunu açıkladı: Çin'deki süper psişikler, İndigo çocuklar, ve AIDS ile doğanlar. Çinli gençleri "inancın ötesindeki psişikler" olarak tanımlıyor. Bu çocukların, ne tür ya da ne kadar zorlukta olursa olsun, onlara verilen tüm testleri %100 başarı ile yaptıklarını söylüyor. Bu, onların üzülen ebeveynlerini şaşırttı, "Her şeyi bilen bir çocuğum var. Ne yapmalıyım?". Bu çocukların Rusya ve Birleşmiş Milletler'de de ortaya çıkmakta olduğunu ve bu süper psişiklerin İndigolara benzediklerini rapor etti. (Paul Dong, Çinli çocuklar hakkında kitap yazmıştır; "Çin'in Süper Psişikleri")

AIDS'e ve ölümcül hastalıklara karşı bağışıklı çocuklar
Drunvalo'yu en çok şaşırtan AIDS'li çocuklardır. "10 ya da 11 sene önce Amerika'da AIDS ile doğan bir bebek vardı. Onu doğumda test ettiler ve 6. ayda AIDS pozitif çıktı. Bir sene sonra test edildi ve yine pozitifti. 6 yaşına gelene kadar bir daha test edilmedi, ve yapılan bu test gösterdi ki artık AIDS değildi! Aslında AIDS ya da HIV olduğuna dair en ufak bir bulgu yoktu." diyor Drunvalo. Kaliforniya/ Los Angeles Üniversitesi'nde yapılan araştırmalara göre bu çocuk gibi diğer gençler de 24 aktif kodon (m-RNA ipliği üzerinde, amino asidi oluşturan üç birleşmiş nükleotid) yapısına sahiptiler. Geneldeki 20 aktif kodondan farklı olarak bu 24 aktif kodona sahip çocuklar bu hastalığa karşı önemli bir direnç gösterdiler. Her şeye arşı bağışıklıkları var gibi görünüyorlardı. Drunvalo'ya göre bu DNA gelişimi, "hastalığın sonu"nu müjdelemekte.

James Twyman ise kitabı "Sevgi Temsilcisi"nde, Bulgaristan'da tanıştığı ilginç bir çocukla tanışma hikayesini ve ardından bu çocuğun göstermiş olduğu psişik güçleri paylaşıyor. Maddenin şeklini değiştirebildiğini, insanların düşüncelerini okuyabildiğini ve saf niyetle görünüşlerini başka birer cisme dönüştürebildiğini gözlemliyor. Bulgaristan'ı ziyaretinden dört ay sonra, ve tanıştığı bu çocuk ve onun gibilerle yaptığı çalışmalar sonucunda, bu çocukların bilinçlerini açarak, nerede olursa olsun onları telepatik olarak duyabilmeye başlıyor; ve çocukların, onda ve diğer herkeste mevcut olduğunu söyledikleri potansiyel yetenekleri ifşa etmeye başlıyor. Bulgaristan'dan sonra Bosna ve savaştan yara almış diğer bölgeleri de ziyaret etmesi onun "Psişik Çocuklar"la tanışmasına neden oluyor. O dönemden beri Oregon'daki bir bölgede, "Aziz Topluluk" üyeleri için geniş kapsamlı tedaviler uyguluyor.

Bu noktada aklımıza gelen soru şu sanıyorum: Söylenilenlerin ne kadarı doğru ya da ne kadarı kurgu? Öyle ki, günümüzde bu konularla ilgili yüzlerce makale ile karşılaşabilirsiniz; bunları toparlamak gerekirse, işte birkaç ilginç bulgu:

Hiç bir eser kalmadan AIDS ve HIV'den kurtulan çocuklar
10 yıl önce gündeme getirilen, AIDS'li bebekler üzerinde yapılan testlere şüphe ile bakılıyor. Fizik uzmanları bu verilere göre, söz edilen bebeklerin hiç AIDS ya da HIV virüsü taşımamış olduğunu keşfettiler. Dünya çapında sadece bir kaç açıklanamayan durum söz konusu.

Savaş bölgesi olan ülkelerdeki psişik yetenekli çocuklar
Yaklaşık yüzyıldan bu yana psikolojik çevrede biliniyor ki zarar gören, stres altında olan, ya da bu tarz travmalara maruz kalmış çocuklar psişik oluyorlar. Bunlar arasında raporlananlar: beden dışı deneyimler, telepati, maddeyi düşüncelerle etkileme, geleceği bilme, melekler ya da devalarla iletişim kurma ve onları görebilme. Kriz dönemerinde, çocukların doğal sezgileri otomatik olarak yaşamını devam ettirme mekanizmasına yöneliyor. Şöyle ki bilinç, kendisine bir çeşit kalkan oluşturuyor ve psişik güçler bu kalkan görevini görüyor.

Psişik olarak bilinen çocuklar şimdilerde çok fazla-inanılanın bile ötesinde
Bu iddiaların çoğu doğru. Psişik çocuklar için kurulan pek çok okul dünya genelinde yayılıyor; bununla birlikte konferans, makale ve dergilere de rastlamak mümkün. Ve şu bir gerçek ki, şu anda dünyaya gelen tüm varlıklar, "özel" olarak nitelendirilen bu çocukların özelliklerine sahip. Buna ek olarak ise; dünyamız değiştikçe (daha az oksijen, azalan manyetizm, artan fırtınalar...) her yaştan varlığın, kendini korumak ve adapte olmak amacı ile psişik olarak uyanacağını söyleyebiliriz. Araştırmalar gösteriyor ki, Çin'deki süper psişik çocuklar ergenlik çağından sonra kahinlik, telepati ve madde üzeri güçlerini kaybediyorlar. Bundan şu sonuç çıkıyor: Psişik yetenekler zihin, hormonal denge ve çevreden etkileniyor. Bu yetenekler gerçek, ve 'süper güç' olarak lanse edilmekten, ya da dinsel yargı ve ayıplamadan çok, daha geniş bir kabullenmeyi hak ediyor. Peki bu yargılamaların sonucunda neler oluyor? İşte bu durumu derinlemesine incelemek gerçekten travmatik sonuçlara götürebilir bizi; zira psikolojik olarak baskı altında olan çocuk, çevresinden aldığı tepkiler karşısında savunmasız kalıyor ve intihara kadar gidebiliyor.

Senelerin ötesinde bilgeliğe sahip olan çocuklar
Artık yetişkinler, tavsiyelerini ve yaşamlarını değiştirdiklerini söyledikleri bilgelik sözlerini gençlerden alıyorlar. Gerçeği görmek gerekirse, gençlerin nasihatları aslolanı yansıtmaktadır: Birbirinizi sevin, rolüne bürün ve olsun, inancını koru, kimse yalnız değildir, her varlık değerlidir, Tanrı gerçektir ve bizi sever... Şunu aklınızda bulundurun; modern çocuklar birbirleriyle farklı ve bir çok şekilde iletişim kurmaktadırlar. Pek çoğu kendi web sitelerine sahip, kitaplar yayınlıyor, radyoda yayın yapıyor ya da televizyonda talk showlara katılıyor. Hatta e-magazin ve elektronik posta servisiyle ağ kuruyorlar. Ya da bunları onlar için yapan bağlantıları var. İnternet "Ağ" sistemi, BİRlik çerçevesinde iletişimin ilk örneğini oluşturmuş gibi görünüyor.

Normalin dışında sakin, ve karşılıksız seven çocuklar
Günümüz gençleri alışıldığın dışında bir sakinlik sergilemekte, ve bu huzur dolu dinginlik yetişkinleri sakinleştiriyor. Ancak bu dinginlik hali karmaşayı, umursamazlığı ve sabırsızlığı saklıyor. Bazı gazete sayfalarında şu tarzda başlıklar atılmıştı: "Genç Öğrenciler Şiddete Yöneliyor"... 2003 Mart'ında bir gazeteci, ilk önce üç oğlunu, sonra da kendisini öldüren bir babayla ilgili haberi soruşturmaktaydı. En küçük oğlunu tanıyan bir çocukla sohbeti sırasında çocuktan şu soru geldi: "Sence tüm babalar çocuklarını öldürmeli mi?" Şüphe yok ki yeni çocuklar sevgi dolu ve bu konuda da oldukça cömertler. Bu çocuklar bunun geri bildirimini yapacak ve otoriteleri oldukça kesin bir şekilde sorgulayacaklardır.

Mutasyona uğrayan, DNA sarmalı değişimi ve ek kodonlara sahip çocuklar
Gün be gün ortaya çıkan ve araştırmaya yönelik temayı oluşturan bir gerçek varsa, o da DNA değişimleri ve yapısal mutasyonlar. Bu konuda en kapsamlı araştırmalardan biri olan ve ses getiren makalelerden biri de Dr. Berrenda Fox tarafından hazırlanmıştı (Dr. Fox röportajını bu ayki "Değişiyoruz!" yazımızda bulabilirsiniz.). Fox, duyurusunu yaptıktan kısa bir süre sonra kliniğini kapatmak zorunda kaldı; zira Amerika Tıp Derneği (American Medical Association) ile bir tartışma (!) yaşamıştı.


Dahi çocuklar; zeka yükselişte
Standard IQ skorları hızlı bir yükselişte. Zekanın ırsi olduğunu düşünüyorduk, yani genler aracılığı ile kalıtsal bir şekilde taşındığı iddialarındaydık; ve çevre çok az etkiliyor deniyordu. Lakin günümüz araştırmaları ortaya koyuyor ki doğanın etkisi çok fazla. Cornell Üniversitesi'nden psikolog Ulrich Neisser, "Bu durum, IQ katılığını alt üst etmektedir. Bunu değiştirebleceğimize dair güçlü kanıtlar var." Brookings Enstitüsü'nden William T. Dickens, "İnsanların IQsu çevre ve genlerce şekilleniyor; lakin çevreleri IQlarına denk." diyor ve devam ediyor, "Yüksek IQ kişiyi daha iyi çevreye yönlendiriyor." Yani çevremiz olduğu gibi bilinçliliğimizi ve zekamızı etkiliyor. Bir bakalım, en küçük ayrıntıda bile bulmaca ya da sorularla karşılaşıyor bu çocuklar; sonuç olarak mutasyona uğrayan bir zeka ile karşılaşıyoruz! Çocuklar ebeveynlerinden daha bilgili yetişiyorlar; her türlü bilgiye ulaşılabilirlik olası çünkü.
Ekli dosyayı görüntüle 2087

"Uzaylı" gibi, farklı görünüşe sahip çocuklar, geniş ön loblar
Çocukların beyin yapılarında, sinir ve sindirim sistemlerinde oluşan değişimlerden söz edilmekte; ve normal olmayan hassas deri, kulak ve gözler... Değişimler geçiren bu çocuklar, ölüme yakın deneyimler yaşayanlarla benzerlik gösteriyorlar; psikolojik değişimler açısından. Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan sonuç, biyolojik yapılardaki değişimleri ortaya koyuyor; özellikle beynin ön lobundaki farklılıklar. Gözlemlenen o ki, bu çocuklar resmen "miğfer" giyiyorlarmış gibi bir beyin yapısına sahipler. Bu gözlemler genellikle kafatasının ön tarafı ve arka tarafındaki çıkıntı olarak gözlemlenmekte. Bu özelliklere sahip pek çok çocuğun fotoğrafına yer verilen "Biyolojinin Üstünlüğü: İnsan Tininin Mavi Kopyası" kitabında Joseph Chilton Pearce tarafından inceleniyor. Ve şunu ekliyor, "Bu çocuklar son derece zekiler ve adeta başka dünyadan gelmiş gibiler." Pearce'ın belirttiğine göre bu çocukların anneleri de benzer bir geçmişe sahip. Kendilerine inançları tam ve güçlüler; ve ayrıca oldukça spiritüeller. Çoğu kırk ya da otuz yaşlarında.

Ağırlıklı olarak mor ya da indigo renginde auralara sahip çocuklar
Altıncı Kök Irk'ın öncüleri 1800'lerin sonlarından itibaren gelmeye başlamıştı. Mor ya da indigo rengine sahip auraları olan çocukların gelişleri artık bilinen bir gerçek diyebiliriz, ve gittikçe yayılıyorlar. Aura renklerinin yanısıra beden tipleri, davranışları, mantıksal ve sezgisel keskinlikleri de belirtilmeli. Gerçek İndigolar, Beşinci ve Yükselmiş Beşinci Kök Irkları kadar fiziksel bir dayanıklılığa sahip değiller (burada kastedilen 'gerçek İndigolar' Altıncı Kök Irk'a ait olanlardır.). Her bir ırk, bir öncekinden sonra kendini fiziksel ve psikolojik olarak bilinçlilik düzeyini geliştirir. İndigolar cinsiyet farklılıklarını değerlendirmede yetenekliler; kişisel bağımlılıklara sahip değiller ve sağlık konularına da oldukça ilgililer. Günümüzün sorunlarına baş ağrıtanlar Beşinci Kök Irk'a ait mensuplardı (Yükselmiş Maviler); tedavi edici ve düzeltici göreviyle gelmişlerdi. Düz bir mantığa sahiplerdi ve fiili olarak amaçlarından dönmeme konusunda durdurulamazlardı. Yeni çocuklar; İndigo Kahraman, Kristal, Psişik, Yıldız Tohumu, Başka Irk Melezi, Mavi Işın gibi isimler alıyorlar; ve kimseye hizmet etmiyorlar.

İndigolar... Kristaller... Hepsi geldi, geliyor. Son tohumlar ekildi; lakin içimizde keşfedilmeyi bekleyen o enerji tüm bu sıfatlandırmaların ötesinde. Şimdi, tüm bu bilgileri yaşama aktarma ve sevgiyi bolluğa çevirme vakti; değişimleri kabul ederek yeni ırka yer açma ve sonsuzluğumuzun tadına varma vakti.
(indigo derg.)
 
S

SoNoL

Harika bir paylaşım. Bununla ilgili benimde merakım vardı ve aynı zamanda bu çocuklara 'Altın çocuklar' denildiğini de okumuştum.
Tüm bu yazdıklarınız ciddi araştırmalar sonucunda ortaya çıkan veriler. Aslında daha öncede muhtemelen vardı, şimdi çoğalmasının nedeni yada bizlere bu bilgilerin ulaşmasının nedeni, ciddi anlamda inceleniyor olması. Daha yakın geçmişte Avrupa'da üniversitelerde parapsikoloji kürsüleri, ana bilim dalları kuruldu. Yetenekli, psişik güçleri olan insanlara farklı yaklaşılırdı daha önce, şimdi ise mercek altına alınarak nedenleri nasıl bu noktaya geldikleri araştırılıyor. Burada sitede bile genç arkadaşlarımızın hemen hemen hepsinde farklılık var, onları yakından tanımasam bile, yazdıklarıyla ve yorumlarıyla bunu farkedip hissedebiliyorum. Bu paylaşımınızı tüm mabet sakinlerinin okumasını çok isterim. Tüm çocuklarımızın ve gençlerimizin ışığı bol olsun ve hiç eksilmesin, sevgiler.
 

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Son yıllarda gittikçe artan, "yeni nesil çok farklı" yorumları da düşündürücü aslında. Bir sonraki nesilin, öncekinden daha farklı ve daha donanımlı olması, beklenen bir durum ancak hepimizin zaman zaman gözlemlediği, ciddi ve kısa zamanlarda asırlar mış gibi duran farklar var. Tüm açıklaması teknolojiye bağlanamayacak kadar farklı gözlemlemeler bunlar. Bilinç durumları, psişik yetenekleri genel bir yükselişte gibi. Bizler de aslında daha farklıydık. Bu fark hep olacaktı ancak bu araştırmaları manalı buldum açıkçası...
 

Dex

Banlı Kullanıcı
Katılım
2 Ağu 2011
Mesajlar
114
Tepkime puanı
7
Yazınızı zevkle okudum masal gibi geldi . Birşey sormak istiyorum . Şu altın çocukları biraz açarmısınız psişik yetenekleri dışında , zeka yapıları , tipleri felan . Belki içimizdede vardır .
 

alin

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2010
Mesajlar
723
Tepkime puanı
338
Konum
İstanbul
Altın çocuklar deyimi konuda yoktu, sayın Sonol'un bahsettiği, yıldız çocuklar, altın çocuklar, ışık çocuklar vb. genel isimleriyle de kullananlar var. İndigo çocuklar; 1970' ler ve sonlarına doğru doğduğuna inanılan, başkaldırıcı, asıl amacı dünyaya o başkaldırıyla huzuru getirmek olduğuna inanılan çocuklardır denilir. Bir çoğunun şimdilerde yetişkin olduğu bu çocuklar, görülebilen aura renklerinden ötürü indigo ismini almışlardır. Yazının tümünü okuduysanız, aşağı yukarı fiziksel ve psişik özelliklerine değiniliyor. Bir de daha sonraları dünyaya gelen(1995 ve sonrası ortalama) yine farklı yapı özellikleri, psişik ve zeka olarak başkalık gösteren, yine yazıda bahsedilen fiziksel özellikler ve yetenekleri gösteren kristal çocuklardan bahsediliyor. Bunların en önemli farklarından kristal çocukların daha dingin hareket edişleri. İndigo ve kristal çocukları için, sitede de başka konular var, nette de araştırabilirsiniz. Kimileri belki fazlaca abartabiliyor ya da kimileri tamamen görmezden gelebilir. Şahsi fikrim, her nesil bir ötekinden daha donanımlı olabilir fakat son dönemlerde, daha farklı bir uyanışın olduğunu düşünüyorum.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Benim kendi tespit ve inancım doğrultusunda diyebilirim ki, sadece gelen çocuklar değil bütün varlıklar ciddi bir aktivite içinde. Bedenli ve bedensiz varlıklar adeta baş döndürücü bir trafik sergiliyor. Hiç kabul etmek istemediğim o gün yaklaştıkça, müttefikler de düşmanlar da akın ediyor. Bazen yeni bir bebekle, bazen yörüngemize, bazen de iç ses olarak..
 

janet

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Mar 2011
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
320
Yaş
53
Konum
Bursa
Duvarlar inceldi sayın Chillout, biz bilinçsiz incelttik, tahrik ettik, oyun sandık.. Yani insanlar çok bilinçizce, ve sonucunu düşünmeden yaptı.. Ve bedeli ödenecek..
 
Ü

Üye silindi 38107

Kastettiğiniz bedel nedir?Eğer bilmememiz gereken özel birşeyse sorduğum için özür dilerim.Ama değilse bilmece gibi konuşuyorsunuz.Lütfen bir açıklama istiyorum
 
Ü

Üye silindi 38107

Ve konuyu hortlatmış oldum özür dilerim

Sevgi ve ışıkla
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,100
Tepkime puanı
4,986
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Mutasyon denilen olay bence kişinin kendi elinde. Kişi dünyanın şuan ki durumundan nefret ederse çok çok eskilerde ki gibi doğal,sakin,dingin bir hayat yaşamak isterse başarabilir ve bunun içinde gelişim gösterir.İşte bu gelişimde Mutasyon denilir.Ve o gelişim gösteren kişiden de gelişmiş bir bebek,çocuk doğar. Nasıl desem o doğan çocuğa yeni düzen,yeni dünya hayatı aşılanmıştır.Ve onun için o bebek donanımlı bir şekilde doğar. Doğuş amacıda yeni bir dünya düzeni kurmak,sakin,dingin bir hayat düzeni kurmak.

Bu konu üzerine araştırma yapmıştım. Araştırmamın sonucunu kısa olarak özetlersem Mutasyon denilen bu olay,yani gelişmek kişinin kendi elindedir.
Eğer dünyada ki herkes yeni bir düzen kurmak isterse eskisi gibi doğal,sakin,dingin bir hayat kurmak isterse onun için çalışırlarsa beden de buna uyum sağlayıp gelişim gösterir.Ve o kişilerden doğan bebeklerde daha gelişmiş bir şekilde doğar.
Sürekli gelişim vardır doğada ve insanlarda.

İlk insanlar,mağara insanları daha iyi bir hayat fikrini kendilerini aşılamışlardır bunun için çalışmışlardır ve beden de buna uyum sağlayıp gelişmeye başlamıştır.Ve o mağara insanlarından doğan insanlar zekalarını daha çok kullanabilecek şekilde doğmuşlardır. :)

Yani gelişim göstermek elinizdedir. Daha düzgün,daha güzel bir hayat için çalışın,o fikri kendinize aşılayın.Ve o zaman gelişim başlamış olur sizde. Ve sizden doğan çocukta daha gelişmiş olur. :)

Bunlar benim fikirlerim ve araştırmalarımdır. :)

Sevgiyle Kalın. :)
 

MEX-ZELCEFA-XO

Banlı Kullanıcı
Katılım
18 Eyl 2013
Mesajlar
510
Tepkime puanı
15
Eskiden çocuklar doğar doğmaz bilgisayarla tanışmıyorlardı. Şimdiki çocuklar daha mı zeki? Nasıl her şeye bu kadar adapte olabiliyorlar?

Her şeyden önce eskiden bu kadar teknolojiyle iç içe değildik. Bebek daha 3. ayından itibaren ultrasonun verdiği sesle uyarılıyor. Yani daha duyma başlamadan vücudu frekanslara alışmaya başlıyor. Ortalama 6-7 aylık bir bebek anne karnındayken tv sesi, araba sesi, müzik sesi gibi çok farklı sesleri algılamaya başlıyor. Aynı şekilde anneden beslenirken de o kadar çok farklı tat alıyor ki. Çeşitliliği öğrenmeye başlıyor. Hatta eğer anne bilinçli bir anne adayıysa bebeği için gerekli beslenmeyi uygun şekilde yaparak bebeğinin beyin gelişimini olumlu oranda destekliyor. Bu şartlar altında baktığımda şimdiki çocukları daha zeki buluyorum. Elbetteki kuşak farkının getirdiği yenilikler, yaşanılan çevrenin etkileri, anne babanın bu tarz aletleri fazlaca kullanması çocuğun bunları görmesi haliyle de adapte olmasında da sorunlar yaşamamasına neden oluyor.

Annesinin bile kullanmakta zorlandığı bir cep telefonunu bir çocuk nasıl bu kadar kolay kullanabilir?

Görsel zekasını bir bilgisayar işlerliğinde kullanarak.. Hep diyorum çocuklar iyi bir dinleyici değil iyi bir izleyicidir. Dolayısıyla izlediği ve gördüklerini çok kolay aklında tutar. Hele hele bir de buna tecrübelerini eklersek yani yaparak öğrenmeyi eklersek sonuç şaşırtıcı olmaz. Çocuğun telefona hakimiyeti olması, onu kontrol etmesi, şekiller ve renklerin sürekli hareket etmesi onun için gerçekten ilginç geliyor. Hele ki bu cihazın kontrolünün kendi elinde olduğunu fark ettiğinde yaşayacağı hazzı düşünün. Dolayısıyla etkin öğrenme de olmazsa olmaz çocuğun öğrendiği şeyden keyif alması, cazip olması, farklılığı ve yönlendirebileceğini fark etmesidir. Annesi onun kadar ilgi ve alaka gösterse aynı performansı o da alır. Ancak ilginin olmadığı yerde öğrenme de zayıf olur. Ayrıca çocuğun çevresinde sürekli cep telefonlarını görmesi, arkadaşından duyması, televizyondan reklamlarını izlemesi bilgi birikimi bir ölçü daha arttırmaktadır. Yani çoklu öğrenme sağlandığındı için bilgi daha kalıcı olur.

Bez bebek oynamakla bilgisayarla oynamak arasında nasıl bir fark var?

Bez bebekte iki göz, bir burun, bir ağız, iki kol, iki bacak var. Hadi birazda saçları ekleyelim. Keşfedecek şey sınırlı, keşif bittikten sonra ise hiçbir esprisi kalmıyor. Şimdiki çocuklar için!.. Evet bizim zamanımızda diye başlayan cümlelerin devamında bez bebekler, üzerine dikilen elbiseler, çamurdan yapılan sembolik ev eşyalarıyla giden tecrübeler anlatılır. Oysa bilgisayarla tanışan bir çocuk keşfe çıktığında ucu bucağı bitmeyen bir sonsuzluğa kapısını açar. Üç boyutlu şekiller, sürekli bir hareketlilik, zevkine göre seçim yapabilme özgürlüğü maalesef bez bebeğin pabucunu dama atmaktadır. Elbetteki bez bebek yaratıcılığı geliştirmekte, duygusal dünyaya on binlerce farklı his katmaktadır. Ama bilgisayarla keşfediliş bir sıralamayı içerir. Yani çocuk yaratmaz sadece var olan şeyleri sırasına uygun şekilde keşfederek ilerler. Elbetteki muhakemesi artar ama yaratıcık aynı oranda gelişmez.

Bilmiş çocuk, E.Q.’sü (duygusal zekası) yüksek çocuk mu demek?
Hayır. Hatta bence düşük E.Q.’lü çocuktur. EQ duygusal zekayı tanımlar. Özellikle empati kurmayı, iletişim becerilerini maksimum oranda doğru kullanmayı, beden dilini ifade eder. Sürekli bilgisayar yada PSP yada TV’ye maruz kalan çocuk bahsettiğim becerileri nasıl geliştirebilirsiniz ki.. Dolayısıyla da bilmiş çocuğa zeki denilebilir yada akıllı.. Ama E.Q.’sü yüksek demek zor. Özellikle son 1-2 yıldır gözlemlediklerimde TV yoğun izleyen, bilgisayarla haşır neşir olan çocuklarda arkadaş ilişkilerinde bozukluklar, iletişim becerilerinde yetersizlikler en sık görülen sorunlar arasına girdi. Artık bir çok anne çocuğunu neden öğrenemiyordan ziyade neden sorumluluklarını bilmiyor, arkadaş ilişkileri neden bu kadar zayıf ya da neden bu kadar ben merkezci şikayetleriyle geliyor. Bu şikayetler detaylı incelendiğinde mutlaka çocuğun hayatında saydığım etkenlerden biri çıkıyor. Haliyle çok bilmek iyi bir şey ama E.Q.’ye katkısı tartışılır.

Eskiden karne hediyesi bisiklet iken şimdi PSP ya da Playstaiona döndü. Bisiklet popüleritesini nasıl kaybetti?

Çocuğu en çok etkileyen şeylerin başında akran baskısı gelir. Yani yaşıtlarının onun üzerindeki etkisi ve baskısı.. Etrafındaki arkadaşlarının elinde psp gören çocuk haliyle hem özenme hem de popülarite kazanmak için tercihini bunlar lehinde kullanır. Bisikletin popülaritesini kaybetmedeki en büyük etken bu. Ayrıca artık iyice tüketici olduğumuz bu dönemde reklamlarında etkisi küçümsenemeyecek kadar fazla. Nasıl biz yetişkinlerin moda akımı var ise çocuklarda da buna benzer bir akım var. Film, oyun cdsi ya da enteresan oyuncaklar.. Haliyle tüketme isteği dönemin popülaritesine göre de değişmekte..
 
Üst